Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1380 E. 2023/3 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1380
KARAR NO : 2023/3

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2019
NUMARASI : 2017/312 Esas 2019/236 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 12/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/01/2023
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/312 Esas ve 2019/236 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalının işletmekte olduğu … İklimlendirme işletmesi ile uzun zamandır mal alışverişinde bulunduğunu, müvekkili şirketin bir süre önce … adında kendi adına pazarlama faaliyeti yürüten bir kişi ile kendisinin mallarını satması ve komisyon ödenmesi konusunda anlaşmaya vardığını, yapılan anlaşma gereği bu kişinin müvekkili şirket adına mallar sattığı gibi kendi adına da aynı kişiler ile ticari faaliyetlerini yürüttüğünü, müvekkili adına pazarlama yapan kişinin bazı tahsilatları iletmediği gibi yapılmış olan tahsilatlara dair belgeleri ve yine mal satımı ile alımından kaynaklanan faturaları müvekkil şirkete iletmediğinin belirlendiğini ve bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, … isimli kişinin araba ve ev araması sırasında müvekkili şirket adına davalıdan bir kısım tahsilatlar yapıldığının tespit edildiğini, yapılan tahsilatların davacı şirkete ulaşmamış olmasına rağmen resmi tahsilat makbuzları ile yapılan tahsilatların müvekkili şirketin cari alacağından düşmek suretiyle cari hesap bakiyesinde 14.962,13 TL alacaklı olduğunun belirlendiğini, bu bedelin tahsili için davalı tarafa Bornova 2.Noterliğinin 26.01.2017 tarih 2126 yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini, keşide edilen ihtarnameye karşı davalı tarafça İzmir 11. Noterliğinin 30.01.2017 tarihli 1105 yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini, söz konusu ihtarnamede müvekkilinin mallarını pazarlayan … isimli kişi ile anlaşmak suretiyle resmi hiçbir değeri olmayan ve kırtasiyeden alınan 09.08.2016 tarihli 4.000,00 TL bedelli, 22.07.2016 tarihli 8.000,00 TL bedelli, 09.08.2016 tarihli 1.000,00 TL bedelli, 22.07.2016 tarihli 2.500,00 TL bedelli, 08.08.2016 tarihli 6.000,00 TL bedelli ve davacının resmi tahsilat makbuz suretleri ile ödeme yaptığını iddia ettiğini, mali açıdan 4.000,00 TL bedelin üzerinde yapılacak ödemelerin makbuz değil banka yolu ile yapılmasının mutlak kabul edildiğini, davalı tarafça mı yoksa müvekkili adına pazarlama yapan kişinin mi düzenlediği belli olmayan resmi nitelik taşımayan, mali açıdan olması mümkün olmayan bedellerin cari hesaptan düşülmesi mümkün olmadığını beyanla, İzmir 20.İcra Müdürlüğünün 2017/2570 Esas sayılı takip dosyasına yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili şirkete mal getiren … isimli şahsın kendi adına pazarlamacılık yaptığını, davacının çalışanı olmadığını iddia etmiş ise de; müvekkilinin böyle bir durumdan haberi olmadığı gibi, bilme gibi bir yükümlülüğünün de olmadığını, müvekkilinin satın aldığı malların faturalarının eksiksiz olarak teslim aldığını ve yaptığı ödemeler karşılığında makbuz alındığını, davacı tarafın, müvekkilinin yaptığı ödemeler karşılığı müvekkile sunulan makbuzlardan davacı şirketin logosu bulunmayanların resmî nitelik taşımadığını ve hukuken bir anlam ifade etmediğini iddia etmekte ise de; alınan ödeme karşılığında verilen makbuzun üzerinde ödemeyi alanın logosunun olup olmadığı değil, makbuz üzerindeki imzanın önem taşıdığını, davacı şirketin logosunu taşıyan ve taşımayan tüm ödeme makbuzlanndaki imzaların aynı olduğunu, bu durumun adlî imza incelemesiyle ispatlanacağını, müvekkili şirketin ödemeleri yaptığı kişinin davacı şirketin kayıtlı müstahdemi olmasa dahi, davacı şirketçe zımnen ticarî temsilci tayin edildiğini, bu durumda da müvekkilin iyi niyetinin korunması gerektiğini, davacı tarafın davalının 30.01.2017 tarihli cevabi ihtarnamesi ekinde sunulan tüm ödeme makbuzlarını gördüğü halde icra takibi başlattığını beyanla davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davacının davaya konu faturalar nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı alacaklı ise miktarı, itirazın haklı olup olmadığı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
DELİLLER:
Davacı şirketin ticaret sicil kayıtları, cari hesap ekstresi, faturalar, davacı şirketin 2016-2017 yıllarına ait tüm çalışanlarını gösterir SGK kayıtları, davalıya ait hizmet dökümleri, işyeri bilgileri ve dönem bordroları İzmir SGK İl Müdürlüğünden celp edilerek dosyamız içerisine alınmıştır.
İzmir 20.İcra Müdürlüğü’nün 2017/2570 Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, dosyanın incelenmesinde; Davacı şirketin 10/02/2017 (harç ödeme) tarihinde İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2017/2570 E. sayılı dosyası ile 9 adet fatura bakiyesinden kaynaklandığı anlaşılan 14.692,13 TL asıl alacak tutarı üzerinden davalıya icra takibi başlattığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Tire Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın 2016/3017 Sr. Sayılı sistem üzerinden celp edilmiş, dosyanın yapılan incelemesinde: …. Şti. Yetkilisi … tarafından … aleyhine dolandırıcılık ve suistimal suçlarından suç duyurusunda bulunulduğu, … adreslerinde yapılan aramalarda …. Şti.’ ne ait faturalar , sevk irsaliyeleri, cari döküm tablosu, vb. Evraklar ile davacı şirkete ait … plaka sayılı aracın ele geçirilerek el konulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosyanın SMMM bilirkişisi …na tevdi ile davaya konu faturaların taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda icra takip talepnamesini de karşılar nitelikte rapor düzenlenmesinin istenildiği, SMMM bilirkişisi tarafından tanzim edilen 15/11/2017 havale tarihli raporda özetle; Davacının ve davalının 2016 yılına ait ticari defterlerinin Mahkemeye sunulmuş olduğu, tarafların incelemeye konu ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK’nun 64/3. maddesi uyarınca yapılması gereken noter açılış ve kapanış tasdikinin süresinde yaptırıldığı,
31/12/2016 tarihi itibariyle;
Davacının defter kayıtlarında davacının davalıdan 14.692,13 TL cari hesap alacağının bulunduğu, davalının defter kayıtlarında davacının davalıya 8.367,87 TL cari hesap borcunun bulunduğu, tarafların defter kayıtları ve dayanağı belgelerin karşılaştırılması sonucu defter kayıtlarındaki farkın; davacı defterlerinde kayıtlı olan, ancak davalı defter kayıtlarında mevcut olmadığı görülen 14.08.2016 tarih, 85392 nolu, 1.560,00 TL bedelli faturadan, davalı kayıtlarında yer alan ancak davacı kayıtlarında yer almayan toplam 21.500,00 TL tutarlı 5 adet para makbuzundan, kaynaklandığı,
İcra takibine konu 14.08.2016 tarih, 85392 nolu, 1.560,00 TL bedelli fatura ve içeriğinin davalıya teslim edildiğine ilişkin dosyada belge ve bilgi bulunmadığı, davacı şirket yetkilisi …’nun Tire Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/3017 CBS sayılı soruşturma dosyasında mevcut 03/01/2017 tarihli ek ifade tutanağında şikayetçi olduğu …’un evinde ve araçta yapılan aramada ele geçirilen 1 adet siyah çanta içerisinde 1.560,00 TL tutarındaki 85392 nolu faturanın bulunduğunu beyan ettiği, dolayısı ile icra takibine konu 14.692,13 TL alacak tutarından teslimi kanıtlanamayan 85392 nolu fatura bedelinin düşülmesi sonucu kalan alacak tutarının (14.692,13 – 1.560,00=) 13.132,13 TL olacağı,
Davalı yanın ticari defter kayıtlarında yer alan toplam 53.000,00 TL bedelli 15 adet tahsilat ve para makbuzlarının asıllarının Mahkemeye ibraz edilmesinin gerektiği,
Mahkemece taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan 21.500,00 TL tutarlı 5 adet para makbuzu asıllarında yer alan imzaların (22/07/2016 tarihli, 8.000,00 TL tutarlı makbuzun tahsil eden ve ödeyen kısmında davalı … isminin bulunduğu dikkate alınarak) davacı şirketin yetkilendirdiği kişiye ait olduğunun ve davacı şirketçe makbuzlarda yer alan tutarların tahsil edildiğinin kabul edilmesi halinde davacının davalıdan icra takibine konu faturadan kaynaklanan alacağının olmadığı, davacının davalıya (13.132,13 – 21.500,00=) 8.367,87 TL cari hesap borcunun olacağı,
21.500,00 TL tutarlı 5 adet para makbuzundan; tahsil eden ve ödemeyi yapan kısmında davalı …ın ismi ile imza tatbiki bulunan 22/07/2016 tarihli, 8.000,00 TL tutarlı makbuzun kabul edilmemesi, kalan 13.500,00 TL tutarlı 4 adet makbuzun kabul edilmesi halinde davacının davalıya (13.132,13 – 13.500,00=) 367,87 TL borçlu olduğu,
Mahkemece 21.500,00 TL tutarlı 5 adet para makbuzunda yer alan imzaların davacı şirketin yetkilendirdiği kişiye ait olduğunun ve davacı şirketçe makbuzlarda yer alan tutarların tahsil edildiğinin kabul edilmemesi halinde davacının davalıdan icra takibine konu faturadan kaynaklanan 13.132,13 TL alacağının olduğu, yönünde görüşleri belirtilmiştir.
Mahkememiz 27/03/2018 tarihli celsesinde, SGK ya müzekkere yazılarak … isimli şahsın halen veya daha önce dava şirket çalışanı olup olmadığının Mahkememize bildirilmesi, yazı cevabı geldiğinde davacı tarafın bilirkişi raporuna karşı itirazlarını da karşılar şekilde daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
SGK cevabı sonrası dosya ek rapor tanzim etmek üzere SMMM bilirkişiye yeniden tevdii edilmiş, bilirkişice tanzim edilen 10/12/2018 havale tarihli ek raporda özetle; Kök Raporun sonuç bölümünde 14.08.2016 tarihli 1.560,00 TL bedelli faturanın davalı yana tesliminin kanıtlanmamış olması nedeniyle bu tutar takip konusu alacak tutarından düşülerek kalan alacak tutarının (14.692,13 – 1.560,00=) 13.132,13 TL hesaplandığı, Mahkemece söz konusu faturanın davalı yana teslimininin kabul edilmesi halinde kök Raporun sonuç bölümünde yapılan terditli alacak tutarına esas alınan 13.132,13 TL yerine 14.692,13 TL’nin dikkate alınmasının gerektiği,
14.08.2016 tarihli 1.560,00 TL bedelli fatura ve davalı yanın sunduğu tahsilat makbuzlarının kabul edilip edilmeyeceği hususunun Mahkeme takdirinde olduğu yönünde görüş belirtmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava, itirazın iptali davasıdır.
Davacı tarafça davaya konu 24/06/2016 tarih 6.990,00-TL, 14/07/2016 tarih 2.360,00-TL, 28/07/2016 tarih 15.700,50-TL, 11/08/2016 tarih 5.180,00-TL, 11/08/2016 tarih 2.226,87-TL, 14/08/2016 tarih 1.560,00-TL, 23/08/2016 tarih 1.670,33-TL, 28/08/2016 tarih 24.43-TL, 02/09/2016 tarih 10.480,00-TL tutarlı faturalardan kaynaklı davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının takibe itiraz ettiği, davacının mahkememize itirazın iptali davası açtığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce dava konusu faturanın taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı ve faturaya konu malların davalıya teslim edilip edilmediğinin tespiti için bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davaya konu 24/06/2016 tarih 6.990,00-TL, 14/07/2016 tarih 2.360,00-TL, 28/07/2016 tarih 15.700,50-TL, 11/08/2016 tarih 5.180,00-TL, 11/08/2016 tarih 2.226,87-TL, 14/08/2016 tarih 1.560,00-TL, 23/08/2016 tarih 1.670,33-TL, 28/08/2016 tarih 24.43-TL, 02/09/2016 tarih 10.480,00-TL tutarlı faturalara ilişkindir.
Mahkememizce aldırılan denetime elverişli ve açık olan bilirkişi raporuna göre davacının kayıtlarında toplam 31.500,00 TL tutarlı 10 adet para makbuzu bulunduğu, bu makbuzların 9 adetinde davacı şirket bilgisi ve sıra numarası bulunduğu, tahsil eden kısmında sadece imza bulunduğu, 2400,00 TL lik makbuzda ise yine davacı şirket bilgileri ve sıra numarası bulunduğu, tahsil eden kısmında … isim ve imzasının bulunduğu, davacı kayıtlarında olmayıpta davalı kayıtlarında olan 5 adet toplam 21.500,00 TL tutarlı para makbuzları içerisinde 8.000 TL lik olan makbuzun ödemeyi yapan kısmında … İklimlendirme …, tahsil eden kısmında … Müh.-… olduğu ve imzasının bulunduğu, diğer 4 adet 13.500,00 TL bedelli para makbuzunda ise sıra numarası olmadığı, ödemeyi yapan kısımda … İklimlendirme-…, tahsil eden kısmında ise … Müh.-… ve imza olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekili, mahkememizin 27/03/2018 tarihli celsesinde; üzerinde logo olmayan makbuzları kabul etmediklerini, logolu olanları mecburen kabul ettiklerini, müvekkilinin güven ilişkisi çerçevesinde …’a güvendiğini beyan etmiştir.
Her ne kadar davacı vekili dosyaya sunulan para makbuzlarında üzerinde şirket logosu olanları kabul ettiğini, logosuz olanları ise kabul etmediğini beyan etmiş ise de; davacı defterinde kayıtlı olan 11.11.2016 tarihli 2.400,00 TL bedelli makbuzun … tarafından tahsil edilerek imzalandığı, dolayısıyla davacı şirketin, …’a para tahsil yetkisi vermiş olduğu, aksi durumda bu tahsilatında davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmamasının gerekeceği, davacının diğer logosuz olan tahsilat makbuzlarının … tarafından imzalandığı hususuna bir itirazının olmadığı, dolayısıyla daha önce davacı şirketin borcu için kendisinden tahsilat yapan …’un kötüniyetli hareket ederek davalı şirketten tekrar diğer tahsilatları yapmasının davalı şirket tarafından bilinemeyebileceği, davalı şirketin, …’un kötüniyetli olduğunu bildiğinin davacı tarafça ispatlanmadığı, bu nedenle mahkememizce üzerinde tahsil eden bölümünde … isim ve imzası bulunan davacı şirket logolu veya logosuz tüm makbuzların davacı şirket adına tahsil edildiği kabul edilmiş, buna göre davalı tarafça 14.08.2016 tarih 1.560,00 TL bedelli fatura dışındaki tüm faturalara konu tutarların davacı tarafa ödendiği, 14.08.2016 tarih 1.560,00 TL bedelli faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı ve fatura konusu malın davalı tarafa tesliminin davacı tarafça kanıtlanmadığı, dolayısıyla davalının davacıya bakiye borcunun kalmadığı…” gerekçesi ile davanın REDDİNE karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalının işletmekte olduğu … İklimlendirme işletmesi arasında uzun süredir mal alışverişinde bulunmakta olduğunu, müvekkili şirketin, … adında kendi adına pazarlama yürüten bir kişi ile kendisinin mallarını satması ve komisyon ödenmesi hususunda anlaştığını ancak müvekkili şirket adına malları satarken kendi adına da aynı kişilerle ticari ilişkiye girdiğini, … isimli şahıs hakkında Tire Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/3017 Sr. sayılı dosyasında suç duyurusunda bulunduklarını, …’un 31/12/2016 tarihli ifade tutanağında ” … İsimli şirketin mallarını pazarlama ve satış işlemlerini yapıyordum. Şirkete ait olan tahminen 35.000 TL parayı dönem dönem borcuma yatırdım. Bunlardan …’nun haberi yoktu. Üç gün önce yapmam gereken tahsilatların parasını …’na veremediğim için kendisi beni telefonla aradı. Bir daha da utandığım için … beye telefon açamadım.” şeklindeki beyanı ile …’un ev ve araba araması sırasında şirket adına davalıdan bir kısım tahsilatlar yapıldığının tespit edildiğini, mahkemenin, Tire Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … hakkında vereceği kararı beklemeden aleyhlerine verdiği kararın hakkaniyetle ve hukukla bağdaştırmanın oldukça güç olduğunu, kaldı ki … hakkında emniyeti suistimal suçlaması ile de Tire 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/206 Esas sayılı davası açıldığını, mevcut dava ve …’un ifadeleri ile …’un müvekkilinin çalışanı olmadığı ve kendi adına satış yapması yanında başkaları adına da şatış yaptığından mevcut tahsilat makbuzlarının adiyen düzenlenen makbuzlar olması ve yasal olarak bankaya yatırılması gereken miktarın üzerinde elden tahsilat yapılması da dikkate alınarak davanın kabul edilmesi gerekirken mahkemece davanın reddedilmesinin yasa ve usule aykırılık teşkil ettiğini, uyuşmazlık konusunun, itirazın iptaline ilişkin olup yerel mahkeme tarafından beyanları ve delillerinin dikkate alınmadan davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının tahsilat verdiği kişi tarafından verdiği malzemelerin bedelini tahsil etmesine rağmen müvekkili aleyhine icra takibi yapmasında haksız olmasının yanında kötüniyetli de olduğunu, mahkemece davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, faturalar bakiye alacaklarının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davacı tarafından satılan ve teslimi kanıtlanan malzemelerin bedellerinin davalı tarafından davacı şirket adına pazarlama ve tahsilat yapma yetkisine haiz dava dışı …’a ödenmiş olmasına, davacı şirketin icra takibi yapmasında haksız olmasına rağmen kötüniyetli olduğunun ispatlanamamasına, yargılamada eksiklik bulunmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/03/2019 tarih ve 2017/312 Esas 2019/236 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 179,90.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 179,90.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 12/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.