Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1530 E. 2021/991 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1530
KARAR NO : 2021/991
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2019
NUMARASI : 2018/554 Esas, 2019/452 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
KARAR YZM TARİHİ : 17/06/2021
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19/04/2019 tarih ve 2018/554 Esas, 2019/452 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, raportör hakim tarafından okunan rapor dinlendi, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davalı bankanın 1.000.000,00-TL limitli sahte GKS sözleşmesiyle hakkında İzmir 18.İcra Dairesinin 2008/10573 sayılı dosyası ile icra takibine giriştiğini, GKS ‘den dolayı borçlu bulunmadığının tespiti davasının İzmir 5.ATM’nin 2015/1299 esas sayılı dosyasında, davalının bu dosyada cevap dilekçesi ekinde sahte senetleri delil olarak sunulan toplam 1.550.000,00-TL bedelli 2 senetteki ismi altındaki kefil imzasının kendisine ait olmadığını ileri sürerek, bu iki adet bono nedeniyle davalıya 550.000,00-TL borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili; müvekkili banka ile dava dışı ….. arasında akdedilen 12/10/2005 tarihli 1.000.000,00-TL limitli 01/01/2007 tarihli 1.000.000,00-TL limitli kredi sözleşmelerinde, davacının müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, kredilerin ödenmemesi üzerine borçlu ve kefiller aleyhlerine takip başlatıldığını, davacı tarafından 01/01/2007 tarihli 1.000.000,00-TL limitli GKSözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle İzmir 5 ATM’nin 2015/1299 esas sayılı menfi tespit davasının açıldığını, davanın kabulüne karar verildiğini, henüz kesinleşmediğini, müvekkilinin alacağının genel kredi sözleşmesine dayalı olduğunu, bunun dışında takibe konu olabilecek kambiyo senedinin bulunmadığını, başka bir takipte olmadığını, kredi sözleşmesinin eki belgelere dayalı olarak menfi tespit davasının açılamayacağını, davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, 12/10/2005 tarihli ve 01/01/2007 tarihli kredi sözleşmesine dayalı olup ihtarname tarihinden bu yana 10 yıldan fazla zaman geçtiğini ve dava konusu belgelerin kambiyo senedi vasfının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davaya konu senet suretlerinden, senetlerin tanzim tarihinin ve vade tarihinin bulunmadığı, bono vasfında değerlendirilmesi için zorunlu unsurlarda eksiklik bulunduğu, bu haliyle söz konusu senetlerin bono olmadığı, davacının da tacir olmadığı, dava konusu senetlerin bono vasfında olmadığından TTK 4/1a maddesinde ortaya konulan “bu kanunda” ibaresine konu TTK’da düzenlenen hususlardan olmadığı, bu nedenle mutlak ticari dava sayılamayacağı, yine davacının tacir olmaması nedeniyle nispi ticari dava olarak kabul edilemeyeceği, bu durum karşısında davanın ticari mahiyette bir dava olmadığı, davayı görmeye Mahkemenin görevli olmadığı, İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesi ile, HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin kararına karşı davacı vekili ve davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili; (adli yardımlı) dava konusu senetlerin, düzenleme tarihi bulunmasa dahi açık poliçe düzenlenmesi yasalarca uygulanabileceği öngörüldüğünden mahkemece verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili; dava konusu senetlerin, genel kredi sözleşmesine dayandığı ve genel kredi sözleşmesinin eki niteliğinde olduğu bu durumda yerel mahkeme görevsizlik kararının kaldırılmasını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Yerel Mahkeme 19.04.2019 tarihli kararı ile “dava konusu senetlerin bono vasfından olmadığından TTK 4/1a maddesinde ortaya konulan “bu kanunda” ibaresine konu TTK’da düzenlenen hususlardan olmadığı, bu nedenle mutlak ticari dava sayılamayacağı, yine davacının tacir olması nedeniyle nispi ticari dava kabul edilemeyeceği, bu durum karşısında davanın ticari mahiyette bir dava olmadığı, davayı görmeye mahkememizin görevli olmadığı, İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu kanaatine varılmakla davanın usulden reddine” karar vermiştir.
Dava, davalı bankanın takip dayanağı yaptığı GKS ekinde bulunan 2 adet bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı tarafça, İzmir 5 ATM’nin 2015/1299 esas sayılı dosyası ile, GKS. den dolayı açılan menfi tespit davasının kabulüne karar verilmiştir.
TTK 776’ maddesinde bononun zorunlu unsurları/kayıtları sayılmıştır. Bu maddede sayılan unsurlardan bir veya birkaçını içermeyen bono kambiyo senedi vasfını haiz değildir. Mahkeme, dava konusu senedin kambiyo senedi olup olmadığını, re’sen takdir ve tayin eder. Sonucuna göre de mahkeme kamu düzeninden olan görev hususunu çözer.
Sonuç olarak, GKS ekinde bulunsa dahi, eksik unsurlarının ikmali ile tedavüle sokulması mümkün olabilecek senetten dolayı davacının borçlu bulunmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararının bulunduğu, İzmir 5 ATM’nin 2015/1299 esas sayılı GKS. den dolayı açılan menfi tespit davası ile, dava konuları arasında irtibat bulunmadığından, derdestlik istinaf itirazının da yerinde olmadığı, görev hususu kamu düzeninden olup, yargılamanın her aşamasında değerlendirilebileceği hususları dosya kapsamından anlaşılmıştır. Ancak, davacı bankanın alacağı GKS ne dayanmakta olup, dava konusu alacağın ekindeki bonolar da taraflar arasında düzenlenen GKS nin ekidir.
TTK 4. Maddesinde mutlak ticari davalar düzenlenmiştir. TTK 4/f bendinde, bankalara diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı düzenlenmiştir. Dava konusu, munzam belgeler, kredi sözleşmesinin eki niteliğinde olduğundan, yasada öngörülen bankaların ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerden doğduğundan yerel mahkemenin verdiği görevsizlik kararı yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ve sair istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf talebinin kabulü ile istinafa konu kararın kaldırılmasına, dosyanın yargılamasının yapılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine, HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde kararın kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacı ve Davalı vekillerinin istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19/04/2019 tarih ve 2018/554 Esas, 2019/452 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Davanın görev dava şartı yokluğundan REDDİNE,
4-Görevli mahkemenin, Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna,
5-Dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmek üzere, İzmir Hukuk Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
6-İstinaf yoluna başvuran davacı adli yardım talebinde bulunduğundan ve harç yatırmadığı görüldüğünden, bu aşamada harç iadesine yer olmadığına,
7-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
8-İstinaf yargılama giderlerinin esas kararla birlikte görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 353/1-a-3 bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/06/2021