Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1567 E. 2022/1862 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1567
KARAR NO : 2022/1862
KARAR TARİHİ: 17/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2019
NUMARASI : 2015/421 Esas 2019/192 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 17/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/11/2022
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin cari hesaptan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla İzmir 12.İcra Müdürlüğü’nün 2014/17104 E. Sayılı dosyası ile borçlu hakkında 23/12/2014 tarihinde ilamsız icra yoluyla icra takibine başlandığını, ödeme emrinin borçlu şirkete tebliğ edildiğini, borçlu şirketin 46.569,59TL asıl alacağın 18.462,47TL’lik kısmına kısmi itirazda bulunduğunu, borçlu şirketin kısmi itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, borçlu şirketin kargo taşımacılığı yapan müvekkil şirketten hizmet aldığını, taraflar arasında bu nedenle ticari ilişki bulunduğunu, borçlunun müvekkil şirkete cari hesaptan kaynaklanan 46.569,59TL tutarında borcu doğduğunu ve icra takibi açıldığını, borçlu şirketin takip tarihinden sonra 15/01/2015 tarihinde 10.000,00TL, 21/01/2015 tarihinde ise 18.155,72TL haricen ödemede bulunduğunu, bakiye borcun ise halen ödenmediğini, alacaklarının ticari nitelikte olduğundan talep edilen faiz oranına yapılan itirazın da yerinde olmadığını, haksız ve yasal dayanaktan yoksun itirazın iptaline, takibin devamına, borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, davacı ile müvekkili arasında taşıma işinden kaynaklı bir ticari ilişki olduğunu ancak müvekkilinin davacı tarafa dava konusu miktarda borcu olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, borcu kabul anlamına gelmemek kaydı ile dava konusu bakiyenin davacı tarafından müvekkiline kesilen vade farkı faturalarından kaynaklandığını, davacı tarafın müvekkiline elektronik fatura yoluyla vade farkı faturası gönderdiğini, müvekkilinin davacı tarafa bu faturaları ve içeriklerini kabul etmediğini Bornova 3.Noterliği’nin 2014/37651 no, 16/12/2014 tarihli ihtarı ile bildirdiğini ve faturaları iade ettiğini, davacı tarafın talep ettiği vade farkı fatura bedelleri için taraflar arasında bir sözleşme olmadığı gibi yerleşik bir ticari teamülde bulunmadığını, haksız ve kötü niyetli davanın reddine, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE :
Taraflarca gösterilen tüm deliller toplanmış, İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün 2014/17104 esas sayılı takip dosyası getirtilmiş olup, incelenmesinde; alacaklısının…Servisi A.Ş, borçlusunun… Şti. Olduğu, 46.569,59TL asıl alacak üzerinden 23/12/2014 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun 23/01/2015 havale tarihli dilekçesi ile borcun 18.462,47TL’lik kısmına itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Dava ve takip konusu alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesine yönelik olarak dosya ve taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişiden rapor aldırılmış, bilirkişi mahkememize verdiği 04/11/2015 tarihli raporunda özetle; davalı taraf ticari defterleri üzerinden bakıldığında davacı şirketin davalı şirketten 23/12/2014 takip tarihi itibariyle 29.760,76TL asıl alacağı görüldüğünü, takipten sonra ticari ilişkinin devam etmesi sebebiyle de 25/12/2014 tarihi itibariyle 28.124,62 TL asıl alacağı görüldüğünü, ticari ilişkinin 2015 yılında da devam ettiği, 30/09/2015 tarihi itibariyle de devam ettiği, davalının takipten haberdar olmadan önce 14/01/2015 tarihinde 10.000,00TL ödediği, ödeme dışında kalan 18.462,47TL’lik kısmına 16/01/2015 tarihinde itiraz ettikleri, kabul edilen kısımdan bakiye kalan 18.155,72TL’lik kısmının da 21/01/2015 tarihinde davacı şirket hesabına yatırdıkları, dosya kapsamında davacı ve davalı arasındaki hesap farkı olan vade farkı faturalarını davalının Bornova 3.Noterliği aracılığıyla 16/12/2014 tarihinde 37651 numaralı yevmiye ile iade ettiğinin görüldüğünü, davalı yasal defter kayıtlarında davacıya toplam borcunun 28.124,62TL görülmesine karşın 28.155,72TL (14/01/2015 tarihinde 10.000,00TL+ 21/01/2015 tarihinde 18.155,72TL) toplamda ödeme yaptığı, 31,10TL fazla ödediği, davalı yasal kayıtları üzerinden bakıldığında davalının takipten haberi olmadan yaptığı ödemeler ve kısmi itiraz yaptıktan sonraki ödemeler düşüldükten sonra davalı şirketin davacı şirkete borcunun olmadığını belirtmiştir.
Alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesine yönelik olarak davacı tarafın defter, kayıt ve belgeleri üzerinde İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/34 Tal sayılı dosyasından rapor aldırılmış. Bilirkişi talimat mahkemesine verdiği 27/02/2017 tarihli raporunda özetle; davacı şirketin davalı şirketten 04/12/2014 tarihi itibariyle 61.569,59TL alacaklı iken aynı tarihte davalı şirketin 15.000,00TL tutarında çek ile ödeme kaydının yapılması neticesinde davalının 46.569,59TL tutarında bakiye borcu kaldığı ve işbu bakiye borcun da 17/12/2014 tarihi itibariyle şüpheli alacaklara atıldığı, netice itibariyle davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre 23/12/2014 takip tarihi itibariyle davalı şirketten 46.569,59TL alacaklı olduğu, takip talebi ekinde yer alan cari hesap ekstresinin de davacının ticari defterleriyle uyumlu olduğunu belirtmiştir.
Rapora muavin kayıtları eklenip davalı itirazları değerlendirilerek ve ayrıca davacı tarafça ticari ilişkinin devamı esnasında vade farkı faturası kesilip kesilmediği, kesilmiş ise bu fatura bedellerinin ödenip ödenmediği hususunda İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/78 Tal sayılı dosyasından rapor aldırılmış, bilirkişi talimat mahkemesine verdiği 15/12/2017 tarihli raporunda özetle; taraflar arasında cari hesap ilişkisi mevcut olduğunu, fatura karşılıklarının birebir ödenmediği yani dönem dönem değişik tutarlarda çek veya nakit şeklinde ödemeler yapıldığının görüldüğünü, bu faturanın karşılığı şu tarihte ödenmiştir şeklinde açık bir tespit yapma olanağı bulunmadığını, davalı şirketin 16/12/2014 tarihli ihtarına konu yaptığı faturalar hususunda TTK’da belirtilen 8 günlük itiraz süresinin değerlendirmesinin mahkemenin taktirinde olduğunu, davalının ödemelere ilişkin belgelerinin tümünün davacı şirketin ticari defter kayıtları (davalıya ait cari hesap ekstresi ile) karşılaştırılarak borç/alacak tutarının belirlenmesi hususunda takdirin mahkemede olduğunu belirtmiştir.
İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/56 Tal sayılı dosyası ile ek bilirkişi raporu aldırılmıştır. Bilirkişi talimat mahkemesine verdiği 15/11/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; davacının 30/09/2009 tarihinden itibaren ticari defter kayıtlarının incelenmesi neticesinde (taraflar arasında süregelen ticari ilişkinin devamında) 31/12/2009 tarihi itibariyle davalının borcunun 33.146,72TL, 31/12/2010 tarihi itibariyle davalının borcunun 62.833,47TL, 31/12/2011 tarihi itibariyle davalının borcunun 0,00TL olduğu, 31/12/2012 tarihi itibariyle davalının borcunun 142.145,40TL olduğu, 31/12/2013 tarihi itibariyle davalının borcunun 22.290,52TL olduğu, 15/12/2014 tarihi itibariyle davalının borcunun 46.579,99TL olup, bu borcun 46.569,59TL’sinin 17/12/2014 tarihinde şüpheli alacaklar hesabına aktarıldığının görüldüğünü, davacının ticari defter kayıtlarında 31/12/2011 tarihinde davalının herhangi bir borç bakiyesi görülmediğini, taraflar araındaki uyuşmazlık konusu kayıtlar ile ilgili olarak taraflar arasında herhangi bir borç/alacak olmadığını belirtmiştir.
Dava, İİK 67. madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı ve davalı taraf ticari defterlerinin açılış kapanış tasdiklerinin süresinde ve yasal olduğu, sahibi lehine delil olma vasfını taşıdığı, davalı ihtarnamesinde belirtilen 4 adet vade farkı faturası haricinde kalan diğer faturaların davalıya tebliğ edildiği ve karşılıklarının cari hesap ilişkisi içerisinde ödendiği açıktır. İhtarname ili iade edilen 4 faturadan ikisi için toplamda 1.126,64 TL borcun kaldığı, bahsedilen diğer iki faturanın hem davacı hem davalı yasal defter kayıtlarında kopyası görülmediğinden davacının talep etme hakkı yerinde görülmeyerek, davalının İzmir 12. İcra Müdürlüğünün 2014/17104 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 1.126,64 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, yasal şartlar oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine, dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin takibe konu alacağın 18.462,47 TL tutarındaki kısmına itiraz ettiğini, mahkemenin “davalı ihtarnamesinde belirtilen 4 adet vade farkı faturası haricinde kalan diğer faturaların davalıya tebliğ edildiği ve karşılıklarının cari hesap ilişkisi içerisinde ödendiği açıktır” şeklindeki gerekçesinin hatalı olduğunu, müvekkilin kayıtlarında cari hesap alacağı 46.569,59 TL olarak görünmekte iken 4 adet fatura dışındaki bütün diğer fatura bedellerinin ödendiği kabul edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davalı tarafça ödemeye ilişkin herhangi bir somut delil de ortaya konulamadığı halde ödemeye ilişkin kanaate nasıl varıldığının anlaşılamadığını, bilirkişi raporunda davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre 23.12. 2014 takip tarihi itibariyle davalı şirketten 46.569,59 TL alacaklı olduğu hususu tespit edildiğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında tarafların cari hesap kayıtları arasında farklılıklar olduğu belirtilmesine rağmen tarafların kayıtları arasındaki farkın neden kaynaklandığı hususları tespit edilmeden karar verildiğini, davalı tarafın, cevap dilekçesinde belirtmiş olduğu faturalar dışında cari hesap ekstresinde yer alan faturalara süresi içerisinde yapılmış herhangi bir itirazı bulunmadığını davalı tarafça cari hesap alacağının ödendiğini gösterir herhangi bir belge de sunulmadığını, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu ve bu ticari ilişki gereği taraflar arasında cari hesap ilişkisinin mevcut olduğu ve taraflar arasında vade farkı ödenmesi yönünde teamül oluştuğunun açık olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki süresince müvekkili şirket tarafından çeşitli vade farkı faturaları düzenlendiği, bu faturalara davalı tarafça itiraz edilmediği ve söz konusu vade farkı faturalarının davalı tarafın da ticari defterlerine kaydedildiği hususu gözetildiğinde taraflar arasında vade farkı uygulanacağına ilişkin bir teamülün mevcut olduğunun açık olduğunu Yargıtay içtihatlarında en az iki adet vade farkı faturasının itirazsız ödenmiş olmasının teamülün mevcut olduğunun kabulü için yeterli sayıldığını, faturalara itirazın 8 günlük yasal süresinde yapılmadığını, müvekkilin vade farkı faturalarını talep etme hakkı bulunduğunu, icra inkâr tazminatının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi hatalı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, vade farkı alacağ için kesilen faturaya istinaden başlatılan takipte itirazın iptali istemine ilişkindir.
İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün 2014/17104 esas sayılı takip dosyasında ; alacaklısının…Servisi A.Ş, borçlusunun… Şti. olduğu, 46.569,59TL asıl alacak üzerinden 23/12/2014 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun 23/01/2015 havale tarihli dilekçesi ile borcun 18.462,47TL’lik kısmına itirazı üzerine takibin kısmen durduğu görülmüştür.
Dava 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; mahkemece aldırılan bilirkişi raporundan davaya konu faturalardan ikisinin davacının kendi defterlerinde kayıtlı olmasına ve kayıtlı bu faturalar yönüyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş bulunmasına göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1,b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/03/2019 tarih, 2015/421 Esas ve 2019/192 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 17/11/2022