Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1305 E. 2022/1774 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1305
KARAR NO : 2022/1774

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2019
NUMARASI : 2017/300 Esas 2019/169 Karar
DAVA : MENFİ TESPİT
KARAR TARİHİ : 03/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/11/2022

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/300 Esas ve 2019/169 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle; Davalı alacaklının müvekkilleri aleyhine İzmir 5.İcra Dairesi’nin 2017/826 esas sayılı dosyası ile 18.01.2011 tarihli genel kredi sözleşmesine dayalı olarak 121.924,13-TL asıl alacak, 419.696,91- TL işlemiş faiz miktarı olmak üzere toplam 541.621.04 TL olarak ilamsız icra takibi başlattıklarını, genel kredi sözleşmesinde temerrüt faiz oranına ilişkin olarak hiçbir faiz oranının belirtilmediğini, % 39 oranında faiz oranını kabul etmenin mümkün olmadığını, faiz miktarının fahiş olduğunu belirterek sözleşme ve TBK hükümleri 3095 sayılı faiz kanunun değerlendirilerek takibe konu temerrüt faiz oranının belirlenmesini, müvekkillerinin İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2017/826 esas sayılı dosyasında şimdilik 10.000.00-TL yönünden borçlu olmadıklarının tespiti ile davanın kabulüne, %20 kötü niyet tazminatına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı bankaya yüklenmesine karar verilmesini talep ve etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların bankanın Heykel/Bornova Şubesi müşterisi … Şti. nin ortakları olup, borçlu şirket adına kullanılan 18.01.2011 tarihli Kredi Genel Sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kredi sözleşmesinden doğan kredilerin ödenmediğinden ihtarnamenin keşide edildiğini, davalılar hakkında İzmir 5. İcra Dairesinin 2017/826 E. sayılı dosyası ile takibe başlandığını, borçluların borca itirazı üzerine takibin durduğunu, davacılar tarafından icra takibine yapılan itirazda borca itiraz edildiği halde, asıl borca yönelik bir beyan ve itirazda bulunmadıklarını, tüm taleplerinin faiz oranına yönelik olduğunu belirterek davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, dosya ve ekleri bilirkişiye tevdi edilerek, davacının davalıya borçlu olup olmadığı, borçlu ise miktarı, davacıdan tahsil edilen borç olduğu takdirde bu miktarın davacıya iadesine gerekip gerekmediği yönünden rapor aldırılmıştır.
Bilirkişi …’ tarafından hazırlanan 05/12/2017 havale tarihli kök rapor ile 04/12/2018 havale tarihli ek rapor hükme esas alınmıştır.
Davacılar vekili 05/04/2018 havale tarihli beyan ve değer arttırım dilekçesinde; fazlaya ilişkin dava ve talep haklarını saklı tutarak davalı şirket aleyhine açtıkları davada , dava dilekçesinde talep ettikleri 10.000,00-TL na ek olarak 12.888,44-TL daha arttırarak arttırdıkları kısım ile dava dilekçesinde talep ettikleri miktarların birleştirilmesiyle toplamda 22.888,44-TL lik kısım için müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitini talep ettiklerini, bilirkişi raporuna itirazlarının kabulü ile bilirkişiden ek rapor alınmasını talep ettiklerini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan, borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İİK’nun 72.maddesi uyarınca, borçlu icra takibinden önce veya takipten sonra borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.
Davacı eldeki davayı, İzmir 5. İcra Dairesi’nin 2017/826 Esas sayılı dosyası ile aleyhine başlatılan icra takibinden sonra açmıştır.
Eldeki davada. davalı banka ile dava dışı asıl borçlu … Şti arasında 18.01.2011 düzenleme tarihli 750.000-TL limitli Kredi Genel Sözleşmesi akdedildiği, davacılar … ve …’ın sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, her birinin kefalet limitinin 750.000.00-TL olarak belirlendiği, sözleşmeye istinaden dava dışı asıl borçlu şirkete krediler kullandırıldığı, kredi ödemelerindeki aksamalar üzerine 386.891.08-TL borç bakiyesinin 29.03.2013 tarihinde yapılan protokol kapsamında yeniden yapılandırılarak aylık 9.460.68-TL taksitle ödenmek üzere 60 ay geri ödeme planına bağlandığı, kredinin 3 taksitinin ödenmesine rağmen takip eden taksitlerin ödenmemesinden Kredi Genel Sözleşme hükümleri uyarınca kredi hesabının 31.10.2013 tarihinde kat edildiği, davacılara keşide edilen ihtarname ile davacıların temerrüte düştükleri, kredi hesabına 04.11.2013-28.11.2016 tarih aralığında toplam 260.500,00-TL tahsilat sağlanmış ise de riskin devam etmesi üzerine davalı banka tarafından davacılar aleyhine davaya konu İzmir 5. İcra Dairesi’nin 2017/826 esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibine başlandığı, davacılar tarafından borca ve tüm ferilerine itiraz edilerek takibin durdurulduğu, davalı banka tarafından davacılar aleyhine karşı herhangi bir itirazın iptali davası açılmadığı, davacıların icra takibine konu banka alacağına uygulanan faiz ve faiz oranı yönünden şimdilik 10.000,00-TL bakımından borçlu olmadıkları yönünde iş bu menfi tespit davasını açtıkları,bilirkiş raporundan sonra dava değerini 22.888.44 TL na arttırdıkları, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda: 27.01.2017 takip tarihi itibariyle; 121.924,13-TL asıl alacak, 377.912,83-TL İşlemiş faiz, 18.895,64-TL faizin % 5 gider vergisi; 518.732,60-TL Krediler genel toplam, 256,46-TL İhtarname masrafı, 400,00-TL İhtiyati haciz vekalet ücreti, 81,60-TL İhtiyati haciz masrafı olmak üzere 519.470,66-TL genel toplam banka alacağının tespit edildiği, tespit edilen toplam: 519.470,66-TL banka alacağından tahsilinde tekerrür olmamak kaydı ile davacılar … ve …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduklarının belirlendiği, davalı bankanın taraflar arasında akdedilen Kredi Genel Sözleşmesinin 19. Madde hükümleri ve banka faiz tebliği gereğince takip tarihinden itibaren 121.924,13-TL asıl alacağa yıllık % 39 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisini uygulama ve talep yetkisinin bulunduğu, bu haliyle bilirkişi tarafından hesaplanan işlemiş faiz ve işlemiş faizin gider vergisi toplamının, takip tutarında belirtilen aynı kalem alacaklar toplamından 22.888.44 TL eksik olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda izah olunan nedenlerden ötürü, davacıların dava konusu takip nedeniyle davalı bankaya takibin ferileri bakımından 22.888.44-TL borçlu olmadıkları, takibe konu bu miktardan sorumlu bulunmadıkları, bu bedel bakımından borçlu olmadıkları anlaşıldığından, davanın kabulüne dair aşağıdaki hükmün tesisi gerekmiş, davalı bankanın kötü niyeti sabit olmadığından davacılar yararına kötü niyet tazminatı hükmedilmemiş, davacılar tarafından iş bu dava sebebiyle yapılan yargılama giderleri davalı bankaya yükletilmiş, ayrıca hüküm altına alınan alacak tutarı bakımından davacılar yararına nispi vekalet ücreti takdir olunmuştur…” gerekçesi ile davanın KABULÜ ile davacıların İzmir 5.İcra Dairesi’nin 2017/826 Esas sayılı icra takip dosyası uyarınca davalı bankaya 22.888,44.TL borçlu olmadıklarının tespitine, koşulları oluşmadığından davacılar yararına kötü niyet tazminatı takdirine yer olmadığına karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; her ne kadar mahkeme tarafından davanın 22.888,44.TL yönünden kabulüne karar verilmiş ise de; dosyada alınan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde yeni bir rapor alınması taleplerinin kabul edilmemesinin ve müvekkillerinin davalı tarafa daha fazla miktarda borçlu olmadığının tespit edilmemesinin hatalı olduğunu, yapılandırma (protokol) başlıklı ek sözleşmenin başlık kısmında tüketici kredisi yazılı olduğundan TBK’nun 88 ve 120 maddelerinin uygulanması gerektiğini, yıllık %39 temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, temerrüt tarihinden önce yapılan ödememe tarihinden itibaren faiz hesaplamasını kabul edilemeyeceğinden Ekim 2013 ile 11 Şubat 2014 tarihleri arasında hesaplanan 66.786,63.TL faiz miktarının fazla olduğunu, hukuka aykırı ve eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna dayanılarak verilen kararın kaldırılması gerektiğini, bilirkişi raporunda protokoldeki muaacceliyet kavramının temerrüt olarak yorumlanmasının kabul edilemeyeceğini, faize faiz işletilemeyeceğini, icra takip talebinde 06.01.2017 tarihi faiz başlangıç tarihi belirlenmesine rağmen bilirkişi tarafından takip talebine aykırı olan ilk ihtarname tarihinden faiz hesaplaması yapılmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafın kötü niyet tazminatına mahkum edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak yapılan icra takibinden dolayı kefillerin kısmen borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle takibe dayanak borcun dava dışı şirket tarafından kullanılan ve davacıların kefil oldukları genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmasına, uyuşmazlığın tüketici kredisinden değil genel kredi sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle TBK.’nun 88 ve 120. maddelerinin uygulanmasının mümkün olmamasına, bilirkişi raporunda akdi faiz ve temerrüt faizi tarihlerinin, faiz oranlarının doğru belirlenmesine, hükme esas alınan bilirkişi rapor ve ek raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, yargılamada eksiklik bulunmamasına, davalı alacaklının icra takibinde kötü niyetli olduğunun ispatlanamamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2019 tarih ve 2017/300 Esas 2019/169 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70.TL maktu karar harçtan peşin olarak alınan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 03/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.