Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1276 E. 2022/1913 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1276
KARAR NO : 2022/1913

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2018
NUMARASI : 2018/437 Esas 2018/638 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2022
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin …, …, … marka ürünlerini üretici … A.Ş.’den alarak Ege Bölgesinde bayileri aracılığı ile pazarlayan Ege Bölge Bayi olduğunu, dava dışı borçlu … Şti.’nin ise müvekkili şirketten aldığı … marka mobilya ürünlerini Karşıyaka ve Çiğli mağazasında satan müvekkili şirketin bayisi olduğunu, taraflar arasında varılan mutabakat gereği … üzerine kayıtlı taşınmazlar üzerine dava dışı … Şti.’nin müvekkili … Şti.’den aldığı ve alacağı ticari emtianın cari hesabın teminatı olmak üzere Karşıyaka Tapu Müdürlüğünün 5569 yevmiye nolu 28.02.2013 tarihli senedi ile 300.000,00.TL bedelli ipotek konulduğunu, bilahare borçlu dava dışı şirketin keşide ettiği çeklerin ve cari hesap borcunu ödeyememesi üzerine kendisine ve ipotek maliki davalıya temerrüd ve ödeme ihtarı tebliğ edildiğini, ihtara rağmen borç ödenmeyince Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğü’nün 2018/3660 Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını, davalının haksız ve kötüniyetli olarak borca itirazı üzerine takibin durduğunu, dava dışı şirketin herhangi bir itirazının bulunmadığını ileri sürerek icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ipotek tesis edilirken müvekkilinin eşinin rızasının alınmadığını, dolayısıyla ipoteğin geçersiz olduğunu, zira ipoteğin 28.02.2013 tarihinde tesis edildiğini, TBK.’nun 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdiğini, bu sebeple müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkili aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek davanın reddine ve %20 kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, ”…Taraflar delil belgelerini, ipotek işlemine konu resmi senetleri, ibraz etmişler, dava dava dayanağı Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğünün 2018/3660 esas sayılı dosyası ve diğer icra takip dosyaları Menemen İcra Ceza Mahkemesinin 2018/24 esas sayılı dosya örnekleri, Karşıyaka 2. İcra Ceza Mahkemesinin 2018/3 esas sayılı dosya örnekleri celp edilmiş. Mahkemesinin 2017/153 D.iş sayılı dosyası ile uyap ortamında çıktısı alınan davalıya ait nüfüs aile kayıt tablosu dosya arasına alınmıştır.
Dava, ipoteğin para çevrilmesi yoluyla icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı … üzerine kayıtlı taşınmazlar üzerine dava dışı … Şti.’nin davacı … Şti.’den aldığı ve alacağı ticari emtianın cari hesabın teminatı olmak üzere Karşıyaka Tapu Müdürlüğünün 5569 yevmiye nolu 28.02.2013 tarihli senedi ile 300.000,00 TL bedelli ipotek konulduğu,
Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğü’nün 2018/3660 E.sayılı dosyası ile davacı-alacaklı vekili tarafından davalı-borçlu ve dava dışı-borçlu … Şti.aleyhine 05.04.2018 tarihinde, 300.000,00 TL asıl alacak için hesaplanacak bakiye temerrüt faizi talep hakkı saklı tutularak yıllık %24 oranından az olmamak üzere artan ticari faiz oranında temerrüt faizi ile birlikte tahsili yönünde takip açıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 09.04.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlunun vekili aracılığıyla verdiği 16.04.2018 havale tarihli borca itiraz dilekçesi üzerine takibin durduğu, iş bu davanın 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı;
Hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşulmayan noktalar ve çözülmesi gereken sorun; ipotek tesisi esnasında davalının evli olup olmadığı, evli ise üzerine kayıtlı taşınmazların ipotek tesisi işlemiyle ilgili olarak eşinin muvafakat verip vermediği, muvafakat vermemesinin ipotek işlemini geçersiz kılıp kılmadığı, böylece davalı hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapılmasının mümkün olup olmadığı noktalarındadır.
Tüm dosya içeriği ve delillerin ve belgelerin değerlendirilmesi sonucunda:
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren, dava konusu kefalet hükmü de içeren ipotek akit tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 583. maddesi “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” hükmünü içermektedir. TBK’nun 584. maddesi uyarınca eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızası ile kefil olabilir. Bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. 28.3.2013 tarih 6455 s. Yasa’nın 77. md. ile getirilen değişiklik ile, ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler, 27.12.2006 tarihli ve 5570 s. Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.
Olayda; dava konusu 28.02.2013 tarihli ipotek akdi ile, davalının taşınmazı üzerinde, dava dışı şirketin doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını oluşturmak üzere davacı lehine ipotek tesis edildiği, kefalet sözleşmesi niteliği de taşıyan ipotek akdinde davalının eşi …’ın kefalete ilişkin rızası bulunması gerekirken bulunmadığı dosya içeriğiyle sabittir. TBK’nun 584/3. maddesinin 28.03.2013 tarihinde yürürlüğe girmesi, dava konusu ipoteğin ise bu yasal değişiklikten önce 28.02.2013 tarihinde tesis edilmiş olması nedeniyle, kefalet sözleşmesinde eşin rızasının gerekli olmadığına ilişkin istisnai düzenleme olan davalının ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi, işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefalet, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefalet, 27.12.2006 tarihli ve 5570 s. Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler konusunda araştırma ve irdeleme yapılmasına gerek bulunmamış, ipotek akdinde yer alan davalının kefaletine ilişkin açıklamaların, TBK’nun 583. ve 584. maddelerinde yer alan kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarını taşımadığı gözetilerek, bu sözleşmeden dolayı davalının sorumlu olmadığı, dolayısıyla davalı hakkında ipoteğin para çevrilmesi yoluyla icra takibi yapılmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla, davacının itirazın iptali davasının reddine, davacı tarafından takibe sırf kötü niyetle girişildiği kanıtlanamadığından, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği…” … ” gerekçesi ile davanın REDDİNE, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili ve katılm yolu ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ipotek veren davalının eşinin rızası olmadığı gerekçesi ile ipoteğin geçersiz olduğunu ileri sürmesinin hukuken mümkün olmadığını ayrıca bu iddiayı dile getirmesi gereken kişinin davalının eşi olduğunu, davanın esasa girmeden şekli eksiklikten dolayı reddedilmesi nedeniyle maktu ücreti vekalete hükmedilmesi gerekirken nispi ücreti vekalete hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; davacıya gönderilen cevabi ihtarnamede ve icra takibine itirazda ipoteğin yasada öngörülen kurucu unsurlara sahip olmadığından geçersiz olduğu belirtilmesine rağmen hukuka aykırı olduğunu bilerek ve isteyerek eldeki davayı açan davacının haksız ve kötü niyetli olduğundan kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin hakkaniyete aykırı olduğunu ayrıca ipoteğin üst sınır (teminat) ipoteği olması nedeniyle davacının alacağını kesin olarak kanıtlamak zorunda olduğunu, üst sınır ipoteğinde ipotek akit tablosunda yazılı bedele her türlü feriler dahil olduğundan ilave temerrüt faizi, icra gideri ve vekalet ücretinin istenemeyeceğini, üst sınır ipotek miktarının geçilemeyeceği gerekçesi ile de davanın reddinin gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak düzeltilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibine vaki ipotek verenin itirazının iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
TBK’nun 603. maddesi “Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır.” hükmünü içermektedir. İpotek ile verilen teminat ise kişisel bir teminat olmayıp ayni bir teminattır. Bir başka anlatımla ipotek TBK’nun 603. Maddesi kapsamında olmadığından eş rızasının alınmasına gerek yoktur. Türk Medeni Kanun’un 1023. maddesi uyarınca tapuya güven ilkesi esastır. Davalı bankanın tapuya güven ilkesi uyarınca davacı eşin muvafakatını alma zorunluluğu söz konusu olmadığından dava konusu ipotek sözleşmesi geçerlidir. (Bknz. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 28/11/2016 tarih ve 2016/8173 Esas 2016/15194 Karar, 12/10/2017 tarih ve 2017/869 Esas 2017/6870 Karar sayılı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08.06.2020 tarih ve 2019/4676 Esas 2020/2684 Karar sayılı İlamları)
Bu açıklamalar ışığında mahkemece, TMK.’nın 194. madde hükmüne göre sadece aile konutu bakımından yazılı eş rızası şart ise de, somut uyuşmazlıkta böyle bir savunma olmadığı için davacı tarafından tapuda resmi ipotek senedi ile kurulan ipoteğin geçerli olduğu dikkate alınarak, taraf delilleri de toplanarak, takibe dayanak borcun olup olmadığı, varsa miktarı hususunda taraf ve yargı denetimine esas, gerekçeli ve ayrıntılı bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan bu nedenle davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf isteminin kabulü ile mahkemece verilen kararın 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, kaldırma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm, istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2018 tarih ve 2018/437 Esas 2018/638 Karar sayılı hükmünün, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1).a.6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair, davalı vekilinin tüm, istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına
4-İstinaf başvurusuna konu kararın kaldırılma sebep ve şekline göre başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi taraflara iadesine,
5-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi taraflar tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider/delil avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 24/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.