Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1551 E. 2022/1595 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1551
KARAR NO : 2022/1595
KARAR TARİHİ: 20/10/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2019
NUMARASI : 2019/271 Esas 2019/274 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 20/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/10/2022
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkilinin sözleşme ile temlik aldığı, bankadan kullanılan Genel Kredi Sözleşmesinden dolayı borçlu olduğunu, kredi borcu nedeniyle İzmir 18. İcra Müdürlüğü’nün yeni 2017/6437 sayılı takip dosyasında takip yapıldığını beyanla borçlunun itirazı ile duran takipte itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İzmir 1. İcra Mahkemesinin 2018/472 E sayılı dosyasında devam eden derdest davanın bulunduğunu, istemin zamanaşımına uğradığını, davalının sözleşmeyi kefil sıfatı ile imzalamasına rağmen hukuken geçerli bir kefillikten söz edilemeyeceğini, borcun asıl borçludan tahsilinin gerektiğini ve davanın esastan reddini talep etmiştir.
MAHKEMECE :
İzmir 18. İcra Müdürlüğü’nün yenilenen 2017/6437 Esas sayılı dosyasının geldiği, incelenmesinde; temlik eden … A.Ş. tarafından asıl borçlu şirket ve davalı aleyhine 4.994,79-TL asıl alacağın tahsili için icra takibi yapıldığı, alacağın temliki üzerinde takibin yenilendiği, davalıya 12.06.2018 tarihinde ödeme emrinin tebliği üzerine, süresinde borca ve takibe yapılan itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
İcra dosyası içerisinde bulunan İzmir 1. İcra Mahkemesinin 2018/472 E sayılı dosyasının incelenmesinden,… A.Ş. tarafından davalı … aleyhine açılmış İcra Takibine İtirazın Kaldırılması davası olduğu, yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İbraz edilen Genel Kredi Sözleşmesinden davacı ile dava dışı …. Şti arasında gerçekleşen sözleşmede davalı …’in müteselsil kefil olarak yer aldığı anlaşılmıştır.
Beyoğlu 23. Noterliğinin 27.06.2008 t., 18698 yevmiye nolu ihtarnamesi ile borçlu ve kefile Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan ve muaccel hale gelen kredi borçlarının ödenmesinin aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; yanlar arasında kredi ilişkisinin varlığına dair uyuşmazlığın bulunmadığı, uyuşmazlığın, sözleşmenin zamanaşımına uğrayıp uğramadığının, davalının davacıya kredi sözleşmesi borcu olup olmadığının tespiti ile davacının davalı aleyhine icra takibi yapmakta haklı olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmakla, davaya dayanak 200.000,00 TL limitli ticari kredi sözleşmesinin 07/02/2007 tarihli olduğu, davalının ödemeleri yapmaması üzerine davacı tarafından davalıya Beyoğlu 3 Noterliğinin 27/06/2008 tarih 18698 yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiği, ihtarnamenin 08/07/2008 tarihinde davalıya tebliği ile muaccel hale geldiği, sözleşmenin yapılma tarihi itibariyle uyuşmazlığın 818 sy mülga Borçlar Kanununun 125 md gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, muacceliyet tarihi dikkate alındığında zamanaşımı süresinin 08/07/2018 tarihi itibariyle dolduğu, eldeki davanın ise zamanaşımı süresi dolduktan sonra 15/10/2018 tarihinde açılmış olduğu anlaşıldığından, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; borçlu hakkında icra takibi yapıldığını, borcun zaman aşımına uğramadığını, alacağın BK 125. maddedeki zaman aşımına bağlı olmadığını, …’ye devredilen alacaklarda zaman aşımının 20 yıl olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, genel kredi sözleşmesine istinaden başlatılan takipte itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, hesap kat ihtarnamesinin tebliği ile muaccel hale gelen alacağın dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Zamanaşımını kesen sebepler TBK m.154 ve 157’de gösterilmiştir. Bu maddelere göre zamanaşımı; borçlunun bir fiili ile, alacaklının bir fiili ile, yargılama ve takibe ilişkin bir işlemle, yargıcın emir ve hükmüyle kesilebilir.
TBK m. 157/1’ e göre, bir dava veya def’i ile kesilmiş bulunan zamanaşımı, dava süresince iki tarafın yargılama ile ilgili her işleminden veya yargıcın her kararından sonra (kesilir ve) yeniden işlemeye başlar.
TBK m. 157/2’ ye göre, zamanaşımı, icra takibi ile (kovuşturulması ile) kesilmişse alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar.
Zamanaşımı kesilince, kesilmeden itibaren yeni bir süre işlemeye başlar (TBK m. 156/1). Zamanaşımının kesilmesinden sonra işleyecek yeni zamanaşımı süresi, eski (kesilen) zamanaşımının aynıdır.
Nitekim aynı ilkeler, H.G.K.’nun 18.09.2013 gün ve 2013/15-169 E. 2013/1365 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır. Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında; her ne kadar Mahkemece, muris aleyhine ilk icra takibine başlanan 15/03/2004 tarihi ile davanın açıldığı 18/03/2016 tarihi arasında 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; Türk Borçlar Kanunu’nun 154 / 2. maddesi gereğince alacaklının borçlu aleyhine icra takibine başlaması işleyen zamanaşımını kesen bir nedendir. Davaya konu anılan icra takibinde ödeme emri borçluya tebliğ edilememiş ise de, alacaklının takip talebi ile icra memuruna başvurması, zamanaşımının kesilmesi için yeterlidir. Bu bakımdan ödeme emrinin borçluya tebliğ edilememesi ya da hacze başlanmaması zamanaşımının kesilmesine engel değildir. Bu durumda davacı alacaklının daha önce yapmış olduğu icra takibi ve yenileme talepleri nedeniyle zamanaşımı süresi kesilmiş ve dava tarihi itibariyle yeniden başlayan zamanaşımı süresi henüz dolmamış olduğundan mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Bkz. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/2309 Esas, 2017/14152 Karar sayılı kararı)
Davada dayanılan ve hükme esas alınan 07 /02/2007 tarihli genel kredi sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Temlik eden dava dışı bankanın anılan sözleşmeye dayanarak asıl borçlu ve davalı kefil … hakkında 01/09/2008 tarihinde başlattığı İzmir 18. İcra Dairesi’nin 2008/13906 Esas sayılı icra takibinde alacaklı temlik eden … tarafından 22/05/2009 tarihinde ödeme emri tebliği talep edilmiş, davacı vekili tarafından da 16/03/2017 ve 26/05/2017 tarihlerinde yenileme talep edilmiştir. Buna göre hesabın kat edildiği 27/06/2008 tarihinden itibaren icra takibinin yapılması ve takipte ödeme emrinin tebliğ edilmesi talepleri ile zaman aşımı kesilmekle dava tarihi olan 15/10/2018 tarihine kadar 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır.
O halde mahkemece, işin esasına girilerek iddia ve savunma çerçevesinde deliller toplanıp hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-4. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/05/2019 Tarih,2019/271 Esas 2019/274 Karar sayılı kararın 353/1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran davacı vekili tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin (maktu) karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
6-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından alınan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
7-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4. bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/10/2022