Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1666 E. 2022/1769 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1666
KARAR NO : 2022/1769
KARAR TARİHİ: 03/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2019
NUMARASI : 2015/736 Esas 2019/481 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 03/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/11/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu … plaka sayılı kamyonetin, işletmesinde ticaıri araç olarak kullanıldığını, müvekkilinin bu araç ile ilgili ilk şikayetini 16/07/2014 tarihinde, davalı tarafa, “motordan ses geliyor, periyodik bakım yapılması” talebiyle arıza bildiriminde bulunduğunu, davalı firmanın, aracı tamir ettikten sonra, 25/07/2017 tarihli ve 3.378,17 TL bedelli fatura ile tamirat bedelini müvekkilden tahsil ettiğini, müvekkilinin aracı servisten çıkardıktan sonra, yaklaşık 77 km kullandıktan sonra, aracın hararet yapması sebebiyle davalı servise 14/01/2015 tarihinde ikinci kere götürdüğünü, yine davalı şirket tarafından, 07/02/2015 tarihli ve 5.369,47 TL bedelli fatura ile tamir miktarını müvekkilinden tahsil ettiğini, bundan sonraki dönemlerde de, araçta pek çok defa sorunların tekrarlanması nedeniyle, bu kez müvekkili tarafından, İzmir 8. Tüketici Mahkemesinin 2015/6 D. İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını, mahkeme tarafından alınan 22/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda, araçta meydana gelen arızada, sürücü kusurunun değil, tamirinin tam olarak yapılmadan müşteriye teslim edilmesi nedeniyle, davalı servisin sorumlu olduğunun tespit edildiğini belirterek, müvekkilinin aracında meydana gelen zararlardan kusuru ile sorumlu davalıdan, araç tamirat bedellerinin, tamirde kaldığı sürelerdeki arac ı kullanamamaktan kaynaklı kazanç kaybının ve araç ikame bedellerine ilişkin olmak üzere fazlaya ait haklar saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 8.000,00 TL maddi tazminat alacağın ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı tarafa tahmiline karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
CEVAP: Dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmiş olmasına rağmen, davalının davaya cevap vermediği, davalı vekili olarak Av. …’nın 14/10/2015 havale tarihli dilekçesi ile vekaletname ve yetki belgesi sunduğu, duruşmalarda ve bilirkişi raporlarına karşı yapmış olduğu itirazlarında, müvekkili tarafın kusuru olmadığını beyan ile davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
MAHKEMECE:
“Dava; eser sözleşmesinden kaynaklı tamirat bedeli, kazanç kaybı ve ikame araç zararının tazmini istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı şirkete ait kamyonetin servis bakım ve onarım hizmetini yerine getiren davalı şirketin, servis, bakım ve onarım hizmetini ayıplı ifa edip etmediği, davacıya ait araçtaki motor bloğunda oluşan 10 mm çapındaki deliğin ve bunun sonucunda motor değişikliğinin yapılmasından dolayı oluşan zararın tazmininde, davalı tarafın sorumlu olup olmadığı noktasında toplandığı, Mahkememizce konusunda uzman bilirkişi heyetlerince yapılan inceleme sonucu düzenlenen ve benimsenen, İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyeleri tarafından düzenlenen rapor ile aynı mahiyetteki Karayolları Fen Heyetinde görevli makine mühendisleri tarafından düzenlenen rapor ve içeriğine göre, davalı tarafın, davacıya sunduğu servis, bakım ve onarım hizmetinde, ayıplı ifada bulunduğunun kanıtlanamadığı, davacı aracında oluşan arızanın ve buna bağlı zararın, davalı şirketin servis hizmetini ayıplı ifa etmesinden kaynaklanmadığı kanaatine varılmakla, davanın reddine ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tespit dosyasından yaptırılan tespite konu bilirkişi raporunda, müvekkili aracında meydana gelen arızada sürücünün kusurunun bulunmadığını, davalı servisin ikinci kez hararet yapması sebebiyle aracın götürüldüğü tarihten 24 gün boyunca aracın motoru üzerinde deneme-yanılma yoluyla tamirat yaparak gerçek arızayı tespit edemeden aracı teslim etmiş olmaları sonucunda 23 km sonra aracın yine hararet yapmasında davalı servisin sorumlu olduğu hususunun belirlendiğini, kusuru bulunan davalı aleyhine ikame edilen davada müvekkili davacının davasında haklı olduğunu, davanın reddi kararının hukuka uygun olmadığını, 15/11/2017 tarihli bilirkişi raporu, 30/05/2018 tarihli ek rapor ile talimat yoluyla alınan 14/01/2019 tarihli raporların gerçeğe uygun olmadığını, müvekkili aleyhine tanzim olunan bilirkişi raporlarında davalı şirketin servis kayıtlarındaki km’nin esas alındığını, davalı şirketin kayıtlarına itibar etmediklerini ve kabul etmediklerini, motordaki bu durumun tespitin ilk tamiratta yapamayan davalının kusuru sebebiyle müvekkili aracın zarar gördüğünü belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini karar verilmesini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; araç onarım sözleşmesinden kaynaklı tamirat bedeli, kazanç kaybı ve ikame araç zararının tazmini istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda alınan 22/04/2015 tarihli tespit raporunda ve 23/05/2016 havale tarihli 2 kişilik bilirkişi heyeti raporunda kusurlu hizmet verildiği hususunda kanaat bildirilmiş ise de İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyeleri tarafından düzenlenen 3 kişilik bilirkişi heyeti raporu ile aynı mahiyetteki Karayolları Fen Heyetinde görevli makine mühendisleri tarafından düzenlenen 3 kişilik bilirkişi heyet raporu ve dosya içeriğine göre verilen hizmetin kusurlu olduğu kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Dosyadaki belgelere, dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/04/2019 tarih ve 2015/736 Esas 2019/481 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 03/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.