Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1454 E. 2022/1464 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1454
KARAR NO : 2022/1464
KARAR TARİHİ: 22/09/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/05/2019
NUMARASI : 2018/746 Esas 2019/265 Karar
DAVANIN KONUSU : Tespit
BAM KARAR TARİHİ : 22/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/09/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirketin ve bu şirketin yönetim kurulu yetkilisi olan … şahsi işletmesiyle karşılıklı olarak ticari faaliyette bulunduklarını, müvekkilinin davalılardan ayrı ayrı alacaklı olduğunu, davalıların gerek şirket olarak, gerekse şahsi olarak iktisadi bütünlük içinde … yönetiminde faaliyetini sürdürdüğünü, 16/10/2018 tarihinde Bornova 3.Noterliğinden ihtarname keşide edilmek suretiyle müvekkilinin öncesinde teslime konu olan bir kısım faturaların mallarınınn kendisine teslim edilmediği iddiasıyla cari hesaplarıyla oynadığını, aradan aylar geçtikten sonra davalıların bu iddiasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dürüstlük kuralı ile örtüşmediğini, malların davalı kaydına ve işletmesine girdiğine dair taraflar arasında mutabakat olduğunu, tarafların maliyeye verdikleri BA BS formları ile de örtüştüğünü, tarafların yasal defter, belgeleri ve cari kayıtlarının mahkemeye ibrazı sağlanarak müvekkilinin davalılardan ticari alacağının tespitini ve tespit sonucunun karara bağlanmasını talep ve dava etmiştir.
MAHKEMECE:
“Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.
Somut olayda, davacı tarafça davalılarda olan ticari alacağının tesbitinin talep edilmesine göre, açılacak bir eda davasında davacının talep ve iddialarının araştırılabileceği, herhangi bir davada iddia veya savunma olarak ileri sürülebilecek hususlar için tesbit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı anlaşıldığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “tespite konu dava nedenine gerekçe olan durumun davalının davranışlarıyla ortaya çıktığını, davalının teslime konu olan bir kısım faturaların mallarının kendisine teslim edilmediği iddiasıyla cari hesaplarıyla oynadığını, davalının davacıya gönderdiği noter ihtarındaki bildiriminin gerçek dışı ve yanlış olduğunu, yerel mahkemenin tespit davası eda davası olmadığından ve harç noksanı açısından davanın doğrudan reddine karar verilmiş olmasının yasal olmadığını, dava açmakta hukuki yaralarının bulunduğunu beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, ticari alacağın tespiti istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Tespit Davası” başlıklı 106’ncı maddesi;
“(1) Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
(2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
(3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” şeklindedir.
HMK’nın 106. maddesindeki düzenleme gereğince, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında tespit davası açılması için hukuken korunmaya değer bir yararın bulunması ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekmektedir. Hukuki yararın varlığının kabulü için ise, talepte bulunanın hakkının tehlike altında bulunması ve verilecek bu tespit kararının bu tehlikeyi bertaraf edici nitelikte bulunması gereklidir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir.
Somut olayda; davacının asıl istemi olan tarafların yasal defter, belgeleri ve cari kayıtlarının mahkemeye ibrazı sağlanarak davalılardan ticari alacağının tespiti talebinin eda davasına konu edilebileceği açıktır. Davacının hakkının güncel olarak tehlike altında bulunması da söz konusu değildir. Yerel mahkemenin herhangi bir davada iddia veya savunma olarak ileri sürülebilecek hususlar için tesbit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine ilişkin kararı yerinde görülmüştür.
Dosyadaki belgelere, dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/05/2019 tarih ve 2018/746 Esas 2019/265 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
6-Kararın Dairemizce taraf vekillerine tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 22/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.