Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1587 E. 2022/1721 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1587
KARAR NO : 2022/1721

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2019
NUMARASI : 2018/464 Esas 2019/63 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/464 Esas ve 2019/63 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin, davalı şirket tarafından yapılacak ihracat ve ithalat işlemlerinin tamamlanması için gerekli gümrükleme işlemini gördüğünü, ticari ilişkinin cari hesapta işletilmek suretiyle yürütüldüğünü, müvekkili tarafından 10.01.2018 tarihinde davalı-borçlu şirkete 30.11.2017 tarihi itibari ile cari hesapta 16.536,50 TL borcunun bulunduğu hususunun bildirildiğini, davalının tebliğe rağmen 7 gün içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadığını ve borcun ödenmediğini, bunun üzerine İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5940 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu bildirerek sözü edilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davaya konu gümrükleme işine kadar müvekkiline ait gümrük işlemlerinin davacı şirket aracılığıyla yürütüldüğünü, 13.08.2017 tarihinde faturası kesilen iki çeşit ürünün hangi konteynır içerisinde getirileceği bilgisi verildiğini, gerekli evrakların davacıya gönderildiğini, davacı ile bu görüşmelerden 5 gün sonra 12 Eylül’de davacı şirketin gemi acentasına ulaşamadığını müvekkili şirkete bildirdiğini, olayın özelliğine göre davacı şirketin gemi acentasına ulaşamamasının kabul edilemez bir kusur olduğunu, bu bağlamda müvekkili şirket tarafından … Bankası aracılığıyla 15.09.2017 Cuma günü ordino bedelinin yatırıldığını, 06.09.2017 tarihinden 15.09.2017 tarihine kadar davacı tarafça ordino bedelinin müvekkili şirkete bildirilmemesinin de işin takip edilmediğini gösterdiğini, bu sebeplerle müvekkili şirketin önce telefon, sonra mail yoluyla gemi acentasına ulaştığını, ihtarat işlemlerinin başlaması için 19.09.2017 tarihinde gemi acentasının acil yardımını istediğini, davacı şirketin geminin geliş tarihini 20.09.2017 olarak yanlış tespit edip bildirmelerinin de işi takip etmediklerini gösterdiğini, gemi acentasından ordinonun teslimi ve finans onayı için istenilen yardımdan 21 gün geçtikten sonra 10.10.2017 tarihli mail ile davacı şirketin müvekkili şirketten ürün tanımı istediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından gerekli bilgilerin verildiğini, yurt dışından ilk defa getirilen ve TSE işlemi yapılan mallar için yeniden ithalat yapıldığında TSE işleminin gerekmediğini, bu çerçevede kendilerine iyi niyetli olarak yardımcı olmak için adına örnek beyanname gönderdiğini, davacı şirketin ise TSE işleminin gerektiğini ilk defa 13.10.2017 tarihinde müvekkili şirkete bildirdiğini, müvekkili şirketin davacının kusuru nedeni 103 günlük demoraj ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin aldığı malı maliyetinin altında elinden çıkardığını ve zarar ettiğini, demoraj ödemesine ait fatura örneğini davacıya kestiği faturaya zımbalayarak gönderdiğini, bu nedenle açılan davanın haksız olduğunu bildirerek reddini savunmuştur.
GEREKÇE VE HÜKÜM :
Taraflar delil ve belgelerini ibraz etmişler, İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5940 E.sayılı dosyası celbedilmiş, taraflara ait ticari defter kayıtları ve belgeleri de incelenmek suretiyle muhasebe uzmanı … – gümrük uzmanı … imzalı 15.01.2019 havale tarihli bilirkişiler raporu alınmıştır.
Dava, vekalet sözleşmesi niteliğindeki gümrük işlerinin görülmesi işinden kaynaklanan bakiye bedelin tahsili konusundaki icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı şirketin, davalı şirket tarafından yapılacak ihracat ve ithalat işlemlerinin tamamlanması için gerekli gümrükleme işlemini görmesine ilişkin ticari ilişkinin bulunduğu,
İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5940 E.sayılı dosyası ile davacı-alacaklı vekili tarafından davalı-borçlu aleyhine 12.04.2018 tarihinde, 17.506,10 TL alacağının yıllık %9,75 faizi ile birlikte tahsili yönünde takip açıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 16.04.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlunun vekili aracılığıyla verdiği 23.04.2018 Uyap tanzim tarihli borca itiraz dilekçesi üzerine takibin durduğu, iş bu davanın 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı,
Hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşulmayan noktalar ve çözülmesi gereken sorun; taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davalı şirketin yürüttüğü asma tavan ithali konusundaki gümrük işlemlerinin gecikmesinde ve davalının demoraj ücreti ödemesinde tarafların kusur durumlarının ne olduğu, gecikme nedeni ile ithal edilen malın bedelinde bir düşme gerçekleşip gerçekleşmediği, tarafların ticari ilişkiden doğan edimlerini ne oranda ve tutarda yerine getirdikleri, sonuçta icra takip tarihi itibari ile davacının davalıdan bakiye alacağının bulunup bulunmadığı, varsa tutarının ne kadar olduğu noktalarındadır.
Tüm dosya içeriği ve delillerin, özellikle taraflara ait ticari defter kayıt ve belgeler ile bilirkişiler raporunun değerlendirilmesi sonucunda:
Gümrük işlemleri, eşya sahipleri adına, eşyaya uygulanacak gümrük rejimlerine istinaden, eşyanın gümrük idaresi ya da diğer kurum ve kuruluşların yapacağı denetimlerine tâbi olmasını sağlamak, vergilerini yatırmak ve eşyanın tâbi olduğu rejim hükümlerini sonlandırmak ile tamamlanmaktadır.
Gümrük işlemleri, eşyayla ilgili CMR, ordino, konşimento, fatura, eşya ile ilgili ayrıntı, katalog ve benzeri gibi belgelerin tam ve eksiksiz olarak eşya sahipleri tarafından gümrük müşavirliği firmalarına verilecek bilgi ve belgelere göre yapılır. Gümrük müşavirleri yaptıkları incelemede eksik olduğunu gördükleri veya tespit ettikleri ek bilgi ve belgeleri eşya sahiplerinden istemek suretiyle ilgili gümrük rejimine göre beyanda bulunurlar. Çünkü eksik bilgi ve belgeye göre yapılan beyanın gümrük idaresince denetlenmesi sonucu doğacak idari ve adli soruşturmalarda eşya sahibi ile birlikte doğrudan sorumludur.
Olayda; taraflar arasında elektronik ortamda yapılan mail yazışmalarında ve Aliağa Gümrük Müdürlüğünce tescilli 23.10.2017 tarih ve IM022518 sayılı serbest dolaşma giriş beyannamesi muhteviyatı 3214.90.00.00.19 gümrük tarife istatistik pozisyonlu, ticari tanımı “toz macun” olan eşya ithali ile ilgili davacı tarafından yürütülen takip işlemlerinin gümrük mevzuatı uyarınca eşyanın tâbi olduğu yasal prosedürlere göre yapıldığı; davalının gönderdiği emsal beyanname muhteviyatı, 6809.19.00.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyonlu, ticari tanımı “alçı bazlı çatı” olan eşya ile olaya konu beyanname muhteviyatı “toz macun” olan eşya ile aynı eşya olmadığı; dolayısıyla, eşyanın tâbi olduğu rejim hükümlerine göre istenilen bilgi ve belgelerin gerekli olduğu, gecikmelerin davacı gümrük müşavirliği firmasının hatasından kaynaklanmadığı, eşyanın özet beyan verildikten sonra bir rejim beyanında bulununcaya kadar gümrük antreposuna konulabileceği, bunun da mal sahibinin tasarrufunda olduğu, davacı tarafından her aşamada gerekli bilgilerin verildiği, bu itibarla davacı tarafın davalının demoraj ücreti ödemesinden ya da gecikme nedeni ile ithal edilen malın bedelinden bir düşme söz konusu ise bundan dolayı sorumluluğunun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Buradan hareketle, taraflar arasında 2017 tarihinden önce başlayan ticari ilişkinin 31.12.2017 tarihine kadar devam ettiği 31.12.2017 ve icra takip tarihi itibari ile davacının yaptığı hizmetlerden dolayı 50.398,94 TL hak ettiği, buna karşılık davalı tarafından davacıya 32.892,84 TL toplam ödemede bulunulduğu, aradaki farkı teşkil eden 17.506,10 TL kadar davacının davalıdan alacağının bulunduğu, dolayısıyla icra takibine vaki davalı itirazının yersiz olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların durumuna, olayın özelliğine, davacının sözleşmeden doğan tüm edimlerini tam olarak yerine getirmesine ve savunmada belirtilen zararlarla ilgili olarak davacının bir kusurunun bulunmadığının belirlenmesine göre; taraf tanıklarının dinlenmesi talebi ve davalı vekilinin bilirkişilerden ek rapor alınması talebi uygun bulunmamıştır.
Bu açıklamalar ışığında alacağın likit oluşu …” gerekçesi ile davanın KABULÜ ile, Davalının İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5940 Esas sayılı dosyası ile yapılan 17.506,10.TL’lik takibe yönelik haksız itirazının İPTALİNE, Takibin bu miktar üzerinden ve takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 oranını aşmamak koşuluyla faiz yürütülerek DEVAMINA, İİK’nun 67/2 maddesi gereğince, % 20 icra-inkar tazminatı 3.501,22 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gümrüklemeye tabi konteynır içerisinde toz macun ve asma tavan malzemesinin birlikte bulunduğunu, davacı gümrük şirketinin toz macuna ilişkin gümrükleme işini tamamlamış olduğunu ancak asma tavan malzemesine ilişkin gümrükleme işlemini ise davacı şirketin süresinde yerine getirememesi için evrakların müvekkili şirkete geri verilmiş olduğunu ve başka bir gümrük şirketince gümrükleme işleminin yaptırıldığını, ” ticari tanımı “toz macun” olan eşya ithali ile ilgili davacı tarafından yürütülen takip işlemlerinin gümrük mevzuatı uyarınca eşyanın tâbi olduğu yasal prosedürlere göre yapıldığı;” şeklinde yanılgılı kabulle taraflar arasında ihtilaf bulunmayan ticari eşya(toz macun) hakkında yapılan gümrükleme işlemini kararına esas alarak gümrükleme işlemini yerine getirmesinde davacı tarafın kusurunun bulunmadığından bahisle davayı kabul ettiğini, oysaki uyuşmazlığın daha önce yerel mahkemece de tespit edildiği gibi asma tavan ithaline ilişkin gümrükleme işlemi olduğunu, belirlenen sürelerde gereği gibi işin takibinin davacı tarafından yapılmadığını, müvekkilinin ürün tanımını yapmakta tereddüte düşmüş olsa bile gümrük mevzuatına göre gümrük müşavirinin görevi gereği gümrük idaresinden küşat (mal tanımı yapılması) talebinde bulunması ancak ithalatçı firma müvekkilden örnek beyanname talep etmemesi gerektiğini, gümrükleme işini vekaletle yürüten olarak gümrük müşavirinin, uzman danışılan, işin ehli olarak vekil olduğu tarafa yol göstermek zorunda olduğunu, kaldı ki davacının gümrük işini tamamladığı toz macunla ile ilgili işlemleri de geciktidiğini, müvekkilinin ısrarıyla ayrı beyanname düzenleyerek bu malı çektiğini, yoksa davacıya kalsa toz macun içinde ayrı beyanname düzenleme yoluna gidilmeyeceğini, vekalet sözleşmesi kapsamında gümrük müşavirlerinin, işi sadakat ve özenle, vekalet verenin iradesi ve talimatlarına uygun olarak bizzat yapmak borçları bulunduğunu, davacı gümrük şirketinin uyuşmazlık konusu asma tavan malzemesi hakkında yapılan gümrükleme işleminde vekil olarak görevini süresinde ve gereği gibi yerine getiremediği için icra takibine konu alacağın çok üzerinde müvekkilinin zararına yol açtığını, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, gümrük işlemlerinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince davacının yükümlülüklerini yerine getirmesine, ticari tanımı ”alçı bazlı çatı” olan eşyanın tabi olduğu rejim hükümlerine göre davalıdan istenilen bilgi ve belgelerin gecikmesinde ve davalının zarara uğramasında davacının kusurunun bulunmamasına, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, yargılamada eksiklik bulunmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/02/2019 tarih ve 2018/464 Esas 2019/63 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 1.195,84.TL nispi ilam harcından peşin olarak alınan 343,36.TL harcın mahsubu ile bakiye 852,48.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 27/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.