Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1673 E. 2022/1972 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1673
KARAR NO : 2022/1972

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/01/2019 (Ara Karar)
NUMARASI : 2018/588 Esas
DAVA : ALACAK
KARAR TARİHİ : 30/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/11/2022
İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/588 Esas sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sırasında ihtiyati tedbir isteminin reddine dair verilen ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sırasında ”…Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkili şirketin turşu, salça, ketçap ve benzeri gıda ürünleri üretim ve satış faaliyetlerinde bulunmakta üretim ve satışlarını belirli programlar çerçevesinde sürdürmekte olduğunu, müvekkili şirketin 2018 yılı üretim programı çerçevesinde davalı taraf … Şti ile 23.02.2018 tarihli Domates Yetiştirme ve Alım Sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin yapılmasından ürünün olgunlaşmasına kadar sözleşmenin kendisine yüklediği tüm edimleri yerine getirmesine rağmen davalı tarafın sözleşme gereği müvekkiline teslim etmekle yükümlü olduğu 1.500.000 KG domates ürününü sözleşmeye aykırı şekilde müvekkiline teslim etmeyerek yalnızca 273.741 KG ürün teslim ettiğini, buna ilişkin 05.09.2018 tarihli tarla tespit tutanağı ve davalı tarafından fatura düzenlendiğini, davalının geriye kalan domates ürününü ise 3. Kişilere sattığını, müvekkilinin de yaptığı satış bağlantılarından zarar görmemek ve üretim programını tamamlayabilmek adına serbest piyasadan ve yüksek fiyatla domates alımı yapmak zorunda kaldığını ve serbest piyasa fiyatlarının yüksek olmasından dolayı zarara uğradığını, bu sebeple uğradığı zararın tazminini talep etme hakkının saklı olduğunu, sözleşmenin 5. Maddesinde; ” Bu sözleşmenin öngördüğü vasıf ve miktardaki domatesi teslim etmeyen üretici, noksan teslimatın bu sözleşme ile tespit olunan kg fiyatla çarpımından hasıl olacak meblağı cezai şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Cezai şartın ödenmiş olması Üretici’yi sözleşmenin diğer hükümlerinden doğan yükümlülüklerinden kurtarmaz. Şirket ayrıca noksan teslimattan dolayı maruz kaldığı zararın tazmini için dava açmma hakkını saklı tutar. ” şeklinde olduğunu, buna göre davalının taahhüdü 1.500.000 KG iken müvekkili şirkete teslim ettiği ürün 273.741 KG’dır. Dolayısıyla 1.226.259 KG noksan teslim etmiş davalı taraf sözleşme gereği ödemesi gereken cezai miktar 404.665,47 TL olduğunu, 18/06/2018 – 16/08/2018 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan cari hesap dökümünde davalı tarafa 60.000,00 TL nakdi yardım yapıldığını, davalı tarafın müvekkili şirkete teslim ettiği domates miktarına karşılık gelen alacak miktarının ise 97.561.29 olduğunu, cari hesap ekstresine göre davalının müvekillinden alacaklı olduğu 37.561,29 TL’nin ödenmesinin dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, domates teslimi ve buna bağlı olarak salça, ketçap vb ürün üretimi ancak belirli dönemlerde yapılabileceğinden davalıdan sözleşmenin aynen ifasını istemekte hukuki bir yarar bulunmaması nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkları saklı kalmak kaydıyla 404.665,47 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini ve davalının müvekkilinden alacaklı olduğu 37.561,29 TL’nin ödenmesinin dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasına bu konuda verilecek kararın davacı tarafa gönderilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce düzenlenen tensip tutanağıyla davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin davalı cevaplarından sonra değerlendirimesine karar verilmiştir.
Davalı vekilininin 24.01.2019 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle, sözleşmenin 9.B maddesinde her ne kadar İzmir Mahkemelerinin yetkili olduğu kabul edilmiş ise de 9.A maddesinde ihtilaf halinde hangi İl – İlçe Tarım Müdürüğünün yetkili olduğu kısmının boş bırakıldığını, buna göre Karacabey İlçe Tarım Müdürlüğünün verilerinin esas alınacağını, TMK 685’nci madde gereğince taşınmazın malikinin onun ürünlerinin de maliki olduğunu, doğal ürünler taşınmazdan ayrılıncaya kadar onun bütünleyici parçası olduğunu, taşınmazın Karacabey’de kayıtlı olduğundan, yetkili mahkemenin Bursa Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, esasa ilişkin olarak 2018 yılında Karacabey ilçesinde Mildiyö hastalığının domates üretiminde büyük tarımsal kayıplara sebebiyet verdiğini, üreticinin çok az ürün elde ettiğini, masrafları dahi karşılayamayıp zarar ettiğini, hastalıkla Karacabey İlçe Tarım Müdürlğüncede mücadele edilmesine rağmen salgının önlenemediğini, müvekkili şirketin beklenen verimin çok altında ürün yetiştirebildiğini, asıl borç sonradan borçlunun sonradan sorumlu tutulamayacak bir sebeple imkansız hale gelmiş ise TBK 182. Maddeye göre ifasının istenemeyeceğini, TBK 136. Madde hükmüne göre de müvekkilinin cezai şarttan sorumlu tutulamayacağını, müvekkili şirketin davacı şirket dışında başka şirketlerle de yetiştirme ve ürün sözleşmesi imzaladığını, bu şirketlere karşı da taahhütlerini yerine getiremediğini, bu şirketlerin müvekkili şirkete dava açmadığını, müvekkili şirketin kalan domates ürününü 3. Kişilere sattığı iddiasının doğru olmadığını, ürünün önemli bir kısmını ilaçlama ve gübreleme işlerini yapanların alacaklarına karşılık tarlada hasattan aldıklarını, yapılacak bilirkişi incelemesinde bu hususun gözetilerek hesaplama yapılması gerektiğini, davacının önce zararını kanıtlaması gerektiğini, ikame domates alımı ile teslimat yapılmasınında fiilen imkansız hale geldiğini cezai şart hükmünün TBK 21,22,25,27 ve 28. Madde hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, TBK 179/2 maddesine göre ihtirazi kayıtsız teslimat yapıldığından ceazi şartın istenemeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle haksız cezai şartın fahiş olduğunu bildirerek davanın reddine, karşı dava yönünden ise dava dilekçesinde müvekkili şirketin teslim ettiği domatesler nedeniyle halen 37.561,29 TL alacaklı olduğu davacı şirket tarafından kabul edildiğinden fazlaya ilişkin dava hakları saklı kalmak kaydıyla 37.561,29 TL alacağın ticari faizi ile birlikte tahsilini karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı edimlerin davalı tarafça yerine getirilmemesi nedeniyle 404.665,47 TL ceazi şartın davalıdan tahsiline yönelik olarak açıldığı, davacı tarafın davalının müvekkilinden alacaklı olduğu 37.561,29 TL’nin ödenmesinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talep ettiği, davalı tarafın cevap dilekçesi ile birlikte 37.561,29 TL’nin tahsiline yönelik karşı dava açıldığı, asıl davaya konu edilen talepler yönünden alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği, ihtiyati tedbir talep edilen miktarın karşı davaya konu edilmiş olduğu nazara alındığında ihtiyati tedbir talebinin kabulüne yönelik yasal koşulların mevcut olmadığı…” gerekçesi ile Davacının ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE, ara karar verilmiş, verilen bu ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; somut davada, müvekkili ile davalı arasındaki cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere davalının müvekkilinden 37.561,29-TL alacaklı olduğunu, taraflarca imzalanan Domates Yetiştirme ve Alım Sözleşmesine göre, davalının taahhüt ettiği miktarda domates ürününü müvekkiline teslim etmeyerek müvekkilini zarara uğrattığını, belli bir program ve organizasyon içerisinde üretim yapan müvekkili şirketin domates ürününü planladığının aksine piyasadan temin etmesinin ciddi boyutta maddi zarar doğurduğunu, taraflarca imzalanan sözleşmenin 5. maddesinde; sözleşme ile belirlenen tonajdan eksik teslimat yapan üreticinin cezai şart ödeyeceği hükmünün yer almakta olduğunu, davalının eksik teslimat yapması nedeniyle müvekkilini zaten zarara uğramışken bir de sözleşmedeki şart ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalıya 37.561,29-TL ödemek zorunda kalabilecek olmasının hem hakkaniyete hem de ihtiyati tedbir kurumunun amacına aykırılık teşkil etmekte olduğunu, mahkeme ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Talep, alacak davasında ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karara ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
HMK’nın 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyati tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin sadece uyuşmazlık konusu hakkında verileceği düzenlemiştir.
Dosyadaki belgelere, ara kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle uyuşmazlığın yargılama gerektirmesine, ihtiyati tedbir koşullarının oluşmamasına, ara kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu ara kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/588 Esas sayılı dosyasında ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin olarak verilen 29/01/2019 tarihli ARA KARAR, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,30.TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 30/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.