Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1215 E. 2022/1154 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1215
KARAR NO : 2022/1154
KARAR TARİHİ: 23/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2019
NUMARASI : 2016/1353 Esas, 2019/100 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 23/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/06/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; nakliye işi ile uğraşan müvekkili şirketin, davalı şirketin ithalat ve ihracat ürünlerinin taşımasını yaptığını, ancak takipte belirtilen faturalardaki taşıma bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini, alacağa ilişkin olarak İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün 2016/13575 sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının kötüniyetli olarak borca ve ferilerine itiraz ettiğini, açıklanan nedenlerle takibe ilişkin itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacı firmanın müvekkilinden alacağının bulunmadığını, müvekkilinin gerçek kişi tacir olarak 25/01/2006 tarihinden itibaren karayolu taşımacılığı, taşıma işi komisyonculuğu vs. alanlarda faaliyetlerde bulunduğunu, takibe konu faturalar tebliğ edilmemiş ise de sadece 22/09/2015 tarihli A-055399 seri sıra nolu 700 Euro bedelli faturanın müvekkili adına kesildiğini, bu faturadan dolayı da müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, bu fatura karşılığı hizmetin davacıdan alınmadığını, takip dosyasındaki diğer faturaların Bulgaristan’da faaliyette bulunan dava dışı 3.kişi tacire ait olduğunu, faturaların muhatabının müvekkili olmadığını, haksız açılan davanın reddi ile tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; ”Davacı tarafça gösterilen tüm deliller toplanmış, İzmir 12.İcra Müdürlüğü’nün 2016/13575 esas sayılı takip dosyası getirtilmiş, dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 10/07/2018 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
İzmir 12. İcra Müdürlüğünün 2016/13575 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde, alacaklısının … Şirketi, borçlusunun … olduğu, 14.660,00 Eur+ 1.700,00USD fatura, 1.452,06 Eur +121,28 USD (%10,5) işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.821,28 USD + 16.112,06 EUR alacak için 26/09/2016 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun 07/10/2016 tarihli dilekçesi ile borca itiraz ettiği görülmüştür.
Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan bilirkişi raporlarında özetle; “davacının ve davalının incelemeye konu ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK’nun 64/3 maddesi uyarınca yapılması gereken noter açılış ve kapanış tasdikinin süresinde yaptırıldığı, inceleme kapsamı ile sınırlı olmak üzere defterlerin usulüne uygun tutulduğu ve birbirini doğruladığı, takip konusu 14.660,00 EURO ve 1.700,00 USD asıl alacak tutarının, 22/09/2015 tarih, 55399 nolu faturadan kaynaklanan 700,00 EUR’luk kısmının davalıya verilen taşıma hizmetinden kaynaklandığı, söz konusu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak hem davacı hem de davalı defter kayıtlarında bahse geçen 700,00 EUR bedelli faturanın davalıdan tahsilat kaydının bulunduğu, dolayısı ile icra takip tarihi itibariyle taraf defter kayıtlarında davacının 22/09/2015 tarih 55399 nolu faturadan kaynaklanan alacağının bulunmadığı, 8 adet 13.960,00 EUR ve 1.700,00 USD lik kısmının Bulgaristan da yerleşik dava dışı … firmasına düzenlenen taşıma hizmeti faturalarından kaynaklandığı, söz konusu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı görülmüş olup, Bulgaristan da yerleşik dava dışı şirketle davacı arasında organik bağ bulunup bulunmadığına ilişkin takdirin mahkemeye ait olduğu” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Dava İİK 67. madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davacı… Şti tarafından borçlu … Nakliye-… aleyhine 26/09/2016 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı, davalının takibe itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı tarafça itirazın iptaline yönelik olarak eldeki davanın açıldığı, davacı ve davalının ticari defterleri ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığı, takip konusu 14.660,00 Eur ve 1.700,00 USD asıl alacak tutarının, 22/09/2015 tarih, 55399 nolu faturadan kaynaklanan 700,00 EUR’luk kısmının davalıya verilen taşıma hizmetinden kaynaklandığı, söz konusu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak hem davacı hem de davalı defter kayıtlarında bahse geçen 700,00 EUR bedelli faturanın davalıdan tahsilat kaydının bulunduğu, dolayısı ile icra takip tarihi itibariyle taraf defter kayıtlarında davacının 22/09/2015 tarih 55399 nolu faturadan kaynaklanan alacağının bulunmadığı, 8 adet 13.960,00 EUR ve 1.700,00 USD lik kısmının Bulgaristan da yerleşik dava dışı … firmasına düzenlenen taşıma hizmeti faturalarından kaynaklandığı, söz konusu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, bu hususta davacı tarafça usulüne uygun olarak ispat yükününün yerine getirilmediği, dosya kapsamı ile anlaşılmış olup ispat edilemeyen davanın reddine” karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı ve davalı vekili istinaf kanun yolun başvurmuşlardır.
Davacı vekili; davalı tarafa taşıma hizmeti verilmesine rağmen ödeme yapılmadığını, davalı firma ile takip konusu faturaların adına kesildiği firma arasında organik bağ olduğunu, davanın kabulü gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili; yerel mahkemece itirazın iptali davasındaki tazminat talepleri hakkında hüküm kurulmadığını, davacı/alacaklının tamamen kötüniyetli olarak icra takibine giriştiğini, lehlerine %20’den aşağı olmamak tazminata hükmedilmesi gerektiğini, kötü niyet tazminatı talebi hakkında karar verilmediğini bu nedenle yerel mahkeme kararının bozularak ortadan kaldırılmasını veya düzeltilmesine karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava; takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı faturaya dayalı takibe itirazın iptalini talep etmiş, davalı borcu bulunmadığını
savunmuştur.
Mahkemece açıklanan gerekçe ile, davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda, davacı … …tarafından, davalı …-… aleyhine, 9 adet faturaya dayalı takip başlatıldığı, bu faturalardan 55399 sayılı 22/09/2015 tarihli 700 Euro bedelli faturanın davalı taraf adına düzenlendiği, diğer 8 adet faturanın …-… adına düzenlenmiş oyduğu, davacı ve davalı ticari defterleri üzerinde SMMM bilirkişisi marifetiyle yaptırılan incelemeden, davalıya verilen taşıma hizmetinden kaynaklanan 55399 sayılı 22/09/2015 tarihli 700 Euro bedelli faturanın davalıya ait yevmiye defterinde kayıtlı olup, tahsilat kaydının bulunduğu, diğer faturaların davalı kayıtlarında bulunmadığı, davacı ticari defterlerinde ise, 55399 sayılı 22/09/2015 tarihli 700 Euro bedelli faturanın davalı şirket adına kayıtlı olup, tahsilat kaydının bulunduğu, diğer 8 faturanın dava dışı … firmasının cari hesabına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf, … firması ile davalı firma arasında organik bağ bulunduğunu iddia etmiş ise de, bu iddiasını ispatlayacak delil dosyaya sunmamıştır. Bu durumda davacı vekilinin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Öte yandan, davacı taraf, faturalara dayalı başlattığı icra takibinde haksız ise de, kötü niyetli olduğuna ilişkin bir iddia ve ispat bulunmadığından, kötü niyet tazminatı talebinin reddi gerekeceği sonucuna varılmış olduğundan, davalı tarafın istinaf istemi yerinde değildir.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf istemlerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/02/2019 tarih ve 2016/1353 Esas 2019/100 Karar sayılı kararına karşı davacı ve davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 36,30 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı ve Davalı tarafından yapılan istinaf masraflarının üzerlerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
6-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 23/06/2022