Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1571 E. 2023/18 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1571
KARAR NO : 2023/18
KARAR TARİHİ: 12/01/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2019
NUMARASI : 2017/325 Esas 2019/270 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 12/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/01/2023
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu … A.Ş. nin imzalanan kredi sözleşmesi çerçevesinde davacı bankadan kredi kullandığını, diğer davalı …’ nün borçlu …. A.Ş’ nin müşteri sıfatı ile imzaladığı kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi üzerine borçlulara kredi hesaplarının katı ile borçların ödenmesi ihtarının keşide edildiğini, ihtarname tebliğine rağmen borcun ödenmemesi üzerine borçlular hakkında ihtiyati haciz kararı alınarak icra takibi başlatıldığını, davalıların borçlu olduğu hususunun münhasır delil niteliğinde olan davacı bankanın kayıtları ile sabit olduğunu, davalıların itiraz dilekçesinde borçlarının bulunmadığı, aval verilen bonolarda ve DBS’ den kaynaklı alacak miktarı, gecikme tazminatı ve davalıların hukuki sorumlulukları bulunmadığı hususunda çeşitli iddialarda bulunduklarını ancak bu itirazların iptali gerektiğini, davalıların tazmin olmayan bono bedellerinin kendilerinden talep edilemeyeceğini iddia ettiklerini, bu iddianın kabul edilemeyeceğini, davalıların DBS’ den kaynaklanan alacak kalemlerinin kaynağının belirsiz olduğu, dolayısıyla DBS’ den kaynaklanan bedellerin kendilerinden talep edilemeyeceğini iddia ettiklerini ancak bu iddianın da yerinde olmadığını, davalı borçlular tarafından imzalanmış ” Ödeme Talimatı, Taahhütname ve Rehin Sözleşmesi ” çerçevesinde Doğrudan Borçlanma Sözleşmesi gereğince sisteme girilen fatura bedellerinin davalı borçlular adına müşterilere ödenmiş olması veya ödenmesi gerekmesi nedeniyle davalıların davacı bankaya borçlu olduğunu, davalıların gecikme tazminatı itirazlarının da yersiz bir itiraz olduğunu, alacak kalemlerinin USD olarak gösterilemeyeceği itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalıların icra takibine yaptığı tüm itirazların haksız ve kötü niyetli olduğunu belirtmiş davalıların İzmir 19. İcra Müd’ nün 2015/18948 E. Sayılı dosyasına yaptıkları itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar cevap dilekçesinde özetle; davalıların davacı tarafa gösterilen tutarda ve başkaca muaccel borcu bulunmadığını, davalı … A.Ş’ nin ticari defterlerinin incelemesinde bu durumun ortaya çıkacağını ayrıca davacı tarafından İzmir 2. İcra Müd’ nün 2016/1186 E. Sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını, takibin halen derdest olduğunu, öncelikle mükerrer takip bulunması sebebiyle derdestlik itirazında bulunulduğunu, davacı tarafça davalı …’ nün borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile kredi sözleşmelerini imzaladığı iddia edilerek davalının mevcut olmayan borçtan sorumlu tutulmaya çalışıldığını, kredi sözleşmelerinin … açısından müteselsil kefaletin şartlarını taşımadığını, davalılara gönderilen ödeme emrinde 550.000,00-TL deposu gereken teminat mektubu bedeli ile 206.000,00-USD aval verilen bonolar nedeni ile deposu gereken bedel adı altında borç kalemlerine yer verildiğini, söz konusu kalemlerin muaccel halde olmadığını, ödeme emrinde 42.586,72-USD DBS’ den kaynaklanan alacak, 118.636,12-TL DBS’ den kaynaklanan alacak şekilde yer verilen borç kalemlerinin de kaynağının belirsiz olduğunu, ayrıca davacı tarafın banka kayıtlarının münhasır delil niteliğinde olduğu iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, davalı şirketin ticari defter ve belgelerinin incelemesinde davacı tarafa davalıların borçlu olmadığının ortaya çıkacağını, ödeme emrinde istenilen gecikme tazminatının da kat ihtarnamesi usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğinden dayanağının bulunmadığını ayrıca işleyecek yıllık % 8,73 gecikme tazminatı ve işleyecek gecikme tazminatının % 5 gider vergisi ile birlikte ödenmesinin talep edilmiş olmasının da Yasa’ ya aykırı olduğunu belirtmiş davanın reddine, % 20 kötü niyet tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE: ” … Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda: Davacı tarafça, davacı banka ile davalı …. A.Ş. arasında imzalanan kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığı, kullandırılan krediden kaynaklanan borcun ödenmediğinden bahisle davalılar hakkında İzmir 19. İcra Müdürlüğü’ nün 2015/18948 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalıların takibe itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin davalılar yönünden durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafça itirazın iptaline yönelik olarak eldeki davanın açıldığı, davacı bankanın … Şubesi ile davalı … A.Ş. 18/01/2011 tarihli 2.000.000,00-TL limitli kredi sözleşmesinin imza altına alındığı, davalı … ‘ nün sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, sözleşme doğrultusunda davalı …. şirketinin davacı bankadan 2 adet teminat mektubu kullandığı , davalı firmanın … ‘ tan kullandığı döviz kredisine karşılık düzenlenen 2 adet bonoya banka tarafından aval verildiği, davalı şirketin … ‘ den aldığı mallara karşılık bankanın … ‘ e Doğrudan Borçlanma Sözleşmesi ( DBS ) adı altında ( 58,64,69,79,87 ve 91 nolu proje adı altında ) ödemeler yaptığı , davalı tarafça geri ödemelerde sorun yaşanması üzerine davacı banka tarafından Üsküdar 21. Noterliği’ nin 26/10/2015 tarih 97964 yemviye numaralı ve Üsküdar 21. Noterliği’ nin 28/12/2015 tarih 114849 yemviye numaralı hesap kat ihtarnamelerinin gönderildiği, ihtarnamelerde ödeme için 24 saatlik süre verildiği, son ihtarnamenin davalılara 29/12/2015 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalıların 31/12/2015 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü, davalı … ‘ nün sözleşmedeki müteselsil kefaletin 6098 sayılı TBK nın 583. Maddesindeki yasal şartları taşımadığını belirttiği ancak sözleşme tarihi göz önüne alındığında 818 sayılı BK nun uygulanması gerektiği ve BK 484 e uygun olarak kefalet tesis edildiği , icra takibinde talep edilen bir kısım gayri nakdi alacağın takip tarihinden sonra nakdi alacağa dönüştüğü bu alacaklar yönünden nakde dönüştüğü tarihten itibaren temerrüt faizi talep edilebileceği , davalı borçlular tarafından takipten sonra dava tarihinden önce kısmi ödemeler yapıldığı, itirazın iptali davası açılmasından önce borcun kısmen ödendiği hallerde alacağın varlığının dava tarihi gözetilerek belirlenmesi ve takibin devamına dava tarihi itibariyle belirlenen miktar üzerinden imkan sağlayacak şekilde hüküm kurulmasının gerektiği , takipten sonra dava açılmadan önce yapılan ödemeler yönünden dava açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı , söz konusu ödemelerin mahsubu sonucu davacı bankanın dava tarihi itibariyle davalılardan 58-64-69 ve 79 nolu projeden kaynaklanan 209.825,98 USD asıl alacak, 87 ve 91 nolu projeden kaynaklanan nakde dönüşen 118.636,12 TL asıl alacak, nakde dönüşen teminat mektubundan kaynaklanan 529.284,22 TL asıl alacak, nakde dönüşen aval verilen bonolardan kaynaklanan 605.957,20 TL asıl alacak olmak üzere toplam 167.239,26 USD nakdi asıl alacak , 42.586,72 USD nakde dönüşen asıl alacak , 1.253.877,54 TL nakde dönüşen asıl alacak üzerinden alacaklı olduğu ,58-64-69 ve 79 no lu projeden kaynaklanan asıl alacağın 85.537,77 USD lik bölümüne takip tarihi olan 04/01/2016 , 42.586,72 USD lik bölümüne nakde dönüştüğü 12/02/2016 , 81.701,49 USD lik bölümüne dava tarihi olan 17/03/2017 tarihinden itibaren , 87 ve 91 nolu projeden kaynaklanan nakde dönüşen asıl alacağın 58.459,78 TL lik bölümüne nakde dönüştüğü 18/02/2016 , 60.176,34 TL lik bölümüne nakde dönüştüğü 29/02/2016 tarihinden itibaren ,nakde dönüşen teminat mektubundan kaynaklanan asıl alacağın 263.284,22 TL lik bölümüne nakde dönüştüğü 14/03/2016 , 133.600,00 TL lik bölümüne nakde dönüştüğü 17/02/2016, 132.400,00 TL lik bölümüne nakde dönüştüğü 14/07/2016 tarihinden itibaren, nakde dönüşen aval verilen bonolardan kaynaklanan asıl alacağın 588.160,00 TL lik bölümüne nakde dönüştüğü 11/02/2016 , 17.797,20 TL lik bölümüne nakde dönüştüğü 17/05/2016 tarihinden itibaren % 8,73 temerrüt faizi ve % 5 BSMV işletilmesi gerektiği , davalı tarafça İzmir 19. İcra Müdürlüğü’ nün 2015/18948 E. sayılı icra takibine yapılan itirazın kısmen haksız ve yersiz olduğu, takibin devamına karar verilen nakdi alacak olan 167.239,26 USD nin takip tarihindeki karşılığı olan 491.683,42 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatının yasal koşullarının oluştuğu, davacı tarafça ayrıca icra takibinde 300,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti ile 77,40 TL ihtiyati haciz karar harcı adı altında talepte bulunulduğu ancak ihtiyati haciz vekalet ücreti ile ihtiyati haciz karar harcının icra gideri olarak icra müdürlüğünce nazara alınmasının gerektiği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alınan bilirkişi raporlarının kök ve ek raporlar arasında farklılıkların bulunduğunu, bu çelişkiler giderilmeksizin verilen hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosya kapsamında dolar ve Türk Lirası cinsinden hesaplamaların hatalı yapıldığını, bilirkişi raporlarında gecikme tazminatı + %5 BSMV bedellerinin kararda belirtilmediğini, dava konusu alacak kalemlerinde hataya düşüldüğünü, kök rapor sonrası davalı vekili tarafından yapılan itirazların kabulünün mümkün olmadığını, hüküm ile kurulan icra inkar tazminatının dava konusu değerin çok altında bir değer üzerinden hesaplandığını beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kredi sözleşmesine dayalı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dava konusu icra takibinde talep edilen bir kısım gayri nakdi alacağın takip tarihinden sonra nakdi alacağa dönüştüğü bu alacaklar yönünden nakde dönüştüğü tarihten itibaren temerrüt faizi talep edilebileceği, davalı borçlular tarafından takipten sonra dava tarihinden önce kısmi ödemeler yapıldığı, itirazın iptali davası açılmasından önce borcun kısmen ödendiği hallerde alacağın varlığının dava tarihi gözetilerek belirlenmesi ve takibin devamına dava tarihi itibariyle belirlenen miktar üzerinden imkan sağlayacak şekilde hüküm kurulmasının gerektiği, davacı tarafça ayrıca icra takibinde 300,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti ile 77,40 TL ihtiyati haciz karar harcı adı altında talepte bulunulduğu ancak ihtiyati haciz vekalet ücreti ile ihtiyati haciz karar harcının icra gideri olarak icra müdürlüğünce nazara alınmasının gerektiği gerekçeleri yerindedir. Alınan bilirkişi raporu ve ek raporları doğrultusunda asıl alacak miktarı 167.239,26 TL bedel üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiş olup, nakde dönüşen alacaklar yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Sonuç olarak; mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair verdiği kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/03/2019 tarih ve 2017/325 Esas 2019/270 Karar
sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ayrı ayrı 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında davacı taraftan alınması gereken 179,90.TL maktu harçtan peşin olarak alınan 44.40.TL harcın tenzili ile bakiye 135,50.TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 12.01.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.