Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/165 E. 2022/21 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2019/165
KARAR NO : 2022/21

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/10/2018
NUMARASI : 2014/1118 Esas, 2018/997 Karar
DAVA : MENFİ TESPİT
KARAR TARİHİ : 06/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/01/2022

Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…İDDİA: Davacı vekili, mahkememize verdiği 14/10/2014 tevzi tarihli dava dilekçesi ile ve özetle: Davalı banka tarafından önceki tarihte müvekkil hakkında İzmir 8. İcra Müdürlüğünün 2014/11104 Esas sayılı dosyasıyla bonoya dayalı 10 örnek icra takibi yaptığını, müvekkil keşideci olarak gösterildiğini ve senet metnine müvekkil adına imza atıldığını, oysaki müvekkilin böyle bir senet düzenlemediğini, senetteki imzanın müvvekkile ait olmadığını, müvekkilin keşide edilen senetle hiç bir ilişkisinin bulunmadığını, davalı tarafça müvekkil hakkında icra takibi başlatıldığını beyanla müvekkil yönünden borçlu olmadığının tespiti ile takibin müvekkil yönünden iptaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı taraf savunmasında: takibe konulan bononun …’ın cirosu ile müvekkiline intikal ettiğini, bono üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığının müvekkilinin bilmesinin mümkün olmadığını, bu hususun yapılacak bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı vekili dava dilekçesinde: İzmir 8. İcra Müdürlüğünün 2014/11104 esas sayılı dosyası, her türlü yasal delillerini sunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde: delillerini bildirmemiştir.
İzmir 8. İcra Müdürlüğün2014/11104 numaralı dosyaya ait ödeme emri, takip talep sureti ve takibe konu senet asıllarının dosyamıza istendiği görüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Delillerin toplanmasından sonra mahkememizin 07/03/2017 tarihli oturumunda dosyanın İstanbul adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiş, İstanbul adli Tıp Kurumunun 12/06/2017 tarihli raporun sonuç bölümünde: ” İnceleme konusu senetlerde …’e atfen atılı borçlu imzaların teşhise götürecek önemli karakteristik materyal ve yazı unsuru içermeyen, tersimi basit taklidi kolay imzalar olması nedeniyle söz konusu borçlu imzaların aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere …’in eli ürün olup olmadığının tespit edilemediğini” bildirmiştir.
Adli Tıp Kurumu raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.
Davacı vekilinin rapora karşı beyanda bulunarak Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara Kriminal Dire Başkanlığından rapora alınmasını talep etmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili rapora karşı beyanda bulunmamıştır.
Mahkememizin 05/12/2017 tarihli oturumlun 2 nolu ara kararı uyarınca dosyanın Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara Polis Kriminal Daire Başkanlığına gönderilerek Fizik Grofoloji Dairesine sevkinin yapılarak dosyamızda rapor düzenlenmesi istenmiş Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı müdürlüğünün 15/05/2018 tarihli raporun sonuç bölümünde:” Tetkike konu, alacaklısı … borçlusu … olarak düzenlenmiş; 10/01/2013 düzenlenme ve 10/09/2013 tediye tarihli 15.450 TL ‘lik ve 17/02/2013 düzenlenme ve 25/09/2013 tediye tarihli 13.750 TL’lik senetler üzerindeki … adına atılı bulunan imzaların, … elinden çıktığının gösterir nitelikte grafolojik ilgi ve irtibat tespit edilemediğini bildirmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine duruşma esnasında elden tebliğ edilmiştir.
Davacı 08/10/2018 tarihli dilekçesi ile bilirkişi ücreti 400 TL Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü hesabına yatırdığını bildirmiş ekinde dekontu mahkememize sunmuştur.
Davalı vekili 28/05/2018 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna karşı itirazlarını sunarak bilirkişi raporunun eksik ve yetersiz olması sebebiyle itirazlar doğrultusunda ek bilirkişi raporu talebinde bulunmuştur.
Dava; menfi tespit davasıdır.
Toplanan deliller, bütün dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporuna göre; Davacı vekili İzmir 8.İcra Müdürlüğünün 2014/11104 Esas sayılı dosyası ile takibe konulan 17/02/2013 tanzim 25/09/2013 vade tarihli, ve 10/01/2013 tanzim 10/09/2013 vade tarihli 15.450-TL bedelli borçlusu …, alacaklısı … olan bonolarda keşideci olarak görünen davacı … adına atılı imzanın müvekkiline ait olmadığından bahisle menfi tespit davası açmış olduğu, yapılan bilirkişi incelemelerine göre İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan rapora göre senetler üzerinde keşideci olarak görünen … adına atılı imzaların davacının eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin bildirilmiş olduğu, Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünden alınan raporda bonolardaki keşideci imzaların davacının eli ürünü olduğuna dair grafolojik ilgi ve irtibatının tespit edilemediğinin bildirilmiş olduğu alınan raporların uzman kurumlardan alınmış olduğu ve birbirini destekler nitelikte göründüğünden bonolardaki keşideci imzasının davacının eli ürünü olmadığı bu imza sebebiyle davacının sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı davalı vekili yeni bilirkişi raporu alınmasını istemiş ise de raporların uzman kurumlardan alınmış olduğundan ve birbirini desteklediğinden başka bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmemiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde bonolar sebebiyle borçlu olmadığını belirtmiş olup buna ilişkin dava açılmış olduğundan bono bedellerinin dava değeri olarak esas alınmış dava değeri 29.200,00 TL olarak kabul edilmiş bono bedelleri dışında takip masrafları dava değeri olarak değerlendirilmemiştir…” gerekçesi ile davanın kabulü ile İzmir 8. İcra Dairesinin 2014/11104 Esas sayılı dosyasında takibe konulan 10/01/2013 tanzim 10/09/2013 vade tarihli 15.450-TL bedelli borçlusu …, alacaklısı … olan bono ve 17/02/2013 tanzim 25/09/2013 vade tarihli 13.750-TL bedelli borçlusu …, alacaklısı … olan bonolar sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul Adli Tıp Kurumu’ nun 07.06.2017 tarihli raporu ile Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından tanzim olunan 28.09.2016 tarihli rapor arasında çelişki olduğunu, hükme esas alınmalarının mümkün olmadığını, takibe dayanak bononun müvekkili bankaya asıl kredi borçlusu … tarafından temlik cirosu yoluyla intikal ettiğini, müvekkili bankanın ciro yoluyla intikal eden bono üzerindeki keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığını bilmesine olanak bulunmadığından davanın açılmasına sebebiyet vermediğini ve buna göre aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, icra takibine dayanak bonolardaki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle raporlar arasında çelişki olmamasına, takibe dayanak bonodaki keşideci imzasının davacının eli ürünü olmadığı yönünde hükme esas alınan 07.05.2018 tarihli bilirkişi raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, yargılama harç ve giderlerinin davada haksız çıkan tarafa yükletilmiş olmasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/10/2018 tarih ve 2014/1118 Esas – 2018/997 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 1.994,65.TL nispi harçtan peşin alınan 559,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.435,65.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 06/01/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.