Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1310 E. 2022/1775 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1310
KARAR NO : 2022/1775

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2019
NUMARASI : 2016/130 Esas 2019/147 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 03/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/11/2022

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/130 Esas ve 2019/147 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacı vekili 22/01/2016 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında tıbbi malzeme alım satımına dayalı ticari bir ilişki olduğunu, 05.03.2015, 18.03.2015, 11.05.2015, 22.06.2015, 01.07.2015, 03.08.2015, 15.09.2015, 06.10.2015 tarihli faturaları düzenlediğini, ve fatura konusu tıbbi malzemeleri davalıya teslim ettiğini, davalının ödemede bulunmadığını, alacağın tahsili amacıyla İzmir 14.İcra Müdürlüğü’nün 2015/16640 E sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini, takibin durduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, davalının haksız ve hukuka aykırı itirazının iptaline, takibin devamına, takip konusu alacağın %20sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 01/03/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın faturalara ilişkin malları müvekkili şirkete teslim etmediğini, müvekkilinin davacı tarafa bir borcunun olmadığını, davacının fatura konusu malları teslim ettiğini yazılı belgelerle kanıtlaması gerektiğini, davacı tarafından gönderilen bir kısım malların hatalı yada bozuk çıktığını, bu malların iade faturası kesilerek davacı tarafa iade edildiğini, davacı tarafın hatalı malları iade aldığını fakat iade faturayı defterlerine işlemediğini beyanla haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususlar:
Davacı ve davalı arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, davacının fatura konusu malları davalıya teslim edip etmediği, davacının davalıdan cari hesap alacağı olup olmadığı, var ise miktarı, itirazın haksız olup olmadığı, noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
DELİLLER:
Taraflarca sunulan Cari hesap ekstresi ve faturalar dosyamız içerisindedir.
İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün 2015/16640 Esas sayılı dosyası getirtilerek dosyamız arasına alınmış, söz konusu dosyanın incelenmesinde; Davacı … Şti. Tarafından davalı … Şti. Aleyhine 47.157,06 TL asıl alacak, 1.608,10 TL işlemiş faiz olmak üzere fatura alacağından kaynaklandığı anlaşılan toplam 48.765,16 TL asıl alacak, üzerinden icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 20.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 23.11.2015 tarihli dilekçesi ile alacaklı tarafa borcu bulunmadığından bahisle takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu görülmüştür.
Mahkememizce … Devlet Hastanesine, … Eğitim ve Araştırma Hastanesine ve … Üniversitesi Hastanesine müzekkere yazılarak; davaya konu faturalara konu malların Hastanelerine teslim edilip edilmediği, teslim edilmiş ise buna ilişkin belgelerin mahkememize gönderilmesi istenilmiş, … Eğitim ve Araştırma Hastanesince önce müzekkereye cevap verilmediği,, .. Üniversitesi Taşınır Kayıt Kontrol Birimi ve … Devlet Hastanesi Sağlık Tesisi Yöneticiliği tarafından Mahkememize gönderilen cevabi yazılarda davaya konu faturalara konu malzemelerin tesliminin yapılmadığının bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce dosya bir SMMM bilirkişisine tevdi edilerek taraf şirketlere ait ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yaptırılarak, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, dava konusu faturaların taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, davacının dava konusu faturalara nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı, icra takip dosyası ve işlemesi talep edilen faiz hususlarında rapor düzenlenmesi istenilmiş, SMMM bilirkişi tarafından düzenlenen 05/06/2017 havale tarihli raporda özetle ; Davacının incelemeye sunduğu 2015 yılına ait yevmiye defteri ile defteri kebir defterlerinin 6102 sayılı TTK’nun 64/3. maddesi uyarınca noter açılış onaylarının yaptırıldığı, 6100 sayılı H.M.K 222. maddesi 2.bendine göre delil vasfına sahip olma değerlendirmesinin takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere; 2015 yılına ait yevmiye defterine yapılması gereken noter kapanış tasdikinin süresinde yaptırıldığı,
Taraflar arasında tıbbi malzeme alım-satımından kaynaklanan ticari bir ilişki olduğu, davaya konu irsaliyeli faturalarda malın teslimine ilişkin isim ve/veya imza bulunmadığı, dosyada malın teslimine ilişkin başkaca bir belge (taşıma irsaliyesi-kargo fişi) olmadığı, malın teslimine ilişkin takdirin Mahkemeye ait olduğu,
Takibin toplam tutarı 47.157,06 TL olan 7 adet fatura alacağı üzerinden başlatıldığı, bu faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, 2014 yılından 2015 yılına devreden 6.619,17 TL davacı alacağının bulunduğu, davalının 6.809,47 TL nakit ödeme bulunduğu, ayrıca 1.691,98 TL iade faturası düzenlediği böylece davacıya toplam 8.501,45 TL ödemede bulunduğu, bu ödemenin 6.619,17 TL’sının 2014 yılından devreden alacaktan mahsup edilmesi gerektiği, kalan 1.882,28 TL’lık ödemenin de takibe konu edilen ilk fatura olan 1 nolu faturadan (1.882,28 TL – 401,20=1.481,08 TL) ve kalan bakiye olan 1.481,08 TL’nin de takibe konu olan 20 nolu faturadan mahsup edilmesi gerektiği (2.140,46 TL-1.481,08 TL = 659,38 TL) bunun sonucunda; takibe konu 05.03.2015 tarihli 1 nolu 401,20 TL bedelli faturadan dolayı davacının alacağının kalmadığı, 18.03.2015 tarih 20 no 2.140,46 TL bedelli faturadan ise 659,38 TL alacağının kalacağı, dolayısıyla davacının takibe konu faturalardan dolayı toplam 45.274,78 TL asıl alacağının bulunduğu tespit edilmiş olup, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 45.274,78 TL alacağının bulunduğu, takibin ise 47.157,06 TL asıl alacak üzerinden başlatıldığı,
İşlemiş faize ilişkin yapılan incelemede, faturada imzanın ve vade tarihinin bulunmadığı görülmekle birlikte 6102 sayılı TTK 1530.maddesine göre hesaplama yapılmış olduğu toplam 1.354,47 TL işlemiş faiz hesaplandığı, işlemiş faize ilişkin takdirin Mahkemeye ait olduğu olduğu yönünde görüşleri belirtilmiştir.
Mahkememiz 21/11/2017 tarihli celsesinde; … Eğitim ve Araştırma Hastanesine yeniden müzekkere yazılarak; 8 kalem göz cerrahi alet alımı ihalesine ilişkin idari şartname, ihale komisyonu kararı ve davacı vekilinin 06/06/2017 tarihli celsede mahkememize sunmuş olduğu tüm belgeler de eklenmek suretiyle davaya konu 000083 nolu faturadaki malların teslim alınıp alınmadığı sorulmasına dair ara karar verildiği, … Eğitim ve Araştırma Hastanesince mahkememize gönderilen 12/12/2017 havale tarihli 68878892-949 sayılı cevabi yazıda bahse konu malzemelerin kabulünün yapıldığına dair 5 adet muayene ve kabul komisyon raporu ile 1 adet taşınır işlem fişi çıktısının mahkememize gönderildiği görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın daha önce rapor düzenleyen SMMM bilirkişi … ile Dr. … ‘ e tevdii ile … Eğitim ve Araştırma Hastanesinden gelen yazı cevabı da göz önünde bulundurulmak suretiyle davacı tarafça davaya konu edilen faturalardaki malzemelerin davalı tarafa teslim edilip edilmediği, hastanece bildirilen malların davacıya ait olduğunun tespitinin mümkün olup olmadığı, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususlarında rapor düzenlemeleri istenilmiş, bilirkişi heyetince düzenlenen 04/05/2018 havale tarihli raporda özetle; Her iki firmanın da birbirleri ile aralarında tıbbi malzeme satımına dayalı ticari ilişkilerinin bulunduğu, 05.03.2015, 18.03.2015, 11.05.2015, 22.06.2015, 01.07.2015, 03.08.2015, 15.09.2015 ve 06.10.2015 tarihli faturalar ile davacı tarafça davalıya teslim edilerek faturalandırıldığı belirtilen tıbbi malzemelerin toplam bedelleri 47.989,88 TL olduğu, davacı tarafça 06.10.2015 tarihli 1.691,98 TL’lik faturanın ise düzenlenen toptan satış iade faturası ile iade edildiğinden hesaplamaya dahil edilmediği,
18.03.2015 tarihli faturanın … Devlet Hastanesine, 11.05.2015 tarihli faturanın … EA Hastanesine, 15.09.2015 tarihli ve 01.07.2015 tarihli faturaların … Üniversite Hastanesine davalı tarafından teslim edildiği yönünde davacı tarafça beyanda bulunulduğu, 30.05.2017 tarihli … Hastanesince 25558 sayılı teknik şartname kodu ile alımı yapılan malzemelerin bildirildiği, ancak bu teknik şartname kodu kapsamında alınan malzemelerin davacı tarafça teslim edildiği bildirilen malzemeler olmadığı, davacının 17.05.2017 tarihli dilekçe ekinde Sayın Mahkemeye sunduğu E-Kap Sorgu ekranında yer alan ve 2015/68757 kayıt numaralı teknik şartname ekindeki birim fiyat teklif cetvelindeki malzemeler olduğu, … Hastanesince bildirilen 10.04.2017 tarihli müzekkere cevabında, M446K758360 barkot numaralı ve M446K758040Z barkot numaralı malzemelerin taraflarına teslim edilmediği, bu malzemelerin alınmadığının bildirildiği, 05.04.2017 tarihli … Devlet Hastanesince gönderilen yazı ile davalı şirkete ait faturada belirtilen malzemelerin ilgili hastaneye tesliminin yapılmadığının belirtildiği, … EA Hastanesi tarafından yapılan 2015/27996 sayılı ihale komisyonu kararı kapsamında alınmasına karar verilen göz cerrahi alet alımı hususunda teklifin davalı firmada kaldığı ve davalı firma tarafından Harms colibri korneal forseps 4 adet ve Kapsilorfexis forsepsi eğik 8 adet temini yönünde karar alındığı, taraflarca 11.05.2015 tarihli fatura içeriğinde olduğu belirtilen her 2 ürünün kodlarının üretici firma tarafından verilen kodlarla örtüştüğü, bu sebeple KT5-508İ Katena marka kapsül tutma penseti ile K5-1700 marka korneal forseps ürünlerinin 11.05.2015 tarihli fatura içeriğindeki ürünler olduğu, 18.05.2015 tarihli 2. Kabul muayene ve kabul komisyon raporunda da 11.05.2015 tarih ve 083 no.lu takip konulu faturada yer alan ürünlerin mevcut komisyon kararı ile de örtüştüğü, 18.12.2017 tarihli … EA Hastanesi tarafından gönderilen yazı içeriği ile de bildirilmiş taşınır işlem fişinde de aynı ürünlerin davalı tarafından gönderilerek giriş kayıtlarının yapıldığının tespit edildiği,
05.06.2017 havale tarihli rapor ile tespit olunan 05.03.2015 tarihli fatura yönünden davacının alacağının kalmadığı, 18.03.2015 tarihli 20 numaralı faturadan davacının 659,38 TL alacağının kaldığı, davacının takibe konu faturalardan dolayı toplam 45.274,78 TL alacağının bulunduğu, takibin 47.157,06 TL üzerinden başlatıldığı, 11.05.2015 tarih 83 numaralı faturadan kaynaklı davacının teslimat yaptığı yönünde ve ürünün de … EA Hastanesine davalı tarafça teslim edildiği yönünde tereddüt bulunmadığı, 30.05.2017 tarihli … Hastanesi 2. Müzekkere cevabının dosya kapsamında tarafımızca tespit edilemediği, ancak ilgili ihaleler doğrultusunda davalı tarafça yapılan faturalandırmalar sebebi ile davacı firmaya ait Ulusal Bilgi Bankası kodunun kullanılmış olması ve bu bilgi bankasına ithal edilen ürünlerin kodlanmaksızın ihaleyi alan firmalara verilemeyecek olması sebebi ile bahsi geçen ürünlerinde tespit edilmiş olmasının söz konusu olacağı,
05.06.2017 havale tarihli raporda davacı ticari defterlerinin incelendiği, yukarıda malın teslimine ilişkin yapılan değerlendirmeler ışığında takip tarihi itibariyle davacının davalıdan takibe konu faturalardan dolayı 45.274,78 TL alacağının bulunduğu, takibin ise 47.157,06 TL asıl alacak üzerinden başlatıldığı, 05.06.2017 havale tarihli raporda işlemiş faize ilişkin tespitin yapıldığı nihai takdirin Mahkemeye ait olduğu görüş belirtilmiştir.
Mahkememiz 13/09/2018 tarihli celsesinde dosyanın en son rapor düzenleyen bilirkişilere yeniden tevdii ile davalı vekilinin itirazlarını karşılar şekilde ayrıca davaya konu edilen tüm faturalardaki malların davalı tarafa teslim edilip edilmediği, hizmete ilişkin dava konusu faturalardaki hizmetleri davalı tarafa verilip verilmediği, … Üniversitesi ve … Eğitim Ve Araştırma Hastanesince bildirilen malların davacı tarafından davalıya teslim edilen mallar olup olmadığının denetime elverişli bir şekilde daha açıklayıcı olarak, faturalardaki malların isim farklılıkları nedeninin ve faturalardaki malların hastaneler tarafından bildirilen mallarla aynı olduğu yönündeki tespitin de denetime elverişli bir şekilde ortaya konulması için ek rapor düzenlenmesine dair ara karar kurulduğu, dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edildiği, bilirkişi heyetince düzenlenen 25/12/2018 havale tarihli ek raporda özetle; 11.05.2015 tarih 83 numaralı faturadan kaynaklı davacının teslimat yaptığı yönünde ve ürünün de … EA Hastanesine davalı tarafça teslim edildiği yönünde tereddüt bulunmadığı, bu fatura bedelinin de 23.881,91 TL olduğu,
Diğer faturalar yönünden ise ilk raporda incelendiği üzere ilgili ihaleler doğrultusunda davalı tarafça yapılan faturalandırmalar sebebi ile davacı firmaya ait Ulusal Bilgi Bankası kodunun kullanılmış olması ve bu bilgi bankasına ithal edilen ürünlerin kodlanmaksızın ihaleyi alan firmalara verilemeyecek olması sebebi ile bahsi geçen ürünlerin faturalandırılmasının yapıldığı, 05.06.2017 tarihli rapor ile takibe konu irsaliye faturalar üzerinde (11.5.215 hariç) malın teslimine ilişkin taşıma irsaliyesi kargo fişi gibi belgelerin olmadığı, davalının ticari defterlerini sunmamış olması sebebi ile inceleme yapılamadığı,
11.05.2015 tarihli 83 numaralı fatura bedeli olan 23.881,91 TL dışındaki diğer faturalar yönünden ilgili ihaleler doğrultusunda davalı tarafça yapılan faturalandırmalar sebebi ile davacı firmaya ait Ulusal Bilgi Bankası kodunun kullanılmış olması ve bu bilgi bankasına ithal edilen ürünlerin kodlanmaksızın ihaleyi alan firmalara verilemeyecek olması sebebi ile bahsi geçen ürünlerinde bedelinin ödenip ödenmeyeceğinin takdirinin Mahkemeye ait olduğu yönünde görüşleri belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava, itirazın iptali davasıdır.
Davacının cari hesaptan kaynaklı davalıdan alacaklı olduğundan bahisle davalı aleyhine icra takibi yaptığı, davalının takibe itiraz etmesi üzerine davacının mahkememizde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraflara ait uyuşmazlık konusu döneme ilişkin defterlerini sunmaları yada yerlerini bildirmeleri için süre verilmiş, davalı taraf defterlerini mahkememize ibraz etmemiş, davacı defterlerinin incelenmesi için dosya mahkememizce SMMM bilirkişi …’ a tevdii edilmiş davacı defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
SMMM bilirkişi … ‘ dan aldırılan 05/06/2017 tarihli ve SMMM bilirkişi … ile Dr. …’ den aldırılan ve dosyaya sunulan 04/05/2018 tarihli kök ve 25/12/2018 tarihli ek raporların denetime elverişli ve açık olması nedeniyle mahkememizce itibar edilmiştir.
Burada çözümü gereken husus davacının davaya konu faturalara ilişkin malları davalıya teslim edip etmediği hususudur.
Davacı tarafça 18.03.2015 tarihli faturanın … Devlet Hastanesine, 11.05.2015 tarihli faturanın … Eğitim ve Araştırma Hastanesine, 15.09.2015 tarihli ve 01.07.2015 tarihli faturaların … Üniversite Hastanesine teslim edilen malzemelere ilişkin olduğu yönünde beyanda bulunulduğu, Mahkememizce … Devlet Hastanesi ve … Üniversitesi Hastanesince yapılan yazışmalar sonucunda davacı tarafça teslimi yapıldığı iddia olunan fatura konusu malzemelerin tesliminin yapılmadığının anlaşıldığı, 11.05.2015 tarih 23.881,91-TL bedelli fatura konusu malzemelerin davacı tarafından tesliminin yapıldığının … Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 12/12/2017 havale tarihli yazısı ile sabit olduğu, davacı tarafından 05.03.2015 tarih 401,20 TL bedelli, 18.03.2015 tarih 2.140,46 TL bedelli, 11.05.2015 tarih 23.881,91-TL, 22.06.2015 tarih 1.611,10 TL bedelli, 01.07.2015 tarih 1.691,98-TL bedelli, 03.08.2015 tarih 531,00 TL bedelli, 15.09.2015 tarih 16.899,41 TL bedelli faturalara ilişkin malların tesliminin sağlandığının ispatlanamadığı, bu faturalarla ilgili teslime ilişkin bir belgenin davacı tarafça sunulmadığı anlaşıldığından bu faturalara ilişkin talebin reddine, teslimi ispatlanan 11/05/2015 tarih 23.811,91-TL bedelli faturaya ilişkin olarak davanın kabulü…” gerekçesi ile davanın KISMEN KABULÜ ile, davalı borçlunun İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün 2015/16640 Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ İLE; takibin, 23.881,91 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 23.881,91 TL üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, takip tarihinden itibaren 23.881,91 TL asıl alacağa yasal faiz uygulanmasına, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirket yetkilisi … ile müvekkili şirket arasında yapılan mail yazışmalarında davalı şirket yetkilisinin açık bir şekilde borcu olduğunu ikrar ettiğini, taraflar arasında uzun yıllardır süregelen ticari teamülün davalı tarafından suistimal edilmesinin ahlaka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkili şirket tarafından kesilen fatura ve faturaya konu tıbbi malzemelerin olduğu kargoların … Kargo ile davalı şirkete gönderildiğini ve davalı şirket personelleri … ile … tarafından teslim alındığını, davalı şirketin ticari defterlerini sunmayarak kendi lehine hak çıkarmaya çalıştığını, yerel mahkemenin bazı malların davalıya teslim edildiğinin ispat edilemediği gerekçesinin doğru olmadığını, davalı şirketin ihale sonucu Hastaneye teslim ettiği ürün için kullanılan kodu Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankası sisteminde ithalatçısının müvekkili şirket olduğunun gürüleceğini ayrıca faturalar ile ilgili BS ve BA formlarının celbedilmesi gerektiğini, faturalara konu ürünlerin teslimi ile ilgili tanık dinletme taleplerinin kabulünün gerektiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
”…İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
İii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2017/19-824 E., 2019/885 K.; 25.11.2020 tarihli ve 2017/(19)11-894 E., 2020/942 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.
Dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Eldeki davada, uyuşmazlığın her iki tarafı tacir olup, uyuşmazlık konusu iş her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgilidir. Bu nedenle fatura, faturaların delil olma niteliği üzerinde de durmakta yarar vardır.
Dava konusu faturanın düzenleme tarihi itibariyle somut olay bakımından uygulanması gereken 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) fatura tanımlanmamıştır.
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesine göre; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdî bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdî ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdî ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticarî defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdî ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticarî defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir.
Davanın açıldığı tarihte ve yargılama sırasında yürürlükte bulunan HMK’nın “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır”.şeklindedir
7251 sayılı Kanunu’nun 23. maddesi ile yapılan değişiklik ile 6100 sayılı Kanun’un 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir;“Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz”.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; eldeki davada, ticarî nitelikteki satış sözleşmesi nedeniyle düzenlenen faturaya dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine ilişkin itirazın iptali talep edilmiştir. Davalı taraf ise icra takibine itirazında ve süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde; dava konusu alacak nedeniyle davacı şirket yetkilisine 24.05.2013 tarihli ve 3.400TL tutarında senet verildiğini, bedeli ödenen senedin davacı şirket tarafından iade edildiğini, ayrıca fatura borcuna mahsuben 24.05.2013 tarihinde 2.600TL ve 4.000TL tutarındaki makbuzlarla ödeme yapılarak borcun fazlası ile ödendiğini bildirmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun icra takibi ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 222/3 maddesine göre, usulüne uygun tutulan ticarî defter kayıtlarının sahibi lehine delil olabilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticarî defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiğinden mahkemece sadece davalı defterlerine dayalı olarak davanın reddi isabetli değildir.
Davalının açıklanan savunması, borcun kaynağını oluşturan olgunun (satım akdînin) ve bundan doğan borcun varlığının kabulünü içermekle birlikte, bu borcun ödendiği yönündedir. Bu hâlde davalı taraf borcu ödediğine ilişkin savunmasını kanıtlamakla yükümlüdür. Eş söyleyişle, somut olayda ispat külfeti davalıya aittir. Davacı, davalının bu kabul beyanı nedeniyle alacağının varlığını kanıtlamak yükümlülüğünden kurtulmuş; buna karşılık davalı, borcu ödediğini kanıtlamakla yükümlü hâle gelmiştir. Ancak davalı tarafından dosyaya sunulan ödeme belgeleri davacıdan elde edilmiş belgeler değildir. Zira, mahkemece Sosyal Güvenlik Kurumuna yazılan müzekkere cevabında da ödeme belgelerinde adı geçen kişinin davacı şirket çalışanı olmadığı bildirilmiştir. Bu durumda davalı tarafça ödeme savunması kanıtlanamamış olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.06.2021 tarih ve 2017/(19)11-2742 Esas 2021/853 Karar sayılı Kararı)
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlıkta, dosyada mevcut somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun ve hükme esas alınmaya layık olan bilirkişi raporu, bilirkişi heyet rapor ve ek raporun da da açıkça belirtildiği üzere yapılan ihaleleri kazanması üzerine davalı tarafından dava dışı hastanelere teslimi yapılan malların, davacı tarafından ithal edilen ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankası sisteminde davacı firmaya ait kodların kullanıldığı mallar olduğu, buna göre bu malların davacı tarafından davalıya teslim edildiğinin kabulü ile tüm dosya münderecatına göre, takip tarihi itibariyle takibe konu faturalardan dolayı davacı şirketin davalı şirketten 45.274,78.TL alacağının bulunduğu, takibin ise 47.157,06.TL asıl alacak üzerinden başlatıldığı, dava değerinin de asıl alacak miktarı olarak belirtilip harcının yatırıldığı, davalı şirket tarafından da kendisine teslim edilen faturalara konu borcun ödediğinin yargılama sırasında kesin delillerle kanıtlanamamış olup, takip konusu alacağın likit ve belirlenebilir olması da dikkate alınarak mahkemece 45.274.78.TL asıl alacak yönünden davanın kısmen kabulü ile 45.274.78.TL yönünden itirazın iptaline ve hükmedilen miktarın %20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken yukarıda yazılı yanlış değerlendirme ile davanın 23.881.91.TL asıl alacak yönünden kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiştir.
Ancak, bu yanılgının giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kısmen kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca hüküm kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenle;

I-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KISMEN KABULÜ ile İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2019 tarih ve 2016/130 Esas 2019/147 Karar sayılı hükmün 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
II-KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE
“1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalının İzmir 14. İcra Müdürlüğü’nün 2015/16640 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı İTİRAZIN 45.274.78.TL asıl alacak yönünden KISMEN İPTALİ ile TAKİBİN 45.274.78.TL asıl alacak yönünden DEVAMINA, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Hükmolunan 45.274.78.TL üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 3.092,72. TL ilam harcından peşin olarak alınan 805,33.TL harcın tenzili ile bakiye 2.287,39.TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 29,20.TL başvuru harcı, 805,33.TL peşin harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 206,80.TL tebligat ücreti, 850,00.TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.056,80.TL yargılama giderinden kabul ve red oranı da dikkate alınarak takdiren 1.014,61.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar ittihazına mahal olmadığına,
6-Davacı bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden hesap ve takdir olunan 9.200,00.TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden hesap ve takdir olunan 1.882.28.TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-HMK’nun 333. maddesi gereğince yatırılan gider/delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,” şeklinde HÜKÜM TESİSİNE,
III-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
IV-Davacıdan alınan istinaf karar peşin harcının davacıya iadesine,
V-Davacı tarafın yatırmış olduğu 44,40 TL istinaf karar harcının davacıya iadesine,
VI-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 121,30-TL başvuru harcı ve 15,50-TL tebligat ve dosya gidiş dönüş masrafı olmak üzere toplam 136,80-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
VII-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VIII-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ikmali/iadesi ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’ nın 362/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 03/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.