Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1590 E. 2022/1722 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1590
KARAR NO : 2022/1722

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/04/2019
NUMARASI : 2017/693 Esas 2019/190 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/693 Esas ve 2019/190 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle, kesilen faturalar karşılığı oluşan cari hesap borcunun, davalı yanca ödenmemesi üzerine başlatılan Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1298 E.s. icra takibinin, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:Dava dilekçesi davalıya 26.12.2017 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili 09.01.2018 tarihli cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin, takipten önce ve hatta davacı tarafça müvekkiline keşide edilen borç ihtarnamesinden önce, İzmir 10. Noterliği’nin 29.11.2016 tarih 15350 Y.s. ihtarnamesi ile gizli ayıp ihtarında bulunduğunu, ihtarname ile, davacı firmadan, müvekkil şirketin …’da bulunan işyerinde kullanılmak üzere alınan … yazılımı ile ilgili bir çok terminal ve serverda stok sayımları, mal girişleri, terminallerden sayımlar, stok takipleri, satış adetleri konusunda bir çok hatalı sayımlar yaptığı ve programsal olarak yanlış veri gönderdiği, uyum sağlamadığı görüldüğü, fatura içeriğinde bulunan kurulum/eğitim/uygulama paketinde yer alan, gerekli eğitimler sağlıklı olarak verilmediğinden, ek kullanıcı ekranların hiçbir şeklide kullanılamadığı, … Pc terminaller ve … yazar kasa pos cihazları ile uyumlu olacağı söylenerek ürün satışı yapıldığı fakat online kullanım yapılmaya çalışıldığında pc pos ve yazarkasa poslar hataya düşerek çalışmayı kestiği, kurulum ekibinin kurulumlarını ve testlerini sorunsuz olarak gerçekleştirmediği, tam, çalışır ürün teslimi yapamadığı, … ürünleri ve … yazar kasa pos cihazları çalışmadığında, teknik destek konusunda verilen firma adres ve telefonlara ulaşılamadığı, programsal olarak teknik destek sözüne rağmen geri dönüş yapılmadığından hiçbir ürün desteği alınamadığı, müvekkilin davacı firmadan aldığı bu ürünleri vaat edilen hiçbir şekilde kullanamadığı, ürünlerin gizli ayıplı olduğunun tespit edildiği, tüm ürünlerin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içinde geri alınarak fatura üzerindeki bedellerinin iade edilmesi bildirildiği halde, davacı tarafça ürünlerde ayıp bulunmadığı ve standartlara uygun olduğu cevabının verildiğini, müvekkilinin borcunun bulunmadığını, müvekkile satılan ve faturalarda geçen tüm ürünlerin gizli ayıp olduğunu, durum fark edilir edilmez davacı tarafa ihtarname ile gizli ayıp ihbarında bulunulduğunu, iade alınması talep edildiği halde, davacının icra takibi başlattığını, davayı kabul etmediklerini savunarak davanın reddine, %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
KANITLAR ve GEREKÇE: Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1298 E.s. takip dosyası ile; 19.929,84-TL asıl alacak ile 214,18-TL işlemiş faiz, 115,17-TL ihtarname gideri toplamı 20.259,19-TL alacağın avans faizi ile birlikte tahsili istemi ile, davacı tarafından davalı aleyhine 30.01.2017 tarihinde girişilen ilamsız icra takibi, ödeme emrinin 04.07.2017 tarihinde tebliği, davalının 10.07.2018 itirazı üzerine durmuş, davacı tarafından yasal süre içinde dava açılmıştır.
Davalı tarafından davacıya keşide edilen İzmir 10. Noterliği’nin 29.11.2016 tarih 15350 Y.s. ihtarnamesi ile, gizli ayıplı ürünlerin 7 gün içinde geri alınarak fatura bedellerinin iadesi istenmiş, davacı tarafından keşide edilen ve davalıya 13.12.2016 tarihinde tebliğ edilen İzmir 20. Noterliği’nin 09.12.2016 tarih 18718 Y.s. ihtarnamesi ile, 19.929,84-TL alacağın ödenmesi konusunda davalıya 48 saat süre tanınmıştır.
Tarafların ticari defter kayıtları ile bilgisayar programları üzerinde, yazılım programının ve donanımının ayıplı olup olmadığı, alacağın varlığı ve miktarı yönünden yerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 18.06.2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; taraf vekilleri ile görüşülerek, davalı firmanın adresinde taraf temsilcileri ile vekillerinin huzurunda yapılan incelemede, davalı firma temsilcisinden satın alınan cihaz ve programların sistemi çalıştırılarak, ayıp ve kusurların gösterilmesinin istendiğini, davalı firmanın cevaben, cihazlar bir iki işlem sonunda hata verdiği için kullanamadıklarını, işlerini devam ettirebilmek için başka marka POS cihazı aldıklarını, 1200 dönüm arazi üzerindeki fuar alanında farklı noktalardaki işleri entegre olarak yürütmek amacıyla bu sistemi satın aldıklarını, ancak istenen şekilde bağlantının hiçbir zaman kurulamadığını, şikayetlerin sözlü olarak iletildiğini, yazılı bir kayıt olmadığını, davacı firmanın o zamanki teknik servis personelinin de Antalya’ya servise gittiğini, 2 gün kaldığını, başta lisans problemi olduğunu, çıkan diğer problemleri de düzelteceğini söylediğini, ancak problemin bir türlü çözülmediğini, stokları manuel takip etmek zorunda kaldıklarını, satışları elle yazıp hesapladıklarını, Expo çalışma saatleri sabah 10:00 gece 02:00 civarı olduğundan çok sıkıntı çektiklerini, muhasebecilerinin hesapları kontrol için ayda iki kez İzmir’den geldiğini ifade ettiğini, ancak bunu göstermesi istendiğinde yanıt veremediğini, adreste yapılan tespitte faturalarda görünen cihazların bir kısmının masa ve sehpalar üzerinde yığılı şekilde, bağlantıları yapılmamış ve çalışmaz durumda görüldüğünü, 1 adet dokunmatik ekranlı terminal cihazı bilgisayarın açıldığını, ancak çalıştırılması gereken restoran programı şifre ekranında kaldığını ve başlatılamadığını davalı temsilcisinin bu ekranın neden çıktığını, ve istenen şifrelerin neler olduğunu bilmediğini ifade ettiğini, davacı temsilcisinin uzun süre geçtiği için açılmıyor olabileceğini, aktivasyon yenilemesi gerekebileceğini, ancak kendileri artık bu ürünü satmadıkları ve servisini de vermediklerini bu işlemi yapamayacaklarını bildirdiğini, bu cihazların genelde, sunucu bilgisayara bağlı olarak çalışmaları gerektiğini, oysa bu bağlantıyı sağlayacak ara cihazların (kablolu ya da kablosuz ağ bileşenleri) da hazır edilmediğini ve bağlantılarının yapılmadığını, demonte vaziyette birbirinden ayrı şekilde duran cihazlarda bunu görmenin mümkün olmadığı, program hiç çalıştırılamadığından, ve bunun için gereken ana bilgisayar ağ bağlantıları da mevcut olmadığından, uygulamayla alakalı bir ayıp, kusur gösterilmediği, 1 adet sunucu cihazın ana bilgisayar olarak görev yaptığı, terminal cihazların buna bağlı şekilde çalışması gerektiği, bu cihazın da demonte olduğu, terminal cihazlarının bağlı olduğu ana bilgisayar olduğundan, çalışır hale getirilip, bağlantılarının yapılıp, bilginin kaydıyla veya raporlanması ile alakalı ayıp ve kusurların gösterilmesinin istendiğini, davalı tarafın başka yerden ekran klavye ve üçlü fiş temin ederek bilgisayarı çalıştırdığını, ancak terminal bilgisayarla bağlantısı için gereken ağ cihazlarının mevcut olmadığını, bilgisayar düğmesine basılıp çalıştırıldıktan sonra gelen şifre ekranında, şifrenin de girilerek kullanıma hazır edilmesi gerektiğini, ancak davalı firma temsilcisinin bu bilgisayarın şifresini bilmediğini, denediği şifrelerin sistemi açmadığını bildirdiğini, server cihaz üzerinde açılmış kullanıcı hesaplarından sonuncusu olan Guest (misafir) hesabı, cihaz ilk kurulduğunda standart olarak gelen bir hesap olduğundan ve bir işlem yapma yetkisi bulunmadığından, bununla işlem yapılmasının mümkün olmadığı, Guest misafir hesabının hatanın gösterimi veya kayıtların incelenmesi için kullanılamadığı, davalıdan, en azından bu hesapların birisine şifreyi girerek programı çalıştırmasının istendiği, ancak davalının hiçbir şifreyi bilmediğini ve bilgisayarı açamadığını belirttiği, mevcut açılmış depocu muhasebeci gibi farklı kişilerin farklı hesaplarının olması, en az 5 ayrı kullanıcının bu cihazı kullandığına işaret ettiği, ancak davalının bu hesapların neden açıldığını bilmediğini, açılmış kullanıcı hesapları ve hatırlanmayan şifreler ile ilgili, “…” adında şirket çalışanının bilgi sahibi olabileceği ancak kendisine ulaşılamadığı, 11 adet POS cihazı ve 14 adet kutunun ambalajları açık ve yıpranmış, paket içeriklerinde eksikleri bulunduğu, hepsinin şarj cihazları vs tam olmadığı, dağıtılıp sonra toplandığı, temiz durumda olmadığı, kullanılmış görünümde, ana bilgisayarlara bağlantısı yapılmamış ve çalışmaz durumda olup, bu cihazlarla alakalı bir ayıp kusur gösterilmediği, 4 boş kutu ve 5 adet kullanılmış … POS cihazının elektriğe takılı olmadığı, sonradan satın alındığının söylendiği, davalıdan satın alınmış cihazlarda kusur olduğu bu sebepten satın alınmak zorunda kalındığına dair teknik bir bulguya rastlanmadığı, bilgisayar bağlantıları yapılmadığından ve program çalıştırılamadığından davacıdan satın alınan şekliyle test imkanı olmadığı, POS cihazı kullanımı için sim kayıtları BTK’dan istense dahi, programın genel olarak ayıp/kusur durumunu göstermeyeceği, davalı tarafından gösterilen ekipmanların, faturalanmış malzemenin sadece bir kısmını teşkil ettiği, devamının muhafaza altında saklandığının bildirildiği, orada olmayan malzemeler için de bir ayıp kusur görülmesinin mümkün olmadığı, bilgisayar içeriğindeki kayıtların incelenmesi için, şifrelerinin kırdırılması veya hard diskinin çıkarılıp bilgilerin alınması incelenmesi için teknik yöntemler mevcut olmakla birlikte, bu yöntemler neticesinde varılacak sonucun inceleme konusu cihaz ve programların ayıplı kusurlu olup olmadığı tespiti için geçerli bir yöntem olmadığından bu yola başvurulmadığı, bu yöntemlerle cihaz açılıp içinde veri görünmesi / görünmemesi durumuna göre, satılan cihaz ve programın ayıplı, kusurlu olup olmadığını göstermeyeceği, sadece belirli döneme ait kayıtların cihaz içerisine mevcut olup olmadığını gösterebileceği, tek başına ana bilgisayar üzerinde yapılacak, içinde hangi döneme ait hangi kayıtlar olduğunun tespit çalışması, genel üzerinde fikir vermeyeceği, program, terminaller, yazarkasa, pos cihazları, barkod okuyucuları, ekranları, klaveleri birlikte sunulmuş paket çözümün komple çalışmadığına dair bir bulgunun görünmediği, cihazların komple hazır olmaması, olanların da birbiriyle bağlantısız ve şifrelerinin bilinmiyor olması gibi bir durumda bunun zaten mümkün olmadığı, diskin çıkarılması veya bilgisayarın şifresinin kırılması durumunda edinilecek bilginin, programım ayıplı kusurlu olduğunu göstermeyeceği, programın anahtar teslimi kurulması, eğitimlerinin yapılması ve kullanıma başlanmasını kapsadığı, standart bir formatı olmayıp, alıcı-satıcı ihtiyacına göre düzenlenebileceği, bildirilmiş çözülmemiş sorunların neler olduğu, programda ne aksamalar hatalar olduğu, sistemin ne şekilde verimli çalışmadığı ve amaca hizmet etmediğine dair net bir bilgi öğrenilemediği, bunlarla alakalı başka belge veya kayıtlara da rastlanmadığı, cihaz ve programların sorunlu olduğuna dair bir tespit yapılamadığı, satın alınan hizmetin önemli kısmını, yazılımdan (programlar) ziyade, donanım (bilgisayar, pos cihazları vs) oluşturduğu, donanım ile alakalı bir problem bildirimine rastlanmadığı, bunlarda teknik bir sorun olması halinde dahi, kanunla belirlenmiş süre içerisinde değişim talep edilmesinin, sonrasında da garanti kapsamında arızanın giderilmesinin mümkün olduğu, ancak donanımsal bir sıkıntı olduğuna dair bir bilgi veya bulguya rastlanmadığı, satın alınan çözümünde önemli maliyetlerden birisinin Microsoft lisansları olduğu, microsoft ürünleriyle alakalı bir sorun kaydına rastlanmadığı, rastlanmış olsa dahi, bundan satışa aracılık eden firmanın sorumlu tutulamayacağı, … 2016 ile alakalı araştırmada, … kapanış tarihinin 30.10.2016 olduğu, davalı tarafın ayıp kusur ihbar zamanı …’nun sonunda olduğundan zamanında geçerli bir bildirimde bulunmadıklarının söylenebileceği, bunu iş yoğunluklarından ötürü mü yoksa satın aldıkları sistemi belirli oranda kullandıklarından mı yaptıklarına dair bir teknik bulgu bulunmadığı ve bilgisayar şifrelerini bilmemeleri ve cihazların bağlantılarının yapılmamış olması nedeni ile incelenemediği, davacı ve davalı tarafından sunulan 2016 yılı yevmiye defteri, defter-i kebir ve envanter defterlerinin kanuni süresi içinde açılış ve yevmiye defterinin kapanış tasdiklerinin yapıldığı, davacının davalıya 5 adet fatura toplamı 69.929,84-TL tutarında borç kaydı yaptığı, karşılığında 2016 yılında kredi kartı banka hesabına havale ile toplam 50.000,00-TL tutarında yaptığı tahsilatı alacak kaydı yaptığı ve 31.12.2016 tarihi itibariyle davalının davacıya 19.929,84-TL borçlu olduğu, 04/2016 dönemi BS bildirimi ile; davalı şirkete 4 adet belge, 59.177,00-TL tutarlı bildirimin kanuni süresi içinde bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirildiği, davalı defter kayıtlarında davacının davalıya düzenlemiş olduğu 5 adet fatura toplamı 69.929,84-TL tutarın alacak kaydı yapıldığı, karşılığında 2016 yılında davalının davacıya toplam 50.000,00-TL tutarında yaptığı ödemenin borç kaydı yapıldığı ve 31.12.2016 tarihi itibariyle davacının davalıdan 19.929,84-TL alacaklı görüldüğü, 04/2016 dönemi BA Bildirimi ile davacıdan 4 adat belge ile 59.177,00-TL tutarlı bildirimin kanuni süresi içinde bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirildiği açıklanmış, 25.09.2018 tarihli ek raporda 19.929,84-TL asıl alacağın takip tarihine kadar işlemiş faizi 207,63-TL olarak hesaplanmıştır.
Toplanan deliller, dosya kapsamından; taraflar arasında 2016 döneminde gerçekleşen ticari ilişkide, davacıdan satın aldığı ürünlere karşılık davacı tarafından düzenlenen faturalara itirazda bulunmayarak kendi defterlerine kaydeden davalı şirketin usulüne uygun tutulmuş kendi ticari defter kayıtları uyarınca 2016 yılı Mart ve Nisan aylarında satın aldığı toplam 69.929,84-TL tutarında emtia bedeli karşılığı 50.000,00-TL tutarında ödeme yaptığı, davacıya bakiye 19.929,84-TL borçlu olduğu, 19.929,84-TL borcu ödediğini savunmayan, davacıdan satın aldığı bilgisayar yazılım ve donanımını Antalya’da düzenlenen ve 30.10.2016 tarihine kadar süren fuarda kullanan, davacıya 29.11.2016 tarihinde keşide ettiği İzmir 10. Noterliği’nin 15350 Y.s. ihtarnamesi ile ayıp ihbarında bulunan, aleyhine girişilen icra takibine itirazı üzerine açılan davada ürünlerin ayıplı ve kusurlu olduğunu savunan davalı tarafından, yedinde bulunan bilgisayar yazılım ve donanımı üzerinde yapılan teknik incelemede satın aldığı sistemin ayıplı ve kusurlu olduğunu kanıtlanamamış, aleyhine girişilen icra takibine haksız ve kötü niyetle itirazda bulunduğu…” gerekçesi ile davanın KISMEN KABULÜNE; davalının Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1298 Esas sayılı icra takibine itirazının kısmen iptaline, takibin toplam 20.137,47-TL alacak bedeli üzerinden 19.929,84-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmek sureti ile devamına, fazlaya ilişkin 6,55-TL işlemiş faiz talebi ile, icra gideri kapsamında değerlendirilmek üzere 115,17-TL ihtarname gideri talebinin reddine, hükmolunan asıl alacak bedeli üzerinden taktiren % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; teknik rapora itirazlarında belirttiği hususların mahkemece dikkate alınmadığını, sistem şifrelerine müvekkili tarafından ulaşıldığı halde, mahkemeden yeniden teknik inceleme konusunda talepte bulunulmasına rağmen mahkemece teknik incelemenin yeterli görülmesinin hatalı olduğunu, ayıp ve kusurun kanıtlanması için müvekkiline tam olarak imkan sağlanmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, cari hesap alacağına istinaden yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Satıcının ayıptan sorumluluğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219-231. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp kavramının tanımı kanunda tam olarak bulunmamakla birlikte, ayıptan sorumluluk halleri bu maddelerde hüküm altına alınmıştır. Ayıp kavramı hakkındaki genel tanım, sözleşme gereği edimin taşıması gereken nitelik ile mevcut nitelik arasındaki fark şeklindedir.
TBK. m. 219’da sözleşmeye aykırılık halinde iki ayrı durum mevcuttur. Bunların ilki, satıcının alıcıya birtakım nitelikler bildirmesi ve bu niteliklerin söz konusu şeyde bulunmamasıdır. İkincisi ise sözleşme konusu şeyden beklenen faydayı azaltan veya ortadan kaldıran durumların mevcut olmasıdır. Buna dürüstlük kuralı çerçevesinde karar verilmektedir. Alıcının beklediği faydanın dürüstlük kuralı çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Burada objektif değer baz alınır.
Satıcının ayıptan sorumluluğunun doğması için aranan şartlar:
a) Ortada bir ayıp bulunmalıdır
Ayıp; maddi, ekonomik veya hukuki olabilir. Satılanın yırtık, bozuk, kırık, lekeli olması gibi haller maddi ayıp teşkil eder. Hukuki ayıp ise, satılanın değerini ve ondan beklenen faydaları etkileyen eksikliklerdir. Satıcının bildirimi yoksa fakat eşyanın niteliği gereği, eşyadan beklenen bir fayda varsa, dürüstlük kuralı çerçevesinde beklenen bu faydanın sağlanamaması durumunda ayıptan bahsedilebilir.
b) Satılandaki ayıp önemli olmalıdır.
Ayıp sonucunda, söz konusu şeyin değerinin veya elverişliliğinin önemli şekilde azalması veya tamamen ortadan kalkması gereklidir. Bu gibi durumlarda, satılan şeydeki ayıp önem kazanmış olur. Önemsiz ayıplardan dolayı satıcı sorumlu tutulamaz.
c) Alıcı malın ayıplı olduğunu bilmiyor olmalıdır.
Bu konu, TBK. m. 222’de düzenlenmiştir. Buna göre, “Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse olur.” Böylece alıcı, sözleşmenin kurulması esnasında ayıpları biliyorsa, bunları kabul etmiş sayılır ve satıcı ayıptan sorumlu olmaz. Ancak bunların gerçekleşebilmesi için, alıcının sözleşmeden önce, satın aldığı şeyi gözden geçirme imkânını bulabilmesi gereklidir . Burada gözden geçirmeden kasıt, olağan bir muayenedir.
Alıcının satın aldığı şeyde, dikkatli özeni gösterseydi fark edebileceği ayıplardan da satıcı sorumlu değildir. Alıcının, malın ayıplı olduğunu bilmiyor olması gerekmektedir. Gizli ayıplarda, alıcının malın ayıplı olduğunu bilmesi mümkün değildir. Olağan gözden geçirme, malın alınırken kabaca gözden geçirilmesidir. İlk bakışta görülebilecek olan ayıplar mevcutsa, satıcının ayrıca bunu üstlenmesine gerek yoktur. Bu gibi durumlarda, sorumluluk aranmaz.
d) Ayıptan sorumluluk sözleşme ile kaldırılmıyor olmalıdır
e) Alıcı ayıbı kabul etmemiş olmalıdır
f) Alıcı ayıptan doğan sorumluluk hükümlerinden yararlanabilmek için kanunun kendisine yüklediği külfetleri yerine getirmiş olmalıdır
Alıcıya kanunen yüklenen külfetler, satılanı gözden geçirme ve varlığı iddia edilen ayıpları satıcıya bildirme külfetleridir. Alıcı, satın aldığı malı gözden geçirmek ve herhangi bir ayıp halinde de bunu satıcıya bildirmek zorundadır . Bu zorunluluklar TBK. m. 223’te düzenlenmiştir. TBK. 223’e göre, “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.” Burada kesin bir süre belirlenmemiştir, ancak alıcı ayıbı en kısa sürede bildirmekle yükümlüdür.
Tacirler arası ticari satımlarda, satılanın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli değilse, alıcı teslimden itibaren 8 gün, diğer hallerde ise 2 gün içinde satılanın gözden geçirilmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu hüküm 6102 Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. TTK. m. 23/1.c’ye göre, “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanunu’nun 223’üncü .maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” Bu durumda, TBK. m. 223 burada da uygulama alanı bulacaktır. TBK. m. 225’e göre, satıcının ağır kusurlu olması halinde ayıbın kendisine zamanında bildirilmediğini ileri sürerek sorumluluktan kurtulamayacaktır. Aynı hüküm, satıcılığı meslek edinmiş kişiler için de geçerlidir.
Alıcı, satılanın durumunu gecikmeksizin usulüne göre tespit ettirmekle yükümlüdür. Bunu yaptırmazsa, ileri sürdüğü ayıbın, satılanın kendisine ulaştığı zamanda var olduğunu ispat yükü alıcıya düşer.
Bir sözleşmede ayıbın şartları mevcut ise ve alıcı da kendisinden beklenen külfetleri yerine getirmişse, bu durumda alıcı TBK. m. 227’de kendisine tanınan haklardan birini kullanabilir. Bu haklar;
-Sözleşmeden dönme, bedelde indirim talebi, satılanın ücretsiz onarımı talebi, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesi talebi (Kaynakça: ARAL, Fahrettin, Borçlar Hukuku (Özel Borç İlişkileri), 8. Baskı, Ankara, 2009- AVUZ, Cevdet, Borçlar Hukuku Dersleri (Özel H, 9. Baskı, İstanbul, 2011)

Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle taraflar arasında gerçekleşen ticari ilişkide davacının yükümlülüklerini yerine getirmesine, davalının tarafından teslim edilen malzemelerin ayıplı ve kusurlu olduğunun kesin delillerle ispatlanamamasına, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, yargılamada eksiklik bulunmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/04/2019 tarih ve 2017/693 Esas 2019/190 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 1.383,90.TL nispi ilam harcından peşin olarak alınan 343,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.040,00.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 27/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.