Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1734 E. 2023/109 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1734
KARAR NO : 2023/109
KARAR TARİHİ: 19/01/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2017
NUMARASI : 2014/883 Esas 2017/1213 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
BAM KARAR TARİHİ : 19/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/01/2023
Taraf vekilleri tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ABD’deki müşterilere ihraç ettiği 6 konteyner traverten malın “pes” (canlı zararlı) tespit edildiği gerekçesi ile 26.05.2011 – 09.06.2011 tarihlerinde iade edildiğini, davalı şirketçe ilaçlama işleminin hiç veya gereği gibi yapılmadığını, navlun gümrükleme yurt içi taşıma depolama 40.477 USD karşılığı 72.050 TL ve 12.440 TL, olmak üzere toplam 84.490 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile tahsili talep edilmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davacı tarafça kabul edildiği üzere ilaçlama işinin iki ayrı parti halinde yapıldığını, bunlardan dört adet konteynerin 25.05.2011 tarihli 250937-POE seri nolu ABD Tarım Bakanlığı Hayvan ve Bitki Sağlığı Teftiş Hizmetleri, Bitki Koruma ve Karantina hareket ve birikim belgesinde açıklandığı üzere kontrolden geçirilerek 72 saat süre verilerek eksikliğin giderilmesinin istendiği, davalı şirketin bu gereği yerine getirmediğinden dört konteynerin geri gönderildiğini, TTK 25/3 maddesine göre 26.05.2011 tarihinden itibaren 8 günlük hak düşümü süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, yine davalı şirketin ABD deki temsilci şirketi olan Pasifika Toptan Karo ve Taş şirketi tarafından davacı şirkete yazılan 25.07.2011 tarihli yazıda aynı konuda ve açıkça ayıp ihbarında bulunulduğunu, davacının en geç 25.07.2011 tarihinde ayıbı öğrenmiş sayılacağını, 8 gün içinde ayıp ihbarında bulunmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, ikinci parti ilaçlaması yapılan iki adet konteynerin 09.06.2011 tarihinde ABD’de kontrolden geçirildiğini, davacı tarafa 72 saat süre verilerek eksikliğin giderilmesinin istenmiş olmasına rağmen, eksiklik giderilmediğinden iki konteynerin de iade edilmediğini, bu tarihten itibaren de 8 günlük ayıp ihbar süresinin geçtiğini, her iki tarafın tacir olması sebebiyle tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerini, yine ayıbın öğrenildiği tarihten itibaren 6 aylık sürede davanın açılmadığını, davanın zaman aşımına uğradığını, esasen zirai karantina yönetmeliğinde 23.11.2010 tarihinde yapılan değişiklikle ihraca konu emtia ile ilgili Methyl Bromide uygulama zorunluluğunun kaldırıldığını, bu uygulamanın yerine ısıl işleminin yapılması zorunluluğunun getirildiğini, bu nedenle müvekkilinin yaptığı ilaçlama ameliyesinin yasal hiçbir zorunluluğunun bulunmadığını, zorunlu olanın ısıl işleminin yapılması olduğunu, müvekkili şirketin yaptığı ilaçlama amelesi hiç yapılmadan dahi ihracatın yapılmasının yasal olarak mümkün olduğunu, yapılan ilaçlamanın ise sembolik bir ücret karşılığı sadece konteynerin Türkiye Limanında kapağı kapatılırken içerisinde var ise zararlı böceklerin o anda etkisiz hale getirilmesi için gaz ilaçlaması olduğunu, bu ilaçlamanın devamlı şekilde sürüp giden koruyucu bir etkisinin bulunmadığını, delil tespit raporlarında ortaya konduğu üzere ısıl işlemi uygulamasını yapan firmanın ise … ve …olduğunu, doğduğu iddia olunan zararın ısıl işleminin tam yapılmaması nedeni ile mermerlerin ambalajını teşkil eden tahtalardan oluşan zararlıdan meydana geldiğinden tazminat talebinin ısıl işlemini gerçekleştiren firmalara yöneltilmesinin zorunlu olduğunu, yasaların sorumluluk yüklemediği bir konuda sadece böcek ilaçlamasını yapmış olan müvekkilinin ısıl işlem uygulamasından doğan zararlardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, bunun yanı sıra uluslararası karantina kuralları gereğince eksiklik ısıl işlemden kaynaklanmıyorsa davacı şirketin 72 saat içerisinde 200 Dolar gibi cüzi bir masrafla, gerekli zirai ilaçlamayı yapmak sureti ile ihracatı yapması mümkün iken, davacının kendi ihmali ile konteynerleri limanda günlerce bekleterek hem maddi zararların olmasına hem de büyümesine neden olduğunu, dava dilekçesi ekindeki faturaları kabul etmediklerini, belgeler eksik sunulduğu gibi kimi belgelerin tercümelerinin hatalı yapıldığını, bu belgelerin asılları geldikten sonra değerlendirme yapılabileceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE :
Toplanan tüm deliller karşısında; Davacının mermer ve traverten üretim, ticareti yaptığı Amerika Birleşik Devletlerindeki müşterisine iki parti halinde 6 konteyner traverten emtiasını ihraç ettiği, ihraç nedeniyle söz konusu konteynerlerin önce ısıl işleminin yaptırıldığı arkasından …. Şti.’ne fümigasyon (böcek ilaçlaması) işleminin yaptırıldığı, ABD’nde söz konusu konteynerler kontrol edildiğinde bunlardan 5 adet konteynerde ölü böcek kalıntıları ve bir kısmında da canlı böcek tespit edildiği, söz konusu konteynerlerin tümden mahreci olan Türkiye’ye iade edildiği, konteynerlerin dönüşünde gümrükten davacı tarafından çekildiği ve İzmir 2. ATM’nin 2011/444,426 D.iş sayılı dosyalarından delil tespiti yaptırıldığı, 5 adet konteynerde ölü böcek kalıntıları veya canlı böcek tespit edildiği, hükme esas alınan 18/01/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporuna göre bu sonucun ortaya çıkmasında 5 adet konteynerin ısıl işlemini yapan … firmasının ısıl işleminin yetersizliği nedeniyle %30 oranında ve fümigasyon işlemini yapan … Şti.’nin ise fümigasyon için yeterli özeni göstermediği veya hatalı yapmasından dolayı %70 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır.
Asıl dava yönünden yapılan değerlendirmede, davacı …. Şti.’nin söz konusu ihraç konusu malların ABD’ne gönderilip iade edilmesi sebebiyle bilirkişi kurulunun 10/05/2017 tarihli raporunda ortaya koyduğu üzere belgelenen zarar tutarının 30.034,83 TL olduğu, bunun dışında belgeleyemediği zarar tutarının ve ayrıca ihraç konusunun mermer olup geri gelmesiyle bozulmayacağından zarar olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığından hesaplamada dikkate alınmadığı, bu itibarla davalı … şirketinin 30.034,83 TL zarardan sorumlu olduğu kanaatine varılmakla söz konusu tutarın asıl dava tarihinden reeskont faiziyle birlikte davalı … şirketinden alınarak … Şti.’ne verilmesine ve fazlaya dair tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Bilirkişiler her ne kadar bu zararın doğmasında ısıl işlemi yapan … %30 oranında, … şirketinin %70 oranında kusurlu olduğunu bildirmiş iselerde müteselsil sorumluluk gereği davalının bu davada hesaplanan zararın tamamından sorumlu olduğu, hesaplanan kusur oranlarının rücu ilişkisinde önem taşıyacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Birleşen dava yönünden, birleşen davacı … Şti.’nin söz konusu konteynerlere fümigasyon işlemini yapmasını da konu ederek cari hesap nedeniyle alacak talebinde bulunduğu, bilirkişi … tarafından 07/10/2015 tarihli raporda ortaya konulduğu üzere … şirketinin, … şirketine 2.897,50 TL cari hesap borcunun bulunduğu, bunun dışındaki birleşen davacının alacak talebinin sübuta ermediği kanaatine varılmakla davanın birleşen davanın kısmen kabulüne İzmir 27. İcra Müdürlüğünün 2012/8348 Esas sayılı takibinde davalının borca itirazının kısmen iptaline, 2.897,50 TL nin takip tarihinden itibaren avans faizi ile tahsili bakımından takibin devamına, fazlaya dair itirazın iptali isteminin reddine, hüküm altına alınan alacak üzerinden alacağın likit olduğu da değerlendirilerek %20 oranındaki inkar tazminatının birleşen davalıdan alınarak birleşen davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; ayıp ihbarı için hak düşürücü sürenin geçtiğini, pasifçe şirketinden gelen ayıp ihbarına göre 25.07.2011 tarihinden 4 adet konteyner için, 03.08.2011 tarihinden 2 konteyner için 6 aylık sürede dava açılmadığından TTK 25/4’e göre davanın zaman aşımına uğradığını, davanın dayanağı olan ABD makamlarının karantina belgelerinin onaylı suretlerinin verilmediğini, davanın ısıl işlem uygulaması yapan …’e yöneltilmesi gerektiğini, müvekkilinin ısıl işlemi yapmadığı halde zarardan tümden sorumlu tutulmasının yasaya aykırı olduğunu, zirai karantina yönetmeliğinde değişiklik yapılarak methyl bromide uygulaması yerine ısıl işlem uygulaması zorunluluğu getirildiğini, mevzuat uyarınca müvekkilinin hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, davacının ABD’de ilaçlama yaptırabilecekken zararın artmasına neden olduğunu beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili katılma suretiyle istinaf dilekçesinde özetle; mermerin hammadde olarak iade değerinin satış değerinin yaklaşık 0,001 bile etmediğini, satılamayan ve geri dönen mermerin müvekkiline zarar kalemi oluşturduğunu, 30.06.2014 tarihli ek raporun iddialarını ispatlandığını beyanla tam kabul talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı tarafça traverten mermerlerin taşıma sırasında üzerine konulduğu masif ağaçtan yapılmış paletlerin üzerinde canlı zararlıların tespit edilmesi nedeniyle ihraç edilen ürünlerin iade edildiği beyanıyla zararlarının tazmini talep edilmiştir.
Davalı davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş. Karara karşı davalı ve katılma suretiyle davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; gerekçeli, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenmiş olmakla mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca karar verilmiş bulunmasına; tahta paletlerin ilaçlanmasına ilişkin istemin eser sözleşmesi mahiyetinde olmasına, ABD’den dönen konteynerler üzerinde davacı tarafça delil tespiti yaptırılarak ayıpların tespit edilmiş olmasına, olayda ticari satışlarda ayıp ihbar yükümlülüğüne ilişkin hükümlerin uygulama yeri bulunmamasına, travertenlerin davacı tarafa iade edildiğinin ve bu yönde bir zararda olmadığının anlaşılmasına göre taraf vekillerinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1,b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2017 tarih, 2014/883 Esas ve 2017/1213 Karar sayılı kararına karşı taraf vekillerinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 144,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 2.051,67 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 513,00 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 1.538,67 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 19/01/2023