Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1437 E. 2022/1716 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1437
KARAR NO : 2022/1716

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2019
NUMARASI : 2017/88 Esas 2019/17 Karar
BİRLEŞTİRİLEN 2017/89 ESAS VE 2017/58 KARAR SAYILI DOSYASINDA
DAVA : MENFİ TESPİT – İSTİRDAT
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/88 Esas ve 2019/17 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı kabulüne dair verilen karara karşı asıl davada davalılardan … Şti., … ve … vekili ile birleşen davada davalılardan …Şti. ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Asıl dosyada davacı … Şti. Vekili dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin arasında bulunduğu grup şirketlerden … A.Ş. İle davalı …. Şti.(bundan sonra … Şti. olarak anılacaktır) arasında danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince …A.Ş.’nin ödeyeceği bedelin teminatı olarak davalıya 3 adet çekin verildiğini, … Şti’nin grup şirket lehine teminat olarak … Yalıkavak Şubesinin 11/11/2016 keşide tarihli 1294368 nolu 50.000,00 Euro bedelli, … Şti.’nin de yine teminat olarak … Bankası Güllük Milas Şubesinin 21/10/2016 keşide tarihli 8743283 nolu 50.000,00 Euro bedelli ve 14/10/2016 keşide tarihli 8743282 nolu 50.000,00 Euro bedelli çekleri davalı şirkete teslim ettiğini, müvekkili tarafından ayrıca 100.000,00 TL’nin davalı şirkete ödendiğini, ancak davalı şirketin sözleşme ile dava dışı…AŞ’ne okul işletmelerinin devamlılığına ilişkin finansal tüm sorunları çözme yoluna danışmanlık kaynak temini, kredi temini ve kullanımına ilişkin takip ve danışmanlık hizmetinde bulunmayı 2016-2017 yılında eğitim faaliyetinin devamlılığını sağlamayı taahhüt etmesine rağmen ifa etmesi gereken sorumluluğunu ifa etmeyip yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalı şirketin ortağı ve yetkilisi olan …’in cezaevine girmesi üzerine davalı tarafa çekleri iade etmesi gerektiğine ilişkin İzmir 5. Noterliğinin 08.12.2016 tarih 24136 yevmiye numaralı ihtarın gönderildiğini, ihtara karşı Aliağa 3. Noterliğinin 13.12.2016 tarih 09572 yevmiye nolu cevap ile davalı tarafın arkasında cirosu olduğu halde çekleri aldığını ve sözleşmenin bulunduğunu inkar ettiğini, ancak müvekkili şirket tarafından davalı şirkete verilen … Bankası Güllük Milas Şubesinin 21/10/2016 keşide tarihli 8743283 nolu 50.000,00 Euro bedelli ve 14/10/2016 keşide tarihli 8743282 nolu 50.000,00 Euro bedelli çekleri davalıların bankadan tahsil ederek müvekkilini zarara uğrattıklarını, dava konusu çeklerin … tarafından ciro edilerek bankadan tahsil edildiği, temel ilişkiden bir alacak hakkı doğmadığı ve hükümsüz olduğu halde çek alacağının istenmesinin nedensiz zenginleşme oluşturacağını bildirerek, … Bankası Güllük Milas Şubesinin 21/10/2016 keşide tarihli 8743283 nolu 50.000,00 Euro bedelli ve 14/10/2016 keşide tarihli 8743282 nolu 50.000,00 Euro bedelli çeklerden dolayı müvekkilinin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, 100.000,00 Euro karşılığı 386.780,00 TL’nin ödenme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleştirilen dosyada davacı … Şti. Vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin… A.Ş. ile davalı …. Şti arasında tarafların açıkça imzasının kaşesini ve kabul beyanlarını içerir Danışmanlık Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince tarafların karşılıklı olarak edimlerini yerine getirme yükümlülüğü bulunduğundan müvekkili tarafından … AŞ’nin ödeyeceği bedelin teminatı olarak davalıya toplam 150.000,00 Euro bedelli 3 adet çekin verildiğini, dava dışı …. Şti tarafından da ayrıca 100.000,00 Euro’nun davalı şirkete ödendiğini ancak davalı şirketin sözleşme ile dava dışı … AŞ’ne okul işletmelerinin devamlılığına ilişkin finansal tüm sorunları çözme yoluna danışmanlık kaynak temini, kredi temini ve kullanımına ilişkin takip ve danışmanlık hizmetinde bulunmayı 2016-2017 yılında eğitim faaliyetinin devamlılığını sağlamayı taahhüt etmesine rağmen ifa etmesi gereken sorumluluğunu ifa etmeyip yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalı şirketin ortağı ve yetkilisi olan …’in cezaevine girmesi üzerine davalı tarafa çekleri iade etmesi gerektiğine ilişkin İzmir 5. Noterliğinin 08.12.2016 tarih 24136 yevmiye numaralı ihtarın gönderildiğini, ihtara karşı Aliağa 3. Noterliğinin 13.12.2016 tarih 09572 yevmiye nolu cevap ile davalı tarafın arkasında cirosu olduğu halde çekleri aldığını ve sözleşmenin bulunduğunu inkar ettiğini ancak müvekkili şirket tarafından davalı şirkete verilen … Yalıkavak Şubesinin 11.11.2016 keşide tarihli 1294368 nolu 50.000,00 Euro bedelli çeki davalıların bankadan tahsil ederek müvekkilini zarara uğrattıklarını ileri sürülerek temel ilişkiden bir alacak hakkı doğmadığı ve hükümsüz olduğu halde çek alacağının istenmesinin nedensiz zenginleşme oluşturacağından haksız olarak tahsil edilen 50.000,00 Euro karşılığı 195.540,00 TL’den dolayı müvekkilinin davalı şirkete herhangi bir borcunun olmadığının tespiti ile davalılar tarafından tahsil edilen bedelin ödenme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Asıl dosyada davalılar… Şti., …, …-birleştirilen dosyada davalılar …. Şti. ve … vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesi ile, davacı şirketlerin taraf sıfatı bulunmadığını, kaldı ki dava dışı ….A.Ş. ile müvekkili şirket arasında bir sözleşme imzalanmadığını, müvekkillerinin davacı şirketler ile herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığını, davaya konu çeklerin davalı … tarafından ciro edilerek müvekkili … ve …’e verildiğini, davacı şirketler ile davalı … arasında ne gibi ticari ilişki bulunduğunun müvekkilleri tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını, müvekkili … ve davalı … arasında taş ocağı ortaklığı hususunda yapılan harici satış sözleşmesi ile yarı hissenin …’a satıldığını ve bu satışa karşılık dava konusu çekler ile dava konusu yapılmayan bir takım çek ve senet alındığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı …, davalara cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ”…Taraflar delil ve belgelerini ibraz etmişler, taraf şirketlere ait ticaret sicil kayıtları, dava konusu çeklerin ödenmesi ile ilgili banka kayıtları, davalı … ile ilgili SGK kaydı celbedilmiş, …. Başkanlığının dava dışı…A.Ş.ile ilgili yazısı celbedilmiş, taraf şirketlere ait ticari defter kayıt ve belgeler ile -KHK gereğince kapatılan- dava dışı … A.Ş.nin sınırlı kaydı incelenmek suretiyle muhasebe uzmanı … ve hukuk fakültesi öğretim üyesi …. imzalı 20/02/2018 havale tarihli bilirkişiler kök raporu ve 18/10/2018 havale tarihli ek rapor alınmıştır.
Dava-birleştirilen dava, İİK’nun 72.madde hükmüne göre açılmış, dava konusu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti ve istirdat taleplerine ilişkindir.
Dava konusu çeklerden … Bankası Güllük Milas Şubesinin 21/10/2016 keşide tarihli 8743283 nolu 50.000,00 Euro bedelli ve 14/10/2016 keşide tarihli 8743282 nolu 50.000,00 Euro bedelli çeklerin dava dışı … Turizm tarafından davacı … Şti. lehine düzenlendiği, muhtelif cirolardan sonra bu iki çek bedelinin ibraz süresi içerisinde davalı … tarafından bankadan tahsil edildiği,
… Yalıkavak Şubesinin 11/11/2016 keşide tarihli 1294368 nolu 50.000,00 Euro bedelli çekin dava dışı … Turizm tarafından davacı …. Şti. lehine düzenlendiği, muhtelif cirolardan sonra çek bedelinin 21/11/2016 tarihinde davalı … hesabına geçtiği hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacı şirketler ile dava dışı … A.Ş.’nin aynı grup şirketleri olup olmadığı; bu bağlamda davacı şirketlerin aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı, davalı …Şti. ile dava dışı … A.Ş. arasında danışmanlık sözleşmesinin imzalanıp imzalanmadığı, dava konusu çeklerin bu sözleşme çerçevesinde davacı şirketler tarafından dava dışı … A.Ş. lehine davalı …. Şti.’ne teminat olarak verilip verilmediği, sözleşmede öngörülen edimlerin davalı … Şti. tarafından yerine getirilip getirilmediği, yerine getirilmemiş ve çekler bedelsiz kalmış ise cirantalar … ve …’in bu çekleri iktisaplarında kötü niyetli ve ağır kusurlu olup olmadıkları, sonuçta her iki dava yönünden davacı şirketlerin davalılara borçlu olup olmadığı ve davalıların sorumluluklarının bulunup bulunmadığı noktalarındadır.
Tüm dosya içeriği ve delillerin, özellikle bilirkişiler kök rapor ve ek raporunun, ticaret sicil kayıtlarının, SGK kaydının değerlendirilmesi sonucunda;
I-Asıl dava konusu çeklerin dava dışı … Şti. tarafından davacı … Şti. lehdar gösterilerek, birleştirilen dava konusu çekin birleştirilen dosyada dava dışı … Şti.tarafından davacı …. Şti. lehdar gösterilerek keşide edilmesine, çeklerin bedellerinin adı geçen davacılar tarafından keşideciye bir şekilde ödenmiş olmasına ve çeklerin bedellerinin ilgili davalılar tarafından tahsil edilmesine, çeklerdeki ciroların bedelsiz -karşılıksız- olduğunun iddia edilmesine göre, her iki dosyada davacı şirketlerin aktif dava ehliyetlerinin bulunduğu kanaatine varılmış, bu yöndeki itiraz hukuki dayanaktan yoksun bulunmuştur.
II-Davaların esasına gelince,
A)Birleşen dosya davacısı … Şti.ile çek keşidecisi … Şti. arasında öteden beri ticari ilişkinin bulunduğu, adı geçen dava dışı şirket tarafından davacı …. Şti.ne 11/11/2016 keşide tarihli ve 50.000,00 Euro bedelli çeki borcuna karşılık olarak 04/08/2016 tarihinde verdiği, defter kayıtlarında çekin dava dışı … Şti.lehine alacak kaydı yapılarak “alınan çekler” hesabının borcuna kaydedildiği,
Asıl dosyada davacı ve birleşen dosyada davacı şirketlerin merkezlerinin “… Sok. No:… …/İzmir” olduğu, her iki şirketin ortaklarının … ve … olduğu, bu kişilerin aynı zamanda her iki şirketi temsil ve ilzama yetkili kişiler oldukları, her iki şirketin de iştigal konusunun balık üretimi ve alım satımı olduğu, bu kişilerin de aynı zamanda dava dışı … A.Ş.nin ortakları ve yönetim kurulu üyeleri oldukları,
Asıl dosya davacısı …. Şti. ile çeklerin keşidecisi … Şti. arasında öteden beri ticari ilişkinin bulunduğu, davacı tarafından bu firmaya teslim edilen mal bedeline karşılık olarak adı geçen şirket tarafından dava konusu iki adet çekin 21/07/2016 tarihinde davacı şirkete teslim edildiği, defter kayıtlarında bu çeklerin dava dışı …. Şti. lehine alacak kaydı yapılarak toplam borcundan düşüldüğü, her iki çekin davacı kayıtlarında “alınan çekler” hesabına borç kaydedildiği,
Asıl dosyada davacısı … Şti. İle davalı …Şti. arasında gerçekleşmiş herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı, davalı … Şti., davalı …, … ve …’in davacı şirkete herhangi bir mal teslimi veya hizmet ifa ettiğine ilişkin davalı tarafından hiçbir delil ve belge sunulmadığı, keza, dava konusu iki adet çekin adı geçen davalılara teslim edildiğine ilişkin herhangi bir belge ve kaydın bulunmadığı belirlenmiştir.
B)Davacı şirketler ile dava dışı …A.Ş. arasında herhangi bir ticari ilişkinin ispatlanamadığı,
Davalı şirkete ait ticari defter kayıtlara göre, dava dışı …A.Ş. ile davalı … Şti. Arasında bir sözleşme ilişkisi olduğuna dair kayıt ve belgenin bulunmadığı,
Asıl davada dava konusu iki adet (2×50.000,00=100.000,00 Euro) çekin bedelinin ödeme tarihi itibariyle TL karşılığının 385.180,00 TL; birleştirilen davaya konu 50.000,00 Euro bedelli çekin ödeme tarihi itibariyle TL karşılığının 192.590,00 TL olduğu belirlenmiştir.
C)Şu halde, davacı şirketler dava konusu çeklerin dava dışı …A.Ş.lehine davalı şirkete verildiği iddiasını ispatlayamamış iseler de, davalı şirket de bu çekleri ne şekilde iktisap ettiğini ispatlayamamıştır. Davacı şirketlerin ticari defterlerinde bu çekler şirket yöneticileri adlarına alacak olarak kaydedilmiş ise de, bu durumun daha ziyade muhasebeleştirme işlemi ile ilgili olduğu ve uygulamada sık rastlandığı, davanın esasına müessir olmadığı kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla, davalılar dava konusu çekleri hukuki nedensiz olarak elinde bulundurmuştur.
Bu bağlamda, asıl dava konusu 14/10/2016 keşide tarihli 50.000,00 Euro bedelli çekin lehdar … Şti.tarafından …’e ciro edildiği, … tarafından çekin …’e tahsil etmek üzere takasa verildiği, ancak çek keşide tarihinden önce takastan çekilerek … tarafından teslim alındığı, …’in çeki bankadan iade aldıktan sonra çekin arka kısmındaki ciranta ismini ve imzasını kalemle çizmek suretiyle okunaksız hale getirdiği, çekin… Şti. tarafından sanki …’a ciro edilmiş gibi işlem yapıldığı, … tarafından da …’e ciro edildiği ve … tarafından çekin 17/10/2016 tarihinde bankadan tahsil edildiği,
Yine asıl dava konusu 21/10/2016 keşide tarihli 50.000,00 Euro bedelli çekin lehdar …Şti. tarafından bu çeki ilk ciro ettiği kişinin (ismin üstü kalemle çizilmiş okunaksız) …’e takasa verdiği (… iptal şerhinin bulunduğu), ciro kısmında …’ın isminin bulunduğu, çekin … tarafından …’e ciro edildiği, … tarafından bu çekin …’e takasa verildiği, çek bedelinin 25/10/2016 tarihinde tahsil edilerek … hesabına aktarıldığı,
Birleştirilen dava konusu 11/11/2016 keşide tarihli 50.000,00 Euro bedelli çekin lehdar … Şti.tarafından …’e ciro edildiği, … tarafından çekin …’e tahsil etmek üzere takasa verildiği, çek bedelinin 21/11/2016 tarihinde tahsil edilerek …’in hesabına aktarıldığı belirgindir.
Ne var ki, davalı …Şti.nin kurucu ortağının ve yetkili temsilcisinin davalı … olduğu,
Asıl dava konusu çekleri tahsil eden …’in davalı …’in kardeşi olduğu ve çeklerde … adresi olarak belirtilen “… Mah. .. Cad. No:… Aliağa” adresinin davalı …’ın çalıştığı, davalı …’e ait Aliağa’daki işyeri olduğu,
Davalı …’ın ise davalı …’e ait Aliağa’daki emlak komisyonculuğu işyerinde 16/11/2015 tarihinde işe başladığı ve 30/11/2015 tarihinde işten çıkış yapıldığı; davalı şirketin Bergama’daki işyerinde 01/12/2015 tarihinde işe girişinin yapıldığı ve 29/12/2016 tarihinde işten çıkışının yapıldığı; yine davalı şirketin “… Asfaltı … Mah. … izmir” adresinde kurulu işyerinde 01/03/2016 tarihinde girişinin yapıldığı ve 16/06/2016 tarihinde çıkışının yapıldığı; 18/06/2016 tarihinde Aliağa’daki dava dışı …. Şti.nin işyerinde işe girişinin yapıldığı ve bu işyerinin halen devam ettiği,
Böylece, davalıların aralarında organik bağ bulunduğu ve elbirliği içerisinde hareket ettikleri, davalılar … ve davalı … Şti.nin tek hukuki kişilik şeklinde davrandıkları,
Diğer davalılar … ve …’ın dava konusu çeklerden doğan hakların davacı şirketlere ait olduğunu bile bile kötü niyetli şekilde ciro işlemlerinde bulundukları ve tamamen davacı şirketlerin bu haklarının ortadan kalkmasına yönelik hareket etmiş oldukları, dolayısıyla hukuki nedensiz olarak davalı …’in çek bedellerini haksız şekilde tahsil etmesinde tüm davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları kanaatine ulaşılmıştır.
Her iki dosya dava dilekçesinde çek bedelleri Euro karşılığı daha fazla belirtilmiş ise de, alacağın temelini çeklerin oluşturmasına ve çeklerin bedelinin Euro cinsinden gösterilmiş olmasına ve dava dilekçeleri ile Euro alacağının TL karşılığının istenmesine göre, bu konudaki eksiklik maddi hata (hesap hatası) olarak değerlendirildiği…” gerekçesi ile I-Davacı … Şti.tarafından mahkememizin 2017/88 Esas sayılı asıl dosyası ile açılan davanın KABULÜNE, Davacının, … Bankası Güllük Milas Şubesinin 21/10/2016 keşide tarihli 8743283 nolu 50.000,00 Euro bedelli ve 14/10/2016 keşide tarihli 8743282 nolu 50.000,00 Euro bedelli çeklerden dolayı davalılara borçlu olmadığının TESPİTİNE, 100.000,00 Euro karşılığı 385.180,00.TL’sının ödenme tarihlerinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, II-Davacı …. Şti. tarafından mahkememizin birleştirilen 2017/89 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın KABULÜNE, Davacının, … Yalıkavak Şubesinin 11.11.2016 keşide tarihli 1294368 nolu 50.000,00 EURO bedelli çekten dolayı davalılara borçlu olmadığının TESPİTİNE, 50.000,00 Euro karşılığı 192.590,00.TL’sının ödenme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı asıl davada davalılardan … Şti., … ve … vekili ile birleşen davada davalılardan … Şti. ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Asıl davada davalılardan…. Şti., … ve … vekili ile birleşen davada davalılardan … Şti. ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince kurulan hükmün usul, yasa ve hukuka aykırı olduğunu, davacıları koruma adına hukuk kaidelerinin hiçe sayıldığını, davacı şirketler tarafından ispat edilemeyen mesnetsiz iddia ve davaların onlar adına hukuki garabetlerle ispat kılıfı hazırlandığını, davacıların davalarını “Danışmanlık Sözleşmesi”nin varlığı üzerine kurduklarını ve davalı müvekkili şirketi de bu sıfatla taraf gösterildiğini, mahkemenin söz konusu sözleşmeye ilişkin kabulünün; “Davacı şirketler ile dava dışı …A.Ş. arasında herhangi bir ticari ilişkinin ispatlanamadığı, Davalı şirkete ait ticari defter kayıtlara göre, dava dışı …A.Ş. ile davalı …. Şti. Arasında bir sözleşme ilişkisi olduğuna dair kayıt ve belgenin bulunmadığı, şu halde, davacı şirketler dava konusu çeklerin dava dışı …A.Ş.lehine davalı şirkete verildiği iddiasını ispatlayamamış iseler de, davalı şirket de bu çekleri ne şekilde iktisap ettiğini ispatlayamamıştır.” yani davacıların dayanak sözleşmeyi ispatlayamadıkları yönünde olduğunu, davacı şirketlerin iddialarını ve dayanak sözleşmeyi ispatlayamamışlar iken, sayın mahkemenin mesnetsiz tespit ve değerlendirmelerle ispat külfetini davalı müvekkillerine yükleyerek müvekkillerinin ticari ilişkiyi ispatlayamadığını belirtmesinin her yönüyle hukuka aykırı olduğunu, davalı müvekkili şirkete çeklerin teslim olduğuna dair sözleşmenin ortaya konulamadığını, asıl ve birleşen dava dosyalarına konu çeklerin hiçbirinin de davalı şirket tarafından ciro edilmediğini, muhasebe kayıtlarında yer almadığını ya da tahsile verilmediğini, davacıların davaya konu çeklerin davalı şirkete verdiklerini ispat edemediklerini, davacı şirketlerin tarafı olmadıkları bir sözleşmenin varlığını ispat edemediklerine rağmen sözleşmeye dayalı istirdat isteminde bulunmalarının hukuken mümkün olmadığını, davacı şirketlerle veyahut davacı şirketlerin iddia ettiği dava dışı… A.Ş. ile müvekkilleri arasında bir ticari ilişkinden söz etmenin hukuken mümkün olmadığını, davacı şirketler ile diğer davalı … arasındaki ticari ilişkinin var olup olmadığının, var ise ne olduğunun ve dava konusu çeklerin hangi amaçla davacılar tarafından ciro edilerek diğer davalıya verildiğinin müvekkilleri tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını, kambiyo evraklarının soyut borç ilişkisi içermekle aksinin davacı tarafından ispatının gerektiğini, davalı …’in diğer davalı … ile akdetmiş olduğu harici taş ocağı ortaklığı sözleşmesine istinaden …’dan almış olduğu çekleri … Bankasından çekmiş olduğu krediye teminat olarak bankaya verdiğini, söz konusu çeklerin sözleşme kapsamında alındığı için ilk etapta davalı …’ın cirosu alınmadığını, davalı müvekkili …’in … Bankasından çekmiş olduğu krediye teminat olarak verdiği çekin birisini ciro ettiğini lakin tahsilat aşamasında geri çektiği çeki sözleşmeye uygun olarak ciro ederek tahsile verdiğini, bu hususta hukuka aykırı hiçbir durumun olmadığını, dava dışı … A.Ş. FETÖ soruşturması kapsamında yetkililerce kapatılarak sicilden terk edilmesiyle davacı şirketler bir nevi bu şirket adına eldeki davaları ikame ettiklerini, davacı şirketlerin yetkilileri … ve…’ nın FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınarak tutuklandıkları, dava dışı …. A.Ş. FETÖ soruşturması kapsamında yetkililerce el konularak sicilden terk edildiği ve davaya konu çeklerin bilirkişi raporunda geçtiği üzere şirket yetkilileri … ile … aleyhine borç kaydedildikleri birlikte göz önüne alındığında asıl olarak davacı şirket yetkililerin bu ilişki ağının ortaya konulması gerektiğini, mahkemenin farklı gerçek ve tüzel kişilikleri tek bir hukuki kişilik olarak değerlendirmesinin hangi hukuki zemine oturduğunu açıklamak zorunda olduğunu, davacı şirket yetkililerinin çekleri şahsi hesaplarına borç kaydederek aldıkları davalı …’dan çek karşılığında şahsi menfaat temin ettikleri akabinde eldeki davayla da çek bedellerini şirketleri eliyle geri alarak ikinci kez menfaat temin ettiklerinin anlaşılmakta olduğunu, davaya konu çeklerin niteliği itibarıyla soyut borç ilişkisi içerdiğini, söz konusu çeklerin velev ki davalı müvekkili …’e ciro edilmiş olsa dahi davacıların söz konusu cironun ticari bir ilişki kapsamında olduğunu ispat edemediği sürece çeklerden doğan soyut borçtan davacıların sorumlu olduğunu, dava dışı … A.Ş.’nin 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 5.maddesi uyarınca sicilden resen terkin edildiğini, dava konusu çek bedellerinin eğer ki ödenecek ise o vakit dava dışı …. A.Ş.ye ödenmesi gerektiğini, yani bu şekilde davanın tarafının Maliye ve Hazine Bakanlığı’nın olması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava, danışmanlık sözleşmesinden dolayı verilen avans çeklerin hizmetin verilmemesi ve bedelsiz kalması nedenine dayalı borçlu olmadığının tespiti, istirdat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
”…Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelere ve “ispat yükü”ne ilişkin açıklama yapılmasında yarar vardır.
İspat, bir olayın veya hukuksal durumun varlığı veya yokluğu hakkında hâkimde kanaat uyandırmak için girişilen, ispat yükü üzerinde olan tarafın deliller vasıtasıyla yürüttüğü inandırma faaliyetidir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususu ispat yükü kavramıyla ilgilidir. İspat yükünün ne şekilde dağılacağına ilişkin genel kural 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190. maddesinin 1. fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmış; 2. fıkrada ise, karinelerin varlığı hâlinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir. Buna göre
“(1)İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
İspat yükü üzerine düşen taraf ancak ispata “elverişli” deliller ile iddiasının haklılığını kanıtlayabilir. Kanun koyucu HMK’nın 200. maddesinde belli miktarın üzerindeki uyuşmazlıklar yönünden bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukukî işlemlerin senetle ispatını zorunlu kılmış ve bu miktar dâhilinde kalan bir alacağın takdiri delillerle ispatına imkân vermemiştir. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-936 E., 2021/1090 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı TTK) kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir.
Çek, 6102 sayılı TTK’nın üçüncü kitabı ile 5941 sayılı Çek Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan tebliğlerle düzenlenen bir kıymetli evraktır. 6102 sayılı TTK’nın 670 vd. düzenlemelerine göre çek de poliçe ve bono gibi bir kambiyo senedidir ve 780-823. maddeleri arasında düzenlenen çeke 818. maddenin yaptığı atıflar çerçevesinde poliçeye ilişkin hükümlerin uygulanması kabul edilmiştir (Bozer, Ali /Göle, Celal: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara, 2018, s. 221).
Çek, 6102 sayılı TTK’da tanımlanmamıştır. Çeke ait hükümler göz önüne tutularak çek şöyle tarif edilebilir: Çek, Kanun’un öngördüğü belirli şekil şartlarına bağlı, soyut ve kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi konusunda sadece bankalar üzerine düzenlenebilen, kıymetli evraktan sayılan özel bir havaledir (Tuna., Ergun/ Göç Gürbüz, Diğdem:Ticaret Hukuku Prensipleri Kıymetli Evrak, Ankara 2018, s. 268).
Bu havalenin yazılı şekilde yapılması, belli şekil şartlarını içermesi ve kayıtsız şartsız bir ödeme yetkisi biçiminde olması gerekir. Çek düzenleyen, muhataba belirli bir bedeli lehtara ödeme, lehtara da tahsil yetkisi veren bir kambiyo senedidir. Çek bir ödeme aracıdır. Ancak poliçe ve bonodaki gibi kredi işlevine haiz değildir. Ticari hayatta yaygın olarak ileri tarihli çek düzenlenerek çekin kredi veya teminat aracı olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu kullanım şeklinin dahi çekin ödeme aracı olma özelliğini ortadan kaldıramayacağı unutulmamalıdır. Çek muhatap banka tarafından görüldüğünde meşru hamil olan kişiye nakden ödenir.
Davanın açıldığı tarihte ve yargılama sırasında yürürlükte bulunan HMK’nın “Tarafın belgeyi ibraz etmemesi” başlıklı 220. maddesi;
(1) İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
(2) Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
(3) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.” Hükmünü içermektedir.
“Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi ise;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır”. Şeklinde düzenlenmiştir.
7251 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile yapılan değişiklik ile HMK’nın 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir: “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz”.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 64/1. maddesinde, her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanun’a göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu düzenlenmiş, aynı Kanun’un 64/3. maddesinde de, tacirlerin tuttuğu yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defterinin açılış onaylarının, kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce yapılacağı, yevmiye defterinin kapanış onayının ise, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar yaptırılması gerektiği belirtilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davacı tarafından, davalının teslim edeceği 14400 adet çoraba karşılık on iki adet çekin davalıya avans olarak verildiği, ancak çorapların teslim edilmemesi nedeniyle beş adet çekin iade edildiği, dört adet çekin ise iade edilmediği, ödenen üç adet çek bedelinin de geri verilmediği, çorapların teslim edilmemesi nedeniyle çeklerin bedelsiz kaldığı ileri sürülmüş; davalı tarafça ise, dava konusu çeklerin bir malın sipariş avansı olarak verilmediği, davacının çeklerin avans olarak verildiği iddiasının yazılı belge ile ispatlanması gerektiği savunulmuştur.
Davacı tarafından davalıya gönderilen 26.11.2012 tarihli ihtarnamede, taraflar arasında alım satım sözleşmesi gereğince teslimi gereken 14400 adet çorabın teslim edilmediği, çorap bedeli olarak toplam 93.500TL bedelli on iki adet çekin verildiği, çorapların teslim edilmediği gibi çeklerin de iade edilmediği belirtilerek sözleşme konusu çorapların ihtarın tebliğinden itibaren 7 gün içinde teslimi, olmadığı takdirde keşide edilen çeklerin iadesi ihtar edilmiştir.
Davalı tarafından davacıya gönderilen cevabi ihtarnamede ise, söz konusu çeklerin sipariş avansı olarak verilmediği ve ödemeye ilişkin olduğu belirtilerek davacı tarafından gönderilen ihtarname içeriğine itiraz edilmiştir.
Dosya içerisinde yer alan ve tarafların imzasını taşıyan tarihsiz teslim belgesinde ise, davacı tarafından gönderilen 26.11.2012 tarihli ihtarnameye konu olan on iki adet çekin beş adedinin davacıya iade edildiği belirtilmiştir.
Davacının defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 02.10.2013 tarihli bilirkişi raporunda, davacının resmî kayıtlarının “işletme defteri” şeklinde olduğu, işletme defterine alınan mallar, emtia, belge ile yapılan masrafların gider olarak, yapılan satışların da gelir olarak kaydedildiği, işletme defterinin tek taraflı kayıt sistemine göre tutulduğu, ödemelerin ve tahsilatların deftere işlenmediği, bu nedenle davacının davalıya verdiği çeklerle ilgili kayda rastlanmadığı, davacının 2011-2012-2013 yılı defterlerinde davalıdan herhangi bir mal alımına rastlanmadığı belirtilmiş, mahkemece, davalıya verilen kesin süreye rağmen davalının ticari defterleri ibraz edilmemiştir.
Bilindiği gibi, kural olarak çek bir ödeme aracı olup, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilmektedir. Çekin ödeme dışında başka bir amaçla (örneğin avans olarak) verildiğini iddiasının davacı tarafça (HMK’nın 200. maddesi gözetilerek) ispatlanması gerekmektedir. Somut olayda, taraflar arasında imzalanan teslim belgesi ile beş adet çekin davacıya iade edilmesinin, davalının diğer yedi adet çekin avans olarak verildiğini kabul ettiği anlamına gelmemektedir.
Menfi tespit ve istirdat talebine konu çeklerin ticari defterlere kaydedilmesi zorunluluğu bulunmadığı gibi, davacının defter ve kayıtları “işletme defteri” şeklinde olup, 6102 sayılı TTK’nın 64. maddesinde belirtilen defterler tutulmadığından somut olaya HMK’nın 220/3. maddesinin uygulanması da mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece verilen kesin süreye rağmen davalının ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemesi nedeniyle HMK’nın 220/3. maddesi uyarınca davacının beyanlarına itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmesi yerinde değildir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.11.2021 tarih ve 2017/(19)11-1662 Esas 2021/1357 Karar sayılı İlamı)
Yukarıdaki açıklamalar ışığında özellikle somut olaya uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 201. maddesi uyarınca çeke bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve çekin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler tanıkla ispat olunamaz. Asıl ve birleşen davada bir kısım davalılar, takibe dayanak çekin avans çeki olduğunu, aslı davacı tarafından sunulmayan ve fotokopideki kaşesi ve imzası davalılardan şirket tarafından kabul edilmeyen ”danışmanlık sözleşmesi”nden kaynaklı olarak verildiğini kabul etmediklerine göre, asıl ve birleşen davada davacı şirketler, işbu çekin avans olarak ”danışmanlık sözleşmesi” gereğince verildiğini, yukarıda açıklandığı şekilde geçerli delillerle ispat etmek zorundadır. Bunun dışında elinde kayıtsız şartsız borç ikrarını içerir çek bulunan davalı tarafın ayrıca alacağının nereden kaynaklandığını açıklama mecburiyeti bulunmadığı gibi çekte yazılı miktarda alacaklı olduğunu kanıtlama yükümlülüğü de bulunmamaktadır. O halde, asıl ve birleşen davada davacı taraf, dava konusu çekin iddia edildiği şekilde avans olarak verildiğini geçerli başka yazılı delillerle ispatlayamamasına (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21.04.2021 tarih ve 2020/5900 Esas 2021/3916 Karar sayılı İlamı), asıl ve birleşen davada davacının delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmamasına, istinaf yasa yolu başvurusunun sadece asıl davada davalılardan …. Şti., … ve … ile birleşen davada davalılardan …. Şti. ve … tarafından yapıldığı, asıl ve birleşen davada diğer davalı … tarafından yerel mahkeme kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulmaması nedeniyle davalı … yönünden yerel mahkeme kararının kesinleştiği ve bu davalı yönünden verilen yerel mahkeme kararının asıl ve birleşen davada davacı yönünden usuli kazanılmış hak oluşturduğu dikkate alınarak sadece istinaf yasa yoluna başvuran asıl davada davalılardan …. Şti., … ve … ile birleşen davada davalılardan … Şti. ve … yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece yukarıda yazılı yanlış gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiştir.
Ancak, bu yanılgının giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden asıl davada davalılardan … Şti., … ve … vekili ile birleşen davada davalılardan … Şti. ve … vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca hüküm kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenle;
I-Asıl davada davalılardan …. Şti., … ve … vekili ile birleşen davada davalılardan …. Şti. ve … vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile; Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/01/2019 tarih ve 2017/88 Esas 2019/17 Karar sayılı hükmün 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
II-KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE
“I-Mahkememizin 2017/88 Esas sayılı asıl dava dosyası yönünden;
1-Davacı … Şti. tarafından davalılar …Şti., … ve … aleyhine açılan DAVANIN REDDİNE,
2-Davacı … Şti. tarafından davalı … aleyhine açılan davanın KABULÜ ile,
-Davacının, … Bankası Güllük Milas Şubesinin 21/10/2016 keşide tarihli 8743283 nolu 50.000,00 Euro bedelli ve 14/10/2016 keşide tarihli 8743282 nolu 50.000,00 Euro bedelli çeklerden dolayı davalı …’a borçlu olmadığının TESPİTİNE,
-100.000,00 Euro karşılığı 385.180,00.TL’sının ödenme tarihlerinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 26.311,64.TL ilam harcından peşin olarak alınan 6.605,24.TL harcın mahsubu ile bakiye 19.706,40.TL karar harcının davalı …’dan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından davalılar …. Şti., … ve … yönünden yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından davalı … yönünden yapılan 6.692,94.TL peşin harçlar, 1.000,00.TL bilirkişiler ücreti ve 209,25.TL tebliğ+yazı gideri olmak üzere toplam 7.902,19.TL yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar ittihazına mahal olmadığına,
7-Davacı bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT üzerinden hesap ve takdir olunan 56.925,20.TL ücreti vekaletin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalılar …. Şti., … ve … bu davada kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT üzerinden hesap ve takdir olunan 56.925,20.TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılar … Şti., … ve …’e verilmesine,
9-HMK’nun 333. maddesi gereğince yatırılan gider/delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
II-Mahkememizin birleşen 2017/89 Esas sayılı dava dosyası yönünden;
1-Davacı … Şti. tarafından davalılar …. Şti. ve … aleyhine açılan DAVANIN REDDİNE,
2-Davacı … Şti. tarafından davalı … aleyhine açılan davanın KABULÜ ile,
-Davacının, … Yalıkavak Şubesinin 11.11.2016 keşide tarihli 1294368 nolu 50.000,00 EURO bedelli çekten dolayı davalı …’a borçlu olmadığının TESPİTİNE,
-50.000,00 Euro karşılığı 192.590,00.TL’sının ödenme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 13.155,82.TL ilam harcından peşin olarak alınan 3.305,18.TL harcın mahsubu ile bakiye 9.850,64.TL karar harcının davalı …’dan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından davalılar … Şti. ve … yönünden yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından davalı … yönünden yapılan 3.392,88.TL peşin harçlar, 1.000,00.TL bilirkişiler ücreti ve 198,00.TL tebliğ+yazı gideri olmak üzere toplam 4.590,88.TL yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar ittihazına mahal olmadığına,
7-Davacı bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT üzerinden hesap ve takdir olunan 29.888,50.TL ücreti vekaletin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalılar … Şti. ve … bu davada kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT üzerinden hesap ve takdir olunan 29.888,50.TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılar… Şti. ve …’e verilmesine,
9-HMK’nun 333. maddesi gereğince yatırılan gider/delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
III-Asıl dava davalıları … Şti., … ve … ile birleşen dava davalıları … Şti. ve …’den alınan 9.911,26-TL istinaf karar peşin harcının yatıran tarafa iadesine,
IV-Asıl davada davalılar …Şti., … ve …’in istinaf itirazları kabul edildiğinden istinaf aşamasında yapılan 121,30-TL başvuru harcı ve dosya gidiş dönüş masrafı 29,78-TL olmak üzere toplam 151,08-TL istinaf yargılama giderinin asıl dava davacısından alınarak istinaf kanun yoluna başvuran asıl dava davalıları … Şti., … ve …’e verilmesine,
V-Birleşen dava davalıları … Şti. ve …’in istinaf itirazları kabul edildiğinden istinaf aşamasında yapılan 121,30-TL başvuru harcı ve dosya gidiş dönüş masrafı 29,78-TL olmak üzere toplam 151,08-TL istinaf yargılama giderinin birleşen dava davacısından alınarak istinaf kanun yoluna başvuran birleşen dava davalıları … Şti. ve …’e verilmesine,
VI-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran taraf yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VII-Kararın kesinleştirme, harç ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
VIII-Kararın Dairemizce taraf vekillerine tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 27/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.