Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1291 E. 2022/2006 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1291
KARAR NO : 2022/2006
KARAR TARİHİ: 06/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2018
NUMARASI : 2015/118 Esas 2018/1156 Karar
DAVANIN KONUSU : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
BAM KARAR TARİHİ : 06/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/12/2022
Davalı … vekili ile davalı … vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili İzmir 14.Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği 13/06/2014 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin harçtan muaf olduğunu, alacağın kamu alacağı niteliğinde olduğunu, asıl borçlu … A.Ş. ile … A.Ş. arasında genel kredi sözleşmesinin imza altına alındığını, sözleşme doğrultusunda adı geçen şirkete kredi kullandırıldığını, diğer davalıların da sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine kredi hesabının 11/08/1998 tarihinde kat edilerek bu durumun İzmir 5. Noterliği’ nin 20815 yevmiye nolu ihtarnamesi ile bildirildiğini, borcun ödenmemesi üzerine İzmir 12. İcra Müd.’ nün 2013/6502 E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, borçluların takibe itiraz ettiklerini, davalıların borçtan müteselsilen sorumlu bulunduklarını, bu sebeple itirazın yersiz olduğunu, davalıların faiz oranı ve işlemiş faiz miktarına itiraz ettiklerini ancak işlemiş faiz miktarı ile faiz oranlarının taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olduğunu, takip tarihinden sonra işleyecek faiz bakımından ödeme emrinde işletilecek faiz olarak sehven % 0 yazıldığını, bu rakamın % 13,75 olması gerektiğini belirtmiş davalıların İzmir 12. İcra Müd.’ nün 2013/6502 E. sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, takip sonrası işleyecek faiz miktarının takip tarihinden itibaren % 13,75 üzerinden hesaplanmasına, % 20 icra inkar tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … İzmir 14.Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği 18/09/2014 tarihli cevap dilekçesinde; İcra takibinde dayanak gösterilen sözleşmelerin 1998 yılı ve öncesinde düzenlendiğini, takip tarihi olan 21/05/2013 tarihi göz önüne alındığında aradan 16 yıla yakın bir süre geçtiğini, B.K. ve TTK’ ya göre zaman aşımı süresinin 10 yıl olduğunu, 10 yıllık zaman aşımı süresinin geçtiğini, alacakların zaman aşımına uğradığını, alacak ile ilgili 6183 Sayılı Yasa’ nın uygulanması halinde de zaman aşımı süresinin 5 yıl olduğunu, 5 yıllık sürenin alacağın davacıya temlik edilmeden önce dolduğunu, alacağın bu açıdan da zaman aşımına uğradığını, takibe dayanak sözleşmeler ile ilgili davalı … ve diğer borçlulara ait taşınmazların satışlarının yapıldığını, ayrıca … Bank tarafından haciz işlemleri yapıldığını, takibe konu borcun tahsil edildiğini, sözleşmeler ve hesap kat ihtarnamesinin icra müdürlüğü ve mahkeme dosyalarına sunulmadığını, faize yapılan itirazın haklı ve yerinde olduğunu, ödeme emrinde tahsili istenen masraf adı altındaki alacağa ilişkin açıklama bulunmadığını belirtmiş davanın reddine, % 40 icra inkar tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş., davalı … AŞ. ve davalı … İzmir 14.Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği 19/09/2014 tarihli cevap dilekçesinde; İcra takibinde dayanak gösterilen sözleşmelerin 1998 yılı ve öncesinde düzenlendiğini, takip tarihi olan 21/05/2013 tarihi göz önüne alındığında aradan 15 yıldan fazla bir sürenin geçtiğini, 6098 Sayılı B.K.’ nun 110. Maddesine göre 10 yıllık zaman aşımı süresinin geçtiğini, alacakların zaman aşımına uğradığını, alacak ile ilgili 6183 Sayılı Yasa’ nın uygulanması halinde de zaman aşımı süresinin 5 yıl olduğunu, 5 yıllık sürenin alacağın davacıya temlik edilmeden önce dolduğunu , alacağın bu açıdan da zaman aşımına uğradığını, takibe dayanak sözleşmeler ile birlikte borçlular adına kayıtlı menkul ve gayri menkullerin ipotek edildiğini, ipotekli taşınmazlar ile menkullerin icra vasıtası ile satıldığını, satışlar ile borçluların hesaplarına konulan hacizler sonucu … Bank A.Ş.’ ye ait tüm alacakların tahsil edildiğini, faize itirazın haklı ve yerinde olduğunu belirtmiş davanın reddine, % 20 icra inkar tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
…”Toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; Davacı tarafça, Davalı … A.Ş. tarafından kullanılan kredilerden kaynaklanan borcun ödenmediğinden bahisle alacağın tahsiline yönelik olarak davalılar hakkında İzmir 12. İcra Müd. 2013/6502 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalıların takibe itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafça itirazın iptaline yönelik olarak eldeki davanın açıldığı, davalı tarafça zamanaşımı definin ileri sürüldüğü ancak dava ve takip konusu edilen alacağın niteliği gözönüne alındığında 5411 Sayılı Yasa’ nın 141 maddesi gereğince 20 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu bu sürenin takip ve dava tarihi itibariyle henüz dolmadığı bu sebeple davalıların zaman aşımı def-i ve itirazının reddinin gerektiği ,… Bankası ( … Bank) ile davalı … A.Ş. arasında toplam bedeli 2.000,00 TL olan genel kredi sözleşmesinin imza altına alındığı diğer davalıların sözleşmeyi müteselsil kefil ve müteselsil borçlu sıfatıyla imzaladıkları , 26/07/1996 tarihli 500,00 TL, 21/10/1997 tarihli 20.000,00 TL , 03/06/1997 tarihli 31.200,00 TL , 22/09/1997 tarihli 50.000,00 TL , 22/09/1997 tarihli 13.000,00 TL , 06/02/1998 tarihli 10.000,00 TL , 06/07/1998 tarihli 130.000,00 TL’ lik sözleşmelerle TL sözleşme tutarının 256.700,00 TL’ ye çıkartıldığı , döviz (DM) olarak ta 26/07/1996 tarihinde 500.000,00 DM , 06/03/1997 tarihinde 100.000,00 DM , 03/06/1997 tarihinde 650.000,00 DM , 27/06/1997 tarihinde 2.000.000,00 DM olmak üzere toplam 3.250.000,00 DM tutarında sözleşme yapıldığı , kredi geri ödemelerinin yapılmaması üzerine … Bankası A.Ş. İzmir Şubesi tarafından İzmir 5. Noterliği’ nin 11/08/1998 tarih 20815 yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiği ve 304.970,01 TL nakit kredi borcunun 9.783,60 TL ve 1.100.000,00 DEM , gayri nakdi kredi borcunun açık kalan 847.928,89 DEM açık kalan ihracat taahhüdüne ilişkin doğacak KKDF , BSMV ve Damga vergisinin 1 gün içinde ödenmesinin talep edildiği, ihtarnamenin davalılara 13/08/1998 tarihinde tebliğ edildiği , davalıların 15/08/1998 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü , … Bankası A.Ş. İzmir Şubesi alacağının … ye temlik edildiği , … tarafından da 27/02/2016 tarihli Kredi Alacağı Temlik Sözleşmesi ile alacağın davacı … AŞ. ye devredildiği ve davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 464.547,34 TL asıl alacak, 2.324.616,48 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.789.163,70 TL alacaklı olduğu, davacının icra takibinde 510.373,45 TL asıl alacak, 1.136,983,83 TL birikmiş faiz 1,227,96 TL masraf olmak üzere toplam 1.648,585,29 TL talep ettiği , temerrüt faizi açısından HMK 26. maddesi gereğince talep ile bağlı kalınmasının gerektiği , 464.547,34 TL asıl alacak, 1.136.983,88 TL temerrüt faizi toplamı olan 1.601.531,22 TL üzerinden davalı tarafça icra takibine yapılan itirazın haksız ve yersiz olduğu, davacı tarafça icra takibinde ayrıca 1.227,96 TL masraf talep edildiği ancak talep edilen masraf ile ilgili davacı tarafça belge sunulamadığı ve davacının masraf talebinin reddinin gerektiği incelenen tüm dosya kapsamı ile anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; alacaklı tarafından, ihtarnamede belirtilen toplam 3.250.000DEM ‘in tahsili için, ihtarnamenin düzenlendiği 11.08.1998 tarihinden İzmir 12. İcra Müdürlüğünün 2012/6502 sayılı icra takibine kadar, hiçbir icrai işlem yapılmadığını, söz konusu ihtarname ile icra takibi arasında yaklaşık 14 yıl geçtiğini, takibe dayanak gösterilen ihtarnamede belirtilen 3.250.000DEM alacağın, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2016/9425E.-2017/1396K. Sayılı 07.02.2017 tarihli hükmünün zamanaşımına uğradığını, aksi yönde kurulan yerel mahkeme hükmünün kaldırılması gerektiğini, müvekkili açısından zamanaşımını kesen işlemlerin, yalnızca müvekkil aleyhinde yapılan işlemler olduğunu, söz konusu ipoteğin paraya çevrilmesi hususundaki icra dosyalarında 17 adet taşınmazın satışının yapıldığını, bunlardan sadece 3 tanesinin müvekkiline aitt olduğunu, müvekkili açısından zamanaşımı süresinin hesabında, söz konusu 3 adet taşınmaza ilişkin yapılan işlemlerin gözönünde bulundurulması gerektiğini, ancak zamanaşımı iddialarının yerel mahkemece gözönünde bulundurulmadığını, bu açıdan hiçbir inceleme yapılmadığını, eksik inceleme neticesinde kurulan hükmün kaldırılması gerektiğini, yerel mahkeme hükmünün dosyada düzenlenen bilirkişi raporuna dayandığını, yerel mahkeme dosyasında düzenlenen bilirkişi raporu ve ek raporların, talimat dosyasında düzenlendiğini, rapor düzenlenirken esas alınan kayıt ve belgelerin mahkeme dosyasında bulunmadığını, bu nedenle bilirkişi raporlarının denetime elverişli olmadığını ve rapora esas kayıtların mahkeme dosyasına alınması hususundaki istemlerinin mahkemece yerine getirilmediğini, bilirkişi raporlarının denetime elverişli olmadığını, hukuka aykırı olarak düzenlenen raporların dayanak yapıldığı yerel mahkeme hükmünün kaldırılması gerektiğini, yerel mahkeme yargılaması boyunca diğer davalı/borçlu şirketler aleyhinde düzenlenen icra dosyaları ve müvekkil aleyhinde düzenlenen ipoteğin paraya çevrilmesi hususundaki icra dosyaları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadığını, eksik inceleme neticesinde kurulan hükmün kaldırılması gerektiğini, yerel mahkeme dosyasında düzenlenen 04.06.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda yargılamaya konu takibin, ihtarnamede belirtilen tüm borçları kapsadığının tespit edildiğini, bu tespit ışığında, ihtarnamede belirtilen bir kısım alacak hakkında, daha evvel İstanbul 3. İcra Müdürlüğü 2013/4351 sayılı dosyasıyla icrai işlem yoluna gidildiğini ve iki takibin mükerrer olduğunun açık olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.04.2001 Tarihli ve 2001/12-354 E. 2001/367 K. Sayılı Kararı ve 45. Madde ile İlgili Uygulamanın Yeni Kuralları ve Yargıtay 12. ve 19. Hukuk Dairelerinin istikrar bulan içtihatları ışığında, “tahsilde tekerrür olmamak kaydı” şartı usule ilişkin olduğunu, mükerrer olduğu belirtilen dosyalarda tahsilat olup olmamasının bu şartı değiştirmeyeceğini, belirtilen nedenle mükerrerlik nedeniyle yargılamaya konu icra dosyasının iptali gerekirken, aksi yönde kurulan yerel mahkeme hükmünün kaldırılması gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemenin yargılaması devam ederken davacı tarafın … A.ş. İken … Şirketi olarak değiştirdiğini, mahkemenin UYAP kayıtlarında, davacı sıfatında bulunan şirket … Şirketi olup, yerel mahkemenin gerekçeli kararının bu şirkete tebliğe çıkarıldığını, ancak yerel mahkemece kurulan gerekçeli kararda davacı …. A.ş. olarak belirtildiğini, bu nedenle kararın kaldırılması gerektiğini, bilirkişi raporlarının denetime elverişli olmadığını, hukuka aykırı olarak düzenlendiğini, kayıtların mahkeme dosyasına celp edilmesi yönündeki beyanlarının yerel mahkemece reddedilmemesine rağmen, gereğinin yapılmadığını, açıkça denetime elverişsiz raporların dayanak yapıldığı yerel mahkeme hükmünün istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini, bilirkişi raporlarında zamanaşımı ve diğer iddialarının gözönünde bulundurulmadığını, bu hususlarda hiçbir inceleme yapılmadığını, yerel mahkemece müvekkilinin adli yardımdan faydalandırılması istemi kabul edilmediğinden ve müvekkilinin ekonomik gücü yeterli olmadığından, yeni bir bilirkişi incelemesi talebinde bulunulamadığını, belirtilen nedenle müvekkilinin iddia ve beyanlarının araştırılması ile kendini savunma hakkının kısıtlandığını, hukuka aykırı düzenlenen raporlara dayanak hükmün kaldırılması gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalıların borçlu ve kefil olduğu genel kredi sözleşmelerinden doğan kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçelerinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Asıl borçlu …. A.Ş. ile … Bankası A.Ş. arasında genel kredi sözleşmelerinin imza altına alındığı, … Bankası A.Ş’nin alacağını …’ye devrettiği, …’ninde alacağını davacı …. şirketine devrettiği, genel kredi sözleşmelerinde borçlu ve müteselsil kefil olan davalı/borçlulara karşı başlatılan icra takibinde, itirazların iptali ve takibin devamı talebi ile açtığı davada, davalılar davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalılardan … ve … vekilleri adli yardım talepli istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Dairemizin 08/10/2019 tarihli ara kararı ile davalılar … ve …’ün adli yardım talebi kabul edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve istinaf sebeplerine bağlı olarak yapılan incelemede; 5020 sayılı Kanun 27.maddesiyle 4389 sayılı Yasa’ya eklenen ve 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren ek 3. maddesiyle fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıl olarak belirlenmiştir. Aynı kural 5411 sayılı Yasa 141.maddesiyle de benimsenmiştir. 5411 sayılı Yasa geçici 16.maddesinde “zamanaşımı ve diğer konularda fon lehine getirilen hükümler makable şamildir” düzenlenmesinde yer alan “zamanaşımı” sözcüğü Anayasa Mahkemesi’nin 04.06.2014 tarih 2014/85-103 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Bu durumda Anayasa Mahkemesi’nin sözü edilen kararı ile … lehine getirilen 20 yıllık zaman aşımı süresinin geçmişe etkili olacağına yönelik düzenleme iptal edilmiş bulunmaktadır.
Somut olayda, dava konusu kredi sözleşmelerinden kaynaklı borçtan dolayı İzmir 5.Noterliğinin 20815 yevmiye numaralı 11/08/1998 tarihli hesabın kat edilmesine ilişkin ihtarattan sonra zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir işlem yapılmadığı, daha sonra bu davanın dayanağı olarak gösterilen İstanbul 3.İcra Müdürlüğünün 2013/4351 esas sayılı dosyasında takip başlatıldığı, dolayısıyla borcun muaccel hale geldiği ihtarname tebliğ tarihi olan 15/08/1998 tarihi ile 21/05/2013 olan takip tarihine göre 818 sayılı Borçlar Kanununun 125.maddesi gereğince 10 yıllık sürenin geçmiş olduğu görüldüğünden davanın reddi yerine yazılı şekilde kısmen kabul kararı verilmesi isabetsiz olmuştur. Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2016/12898 esas 2017/3883 karar sayılı emsal ilamı da aynı yöndedir.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına gerek duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür. Bu nedenle davalı … ve … vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince mahkeme kararı kaldırılarak aşağıdaki şekilde yeniden hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davalılar … ve … vekillerinin istinaf kanun yolu başvurularının KABULÜ ile, İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27/12/2018 tarih ve 2015/118 Esas 2018/1156 Karar sayılı hükmün davalılar … ve … yönünden HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
1-Davalılar vekilinin yatırmış olduğu istinaf karar harcı olmadığından, bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalılar vekili tarafından yatırılması gereken 220,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3-Davalılar tarafından yatırılan istinaf yargılama gideri olmadığından, bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf edenler yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,

B-KALDIRILAN İLK DERECE MAHKEMESİ HÜKMÜ YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
”1-Davanın davalılar … ve … yönünden REDDİNE,
2-İcra takibinin kötü niyetle yapıldığı sabit olmadığından davalılar … ve … lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 maddesine göre dava değeri üzerinden hesap ve takdir edilen 179.886,82 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı davalılar … ve …’e verilmesine,
4-Davalı … tarafından yapılan 102,50 TL posta masrafının davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
C-1-Davanın davalılar … AŞ ve … AŞ yönünden KISMEN KABULÜ ile, davalılar … AŞ ve … AŞ’nin İzmir 12.İcra Müd’ nün 2013/6502 sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 464.547,34 TL asıl alacak, 1.136.983,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.601.531,22 TL ile asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren işletilecek % 13,75 faizi ile birlikte devamına, Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Takibin devamına karar verilen bölüm üzerinden hesaplanacak % 20 icra inkar tazminatının davalılar … AŞ ‘den tahsiline ,
3-Alınması gerekli 109.400,60 TL harçtan peşin alınan 28.153,75 TL nin mahsubu ile bakiye 81.246,85 TL nin davalılar … AŞ ve … AŞ’den tahsiline,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 maddesine göre hesap ve takdir edilen 71.996,00 TL vekalet ücretinin davalılar … AŞ ve … AŞ ‘den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 35 davetiye bedeli 371,00 -TL ,bilirkişi inceleme ücreti 1.364,00, posta masrafı 203,10 TL olmak üzere toplam 1.938,10 TL yargılama giderinin red ve kabule göre 1.883,00 TL’ lik bölümünün davalılar … AŞ ve … AŞ ‘den alınarak davacıya verilmesine, kalan bölümünün davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafça yatırılan 28.182,75 TL harç giderinin davalılar … AŞ ve … AŞ ‘den alınarak davacıya verilmesine,
7-6100 sayılı HMK 333. maddesi uyarınca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/12/2022