Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1711 E. 2022/1909 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1711
KARAR NO : 2022/1909
KARAR TARİHİ : 17/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2019
NUMARASI : 2017/711Esas 2019/289 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 17/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/11/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı firmada hizmet karşılığında düzenlenen faturalardan kaynaklı alacağının bulunduğunu ve davalının borcunu ödemediğini, davalının bu borcu ödememesi üzerine Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2017/2322 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu bildirerek sözü edilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibi ekinde bulunan cari hareket dökümünün kabulünün mümkün olmadığını, zira söz konusu hareket dökümünde müvekkili şirket tarafından düzenlenen iade faturalarının bulunmadığını, ayrıca davacı tarafından tutulan cari hesap dökümünde belirtilen 11.07.2016 tarih, 46631 nolu, 2.529,60 TL tutarlı faturanın da kabulünün mümkün olmadığını, söz konusu faturanın müvekkili şirkete gönderilmediğini, yine 29.02.2016 tarihli faturada belirtilen saat bazında yapılan hesaplamanın ve fiyatlamanın da kabul edilemeyeceğini, zira taraflar arasında yalnızca sefer başına ücret konusunda anlaşılmış olup, bunun haricinde saat başına ücret hesaplamasının yapılamayacağını, bu yönüyle bu faturada belirtilen 1.600,00 TL’lik 11 saat üzerinden yapılan hesaplamanın yanlış olduğunu, aynı şekilde başka faturalarda da davacı tarafça sefer ücretlerinin dışında saat başına hesaplama yapılarak faturaya yansıtılan bedellerin yok hükmünde olduğunu, kaldı ki müvekkili şirketin söz konusu faturalarda vidanjör çalışma fiyatına ilişkin 17.05.2016 tarih 181979 nolu 7.615,72 TL’lik iade faturası düzenlendiğini; davacı tarafın yerine getirdiği vidanjör çalışmasının karşılığı olarak davalı vekilinin bazen para yerine akaryakıt verdiğini, bu hususun 11.10.2017 tarih 09789 nolu fatura ve 27.05.2016 tarih 001989 nolu fatura ile sabit olduğunu, buna göre icra takibine itirazında belirtildiği üzere müvekkilinin davacıya yalnızca 2.506,46 TL borcunun bulunduğunu; tarafların vidanjör çalışması ile ilgili hizmet sözleşmesi için sefer başı 300,00 TL üzerinden anlaşıldığını, bazen davacı tarafından bu bedelin dışına çıkılarak fiyatı 350,00 TL’ye çıkardığını, bu durumun ise sözleşmeye aykırı olduğunu bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
MAHKEMECE:
” Tüm dosya içeriği ve delillerin, özellikle taraflara ait ticari defter kayıtlarının içeriği, tüm bilirkişiler raporlarının değerlendirilmesi sonucunda:
Davacının verdiği vidanjör hizmetinin sefer başına ve saat başına olduğu, bazı faturalarda sefer olarak belirlendiği, bazılarında hem sefer hem saat olarak belirlendiği,
Davacı tarafından davalıya 12.03.2013 – 20.04.2016 tarihleri arasında düzenlenen 13 adet faturanın (toplam 33.600,98 TL tutarlı) tamamının taraf defter kayıtlarında davacı alacağı olarak gözüktüğü, taraf kayıtlarının birbirini teyit ettiği; davalı tarafından davacıya düzenlenen 30.04.2014 tarih, 689,00 TL tutarlı iade farkı faturasının her iki tarafın defter kayıtlarında lehe ve aleyhe işli olduğu; davalı tarafından davacıya 19.07.2013 tarihinde 274 sıra nolu makbuz ile 2.213,40 TL, 01.06.2016 tarihinde 9095747 nolu çek ile 13.800,00 TL olmak üzere toplam 16.013,40 TL ödeme yapıldığı hususunun işlendiği, her iki ödemenin de davacı şirket kayıtlarında davalı lehine alacak kaydı yapılarak toplam borcundan düşüldüğü, yine davalı şirket kayıtlarına göre takip tarihi itibari ile davacının davalı şirketten bakiye alacağının 16.898,58 TL (=33.600,98 TL – 689,00 TL – 16.013,40 TL) olduğu belirlenmiştir.
Davalı şirket kaydında işli olmamakla birlikte davacı kayıtlarında 31.12.2014 tarihli 312 yevmiye maddesinde davalının borcu olan 14.045,38 TL alınan çekler hesabına virman şeklinde kayıtlanmıştır. Her ne kadar bu ödemeye ilişkin herhangi bir belge ibraz edilmemiş ise de HMK.’nun 222/4.maddesi ile öngörülen “açılış ve kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur” hükmü uyarınca geçerli bir ödeme olarak kabul edilmesi ve davalı borcundan düşülmesinin gerektiği, bu kaydın geçersizliği yönünde maddi ve usul hukukuna uygun iddia ve ispat bulunmadığı, bu durumda davacının davalıda bulunan bakiye alacağının 16.898,58 TL – 14.045,38 TL = 2.853,20 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Dava ve takip dayanağı 11.07.2016 tarih 46631 nolu 2.529,60 TL tutarlı fatura, davacının muavin dökümünde yer almakta ise de bu faturanın gerçekte davacının başka bir müşterisine düzenlendiği, davacı vekilinin 28.02.2018 havale tarihli dilekçesinde muavin kayıtta sehven fatura numarasının 46631 şeklinde yazıldığı ve fatura numarasının gerçekte 046604 olduğunu belirttiği, ancak 11.07.2016 tarihli 46634 sıra nolu faturanın “iptal” şeklinde kayıtlandığı, eşdeyişle 2.526,60 TL tutarlı bu faturanın davacı şirketin defter kayıtlarında işli olmadığı, bu fatura içeriği hizmetin davalıya verildiği konusunun da ispatlanamadığı, dolayısıyla takip dayanağı bu faturadan dolayı davacının bir alacağının bulunmadığının kabulünün gerektiği anlaşılmaktadır.
İcra takip tarihinden önce davalının TBK.’nun 117.madde hükmü çerçevesinde ihtarname gönderilmesi ve sair şekilde temerrüde düşürülmediği, mütemerrit olmayan borçludan işlemiş faiz istenemeyeceği anlaşıldığından, davacı tarafın işlemiş faize ilişkin talebi hukuki dayanaktan yoksun bulunmuştur.
Bu açıklamalar ışığında, davalı şirkete ait ticari defter kaydında davacı alacağı olarak gözüken 2.506,46 TL tutar, davalının kabulünde olduğu ve bu alacağa ilişkin icra takip dosyasında itirazın bulunmadığı ve dolayısıyla eldeki davaya konu edilmediği, dava konusu edilen 10.149,39 TL lik bölümden dolayı davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 346,74 TL (=2.853,20-2.506,46 TL) alacağının bulunduğu, belirlenen alacağın likit olduğu, kanaatine varıldığından davanın kısmen kabulüne
” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; borcu doğuran hukuki ilişki ve sözleşmenin kabulüne rağmen davanın reddine ilişkin verilen kararın hukuka aykırılık teşkil ettiğini, hüküm gerekçesinde H.M.K. 224 uyarınca müvekkili şirketin açılış ve kapanış onaylarının bulunmadığından bahisle defterlerin aleyhe delil teşkil edeceği hükmü gereğince müvekkilinin ticari kayıtlarının esas alınamayacağına yer verildiğini, kök bilirkişi raporunda açıkça belirtildiği üzere müvekkili şirketin ticari defterleri açılış ve kapanış onaylarının haiz durumda olduğunu, davalı tarafın kayıtlarında 31.12.2014 tarihli 312 yevmiye numaralı kaydı ile 14.045.38 TL çekler hesabına virman kaydı ile işlendiğine gerekçeli kararda yer verildiğini, davalı tarafın borcunun işlendiği defter başlı başına bir delil teşkil etmekte iken ve davalı tarafça bu borcun çek ya da herhangi bir ödeme vasıtasıyla ödendiğine ilişkin bir delil sunulmamışken davanın reddine karar verildiğini, mezkur husus ile ilgili müvekkili şirketin açılış ve kapanış onaylarının bulunmaması nedeniyle davalı tarafın ticari defterlerinin teşkil ettiği deliller nazara alınmaksızın hüküm tesis edilmesi hukuka aykırılık teşkil ettiğini, kaldı ki, açılış ve kapanış onayı bulunmadığı ileri sürülen defterlerin çek ödemesine ilişkin hiçbir kaydının bulunmadığını, lehe olan davalı şirket kayıtları borcun varlığını işaret etmekte iken aleyhe hüküm tesis edilmesi kabul edilemeyeceğini belirterek, hukuka uygun delillerle sübuta ermiş alacağa ilişkin davanın reddine yönelik hüküm tesis eden Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/711 ESAS 2019/289 K sayılı 16.05.2019 tarihli kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, vidanjör çalışmasına yönelik hizmet sözleşmesinden kaynaklanan bakiye hizmet bedeli alacağının tahsili konusundaki icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davacı defterlerine göre 346,74 TL alacağın, davalı defterlerine göre 2853,20 TL davacının alacağı bulunduğunun, davacı kayıtlarında 31.12.2014 tarihli 312 yevmiye maddesinde davalının borcu olan 14.045,38 TL’nin alınan çekler hesabına virman şeklinde kayıtlanmış olduğunun bilirkişi raporuyla tespit edilmesine, davalı şirkete ait ticari defter kaydında davacı alacağı olarak gözüken 2.506,46 TL tutarın davalının kabulünde olduğu ve bu alacağa ilişkin icra takip dosyasında itirazın bulunmadığı, dolayısıyla dava konusu edilen bölümden dolayı davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 346,74 TL (=2.853,20-2.506,46 TL) alacağının bulunduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/05/2019 tarih ve 2017/711Esas 2019/289 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 17/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.