Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1351 E. 2022/1996 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1351
KARAR NO : 2022/1996

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2017
NUMARASI : 2016/1233 Esas 2017/1091 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/12/2022
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1233 Esas ve 2017/1091 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekili, mahkememize verdiği 18/10/2016 tevzi tarihli dava dilekçesi ile ve özetle: Müvvekkil şirketin davalı şirketten alacaklı olduğunu, alacağa istinaden İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2016/12692 esas sayılı takibe davalı yanca kötü niyetle itiraz edildiğini, icra takibine sehven bilgisayar programı hatası ile … da alacaklı olarak eklenmişse de herhangi bir alacağı olmadığı yalnızca … şirketi açısından itirazın iptalini talep ettiklerini, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili 11/11/2016 tarihli cevap dilekçesi ile; davacı tarafın yaptığı takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu, şirket yetkilileri tarafından verilmiş geçerli bir iş emri bulunmadığını, davacı şirketin %51 hissesi …’a %49 hissesi ise …’a ait olduğunu, şirketin bu iki ortağın müşterek imzası ile temsil edildiğini, bu ortaklardan …ın ise davalı müvekkil şirketin tek ortağı ve yetkilisi olduğunu, …’ın davacı vekillerinin sunmuş oludğu vekaletnameyi verme dışında söz konsu vekillere hiç bir iş emri ve talimat vermediğini beyanla haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı vekili dava dilekçesinde;İzmir 5.İcra Müdürlüğünün 2016/12692 sayılı takip dosyası, müvekkil şirket defter ve kayıtları, müvekkil banka kayıtları, bilirkişi incelemesi yargıtay kararları vs delilleri sunmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; İzmir 5.İcra Müdürlüğünün 2016/12692 sayılı takip dosyası, İzmir 12.İcra Müdürlüğünün 2016/12745 sayılı dosyası, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi incelemesi vs. delilleri sunmuştur.
İzmir 5.İcra Dairesinin 2016/12692 sayılı icra dosaysının mahkememize gönderildiği dosyamız ile ilgili olduğu görülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Delillerin toplanmasından sonra toplanan delillere göre davacı … Şti’nin ortaklarının … ve … olduğu, şirket kuruluş sözleşmesine göre şirketin 500 payının olduğu, 245 payın …’ın 255 payın …’a ait olduğu, ortakların müştereken şirketi temsile yetkili olduklarının, münferiden yetkilerinin bulunmadığı, şirkette …’ın %50’den fazla hisseye sahip olduğu, … vekili savunmasında davanın açılması hususunda … Şti vekiline herhangi bir şekilde iş talimatını vermediklerini beyan etmiş oldukları, bunun aksini gösterir kayıt ve delillerin dosyada mevcut olmadığı, davalı şirketin vekaletinin incelenmesinde … Şti’nin yetkili temsilcisinin … olduğu, bu durum itibari ile davacı şirkette çoğunluk hisseye sahip olan ve iki ortağın müştereken yetki vermesi gereken durumda …’ın kendi şirketi aleyhine dava açması için dava açan vekiline iş emri ve talimat verilmesinin söz konusu olmayacağı, davacı şirketin dava açmakta bu aşamada aktif husumet ehliyeti bulunmadığı …” gerekçesi ile davanın aktif husumet yokluğundan HMK 114/1-e 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğunden usulden REDDİNE, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; aktif husumet yokluğu ve dava takip ehliyeti noksanlığı hususlarının uyuşmazlıkta bulunmadığını, davalı şirket temsilcisi olmakla beraber müştereken temsile yetkililerden biri olan …’ın dava açılmasına muvafakatının olmamasının temsil yetkisinin kötüye kullanılmasının sarih bir örneği olduğunu ve hukuk düzenince korunamayacağını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
”…Davacı şirketi temsilen vekili…. tarafından şirket ortağı olan … A.Ş. aleyhine bakiye cari hesap borcunun tahsili amacıyla girişilen icra takibine itirazın iptali talebiyle açılan İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/935 Esas 2016/578 Karar sayılı dosyasında mahkemenin 10/06/2016 tarihli ilamıyla 07/11/2012 günlü ortaklar kurulu kararına göre davacı şirketin, biri A grubundan biri de B grubundan olmak üzere en az iki müdürle temsil edilebileceği, her iki gruptan en az bir yetkili imzasıyla şirket işlerini takip için vekalet verilebileceği, davacı şirket adına işbu itirazın iptali davasını açan vekilin azledildiği ve azlin kendisine bildirildiği, vekilin müvekkili adına dava açması için genel vekaletnamenin bulunması ve davayı takip konusunda, özel talimatın gerekli olduğu, davayı açan vekilin vekaletnamesi davalının davacı şirkete ortak olmasından evvel düzenlenmiş ise de davalı şirket temsilcilerinin davacı vekilinin vekillik görev ve sıfatına itirazları nedeniyle vekillik görev ve yetkisinin ortadan kalktığı, ayrıca davacı şirket ortağı ve A grubu hisse sahibi davalı şirket ortaklarının bu davanın açılmasına ve yürütülmesine onay vermediklerini bildirmeleri karşısında davacı şirketin diğer %50 hissedarlarının şirket adına tek başına temsil ve karar alma imkanı da olmadığına göre vekilin dava açılması konusunda davacı şirketten aldığı talimattan bahsedilemeyeceği, dolayısıyla davacı vekilinin vekillik görevinin ve yetkisinin bulunmadığı, davaya ilişkin HMK’nın 114/1-d ve f maddelerinde belirtilen dava şartı noksanlığının bulunduğu, davacı şirketin mevcut hisse durumuna göre dava şartı noksanlığının giderilemeyecek nitelikte olduğu gerekçesiyle; davanın HMK’nın 114/1-d,f ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verildiği, ilgili kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizce onandığı anlaşılmıştır. Adı geçen karar ile davacı vekilinin vekaletnamesi ve ibraz edilen evraklar nazara alındığında, eldeki dava yönünden de davacı şirketi temsilen icra takibi yapan ve dava açan Av…’nun vekillik görevinin ve yetkisinin bulunmadığı, davaya ilişkin HMK’nın 114/1-d ve f maddelerinde belirtilen dava şartı noksanlığının bulunduğu kabul edilerek davanın usulden reddi gerekmektedir. Bu itibarla sonucu itibari ile doğru olan davanın reddine dair kararın açıklanan bu gerekçe ile onanmasına karar vermek gerekmiştir…” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.10.2018 tarih ve 2016/12467 Esas 2018/6009 Karar sayılı İlamı ve aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28.01.2021 ve 2019/1653 Esas 2021/565 Karar sayılı, 22.06.2021 tarih ve 2020/3212 Esas 2021/5277 Karar sayılı, 22.06.2020 tarih ve 2019/5138 Esas 2020/3039 Karar sayılı, 06.02.2020 tarih ve 2018/4073 Esas 2020/1021 Karar sayılı, 28.06.2018 tarih ve 2016/11581 Esas 2018/4927 Karar sayılı İlamları)
6100 sayılı HMK’nun 114/1. maddesinin d bendinde “Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması”, f bendinde ise “Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması” dava şartları arasında belirtilmiştir.
Azil ve istifa beyanı yenilik doğuran tek yanlı bir işlemdir ve irade beyanının karşı tarafa ulaşması ile vekâlet ilişkisini “tasfiye edilmesi gerekli” bir ilişki durumuna sokar (Hatemi/Serozan/Arpacı Borçlar Hukuku Özel Bölüm. İstanbul 1992 s.435).
Azil ve istifa beyanı herhangi bir şekle tabi değildir. Bu husus üstü kapalı olarak da yapılabilir. Verilmiş olan vekâletle bağdaşmayacak hukuki eylemler aracılığıyla da azil ve istifa mümkündür
Ayrıca salt vekaletname bulunması da vekile müvekkili adına talimat ve onay almaksızın dava açma veya davada temsil etme hakkı vermez. Zira dava açıldığı tarihteki yetkili merciin onay ve talimatı önemlidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davacı şirket ortaklarının birlikte imzası ile şirketi temsil ve ilzam edilmekte olmasına, davacı şirketi temsile yetkili ortaklar tarafından birlikte vekile dava açması konusunda verilmiş bir yetki ve talimat bulunmadığından vekilin davacı şirket adına dava açmasına imkan bulunmamasına, yargılamada eksiklik bulunmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/11/2017 tarih ve 2016/1233 Esas 2017/1091 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80.TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 06/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.