Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1597 E. 2022/1709 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1597
KARAR NO : 2022/1709
KARAR TARİHİ : 27/10/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/04/2019
NUMARASI : 2018/195 Esas 2019/200 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 27/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı … Şti’ne “… ve Reklam Danışmanlığı Hizmeti” verdiğini, buna ilişkin taraflar arasındaki cari hesaptan kaynaklanan alacak borç ilişkisi oluştuğunu, müvekkili şirketin “…” ödemeleri yurtdışı bazlı olduğundan bu ödemelere ilişkin KDV’leri Türkiye’de yatırarak muavin defterine bu bedellerin KDV eklenmiş halini işlediğini, domain sahibinin davalı şirket kurucusu … olduğunu, yalnızca domain bilgilerinin dahi müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiyi kanıtladığını, bu çerçevede cari hesap alacağının tahsili amacıyla Karşıyaka 1.İcra Müdürlüğünün 2018/2666 E.sayılı icra takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu bildirerek sözü edilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 2017 yılı Haziran-Aralık ayları için geçerli ve sözlü olarak yapılmış bir internet reklamcılık hizmeti ilişkisi olduğunu ve 31/12/2017 günü tamamlandığını, bu ilişki çerçevesinde yapılan internet reklam hizmetinin karşı tarafça faturaya bağlandığını ve cari hesap çerçevesinde müvekkili şirket tarafından tarafların belirledikleri süre içerisinde tamamının ödendiğini, ödenmeyen fatura bulunmadığını, Domain sahibi olarak ismi geçen …’ın müvekkili şirketin hissedarı ve yetkili vekili olduğunu, domain bilgilerinin dava konusunu oluşturan reklam sayısı ve parasal karşılığı ile ilgisi bulunmadığını, yine iddia edilen KDV ödemelerinin ve muavin defter kayıtlarının müvekkili şirket aleyhine delil olma niteliği bulunmadığını, bahsedilen yabancı şirket …’ün müvekkili şirket ile bir ilgisinin bulunmadığını ve onunla yapılan işlemin müvekkili şirketi bağlamayacağını, internet ortamında doldurulan formların gerçek ve hukuki faturalar olmadığını, tüm iddiaların uzman bilirkişiler marifetiyle ve Türk Hukuk Sistemi uyarınca net, kesin, belgeli ve kontrol edilmeye elverişli şekilde ispatını talep ettiğini bildirerek, davanın reddini, %20 kötü niyet tazminatının davalıdan tahsilini savunmuştur.
MAHKEMECE:
“Tüm dosya içeriği ve delillerin, özellikle taraflara ait ticari defter kayıt ve belgeler ve bilirkişiler raporlarının değerlendirilmesi sonucunda;
Davacının davalıya verdiği hizmetin “internet reklamcılık hizmeti” değil “… ve Reklam Danışmanlığı Hizmeti” olduğu; davacı bilgisayarında … incelemesinde davacının 12 adet hesap yönettiği, bunlardan iki tanesinin davalıya ait olduğu; bu iki hesaptan adword çalışmalarında 3.000 ila 5.000 arasında anahtar kelime adwords çalışması yapıldığı, anahtar kelimelerin … … internet kampanyalarına yönelik olduğu ve dolayısıyla hizmetin davalıya verildiği; anahtar kelimeler … çalışmasının (… reklam fiyatlandırma/harcama yönetimi) 2045 adedinin davacıya ait ….com e-mail adresinden hesaba girilerek yapıldığı, 6730 adedinin ise davalıya ait …[email protected] ve …@gmail.com mail adreslerinden girilerek yapıldığı; yapılan … çalışmasının maliyetinin KDV hariç 1.817.123,08 TL olduğu, davacının 311.644,88 TL tutarındaki sorumlu sıfatıyla KDV’yi (yurtdışından alınan hizmetlerde KDV beyan sistemi) KDV 2 ile beyan edip, KDV 1 ile indirim konusu yaptığı, davacının bu tutarları ödediği, ödemediği tutarların … veya vergi borcu olarak şahsi borcu olarak kaldığı; davacının 2017 yılı içinde 1.709.499,54 TL
tutarında, 2018 yılında ise 417.720,00 TL tutarında fatura düzenlediği, düzenlenen faturaların toplam tutarının 2.127.219,54 TL olduğu, davalının 2017 ve 2018 yıllarında toplam 1.270.000,00 TL ödeme yaptığı; dava dilekçesi ekinde ibraz edilen muavin kayıtlarında yer alan 31/12/2017 tarihli 0056 sıra nolu mahsup fişinde “08/08/2017-… fazla ödeme iadesi” şeklinde açıklama ile davalı aleyhine 55.000,00 TL borç kaydı yapılarak toplam borca ilave edilmiş ve davacı defterlerinin incelendiği bilirkişiler raporunda bu hususta bir açıklık bulunmamakta ise de, davalıya ait defter kayıtlarında bu tutarla ilgili herhangi bir kayda da yer verilmediği, böylece icra takip tarihi itibariyle davacının davalı şirketten ticari ilişki çerçevesindeki bakiye hizmet alacağının (2.127.219,54-1.270.000,00+55.000,00=) 912.219,54 TL alacağının bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla, icra takibine vaki davalı itirazının haksız ve davanın haklı olduğu ve alacağın likit oluşu nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı vekili, yargılama sırasında ihtiyati haciz talebinde bulunmuş ise de, davanın kabulüne karar verilmiş olmakla, itirazın iptali kararı ile durmuş olan icra takibine devam edilmesi ve haciz istenilmesi mümkün olduğundan, hukuki yarar şartı yokluğu nedeniyle ihtiyati haciz isteminin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinde görülen davada, davanın kabulü ile Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğünün 2018/2666 E.Sayılı dosyası ile yapılan 912.219,54-TL’lik takibe yönelik itirazın iptaline, %20 icra inkar tazminatının davacıya verilmesine karar verildiğini, öncelikle yerel mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın kaldırılarak davanın reddi yönünde hükmün kurulması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik, hatalı olup adalet ve hakkaniyet duygusunu yok eden bir belge haline geldiğini, yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, bilirkişi raporunda, davacı hesabından yapılan ödemelerin belirtildiğini, ancak bu ödemelerin müvekkili şirket adına yapılıp yapılmadığının ortaya çıkarılmadığını, müvekkili şirketin, karşı tarafa hiçbir borcunun bulunmadığını, domain sahibi olarak ismi geçen …’ın müvekkili şirketin hissedarı ve yetkili vekili olduğunu, domain bilgilerinin, dava konusunu oluşturan reklam sayısı ve parasal karşılığıyla bir ilgisinin olmadığını, bu nedenle, davacı şirketin, sadece ve tek başına müvekkili şirket ile ilgili reklamlar nedeniyle bu yabancı şirkete yaptığı ödemelerin, tarihli ve parasal miktarlı olarak hangi bankalar aracılığıyla yapıldığının kesin ve net banka bilgileriyle ispatının talep edilmesine rağmen bu taleplerin yerel mahkemece dikkate alınmadığını, yargılamanın usulüne uygun yapılmadığını, savunma ve ispat hakkının kısıtlandığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmesini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili konusundaki icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar aralarında sözlü ilişki olduğu, yazılı anlaşma olmadığı tarafların kabulünde bulunduğu, 30/06/2017 tarihli faturadan başlamak üzere 28/02/2018 tarihli faturaya kadar toplam 2.127.218,94 TL tutarlı 8 adet fatura düzenlendiği, davalının 12/06/2017 tarihinden 19/01/2018 tarihine kadar 1.170.00,00 TL ödemede bulunduğu, davalı tarafça anlaşmanın hizmetin 2017 yılında bittiğini iddia edilmiş ise de sözleşmenin 2017 yılını kapsadığı savunmasının ispat edilmediği, Bilgisayar Yazılım Uzmanı ve Bağımsız Denetçiden oluşan bilirkişi heyeti tarafından davacı defterlerinin ve bilgisayarlarının, Mali Müşavir bilirkişi davalı kayıtlarını incelenerek bilirkişi raporların sunulmuş olduğu, Bilgisayar Yazılım Uzmanın dahil olduğu bilirkişi heyeti raporunda davacının davalıya düzenlediği faturaların tarihleri ile … çalışmalarının yapıldığı aylar karşılaştırıldığında faturaların belirtilen çalışmalara ilişkin olarak düzenlendiğinin değerlendirildiği, davacının 12 adet hesap yönettiği, bunlardan iki tanesinin davalıya ait olduğu; bu iki hesaptan … çalışmalarında 3.000 ila 5.000 arasında anahtar kelime … çalışması yapıldığı, anahtar kelimelerin … … internet kampanyalarına yönelik olduğu ve dolayısıyla … ve Reklam Danışmanlığı” hizmetinin davalıya verildiği anlaşılmakla bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Dosyadaki belgelere, dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu ek kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/04/2019 tarih ve 2018/195 Esas 2019/200 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 62.313,71.TL nispi harçtan peşin olarak alınan 15.623,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 46.690,31.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
6-Kararın Dairemizce taraf vekillerine tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 27.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.