Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1317 E. 2022/1557 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1317
KARAR NO : 2022/1557

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/01/2019
NUMARASI : 2018/485 Esas 2019/41 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 12/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/10/2022

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/485 Esas 2019/41 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda verilen görevsizlik nedeniyle usulden red kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ”…DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı taraf arasında 28.11.2017 tarihli delme hizmet sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 4 adet delici makinanın kiralanmasının esaslarının belirlendiğini, sözleşmenin 2. Maddesinde ödemenin fatura kesim tarihinde %20 peşin, kalanının ise 60 gün içinde banka havalesi ile olacağınının kararlaştırıldığını, davalı şirketin sözleşme esasına uymayarak borcunu ödemediğini, borçlu şirket aleyhine İzmir 2. İcra Müdürlüğünün 2018/2582 sayılı dosyası ile 181.239,74-TL alacak için açılan takibi nedeniyle ödeme emrine itiraz edildiğini, itirazın zaman kazanmak amacıyla yapıldığını, kötüniyetli olduğunu belirterek borçlunun itirazının iptaline, %20 den aşağı olmamak üzere tazminata, davalı şirketin borca yetecek oranda taşınır – taşınmaz mallarına, banka hesaplarına satılamaz şerhi konulmasına veya ihtiyati hacize karar verilmesini, davalı-borçlu şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirket aleyhine ikame etmiş olduğu İzmir 2. İcra Müdürlüğü’ nün 2018/2582 E. sayılı dosya borcuna yasal süresi içerisinde usul ve yasaya uygun olarak itiraz edildiğini, itirazın iptali davasının konusunun, müvekkili şirketin yaptığı itirazla duran icra takibine dayanak gösterilen muhtelif tarihli faturalar olduğunu, ancak takibe konu faturaların kabulünün mümkün olmadığını, alacaklı görünen davacı ile müvekkili şirket arasındaki ticari cari hesap şeklinde olup, hesap kat dönemi gelmeden ve hesap kesilmeden faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatılmasının hukuka aykırı olduğunu, TTK gereği, cari hesap prosedürüne uyulmaksızın başlatılan takibe bu nedenle itiraz edildiğni, takibe konu borcun varlığını kabul anlamına gelmemek kaydı ile, takibe dayanak faturaların alacağın varlığı için yeterli ispat aracı olmadığını, takibe konu borcun varlığı ve miktarı ancak yargılama sonucu nitelik kazanacağından, doğrudan ilamsız takip yapılması hukuken yerinde olmadığını, ayrıca müvekkili şirket ile davacı arasındaki ticari ilişkide, müvekkilinin üzerine düşen tüm edimlerini gereği gibi ifa etmiş olduğunu belirterek davanın mesnetsiz ve kötü niyetli olması nedeni ile reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki taşınır kirası sözleşmesinden kaynaklanan fatura bedellerinin tahsili için başlatılan takibe davalının itirazın iptali davasıdır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK.nun 4. Maddesinde ticari dava “(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan davaları ticari dava olarak sayılmıştır.
TTK.nun 5/3. Maddesine göre Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
6100 Sayılı HMK’nun “Sulh hukuk mahkemelerinin görevi” başlığı altındaki 4.maddesinde de “ (1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; davacı ile davalı arasında yapılan sözleşme hükümleri gereği sözleşmede vasfı belirlenen 4 farklı delici makinenin kiralanması kararlaştırılmış olup; takibe konu olan 2 adet faturanın içeriğinin de delici makina kira bedeline ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 4. maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemelerinin kiralananın taşınır taşınmaz olduğuna bakılmaksızın tüm kira ilişkisinden kaynaklanan davalarda görevli olduğu anlaşıldığından anılan yasal düzenlemeler, Yargıtay 6.HD.Başkanlığının 2015/12540 Esas, 2016/2978 karar sayılı ilamı ve benzer mahiyetteki kararları ile somut olay birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlığın kiralama sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşıldığından işbu davada görevli Mahkemenin İzmir Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu kanaatine varılmakla görev dava şartı olduğu…” gerekçesi ile Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının usulden REDDİ ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, Kararın kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde, kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde gönderme talebinde bulunulduğu takdirde dava dosyasının görevli İzmir Sulh Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında düzenlenen 28.11.2017 tarihli ”Delici Hizmet Sözleşmesi” başlıklı sözleşmede davacı müvekkili şirketin kendi personeli ve kendi delici makine ve ekipmanları ile davalı şirketin göstereceği yerde belirlenecek delme işlemi yapmayı kararlaştırdıklarını, uyuşmazlıkta delici makinelerin davalıya kiralanmasının söz konusu olmadığını, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, fatura alacağından kaynaklanan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmalıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar “(1)Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
A) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” şeklinde düzenlenmiştir.
Bunun yanında TTK.’nın 21. maddesi gereğince her iki tarafın tacir olması ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan davalar, taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması kaydıyla Borçlar Kanunu’nun havale hakkındaki 457-462 ve vedia hakkındaki 463-482. maddelerinde düzenlenen hususlardan doğan nispi nitelikteki ticari davalar yönünden de ticaret mahkemesi görevlidir.
Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk “davalarının” ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin 2.fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanunun 3. maddesi ise, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü içermektedir.
Bir hukuki işlemin veya fiilin Türk Ticaret Kanun’u kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığın, tacir olan taraflar arasında ticari işletmeleri ile (personeli ve sarf malzemeleri davacı yüklenici tarafından karşılanacak delici makinelerle ) ilgili olarak yaptıkları ”delici hizmet sözleşmesinden’ kaynaklı olarak düzenlenen faturaya istinaden yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, buna göre TTK’nun 3 ve 21. maddeleri gereğince tacir olan taraflar arasındaki delici hizmet sözleşmesinden kaynaklanan dava, nisbi ticari dava olup, aynı Kanun’un 5/1. maddesi gereğince uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde çözümlenmesi gerekirken mahkemece yukarıda yazılı yanlış gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-3 maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/01/2019 tarih ve 2018/485 Esas 2019/41 Karar sayılı hükmün 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince dava dosyasının Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunun kabulü nedeniyle davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf kanun yolu başvurusu aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avans iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 12/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.