Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1685 E. 2022/1712 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1685
KARAR NO : 2022/1712
KARAR TARİHİ : 27/10/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/04/2019
NUMARASI : 2018/1175 Esas 2019/437 Karar
DAVANIN KONUSU : Sözleşmenin Uyarlanması
BAM KARAR TARİHİ : 27/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin soğuk su sayacı imalatı yaptığını, işi gereği çoğunlukla Belediyelerin su işleriyle ilgili birimleri ile muhatap olduğunu, davalının da … Belediyesi’nin su işlerini yürütmekte olan birimi olduğunu, bu amaçla davalı tarafından yapılan su sayacı alım ihalesinin 26.03.2018- 23.07.2018 günleri yapılan açık arttırmada müvekkil şirkette kaldığını, bu ihaleye dayalı olarak davalı kurumla 24.04.2018-27.08.2018 tarihlerinde sözleşme akdedildiğini, müvekkilin bu sözleşme ile 020 MM YAŞ TİP soğuk su sayacından 110.000+1.000.000 adet tedarik etmeyi üstlendiğini, ancak ihalenin yapıldığı tarihten hemen sonra başlayan piyasadaki dalgalanma, söz konusu ihale şartlarını, yükümlüklerini yerine getirmeyi müvekkil açısından imkansız hale getirdiğini, müvekkilin kullandığı hammaddelerin %97’sinin dövizle tedarik edilebilen ve borsası dövizle işleyen bir sektör olduğunu, ülkemizde Temmuz – Ağustos 2018 aylarında ortaya çıkan son 20 yıllık trendlerin çok ötesinde olan ve öngörülemeyecek miktarda döviz yükselişi olduğunu, ihalelerin yapıldığı tarihlerde 3,97 TL-4,75 TL olan 1 USD nin sözleşmenin yapıldığı tarihte 4,08 TL den ve 6.19 TL‘ye ve sözleşmenin ifa edileceği Eylül başında da 6.62 TL‘ye yükseldiğini, öyle ki Haziran ayında 38,00-TL civarında olan maliyetin Eylül ayında 60 TL ‘yi geçtiğini, nitekim Eylül ayında … Büyükşehir Belediyesi’nce yapılan ihalede tekliflerin 60 TL civarında olduğunu, tamamı ile müvekkilin eylem ve iradesi dışında meydana gelen döviz fiyatının yükselişi müvekkil şirketi taahhütlerini yerine getirmede zora soktuğunu, müvekkilin ürettiği ve davalı tarafa teslim etmeye taahhüt ettiği su sayacının üretiminde kullanılan malzemenin %97’sinin dolarla fiyatlandırıldığını, dolar fiyatlarının artışı ile otomatik olarak arttığını, müvekkilin bu taahhütü nedeniyle bir miktar zararı göze almış olmakla beraber hemen hemen bütün faaliyeti benzer ihalelerle yürüyen şirketin başkaca ihaleler almış olması ve ön görülemeyen piyasa hareketleri nedeniyle ticari hayattan çekilmesi gibi ciddi bir sonuç doğmasının söz konusu olduğunu, Bu duruma göre Türk Borçlar Kanunun 138. maddesinde yazılı şartların oluştuğunu ve müvekkil ile davalı arasındaki sözleşmenin de işlem temelinin çöktüğünü, herhangi bir müdahale olmadan sözleşmenin yürütülmesinin imkansızlaştığını, sözleşmenin aynı şartlarla ifasının müvekkilden istenmesinin dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede aleyhine değiştiğini, bu nedenle kanunun ön gördüğü sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını hakimden isteme zarureti doğduğunu bu konuda yöntem ve takdir hakkının hakime ait olduğunu, ancak sözleşmenin başlangıcında var olan ve ortadan kalkmış olan dengenin yeniden sağlanması bakımından mahkemece müvekkillin yükümlüğünün azaltılması yada diğer tarafın hakkaniyete uygun ilave bir yükümlülüğe icbar edilmesi hususunu sayın mahkemenin takdirlerine sunduklarını, sözleşmenin ifası için süre başladığını, 2. partinin bir bölümünün teslim edildiğini, ancak ilgili Belediye’ye itirazı kayıt gönderildiğini, bahsedilen durum nedeniyle gecikmeler söz konusu olduğundan davalı tarafın müvekkile sözleşme gereği ceza uygulayabileceğini, ayrıca ihale nedeni ile davalıda bulunan … Bank Kocaeli Şubesinden verilmiş 77.400,00-TL teminat mektubunun paraya çevrilmesinin söz konusu olduğunu, bu nedenle dava sonuna kadar müvekkile ceza uygulanmaması, teminat mektubunun paraya çevrilmemesi ve müvekkil şirkete yasaklılık kararı konulmaması bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, yargılama sırasında davalı tarafından sözleşmenin uyarlanması şartlarının oluşmadığı iddia edilmiş ise de, dava devam ederken 18/01/2019 tarihli resmi gazetede yayınlanan 7161 sayılı kanunun 32. Maddesi ile Kamu İhale Kanununa geçici 4. Madde eklendiğini, bu maddeye göre kanun koyucunun bile dava konusu hakkında bir yasal düzenleme gereği hissettiğini ve tam olarak da iş bu dava konusu edilen somut olaya ilişkin bir düzenleme getirdiğini, taleplerinin de gerek Borçlar Kanunu 138. Madde gerekse bahsettikleri düzenleme ile gelen Kamu İhale Kanunu’nun geçici 4. Maddesine ilişkin olduğunu, taraflarına düşen edimin %60 ının yerine getirildiğini, kalan %40 ı için bu madde kapsamında işlem yapıldığını, kanunda geçen olağanüstü haller arasında kurumca belirlenecek hallerin de madde olarak sayıldığını, kanun koyucunun düzenleme getirdiği bir halin bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini düşündüklerini, davalı tarafın Yargıtay kararlarında uyarlama davasının bu şekilde basiretli bir tacir sıfatı ile hareket edilmesi gerektiği ile reddi gerektiği iddiasının da söz konusu dönemde ekonomik olarak bu tarz bir dalgalanmanın olmaması ve aleyhe kararların olması nedeni ile kabul etmediklerini, ifa ettikleri kısmın da bu maddeler uyarınca değerlendirilerek davamızın kabulüne karar verilmesini, açıklanan nedenlerle, davalı ve müvekkil arasında 26.03.2018 , 23.07.2018 tarihinde yapılmış ihale ve bunlara bağlı sözleşmelerdeki şartların dürüstlük kurallarına aykırılık derecesinde müvekkil aleyhine değiştiğinden hakimin müdahalesi ile sözleşmedeki müvekkil yükümlülüğünün hakkaniyet oranında azaltılması yada davalı yükümlülüğün artırılmasına sözleşmenin bu şekilde tadiline , müvekkil ifa güçlüğüne düştüğünden müvekkil hakkında bu ihale nedeniyle ceza uygulamasının, … Bank Kocaeli şubesine ait teminat mektubunun paraya çevrilmesinin ve müvekkile ihalelere giriş yasağı konulmasının dava sonuna kadar ihtiyatı tedbir yoluyla durdurulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; uyarlanması talep edilen sözleşmenin kamu ihale mevzuatına tabi bir sözleşme olduğunu ve davacı yanın uyarlama talebinin sözleşme hükümlerine, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu hükümlerine aykırı olup, davanın öncelikle bu nedenle reddine karar verilmesini, idarece 26/03/2018 ve 23/07/2018 tarihlerinde iki ihale yaptıklarını, her iki ihalenin de şartnamede belirtilen tipteki su sayaçları için en uygun teklifi veren davacı … AŞ uhdesinde kaldığını, bu nedenle işe ait sözleşmelerin davacı şirket ile imzalandığını, imzalanan sözleşmelerin 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa tabi bir sözleşme olduğunu, sözleme ve ihale dökümanında hüküm bulunmadığı hallerde uygulanması gereken hukuk kurallarının kamu ihale mevzuatında belirlendiğini, davacının sözleşmenin uyarlanmasını, bu uğurda sözleşmesel yükümlülüğün azaltılmasını ya da idarenin yükümlülüğünün arttırılmasını talep etme hakkı olmadığını, bu kapsamda öncelikle sözleşme ve kamu ihale mevzuatına göre dava konusu talebin yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, uyarlama davasının istisnai bir yol olduğunu, sözleşmenin değişen ekonomik koşullara göre uyarlanmasının talep edilebilmesi için öngörülemez ve dışarıdan gelen olağanüstü bir halin tarafların yükümlendikleri edimler arasındaki dengeyi aşırı ölçüde ve açık biçimde bozmuş olması ve taraflar arasındaki işlem temelinin çökmüş olmasının gerektiğini, uyarlanması talep edilen sözleşmenin kamu ihale mevzuatından kaynaklanan özel bir borç ilişkisi olduğundan, sözleşme hükümlerini oluşturan ihale koşulları, davacı ile sözleşme kurulmadan önce ihaleye teklif veren her firma için aynı şartlarda geçerli olacak biçimde objektif kriterler belirlenerek meydana geldiğini, davacı yanın huzurdaki dava ile uyarlama talep ettiği hususların ihalenin koşullarını oluşturduğunu, gerekli tedbirleri almadan ihaleye teklif verip sözleşme yapan ve borç altına giren davacı tacirin basiretli davranıp gereken tedbirleri alması halinde önleyebileceği bir ifa güçlüğünü gerekçe göstererek sözleşmenin uyarlanmasını istemesi, hukuk düzeninin kabul edebileceği bir durum olmadığını, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca tacirler için döviz kurundaki değişikliklerin, sözleşmenin uyarlanması için aranan, öngörülemeyen ve beklenmeyen olağanüstü hal olarak kabul edilmediğini, taraflar arasında 4734 ve 4735 sayılı kanunlar uyarınca sözleşme akdedilmiş olduğundan, söz konusu sözleşmelere ilişkin olarak uyarlama davası açılmasının hukuken mümkün olmadığını, zira olağanüstü bir durum ve mücbir sebep söz konusu olmadığını, piyasanın mevcut durumunu davacı tarafın basiretli bir iş adamı olarak önceden öngörebilecek durumda olduğunu, yerleşmiş Yargıtay kararlarının da bu yönde bulunduğunu, uyarlama davası açılması hukuken mümkün bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini, 7161 sayılı yasanın 32. Maddesi ile değişik Kamu İhale Kanunu 4. Maddesine göre davacı tarafça yapılan talebin alındığını ve bu talebe ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan görüş istendiğini ve gelen cevaba göre de işlem yapılacağını, davacının talebinin %60 lık ifa edilen kısma ilişkin olduğu için buna ilişkin uyarlama talebinin kabulünün hukuken mümkün olmadığını, açıklanan ve mahkemece de resen tetkik edilecek sebeplerle öncelikle ihtiyati tedbir taleplerinin, yargılama neticesinde de, davanın reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
MAHKEMECE:
“Dava; Ticari satış sözleşmesinin şartlarının uyarlanması istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, her ne kadar davacı tarafça dava dilekçesi ve duruşmalarda özet ile, davacı şirket ile davalı … arasında yapılan 24/04/2018 – 27/08/2018 tarihlerindeki “Su Sayacı Alım Sözleşmesi”nde, davacının tedarikini üstlendiği su sayaçlarının ham maddelerinin %97 sinin döviz ile tedarik edilmesi ve ülkede yaşanan kriz ve döviz artışından dolayı sözleşmenin ifasının müvekkilinin katlanamayacak derecede zararına sebebiyet verebileceğini, müvekkilinin kusurundan kaynaklanmayan ve ön görülemeyen sebepten dolayı oluşan iş bu duruma binaen, sözleşme bedelinin uyarlanması talebinde bulunmuş ise de, emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/11/2014 tarih 2014/13-1614 Esas 2014/900 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; ülkemizde 1958 yılından beri devalüasyonların ilan edilmekte zaman zaman ekonomik krizlerin vuku bulduğu ve devalüasyonlar ve ekonomik kriz sebebiyle ülkemiz para biriminin yabancı para birimleri karşısında, değerinde önemli oranlarda düşüş yaşandığı bilinen vakıalardan olduğundan, döviz ile borçlanmanın risk taşıdığı da, toplumun büyük bir çoğunluğu tarafından bilinen bir olgu olduğundan, tacir olan davacının ülkemizde zaman zaman yaşanan iş bu nevideki krizlerin yaşanabileceği olgusu ve bilinciyle ticari faaliyetini sürdürmesi gerektiği, iş bu durumun davacı tarafça öngörülemeyecek ve sözleşmenin uyarlanmasını gerektirir sebeplerden olmadığı, dava konusu sözleşmenin kapsadığı tarihler arasında, ülkemizde Türk Lirasının yabancı para birimleri karşısında değer kaybına uğramasına müteakiben, 18/01/2019 tarihli resmi gazetede yayınlanan 7161 sayılı kanunun 32. Maddesi ile Kamu İhale Kanununa geçici 4. Maddesi kapsamında, davacı tarafça davalı tarafa yapılan talebin davalı idarece değerlendirildiği hususu da dikkate alındığında, iş bu yasa kapsamında kalmayan kısımlar yönünden, sözleşme bedelinin uyarlanmasına ilişkin davacı talebinin haklı sebebe dayanmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle yerel mahkemenin gerekçesi olarak müvekkilinin basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerektiğinden bahisle bu dalgalanmanın da ötesine geçen kriz ortamını öngörmesini ve buna göre hareket etmesi gerektiğini gösterdiğini, yerel mahkeme kararındaki bu hususa göre basiretli bir tacirin hareket tarzının kapsamının çok genişletilmiş olup mahkemenin yaptığı bu yoruma göre TBK md.138 ‘ nin uygulama alanı kalmamakla birlikte kanun koyucunun bu konudaki iradesinin etrafından dolaşılmış duruma gelindiğini, somut olayda müvekkili firmanın sayaç üreten ve faaliyet alanı bunun ilgili olarak sınırlı olan bir firma konumunda olduğunu, kanunun tanımdaki boşluğundan faydalanarak ülkenin siyasi ve ekonomik bütün gelişmelerini, değişimlerini ve aksiyonlarını gerek müvekkili firma nezdinde gerekse ticari hacmi çok ufak da olsa tacir sıfatı yüklenilen gerçek veya tüzel kişilere yüklemek kanunun özgülenme amacına aykırı olduğunu, kaldı ki söz konusu kriz ortamının gelişme ve gerçekleşme amacının müvekkilinin faaliyet alanı dışında kaldığını belirterek, usul ve yasaya aykırı verilen yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılarak eksikliklerin giderilerek yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmesini istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ticari satış sözleşmesinin şartlarının uyarlanması istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununu 8. maddesi;
” Sözleşme türlerine göre fiyat farkı verilebilmesine ilişkin esas ve usulleri tespite Kamu İhale Kurumunun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı yetkilidir.(1)
Sözleşmelerde yer alan fiyat farkına ilişkin esas ve usullerde sözleşme imzalandıktan sonra değişiklik yapılamaz.” şeklindedir.
Kamu İhale Kanununun 10. maddesinde;
” – Mücbir sebep olarak kabul edilebilecek haller aşağıda belirtilmiştir:
a) Doğal afetler.
b) Kanuni grev.
c) Genel salgın hastalık.
d) Kısmî veya genel seferberlik ilânı.
e) Gerektiğinde Kurum tarafından belirlenecek benzeri diğer haller.” şeklindedir.
Yargılama sürerken yürürlüğe giren;
Geçici Madde 4- (Ek madde 17/01/2019-7161 S.K./32. md)
“31/8/2018 tarihinden önce 4734 sayılı Kanuna göre ihalesi yapılan (3 üncü maddesindeki istisnalar dâhil) ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla devam eden sözleşmeler, imalat girdilerinin fiyatlarında beklenmeyen artışlar meydana gelmesi nedeniyle, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki 60 gün içinde yüklenicinin idareye yazılı olarak başvurması kaydıyla, Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşü alınarak idarenin onayına bağlı olarak feshedilip tasfiye edilebilir veya devredilebilir. Bu durumda devir alacaklarda ilk ihaledeki şartlar, devir tarihi itibarıyla aranacak olup devirden veya fesihten kaynaklanan kısıtlama ve yaptırımlar uygulanmaz. Yüklenimi ortak girişim tarafından yürütülen sözleşmelerde ortaklar arasında devir veya hisse devirlerinde ilk ihaledeki yeterlik şartları aranmaz. Sözleşmesi feshedilen veya sözleşmeyi devreden yüklenicinin teminatı iade edilir. Bu fıkra kapsamında devredilen sözleşmeler ile bu fıkra kapsamına girmekle birlikte devredilmeyen sözleşmelerde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki 60 gün içinde yüklenicinin idareye yazılı olarak başvurması kaydıyla süre uzatımına ilişkin kısıtlama ve şartlara tabi olunmaksızın Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşü alınarak idare tarafından süre uzatılabilir.
Sözleşmenin bu madde kapsamında feshedilerek tasfiye edilmesi veya devredilmesi durumunda yüklenici, fesih veya devir tarihine kadar gerçekleştirdiği imalatlar dışında idareden herhangi bir hak talebinde bulunamaz. Yüklenici tarafından, işin idarece uygun görülecek can ve mal güvenliği ile yapı güvenliğine yönelik tedbirlerin alınması şarttır. Bu kapsamda düzenlenecek fesihnamelerden ve devredilecek sözleşmelerden damga vergisi alınmaz.” şeklindedir.
Aşırı ifa güçlüğünü düzenleyen TBK’nın 138. Maddesi ise;
” Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.
Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.” şeklindedir.
Davacı tarafından dava dilekçesi ile su sayacı alım ihalesine konu sözleşmenin döviz dalgalanmasına göre uyarlanması talep edildiği, yargılama aşamasında yürürlüğe giren Kamu İhale Kanununun geçici 4. maddesi uyarınca % 40 yapılmayan bölüm için idareye başvurduklarını, yerine getirilen % 60′ lık bölüm için davaya devam ettiklerinin beyan edildiği, davacının 10/09/2018 tarihinde uyarlama için idareye başvuru yaptığı, … Büyükşehir Belediyesi … Müdürlüğü yazısına göre 02/10/2018 tarihinde 30.000, 19/12/2018 tarihinde 35 gün gecikmeli ve 5000 adet eksik olarak 30.000 adet teslimat yapıldığı, son kısmın ise 31/12/2018 tarihinde teslim edilmesi gerekirken teslim edilmediğinin bildirildiği görülmüştür. Sözleşme kapsamında davacının ediminin sürekli bir ifa olmayıp sözleşmede belirtilen nitelikte malın belli zaman diliminde teslimini içerdiği, hammadde fiyatlarının döviz fiyatlarındaki dalgalanmaya göre değişebileceğinin öngörülmesinin beklenmeyen olağanüstü bir durum olarak kabul edilemeyeceği, davacının basiretli tacir gibi davranma zorunluluğu bulunduğu, sözleşmenin ifa edilmiş % 60′ lık bölümü için TBK’nın 138. maddesinin uygulanma koşulları bulunmadığından mahkemenin davanın reddi yönündeki kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Dosyadaki belgelere, dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/04/2019 tarih ve 2018/1175 Esas 2019/437 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın Dairemizce taraf vekillerine tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 27.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.