Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1589 E. 2022/1486 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1589
KARAR NO : 2022/1486
KARAR TARİHİ : 29/09/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/03/2019
NUMARASI : 2018/115 Esas 2019/161 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 29/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/09/2022

Taraf vekilleri tarafından tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğünün 2016/3324 esas sayılı dosyasından yürütülen icra takibine borçlu tarafça davalı-borçlu … A.Ş.’nin merkez adresinin İstanbul’da bulunması nedeni ile yetkili icra dairesinin İstanbul İcra Daireleri olduğu belirtilerek yetki itirazında bulunulmuş ise de, borca konu taşıma işinin müvekkili şirketin …/… adresinde bulunan işyerine yapılacak olması nedeni ile sözleşmenin ifa yeri Karşıyaka olduğundan İİK.nun 50.maddesi gereğince söz konusu icra takibi bakımından yetkili icra dairesinin Karşıyaka İcra Daireleri olacağını, müvekkili şirket tarafından davalı-borçlu aleyhine açılan icra takibinin 05.01.2015 tarihli faturada yer alan 5.121,20 TL lik para borcundan kaynaklandığından söz konusu icra takibi bakımından takip tarihinde yürürlükte olan TBK.nun 89/1 hükmünde yera alan “para borçları alacaklının ikametgahında ifa edilir” kuralı gereğince alacaklı müvekkil şirketin merkez adresinin bulunduğu Karşıyaka İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasında imzalan kargo taşıma sözleşmesi ile davalı şirketeait kargoları taşıma borcunu üstlendiğini ileri sürerek Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğünün 2016/3324 esas sayılı icra dosyasına yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, talep edilen alacak likit olduğundan davalı aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi istenmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu kapsamında somut olayda uygulanacak özel yetki kuralları bulunmadığından HMK. Madde 6.hükmüne göre davalının yerleşim yeri olan İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile talep konusu alacaklar bakımından zamanaşımı itirazının bulunduğunu, 6102 Sayılı Ticaret Kanununda göndericinin ambalaj sorumluluğunun açıkça düzenlendiğini, bu nedenlerle yetki itirazının kabulü ile dosyanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
MAHKEMECE:
“Taraflar arasında kargo taşımasına dair ticari ilişkinin kurulduğu, taşınan eşyanın ziyana uğradığı, eşyanın naylona sarılı olup poşetle taşındığı, taşıtanın taşıyanla beraber bu hasarda sorumluluğu bulunduğu, davalının asli sorumluluğu, davalının da tali sorumluluğu bulunduğu, taşıtanın sorumluluğunun bu nühvalde %30 olarak kabul edilmesinin davaya ve hukuka uygun olduğu, taşınan eşyanın TTK 882 m.uyarınca yapılan hesaplamada 28.279328-TL olarak belirlenen miktar kadar zararının bulunduğu, gerçek zararının ise 5.121,23-TL olarak belirlendiği, davalı kusurunun %70 olarak kabul edilmesinin sonucu olarak bu orana tekabül eden 3.584,84-TL’yi davalıdan isteyebileceği sonucuna varılmış, davalının bu miktara yaptığı itirazın iptali gerektiği, alacak likit olmadığından davacı yanın İİK 67 m.uyarınca %20 tazminat isteminin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılmış, davanın kısmen kabulüne” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasındaki husumetin kargo taşımacılığından kaynaklandığını, davalının kendisine taşınmak üzere teslim edilen malların kendi sorumluluğundayken hasar görmesi sonucunda, mallarda meydana gelen 5.121,84-TL ‘lik zararın tazminine ilişkin olduğunu, bilirkişi raporunda ve neticesinde gerekçeli kararda müvekkiline kusur atfedilmesinin dahi hakkaniyete aykırı olduğunu, davalının öne sürdüğü ambalajlama hatasına dair savunmasının da kabul edilemez olduğunu, hem davalının delilleri yok etmesi hem de bilirkişilerin yapmış olduğu ambalajlama ile hasar arasında illiyet bağının kurulamadığının tespiti neticesinde anlaşıldığını beyan ederek, ilk derece mahkemesi kararında kısmen reddedilen kısmın ve müvekkil şirkete izafe edilen kusur açısından istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılmasını, %20 icra inkar tazminatı ve vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının kendisine düşen paketleme yükümlülüğünü yerine getirse dahi bu hasarın meydana geleceğine dair yapılan tespitini kabul etmediklerini, davacının, gönderilen eşyanın niteliğinden ötürü ambalajın yırtılma ihtimaline karşı sağlam bir karton koli yapma zorunluluğunda olmasına rağmen, kargoyu plastik poşet içine koymak ve taşıyıcıya bu hususta bilgi vermemek sureti ile özensiz davranarak hasarın ortaya çıkmasına yol açtığını, kanun koyucunun 882. maddede tazminatın tamamının değil belli bir limit dahilinde üst sınırın ödeneceğini kabul ettiğini, bu nedenle dosyada yapılan hesaplamanın yerinde olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi neticesinde ‘bozularak kaldırılmasını’ ve yeniden yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda ‘davanın reddine’ karar verilmesini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taşıma sözleşmesine dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekillerinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 341maddesi 2. fıkrasında; “miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir”, 4.fıkrasında “Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK’nın Ek 1. maddesi 1. fıkrasında; HMK’nın “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca; Maliye Bakanlığı’nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların On Türk Lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; HMK’nın “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2019 yılı için HMK’nın 341-(2) maddesindeki kesinlik sınırı 4.400,00 TL olmuştur.
İstinafa konu kararda da harca esas değer 5.121,20 TL’dir. Mahkemece 3.584,84-TL asıl alacak için davanın kabulüne, 1.536,36 TL kısmının reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi sonuca etkili değildir.
Buna göre; mahkemece verilen karar her iki taraf için de kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının iadesine karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; karar tarihi itibariyle miktar olarak kesin olan mahkeme kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından, taraf vekillerinin istinaf başvurularının usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/03/2019 tarih, 2018/115 Esas 2019/161 Karar sayılı dava dosyasındaki karar istinaf kanun yoluna başvurulabilen kararlardan olmadığından davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ve 352. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle peşin alınan harcın davacı ve davalıya iadesine,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.29/09/2022