Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1557 E. 2022/1922 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1557
KARAR NO : 2022/1922
KARAR TARİHİ: 24/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2019
NUMARASI : 2017/632 Esas 2019/343 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2022
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ” Davacı vekili 10/12/2014 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı borçlunun davacı şirketten beyaz eşya satın alıp bedelini ödemediğini, bu nedenle İzmir 27.İcra Müdürlüğü’nün 2014/4005 sayılı dosyasında icra takibi açıldığını, borçlunun süresi içerisinde takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, davalı borçlunun itirazlarının haksız ve yersiz olduğunu, öncelikle yetki itirazının reddi gerektiğini, borçlunun müvekkilinden mal satın aldığını, karşılığında para borcu bulunduğunu, para borcunun götürülecek borçlardan olup, ödeme yeri İzmir olduğundan İzmir İcra Daireleri ve mahkemelerinin yetkili bulunduğunu, takibe konu faturaların irsaliyeli fatura olup malların da faturaların da teslim edildiğini açıklayarak yetki itirazının reddine, davalının İzmir 27.İcra Müdürlüğü’nün 2014/4005 sayılı dosyasındaki itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın likit olması yönüyle %20 inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket yetkilisi 02/02/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının iki adet faturasının kendilerine ulaştığını, bu faturalara ait eşyanın önce Germencik-Mursallı’da bulunan şantiyelerine ve bilahare Aydın’daki bürolarına dolaylı olarak teslim edildiğini, satışın telefonla gerçekleştirildiğini, ürünün Aydın’da teslimi ve bedelinin burada ödenmesi hususunda anlaşma sağlandığını, malın teslim yeri ve ödemenin yapılacağı yerin Aydın olduğunu bildirerek, öncelikle yetki itirazında bulunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Mahkememiz 27/10/2016 tarih 2014/1609 E. 2016/886 K.sayılı kararı ile yargılama sonucunda ” davacı vekilinin, davalı borçlunun davacı şirketten beyaz eşya satın alıp bedelini ödemediğini, bu nedenle İzmir 27.İcra Müdürlüğü’nün 2014/4005 sayılı dosyasında icra takibi açıldığını, borçlunun süresi içerisinde takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, davalı borçlunun itirazlarının haksız ve yersiz olduğunu, öncelikle yetki itirazının reddi gerektiğini, borçlunun müvekkilinden mal satın aldığını, karşılığında para borcu bulunduğunu, para borcunun götürülecek borçlardan olup, ödeme yeri İzmir olduğundan İzmir İcra Daireleri ve mahkemelerinin yetkili bulunduğunu, takibe konu faturaların irsaliyeli fatura olup malların da faturaların da teslim edildiğini açıklayarak yetki itirazının reddine, davalının İzmir 27.İcra Müdürlüğü’nün 2014/4005 sayılı dosyasındaki itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın likit olması yönüyle %20 inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı davacının iki adet faturasının kendilerine ulaştığını, bu faturalara ait eşyanın önce Germencik-Mursallı’da bulunan şantiyelerine ve bilahare Aydın’daki bürolarına dolaylı olarak teslim edildiğini, satışın telefonla gerçekleştirildiğini, ürünün Aydın’da teslimi ve bedelinin burada ödenmesi hususunda anlaşma sağlandığını, malın teslim yeri ve ödemenin yapılacağı yerin Aydın olduğunu bildirerek, öncelikle yetki itirazında bulunmuş olduğu anlaşılmıştır. Davalının ikametinin Aydın ili olmasına göre sözleşmenin ifa edileceği yerin Aydın ili olduğu, bu bakımdan Aydın İcra Daireleri’nin yetkili olacağı değerlendirilmiştir. Borcun para borcu olmasına göre para borçlarının götürülecek edimlerden olması, davacının ikameti icra dairesinin de yetkili olabileceği yönündeki davacı yan açıklamalarına göre ise davacı şirketin adresinin de İstanbul ili olması karşısında İzmir İcra Dairelerinin yetkisiz olduğu sonucuna varılmakla, yetkisiz icra dairesinde açıldığı” gerekçesi ile Takibin yetkisiz icra dairesinde açıldığından davanın reddine dair karar verilmiştir.
Davacı vekilince kararın istinaf konusu yapılması sonucunda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi’ nin 28/04/2017 tarih 2017/418 E.2017/421 K.sayılı ilamı ile ” İtirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapılması, İİK’nın 50. ve HMK’nın 114/2. maddeleri hükmü uyarınca dava koşullarından biridir. İİK’nın 50. maddesinde yapılan yollamayla 6100 Sayılı HMK’nın 6. maddesine göre; “…genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” Aynı Kanunun 10. maddesine göre; “… sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” 6098 Sayılı TBK’nın 89/1 maddesinde, bir miktar para alacağına dair davaların alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği hükme bağlanmıştır. 6100 Sayılı HMK’nın 14/1 maddesinde ise; “Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. ” hükmü getirilmiştir.
Belirtilen yasal düzenlemeler karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davalının yerleşim yeri Aydın olup, davacının muamele merkezinin de İstanbul’da olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre icra takibinin İzmir’de yapılabilmesi için takip dayanağı faturalar konusu alacağın bu faturalarda davacının şube adresi olarak gösterilen İzmir’deki şubesi ile davalı arasında yapılan alım satım işlemlerinden doğduğunun saptanması gerekmektedir. Uyuşmazlık şubenin işlemlerinden değil de, davacının muamele merkezinin işlemlerinden kaynaklanıyor ise o takdirde yetkili icra dairesinin Aydın olduğunun ve yetkili icra dairesinde takip yapılmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerekir. Aksine işlemlerin şubenin işlemi olduğunun saptanması halinde ise icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın reddi gerekecektir. İcra dairesinin yetkisine itirazın HMK’nın 164. maddesi uyarınca ön sorun olarak incelenmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunmadığının ve kaldırılması gerektiğinin tespitinden sonra çözülmesi gereken diğer bir sorun, istinaf incelemesini yapan Dairemizce, ilk derece mahkemesi kararı kaldırıldıktan sonra nasıl bir karar verileceği noktasında toplanmaktadır. HMK’nın 341. vd. maddelerinde bir kanun yolu olarak düzenlenen istinafın amacı, ilk derece mahkemesince verilen kararın denetlenmesi ve kararın yerinde görülmemesi halinde yeniden yargılama yapılarak hüküm kurulmasıdır. Burada, temyizden farklı olarak ilk derece mahkemesi kararı yalnızca hukuka uygunluk yönünden değil maddi yönden de denetlenmektedir. İlk derece mahkemesi kararı yerinde değilse kural olarak istinaf mahkemesinin, ilk derece mahkemesinin kararını kaldırması ve ilk derece mahkemesi yerine gerekirse yeniden yargılama da yaparak karar vermesi gerekir. Ancak, HMK’nın 353/1-a. maddesinde düzenlenen yargılamaya ilişkin bazı temel usul hatalarının bulunması halinde ise istinaf incelemesi sonunda yeniden karar verilmesi söz konusu olmayıp, kararın kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hali de düzenlenmiştir. Gerçekten de ilk derece mahkemesince, taraflarca gösterilen delillerin hiç değerlendirilmeden karar verilmesi ve delillerin ilk defa istinaf aşamasında değerlendirilmesi halinde taraflar, maddi vakıa denetimi yönünden iki dereceli incelemeden mahrum kalacak ve adil yargılanma hakkının unsurlarından olan hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilecektir. Somut olaya bu açıdan bakıldığında; dava konusu icra takip dosyasının dayanağı faturalarda davacı şirketin İzmir şubesinin de bulunduğu belirtilmiş, davacı vekili de ön inceleme duruşmasında bu hususu ifade etmiştir. Davacı şirketin İzmir şube kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişi ile inceleme yaptırılarak takibe esas faturalar içeriği malların bu şube tarafından satılıp satılmadığının tespiti gerekirken davacının bu yöndeki delilleri hiç toplanmaksızın yazılı şekilde yetersiz inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma sonrası dosyanın Mahkememizin 2017/632 Esasına kaydı yapılarak, yargılamaya bu numara üzerinden devam olunmuştur.
DELİLLER:
İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4005 Esas sayılı takip dosyası getirtilerek dosyamız arasına alınmış, söz konusu dosyanın incelenmesinde; takip alacaklısının dosyamız davacısı, takip borçlusunun dosyamız davalısı olduğu, davalı borçlunun süresi içerisindeki itirazı üzerine takibin durdurulduğu, ilgili dosyanın davacı vekili tarafından takip talebinde davacı şirketin adresinin Şişli/İstanbul olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.
Takip dayanağı irsaliyeli faturalar dosyamız içerisindedir.
… Müdürlüğü’ ne müzekkere yazılarak; davacı şirketin İzmir Şubesinin açılış ve varsa kapanış tarihlerinin Mahkememize bildirilmesi istenilmiş, ilgili cevabi yazı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ ne talimat yazılarak; davacı şirketin İzmir Şubesine ait defter ve kayıtları üzerinde bir SMMM bilirkişi marifetiyle bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle takibe konu faturalarda belirtilen malların söz konusu İzmir Şubesi tarafından satılıp satılmadığının tespiti ile Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararı doğrultusunda rapor tanzimi istenmiştir.
Mahkememizce davacı defterleri üzerinde SMMM bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak rapor aldırılmak üzere İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazıldığı, talimat Mahkemesince SMMM bilirkişiden aldırılan 02/11/2015 havale tarihli raporda özetle; Davacı …. A.Ş. tarafından incelemeye sunulan 2012 yılına ait Yevmiye, Kebir ve Envanter defterinin 6102 sayılı yeni TTK. Mad. 64 hükmü uyarınca açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, Yevmiye defterinin 6102 sayılı yeni TTK. Mad. 64/5 hükmüne göre bulunması gereken kapanış (görüldü) tasdikinin mevcut olduğu görüldüğünden, davacı şirkete ait 2012 yılı ticari defterlerin 6102 sayılı yeni TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uvaun tutulmuş olduğu kanaatine varıldığı,
Mali yönden yapılan incelemelerde;
Davacı yanın incelenen ticari defterlerine göre davalı yana düzenlemiş olduğu 5 adet faturadan dolayı 19.03.2014 takip tarihi itibari ile davalı yandan 9.431,02 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu,
Davacı yan 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan 19.03.2014 tarihinden itibaren alacaklarına 3095 sayılı kanuna (md.2) göre değişen oranlarda avans faiz talep edebileceği,
Tarafların, inkar tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Mahkemenin takdiri içinde kaldığı yönünde görüşleri belirtilmiştir.
Mahkememizce davalı defterleri üzerinde SMMM bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak rapor aldırılmak üzere Aydın Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazıldığı, talimat Mahkemesince SMMM bilirkişiden aldırılan 18/03/2016 havale tarihli raporda özetle; Davalı şirketin 2012 yılına ait ticari defterleri ; HMK. 222. Maddesi ve 6102 sayılı TTK’nun 64. Maddesine göre 2012 yılı yasal defterlerini süresinde noter açılış ve kapanış tasdiklerini yapıldığından» 2012 yılı yasal defterlerinin sahibi lehine delil olma özelligi taşıdığı kanaatine varıldığı,
Davalı Şirketin kayıtları incelendiğinde; Davacının düzenlediği, 25.04.2012 tarih 270469 sıra nolu 1.671,01 TL, lik, 18.04.2012 tarih 221460 sıra nolu 575,00 Tl.lik iki adet faturanın yasal defterinde 01.05.2012 tarihli olarak kayıt edildiği, davalının yasal defterlerine göre Davacıya 2.246,01 TL, borçlu olduğunun tespit edildiği,
Dosya kapsamında ki belgelerin incelenmesinde, davalının, İzmir 27. İcra Müdürlüğüne vermiş olduğu borca ve yetkiye itiraz dilekçesinde takibe konu faturalardan 221519, 222350 ve 223878 nolu faturaların ayrıca taraflarına tebliğ edilmemiş olduğu, söz konusu faturaların vadeleri gelmemiştir” denildiği, Fatura içeriği malları almadıkları konusunda itiraz etmediklerinin görüldüğü, Ayrıca Davacının düzenlediği ve Davalının yasal defterinde kayıtlı olmayan 16.08.2012 tarih 223874 sıra nolu 2.650,00 TL.lik faturada ki malların …’e, 08.06,2012 tarih 222350 sıra nolu 3.960,01 TL.lik faturada ki Malların ….’e, 20.04.2012 tarih 221519 sıra nolu 575,00 TL.lik faturada ki malların … a teslim edildiği, Davalının 12.08.2015 tarihli dilekçesinde fatura içeriği malları taraflarına teslim etmediğinden bahsetmiş ve işçi listelerini dilekçesine eklemiş ise de davalıya teslim edilen ve davalının yasal defterinde kayıtlı bulunan iki adet faturada ki teslim alan kişilerin (…. ve …) isimlerinin de işçi listesinde olmadıklarının tespit edildiği,
Davacının faturada ki malları teslim ettiği, buna göre davacının, davalıdan takip tarihi itibariyle (18.03.2014) 9.431,02 TL. asıl alacak, Davanın taraflarının her ikisinin de tacir olduğu ve 6102 sayılı TTK’nun 1530. Maddesinin 4. Bendinin “a” fıkrasına göre Davalıdan fatura tarihinden itibaren 30 günlük sürenin sonunda ticari temerrüt faizi talep edebileceği, 2.288,89 TL. faiz olmak üzere TOPLAM 11.719,91 TL. alacaklı olduğu yönünde görüş belirtilmiştir.
Talimat mahkemesince SMMM bilirkişiden aldırılan 23/05/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı …. A.Ş tarafından incelemeye sunulan 2012 yılı ticari defterlerin 6102 sayılı yeni TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu kanaatine varıldığı,
Mali yönden yapılan incelemelerde;
Davacı yanın incelenen ticari defterlerine göre davalı yana düzenlemiş olduğu 5 adet faturadan dolayı 19.03.2014 takip tarihi itibari ile davalı yandan 7.431,02 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu, iş bu takibe konu faturalarda belirtilen malların İzmir (Aydın) Şubesi tarafından satılmış olduğu yönünde görüşleri belirtilmiştir.
Mahkememizce Aydın SGK İl Müdürlüğü’ ne müzekkere yazılarak; …, … ve … ‘ ın 2012 yılında davalı şirket çalışanları olup olmadıklarının ve 2012 yılı davalı şirket çalışanlarının listesinin mahkememize gönderilmesi istenilmiş, gelen yazı cevabi dosyamız içerisine alınmıştır.
Efeler Vergi Dairesine ne müzekkere yazılarak celbi sağlanan davalı şirketin 2012 yılı BA formları dosyamız arasındadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda iddia, savunma, deliller tüm dosya kapsamına göre;
Dava; itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafça davalı tarafla aralarındaki ticari ilişkiye istinaden toplam 9.431,02-TL bedelli dava konusu 25/04/2012 tarihli 1.671,01 TL bedelli , 18/04/2012 tarihli 575,00 TL bedelli , 20/04/2012 tarihli 575,00 TL bedelli , 08/06/2012 tarihli 3.960,01 TL bedelli , 16/08/2012 tarihli 2.650,00-TL bedelli 5 adet faturanın düzenlendiği, davacı tarafça, davalının davaya konu faturadan kaynaklı borcunu ödemediği iddiasıyla İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2014/4005 Esas sayılı dosyası ile 9.431,02-TL asıl alacak 2.248,23-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.679,25 TL üzerinden icra takibi yaptığı, davalının icra takibine itirazı üzerine davacı tarafça davalının itirazının iptali için mahkememize iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, taraf defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olması nedeni ile sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu kabul edilmiştir.
Davaya konu 25.04.2012 tarih 270469 sıra nolu 1.671,01 TL lik, 18.04.2012 tarih 221460 sıra nolu 575,00 TL lik faturaların davalı her iki taraf defterinde de kayıtlı olduğu, dolayısıyla bu faturalara konu malların davalı tarafa teslim edilmiş olduğunun davacı tarafça kanıtlanmış olduğu, davalının bu faturalara ilişkin her hangi bir ödeme belgesi sunmadığı görülmekle davacının söz konusu faturalar nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır.
Davaya konu 20/04/2012 tarihli 575,00 TL bedelli , 08/06/2012 tarihli 3.960,01 TL bedelli , 16/08/2012 tarihli 2.650,00-TL bedelli faturaların ise sadece davacı defterinde kayıtlı olduğu, davalı defterinde kayıtlı olmadığı, davacının bu faturalara ilişkin sunduğu irsaliyeli faturalarda teslim alan bölümünde isim ve imzası bulunan .., … ve … ‘ ın davalı şirket çalışanları olmadıklarının gelen SGK yazı cevabından anlaşıldığı, dolayısıyla davacının bu faturalara konu malları davalıya teslim ettiğini kesin delillerle kanıtlayamadığı anlaşılmakla bu faturalara ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Tüm bu bilgiler ışığında; davacının davaya konu 25.04.2012 tarih 270469 sıra nolu 1.671,01 TL lik, 18.04.2012 tarih 221460 sıra nolu 575,00 TL lik faturalardaki malları davalıya teslim ettiği, davalının da bu fatura bedellerini ödediğine dair her hangi bir belge sunmadığı anlaşılmakla, davacının davalıdan 2.246,01 TL asıl alacak, 367,39 TL işlemiş faiz(faturaların üzerinde yazan ödeme tarihinden itibaren temerrüt kabul edilerek faiz hesaplanmakla) olmak üzere toplam 2.613,40 TL alacaklı olduğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne, alacak belirlenebilir olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; bilirkişi raporlarında alacakları tespit edildiği halde mahkemece itirazın kısmen iptaline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafın vekili olmadığından lehine avukatlık ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğundan kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, fatura alacağına istinaden başlatılan takipte itirazın iptali istemine ilişikindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça irsaliyeli faturalara dayanarak başlatılan takipte itirazın iptali talep edilmiştir.
Davalı tarafça, 25.04.2012 tarih 270469 sıra nolu 1.671,01 TL lik, 18.04.2012 tarih 221460 sıra nolu 575,00 TLbedelli faturaların defterinde kayıtlı olduğu 20/04/2012 tarihli 575,00 TL bedelli , 08/06/2012 tarihli 3.960,01 TL bedelli , 16/08/2012 tarihli 2.650,00-TL bedelli faturaların kayıtlı olmadığı karşılığı mal alınmadığı beyanıyla davanın 7.085,01 TL alacak için reddi talep edilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre, davaya konu 25.04.2012 tarih 270469 sıra nolu 1.671,01 TL lik, 18.04.2012 tarih 221460 sıra nolu 575,00 TL lik faturaların davalı her iki taraf defterinde de kayıtlı olduğu, davalının bu faturalara ilişkin itirazının bulunmadığı, davaya konu 20/04/2012 tarihli 575,00 TL bedelli , 08/06/2012 tarihli 3.960,01 TL bedelli, 16/08/2012 tarihli 2.650,00-TL bedelli faturaların ise sadece davacı defterinde kayıtlı olduğu, davalı defterinde kayıtlı olmadığı, davacının bu faturalara ilişkin malları davalıya teslim ettiği hususunu kanıtlayamadığı kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; gerekçeli, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenmiş olmakla Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca karar verilmiş bulunmasına; göre davacı vekilinin davalı tarafa vekalet ücreti verilmesi dışındaki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Davalı tarafın vekili olmadığı halde vekalet ücretine hükmedildiği anlaşıldığından kararın bu yönden kaldırılarak yeniden karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına gerek duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür.
Bu durumda; yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/03/2019 tarih, 2017/632 Esas ve 2019/343 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
1-Davacı vekilinin yatırmış olduğu 44,40 TL istinaf karar harcının (peşin harç) istek halinde kendisine ödenmesine,
2-Davacı vekilinin yatırdığı 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama gideri 16,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
İlk Derece Mahkemesi Yerine Kurulan Hüküm :
1)DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE
Davalı borçlunun İzmir 27. İcra Müdürlüğünün 2014/4005 esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin; 2.246,01 TL asıl alacak, 367,39 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.613,40 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2.246,01 TL asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Takip tarihinden itibaren 2.246,01 TL asıl alacağa avans faizi uygulanmasına,
2)Alınması gereken 178,52-TL harcın peşin alınan 141,20-TL harç ile icra dosyasında alınan 58,30-TL harçtan mahsubu ile bakiye 20,98-TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
3)Peşin harç için yapılan 141,20.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4)Davanın red ve kabul edilen bölümleri orantılı olarak nazara alınıp, bir kısım yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılarak, toplam 2.655,10-TL. yargılama giderinden davanın kabul oranına göre 594,11-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince davanın kabul edilen bölümü üzerinden hesap edilen 2.613,40.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6)Kararın kesinleşmesi halinde, ayrıca karar yazmaya gerek görülmeden kalan gider avansının derhal taraflara iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/11/2022