Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1203 E. 2022/1179 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESi
DOSYA NO : 2019/1203
KARAR NO : 2022/1179
KARAR TARİHİ: 30/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/12/2018
NUMARASI : 2016/1333 Esas, 2018/1312 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 30/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/06/2022

Davacı ve Davalı vekilleri tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; borçlu şirketin, Müvekkil şirket ile irtibata geçerek, yeni bir fabrika kuracaklarını, şirketlerini büyütmek istediklerini, yeterli öz kaynakları olmadığını, finansal ekibinin yetersiz olduğunu aynı zamanda kendilerinin de yönlendirilmesini talep ettiğini ve bu şekilde şirketten yardım istediğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında diğer davalı … ’ın şahsi kefaletinde 24.05.2016 başlangıç tarihli ve 31.12.2016 sonlanma tarihli Danışmanlık Sözleşmesi/Yetki Belgesi başlıklı sözleşme imzalandığını, sözleşmenin 3. Maddesine göre şirketin işleyişine uygun kredi imkanları araştıracak ve ihtiyaca uygun kredi teminine yönelik girişimleri başlatacak ve ihtiyaca uygun kaynağın teminini sağlayacak, bu konuda görüşmeler yapacaktır. 4.1.maddesine göre imzalanan bu danışmanlık sözleşme tarihinden itibaren finans kurumları tarafından iş sahibi lehine oluşturulan tüm nakit ve gayri nakit kredi limitleri, danışmanın desteği ile oluşturulmuş sayılacaktır” hükmüne havi olduğunu, yani buna göre sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra tüm kredilerin danışman desteği ile sağlandığının kabul edildiğini, davalı borçlu şirket buna karşılık olarak, danışman şirketin desteği ile iş sahibine yurt içinden veya yurt dışından ortak temin edilerek veya yine iş sahibine yurt içi veya yurt dışı finans ve fon kurumlarından fon ve kredi sağlanması halinde, işbu sağlanan ortaklık tutarı veya fon ve kredi limiti üzerinden danışmana net % 5+KDV oranında yönetim ücreti ödeneceği, bu ödemenin ortaklığın veya fon ve kredi limitinin oluşturulduğu tarihi takip eden 3 iş günü içerisinde kredi kullanılsın kullanılmasın danışmana ödenmesinin kararlaştırıldığını, ödemelerde gecikme olması durumunda her 10 gün için ödeme tutarı üzerinden % 5 oranında cezai ödeme yapılacağının da derc edildiğini, davacı şirketin bankalarla görüştüğünü, … Tire Şubesinden toplam 1.500.000.TL kredi limiti oluşturduğunu ve davalı borçlular ile irtibata geçtiğini, bankanın gönderdiği kredi koşulları ve ödeme planına ilişkin şartları içeren e-mailleri davalılar ile paylaştığını, davacı şirketin kredi temini nedeniyle ödeme beklerken davalı tarafça davacı şirketin gereken hizmetleri ifa etmediği gerekçesiyle noter kanalı ile Fesih İhtarnamesi keşide ettiğini ve tebliğ edildiğini, ihtarnameye karşılık ihtar keşide edilerek … Tire Şubesinden 1.500.000-TL orta vadeli kredi limiti oluşturulduğu belirtildiğini, 2. Kez ihtarla 88.500.-TL yönetim ücretinin 5 günlük yasal süre içerisinde ödenmesini talep edildiğini, ihtara rağmen ödeme yapılmadığından davalılar aleyhine İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2016/13955 E. sayılı dosyasında takibe başlanmış davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu, açıklanan nedenlerle davalıların icra dosyasına yaptıkları itirazlarının iptali ile takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı borçlulara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; Davalılardan …’ın dava konusu sözleşmede isminin bulunmasının şirketi temsil için olduğunu, herhangi bir kefaleti veya açıkça kefalet ibaresinin olmadığını, …’ın bu nedenle davada taraf sıfatının olmadığını, davacı tarafın, imza sahibi ve şirket müdürü olan …’nun adını taşıdığını, bu şirket unvanının kullanarak kendisini şirketin sadece müdürü değil ortağı ve aynı zamanda sahibi olduğunu beyan ettiğini, ayrıca şirket adına yetkili temsilci olarak …’da sözleşmeyi imzaladığını, sonradan bu kişinin davacı şirketle ortak yada temsilci olarak bir ilgisi olmadığının anlaşıldığını, bu tutum ve davranışları nedeniyle müvekkilin sözleşme yapma iradesinin etkilendiğini, davacı tarafın kötü niyetli olduğunun anlaşıldığını, davacının sözleşme iradesini sakatlayan bu tutum ve davranışların yanında edimlerini yerine getirmesi söz konusu olmadığından fesih ihbarnamesinin keşide edildiğini, davacının dayanak yaptığı sözleşmenin 3. maddesinde yerine getireceği hizmet kredi teminine yönelik girişimlerin başlatılmasının yanında bu kredinin temininin sağlandığını, davacı tarafın fesih ihbar tarihine kadar sözleşmedeki edimleri konusunda bir emek ve masraf sarf etmediğine, ihtiyaç duyulan kredinin bizzat müvekkilin çabalarıyla tahakkuk ettiğine banka yetkililerinin tanık olduğunu, davacının sözleşmeye uymaması nedeniyle kredinin geciktiğini ve müvekkilinin zarara uğradığını, davacı alacağını herhangi bir fatura ve belgeye dayandırmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “..Danışmanlık Sözleşmesi: Davacı alacaklı … Şirketi (danışman) ile davalı borçlu … Şirketi ve dava dışı … (iş sahibi) arasında 24.05.2016 tarihi danışmanlık sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme ile davalı danışman tarafından sözleşmenin 3. Maddesi ile “Finansal kurumlardan kredi imkanlarının araştırılması ve ihtiyaca uygun kredi teminine yönelik girişimlerin başlatılması ve temini, bu amaçla Finans kurumları ile görüşmeler yapılması” hizmetlerinin yerine getirilmesinin üstlenildiği, buna karşılık davalı şirket ile dava dışı …’ın ise 4.1.maddesi ile “sağlanan fon ve krediler için %5+KDV” danışmanlık ücreti ödemeyi kabul ve taahhüt ettikleri, ödemelerde gecikme olması halinde ise sözleşmenin 4.3. Maddesi uyarınca gecikilen her 10 gün için ödeme tutarı üzerinden %5 oranında cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür.
Kredi sözleşmesi: Dava dışı … T.A.Ş Tire Şubesi ile davalı … Şti. arasında 25.07.2016 düzenleme tarihli 3.000.000.-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi akdedilmiştir.12.08.2016 tarihinde düzenlenen formda : Kredi limiti:1.500.000.-TL , Kredi vadesi 60 ay olarak belirlenmiş, formu banka adına …, … , kredi müşterisi olarak … Şti. imzalamıştır.
İhtarname; Davacı şirket vekili tarafından, davalılara Karşıyaka 3. Noterliğinin 09.08.2016 tarih ve 19253 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 24.05.2016 tarihli sözleşme gereği yapılan hizmet karşılığı ödenmesi gereken 88.500.-TL yönetim ücretinin 5 günlük yasal süre içerisinde şirketin sözleşmede belirtilen banka hesabına ödenmesini aksi takdire yasal yollara başvurulacağı ihtar edilmiştir. İhtarname 11.08.2016 tarihinde tebliğ olmuştur.
Fesih İhbarnamesi: Davalı … A.Ş tarafından Davacı … Şti. ne Tire 1. Noterliğinin 01.08.2016 tarih ve 6338 yevmiye sayılı ile keşide edilen ihtarnamede: “ 24.05.2016 tarihinde karşılıklı olarak imza altına almış olduğumuz danışmanlık sözleşmesinin 3. Maddesi gereği yerine getirmeniz gereken hizmetleri bu güne kadar yapmış olduğumuz sözlü uyarılara rağmen yerine getirmemeniz nedeniyle sözleşmeniz tek taraflı olarak fesih edilmiştir.” Şeklinde açıklanmıştır.
İcra Dosyası: İzmir 17. İcra müdürlüğünün 2016/13955 Esas sayılı dosyasında davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 112.734,30- TL alacağın tahsili için ilamsız takip yoluyla takip yapıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 18/10/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu … tarafından 19/10/2016 tarihli dilekçe ile borca itiraz edildiği, itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği, dosyada başkaca bir işlem bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı Tanığı … Beyanında: davacı şirket ile çözüm ortağı olarak üç yıldır birlikte çalıştıklarını, kendisinin eskiden kamuda çalıştığını, daha sonra bir ortakla birlikte danışmanlık firması açtıklarını, firmaların finans danışmanlığını, kredi organizasyonunu yaptıklarını, davacı şirket ile de bu alanda üç yıldır birlikte çalıştıklarını, davalı şirketin Tire organize sanayi bölgesinde bir fabrika inşaatına başladıklarını, bu nedenle krediye ihtiyacının olduğunu, davacı ile davalı şirket arasında finans danışmanlığı kredi organizasyonu yapılması için danışlmanlık sözleşmesinin imzalandığını bildiğini, söz konusu sözleşmeyi davalı şirket adına diğer davalı … imzaladı diye hatırlıadığını, Sözleşmeyi davalı şirket adına vekil sıfatıyla imzaladığını, kendi şahsına sorumluluk doğuracak şekilde imza atıp atmadığını bilmediğini, ancak sözleşmeler firmalarla yani tüzel kişiliklerle kurulduğunu, … Hanımın da danışmanlık sözleşmesi imzalandıktan sonra bir kez davalının Tire Organize Sanayi de bulunan fabrikanın temel atma organizasyonunda görüştüklerini, fabrikayı yerinde incelediklerini, daha sonra davalı şirkete Finansman sağlanması açısından danışman olarak tüm işlemleri … takip ettiğini, söz konusu danışmanlık hizmeti verilirken önce davalı şirketten tüm mali verileri muhabesel resmi kayıtlarının alındığını, danışmanlık firması tarafından bu kayıtların incelendiğini, bu kayıtlar üzerinden raporlamalar, danışmanlık hizmetini veren şirket tarafından hazırlanıp bir yol haritasının belirlendiğini, daha sonra yapılan bu çalışmalar üzerinden çeşitli bankalara kredi sağlanması için başvuruda bulunulduğunu, kredi bağlanma aşamasına kredi talep eden şirket ile banka arasındaki tüm görüşme ve yazışmaları danışman şirket organize ettiğini, bunların kimi zaman danışan şirketin danışmanlık hizmeti veren şirkete verdiği vekalet üzerine yapıldığını, kimi zamanda böyle bir vekalet verilmemişse hizmeti veren şirketin yönlendirmesi ile bizzat danışan şirket tarafından işlemler ve yazışmaların yürütüldüğünü, dava konusu olayda danışan davalı şirket tarafından davacı şirkete işlemlerin yürütülmesi için bir vekalet verilmediğinden davalı şirket davacı şirketin yönlendirmesi ile kredi kurumları olan bankalarla doğrudan ilişkiye girmiş yine davacı şirketin yönlendimesi ile iletişim kurduğunu, danışmanlık sözlemesi ile esasında kredi başvurusunda bulunan davalı firma ile bankalar arasında bir finans dili oluşturulduğunu, davalı şirketin kredi alamadığı için davacı şirkete müracaat ettiğini ve danışmanlık sözleşmesini imzaladığını, sözleşme imzalandığı andan itibaren danışmanlık hizmetini veren davacı şirketin, tüm kredi kurumları ile davalı şirketin iletişime geçme yetkisini kendisine aldığını, sözleşmedede bu konuda açık hüküm bulunduğunu, bu nedenle davalıya bağlanan kredinin tamamen davacı danışmanlık şirketinin çabalarıyla danışmanlık hizmet sözleşmesi imzalandıktan sonra bağlandığını, süreci yönetenin … olduğu için kendisi daha detaylı bilgiye sahip olduğunu, dava konusu danışmanlık sözleşmesi / yetki belgesini ben çözüm ortağı sıfatıyla imzaladığını, kendisinin davacı şirket adına danışmanlık hizmet sözleşmesi imzalamaya yetkisinin olmadığını, kendisinin sadece davacı şirket tarafından imzalanan sözleşmelere çözüm ortağı olarak müdahil olduğunu, … ‘nun davacı şirketin yetkili temsilcisi olduğunu, şirket adına imza yetkisinin mevcut olduğunu, dolayısıyla dava konusu sözleşmeyi imzalamaya yetkili olduğunu, sözleşme kapsamında verilen hizmete ilişkin olarak hizmet bedeli ödenirken hizmeti veren firma tarafından fatura kesildiğini, ancak ödeme yapılmamışsa herhangi bir faturanın düzenlenmediğini, davacının bu hizmeti nedeni ile alacağının ödenmediğini, bu nedenlerle de faturanın düzenlenmemiş olabileceğini, sözleşmedeki açık hüküm gereği kredinin davalı şirket hesabına geçmesinden itibaren üç iş günü içerisinde hizmet bedeli alacağının ödenmesi gerekeceğini, ancak davalı şirket tarafından bir ödeme yapılmadığını, dava konusu projede kendisinin banka yetkilileriyle hiç görüşmediğini, bu projeye danışman olarak … atandığından görüşmeleri … ‘in yaptığını beyan etmiştir.
Davacı Tanığı … Beyanında: kendisinin davacı şirkette sözleşmeli danışman olarak çalıştığını, davalı şirketin Tire Organize Sanayide alımını yaptığı arsa üzerine yeni bir fabrika inşaatını başlatacağını, bu nedenle uzun vadeli yatırım kredisine ihtiyacının olduğunu, söz konusu davalı şirketi temsilen diğer davalı … davacı şirket ile danışmanlık sözleşmesini imzaladığını, davalı … ‘ın bu sözleşmeyi davalı şirket adına imzaladığını bildiğini, daha sonra danışman olarak bu projede kendisinin görevlendirildiğini, ilk olarak davalı şirkete giderek fabrika sahasını gezdiğini, blançolarını incelediğini, raporlama yaptığını, yaptığı tespitlere göre kolaylıkla kredi bağlanabilceğini kendilerine ilettiğini, yapmış olduğu bu çalışmalarla birlikte … bankası, … Bankası ve … ‘ı ziyaret ederek, davalı firmanın tanıtımını yapıp, firmanın ekonomik duumuyla ilgili açıklamalarda bulunduğunu ve kredi müracaatı yaptığını, söz konusu bankalardan en hızlı … ‘ın dönüş yaptığını, bir hafta sonra … tan gelen Kredi Bölge Müdürü , Şube Müdürü , Müşteri temsilcisi ile birlikte fabrika sahasını ve davalı işyerini gezdiklerini, yapılacak yatırımla ilgili orada ayrıntılı bilgi verdiğini, yaklaşık bir ay sonra … krediyi onayladığını, kredi müracaatında bulunduğu tarihten kredinin onaylanması sürecine kadar firmanın tanıtımını yapmak için gittikten sonra bir daha fiziken banka şubesine gitmediğini, ancak gerek telefon gerekse mail yoluyla defalarca bankanın müşteri temsilcisi ve şube müdürüyle iletişime geçip görüşme yaptığını, davalı firmanın muhasebecisi …. Bey ve davalı firma adına vekaleten hareket eden … Hanım’ın da kredinin bağlanma sürecinde bankayla iletişime geçtiklerini bildiğini, kredi onaylandıktan sonra davalı tarafından bu kredinin kullanılıp kullanılmadığını bilmediğini, … tarafından davalı şirkete tahsis edilen kredinin kendisinin verdiği danışmanlık hizmeti neticesinde bağlandığını, dolayısıyla davacı şirketin sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, danışmanlık hizmeti karşılığında ücretin hakedilebilmesi için kredi limitinin temininin şart olduğunu beyan etmiştir.
Davalı Tanığı Tanık … Beyanında: kendisinin davalı şirketin kuruluşundan itibaren mali müşavirliğini yaptığını, davalı şirketin Tire ‘de yeni bir yatırım yapacağını, bu nedenle krediye ihtiyacının olduğunu, … ‘in kendisinin çok eski dostu olduğunu, kendisine davacı şirket ile çalıştığını , danışmanlık hizmeti verdiklerini söylediğini, bunun üzerine davacı şirket ile irtibata geçtiklerini, tüm bankalara kredi başvuruları ve temini işlemlerini yürütmek üzere davalı şirket ile davacı şirket arasında danışmanlık sözleşmesinin imzalandığını, ancak sözleşme imzalandıktan sonra davacı şirket ortağı olarak bildiği … ile yapmış olduğu tüm görüşmelerde davacı şirketin …bankası , … Bank ve … Bankasına kredi temini için müracaatta bulunması ve işlemleri yürütmesi, … ve … Bankasına kredi başvurularının ise kendisi tarafından takip edileceği hususunda anlaşıldığını, diğer saydığı bankalarla kredi görüşmelerini ise davacı şirketin takip edeceğini, bu şekilde danışmanlık sözleşmesinin imzalandığını, davalı şirketin tek ortaklı Anonim Şirketi olup sahibinin … olduğunu, dava konusu danışmanlık sözleşmesinin de … şirket adına ve şirketi temsilen imzaladığını, kendi şahsı adına imzalamadığını, danışmanlık sözleşmesi imzalandıktan sonra kendisinden davalı şirketin mali verilerini kuruluşundan itibaren tüm geçmişini … ‘e göndermesinin istendiğini, kendisinin de e-mail ile … ‘e davalı şirketin ilgili tüm belgelerini gönderdiğini, … ile kendisinin iki kez bir araya geldiğini, kendisini iki kez Tire ‘ye … bankası ve … Bankası ile kredi görüşmelerini yapmak üzere götürdüğünü, tüm bankalara müracaatların tek elden çıkması hususunda daha sonra görüş birliğine varıp, … ‘a da ilk müracaatı davalı şirket adına … ‘in yaptığını, ancak … … ile yalnızca müracaat için görüşme yaptığını, bu görüşmeyi yaparkende kendisinin de yanında olduğunu, … ile daha sonraki tüm görüşmeleri kendisinin yürüttüğünü, iki kez Bölge Müdürlüğünde 4 kez de Tire Şube Müdürlüğünde kredi tahsisine ilişkin olarak toplantılara davalı şirket adına kendisinin katıldığını, … ‘in bu toplantılarda olmadığını, … ile kredinin bağlanması süresi içinde tüm telefon ve mail görüşmelerini kendisinin yaptığını, Tire … Şubesinde müdür yardımcısı olarak çalışan … Bey ‘e tüm gelişmeleri … ‘e aktarabileceği hususundaki talimatı da kendisinin verdiğini, bu talimat uyarınca … Bey ‘in … ile telefonda görüşmüş olabileceğini, … a yapmış olduğu kredi müracaatından kredinin onaylanmasına kadar geçen süreçte davacı şirketin davalıya herhangi bir danışmanlık hizmetinin olmadığını, bu konuda davacı şirket sahibi olarak bildiği … ‘yu uyarıp kredi finansmanı hususunda danışmanlık hizmeti alamadığını ilettiğini, … ve … Bankasına yapılan kredi müracaatarı ile ilgili olarak gerek … ve … ile gerekse … beyle yapmış olduğu görüşmelerde kredi müracaatının hangi aşamada olduğunu sormasına rağmen kendilerine döneceklerini bildirip herhangi bir bilgi vermediklerini, davacı tarafından danışmanlık sözleşmesi uyarınca herhangi bir fatura tanzim edilmediğini, ayrıca sözleşme uyarınca davacı şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, danışmanlık hizmeti verilmediği için ödeme yapılmadığını, danışmanlık hizmet sözleşmesinden kaynaklanan hizmete davacının hak kazanabilmesi için kredinin temininin şart olduğunu beyan etmiştir.
Davalı tanığı … Beyanında; kendisinin Burhaniye … şubesinde şube müdürü olarak görev yaptığını, daha önceden İzmir Tire ‘de aynı bankada görev yaptığı sırada davalı şirketi ve diğer davalıyı tanıdım. Davacı şirketi ise hiç bilmiyorum. Tire ‘de çalıştığım sırada davalı şirket kendisinin çalıştığı bankayla çalıştığını, bu nedenle tanıdığını, Tire’de bulunduğu sırada başka bir bayanın kendilerine şirket adına yardımcı olmak üzere tanıştırıldığını, bu bayanın ismini hatırlamadığını, bildiğim kadarıyla davalı … ‘nın davalı şirketin yetkilisi olduğunu, ancak ilerleyen zamanlarda kendilerine yardımcı olacağı söylenen bayanı şirkette hiç görmediğini ve şirketle olan işlerine şirketin muhasebecisi olan … beyle muhattap olduklarını ve onunla çalıştıklarını, dava konusu sözleşmenin yapıldığı sırada tarafların yanında bulunmadığını, dava konusu sözleşmeyle ilgili olarak bilgi ve görgüsünün olmadığını beyan etmiştir.
Davalı tanığı … beyanında; … Şirketi’nin …’ın müşteresi olduğunu, kendisinin de … Tire Şubesinde Ticari Kredilerle ilgilenen yönetici olduğunu, kendisinin taraflar arasındaki herhangi bir sözleşmeden haberdar olmadığını, … şirketinin kendilerinden yatırım kredisi talep ettiğini, kredi talep etmelerinin sebebinin organize sanayide yeni bir fabrika inşa edecek olmaları olduğunu, şirketin de o dönemde yeni kurulduğunu, bununla ilgili öncelikli olarak firmanın yetkilisi ve mali müşaviri … ve o dönemin şube müdürü … birlikte bölge krediler müdürlüğüne ziyarete gittiklerini, firmanın yatırımı ve gelecek planlerının anlatıldığını, verilecek teminatların konuşulduğunu, daha sonrasında firmaya 1,5 milyonluk kredi tahsis edildiğini, gerekli teminatlar alınarak kredi kullanımının yapıldığını, bu süreçte … ile iletişimde olduklarını, kredinin tahsisi, fiyatlandırılması, kullanılması konusunda kendisi ile görüştüklerini, sonrasında inşaat tamamlanıp firma üretime geçtiğinde işletme ruhsatının alınmasında yine şirkete ilişkin bilgileri kendilerinin …’ndan talep ettiklerini, davalı firma ile olan süreçte firmanın danışmanlık hizmetini mali müşavir …’ndan aldıklarını, bunun haricinde tarafların birbirleri ile olan ilişkilerine dair herhangi bir bilgisinin olmadığını, … yatırım kredisi ile ilgili ilk görüşmelerinde … ‘in kendilerine danışmanlık hizmetinin kendilerinin vereceğini söylediklerini, kendilerinin de onlara örnek ödeme planlarını sunduklarını, ama sonrasında kendilerinden başka bir hizmet almadıklarını, mali müşavur … ile muhatap olduklarını beyan etmiştir.
Bilirkişi raporu: Mahkememizce aldırılan 06/11/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre: Davacı – Alacaklı … Şirketi ile Davalı – Borçlu… Şirketi arasında 24.05.2016 tarihinde düzenlenen ve 31.12.2016 tarihine dek geçerli olan “danışmanlık sözleşmesi” başlıklı hukuken vekalet – eser sözleşmelerinden izler barındıran atipik nitelikte iki taraf borç yükleyen bir sözleşme olduğu; TBK Vekalet Sözleşmesi hükümlerinin ağırlığının yoğun bir şekilde hissedildiği danışmanlık sözleşmesinde TBK 520 vd simsarlık sözleşmesinin de uygulama alanı bulabileceği, davacı Alacaklı ve Davalı Borçlu şirket tüzel kişi tacir olup basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü oldukları, 24.05.2016 tarihli danışmanlık sözleşmesinin Davalı … tarafından da imzalandığı ve Davalı … ’ın sözleşmenin son sayfasında biri Davalı Borçlu şirket kaşesi üzerinde olmak üzere iki imzası olduğu, … davalı – borçlu şirketin tek ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğu, davalı Borçlu … kaşesi üzerinde Davalı …’a ait olduğu anlaşılan bir imza ile birlikte ikinci bir imza daha yer aldığı ancak Davalı – Borçlu Şirket imza sirküleri dosya muhteviyatında bulunmadığı gerekçesiyle bu hususta daha detaylı bir inceleme yapma imkânı bulunmadığı, davalı … ’ın TBK 581 vd. maddelerinde aranan şartları içermediği gerekçesiyle geçerli bir kefaletinin bulunmadığı ve Davalı … ’ın kefil olmadığı, tüm bunların yanı sıra Davacı Alacaklı ve Davalı Borçlu tacir sıfatına sahip birer ticaret şirketi oldukları ve sonuç olarak her iki tacir arasındaki işin niteliğinin de ticari iş olduğu, davalı …’ın şirket kasesi üzerine atılmış bir imzası ve ayrıca adı altında atılmış bir imzası mevcut olduğu ve dolayısı ile şahsi olarak sorumluluk altına girdiği, bununla birlikte tüzel kişi tacir olan Davacı Alacaklı ve Davalı Borçlu bakımından “ticari iş” niteliğinde ki sözleşme kapsamında Davacı Alacaklıya karşı Davalı Borçlu … şirketi ile birlikte borç altına giren Davalı … ’ın müteselsil borçlu olduğu, sonuç olarak Davalı – Borçlu … Şirketi ile Davalı … ’ın TTK m. 7 düzenlemesinin bir sonucu olarak müteselsil borçlu oldukları, davacı – Alacaklı … Şirketi ile Davalı – Borçlu … Şirketi arasında 24.05.2016 tarihi danışmanlık sözleşmesi ile Davalı – Borçlu tarafından “Finansal kurumlardan kredi imkanlarının araştırılması ve ihtiyaca uygun kredi teminine yönelik girişimlerin başlatılması ve temini, bu amaçla Finans kurumları ile görüşmeler yapılması” görevi üstlenilmiş ve buna karşılık Davacı – Alacaklı’ya “sağlanan fon ve krediler için %5+KDV” danışmanlık ücreti ödenmesi kararlaştırıldığı, tanık beyanlarının değerlendirilmesi hususundaki nihai takdir Sayın Mahkemeye ait olmakla birlikte kanaatimizce Davacı – Alacaklı tarafından danışmanlık hizmeti kapsamında gerekli belgelerin hazırlanarak kredi başvurusu yapıldığına kanaatimizce şüphe olmadığı, heyetimiz teknik incelemesi kapsamında da yapılan başvurular neticesinde “Dava dışı … T.A.Ş Tire Şubesi ile davalı … Şti. arasında 25.07.2016 düzenleme tarihli 3.000.000.-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi akdedilmiştir. 12.08.2016 tarihinde düzenlenen formda : Kredi limiti:1.500.000.-TL , Kredi vadesi 60 ay olarak belirlenmiş, formu banka adına …, … , kredi müşterisi olarak … Şti. imzalamıştır. 12.08.2016 tarihinde 1.500.000.-TL Taksitli Ticari Kredi kullandırılmış, kredi aylık 54.096.-TL taksitle ödenmek üzere 52 ay geri ödeme planına bağlanmıştır.” Sonuç ve tespitine yer verildiği, sonuç olarak Davacı – Alacaklı’nın danışmanlık sözleşmesinin 3. Maddesinde düzenlenen yükümlüklerine uygun olarak, bilanço incelemesi, finansal raporlama, proje dosyası hazırlama ve bankalara başvuru yaparak Dava dışı … T.A.Ş Tire Şubesi ile davalı … Şti. arasında 25.07.2016 düzenleme tarihli 3.000.000.-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmasını sağladığı sonuç ve kanaatine ulaşıldığı, kredi onay tarihi 26.07.2016 iken davalının fesih ihtarnamesinin 01.08.2016 tarihli olduğu; kredi onayı alındıktan danışmanlık sözleşmesinin fesih edildiği, davalı Borçlu … şirketinin danışmanlık sözleşmesi kapsamında hazırlanan projelere dayalı olarak … Tire Şubesine başvurusu Davacı Alacaklı tarafından yapılan krediyi kullandığı, uyuşmazlık kapsamında BK 520 vd maddelerinde düzenlenen ve taraflar arasında bir sözleşme kurulmasını temin etmenin üstlenildiği “simsarlık sözleşmesinin” uygulama alanı bulabileceği, uyuşmazlık kapsamında TBK 520 maddesi kapsamında Davacı – Alacaklı’nın simsar sıfatıyla Davalı – Borçlunun bankalarla “kredi sözleşmesi” imzalaması hususunda hazırlık yaptığı (bilançoların incelenmesi, raporlama yapılması ve bu çalışmalarla birlikte bankalara başvurulması) ve … Tire Şubesi ile Davalı Borçlu … arasında 26.07.2016 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığı dikkate alındığında taraflar arasında ki “danışmanlık sözleşmesi” olarak adlandırılan sözleşmenin hukuken BK 520 “simsarlık sözleşmesi” niteliğinde olduğu sonucuna ulaşılmasının mümkün olduğu, 26.07.2016 tarihli sözleşme ile davalı – borçluya 1.500.000TL kredi tahsis edildiği ve simsarlık sözleşmesine konu “kredi sözleşmenin” kurulduğu kabul edilir ise Davacı – Alacak … Şirketinin ücrete hak kazandığı Atipik bir niteliğe sahip olduğu doktrinde kabul edilen Danışmanlık Sözleşmelerine eser sözleşmesinin ilgili hükümlerinin de uygulanabileceği göz önünde bulundurulduğunda; 26.07.2016 tarihli sözleşme ile davalı – borçluya 1.500.000TL kredi tahsis edildiği ve danışmanlık sözleşmesine konu “genel kredi sözleşmesinin” kurulduğu kabul edilir ise Davacı – Alacaklı … Şirketinin ücrete hak kazandığı, gerek TBK 520 simsarlık ve gerekse TBK 479 maddeleri kapsamında Davalı – Borçlu .. . Şirketi’nin ücret ödeme borcunun muaccel olduğu yönünde ulaşılan kanaat kabul edilir ise sözleşmenin 4.3 maddesi uyarınca “gecikilen her 10 gün için ödeme tutarı üzerinden %5 oranında cezai şart ödenmesi” kararlaştırıldığı, 14.10.2016 Takip tarihi itibariyle: 88.500.00-TL Asıl alacak, 1.451.16-TL İşlemiş faiz , 22.500.00-TL Cezai Şart, 283.14-TL İhtar gideri olmak üzere toplam 112.734.30-TL alacak tespit edildiği bildirilmiştir.
Dava; danışmanlık sözleşmesinden kaynaklanan danışmanlık ücreti ve cezai şart alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır.
Davacı alacaklı … Şirketi (danışman) ile davalı borçlu … Şirketi ve dava dışı … (iş sahibi) arasında 24.05.2016 tarihi danışmanlık sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme ile davalı danışman tarafından “Finansal kurumlardan kredi imkanlarının araştırılması ve ihtiyaca uygun kredi teminine yönelik girişimlerin başlatılması ve temini, bu amaçla Finans kurumları ile görüşmeler yapılması” hizmetlerinin yerine getirilmesinin üstlenildiği, buna karşılık davalı şirket ile dava dışı …’ın ise “sağlanan fon ve krediler için %5+KDV” danışmanlık ücreti ödemeyi kabul ve taahhüt ettikleri, ödemelerde gecikme olması halinde ise sözleşmenin 4.3. Maddesi uyarınca gecikilen her 10 gün için ödeme tutarı üzerinden %5 oranında cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığı, … T.A.Ş Tire Şubesi ile davalı …. Şti. arasında 25.07.2016 düzenleme tarihli 3.000.000.-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeye dayanılarak davalıya 12.08.2016 tarihinde 1.500.000.-TL taksitli ticari kredi kullandırıldığı tespit edilmiştir. Davacı şirket, söz konusu kredinin davalı ile aralarındaki danışmanlık sözleşmesi kapsamında vermiş olduğu danışmanlık hizmeti üzerine temin edildiğini ve danışmanlık ücretini hak ettiğini iddia ederek sözleşmenin 4.1. Maddesi uyarınca danışmanlık ücreti ile 4.3. Maddesi uyarınca cezai şart alacağının davalılardan tahsilini talep etmiş, davalı … kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, davalı şirket ise davacı tarafından sözleşmenin 3. Maddesindeki danışmanlık hizmetinin verilmediğini savunarak davacının danışmanlık hizmeti ücretini ve cezai şart alacağını hak etmediğini savunmuştur.
Davalı … ‘ın husumet itirazı değerlendirildiğinde; danışmanlık sözleşmesini iş sahibi sıfatıyla davalı …. Şti. ve …’ın (… Ticaret), danışman sıfatıyla davacı … Şti.’nin imzaladığı, sözleşmede her hangi bir sıfatı bulunmadığı halde davalı şirket yetkilisi olan davalı … ‘ın ve dava dışı …’un sözleşmenin son sayfasına kendi adları altına imza attıkları görülmüştür. Davalı … ve dava dışı …’un sözleşme içeriği incelendiğinde her hangi bir yükümlülük üstlenmediği, kefil olarak sorumluluk altına girdiklerine dair bir ifadenin de yer almadığı görülmüştür. Taraflar tanıklarının özellikle davalı tanıklarının beyanları ile birlikte sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmedeki danışmanlık hizmetinin davacı şirket tarafından, danışmanlık yönetim ücretini ödeme ediminin ise davalı şirket ile dava dışı … tarafından üstlenildiği, davalı … ‘ın kişisel olarak davalı şirket ile birlikte davacıya karşı sorumluluk altına girdiğine dair delil bulunmamaktadır. Buradan hareketle, davalı … ‘a husumet yöneltilemeyeceği kanaatine varılmakla davalı … hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Davalı şirketin borca itirazının değerlendirilmesinde; düzenlenen bilirkişi heyet raporunun dosya kapsamına uygun olduğu, danışmanlık sözleşmesinin 3. Maddesinde düzenlenen yükümlüklerine uygun olarak, bilanço incelemesi, finansal raporlama, proje dosyası hazırlama ve bankalara başvuru yapılarak kredi teminine yönelik girişimlerin başlatıldığı, bu girişim ve başvurular nedin dava dışı … T.A.Ş Tire Şubesi ile davalı … Şti. arasında 25.07.2016 düzenleme tarihli 3.000.000.-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmasını sağladığı, bu sözleşme ile davalı borçluya 1.500.000TL kredi tahsis edildiği, kredi onay tarihinin 26.07.2016 iken davalının fesih ihtarnamesinin 01.08.2016 tarihli olduğu, kredi onayı alındıktan davalı şirket tarafından danışmanlık sözleşmesinin feshedilmesinin davacının sözleşmenin feshinden önce hakettiği danışmanlık yönetim ücretini ödeme yükümlülüğününü ortadan kaldırmayacağı, davalı şirketin davacı tarafından gönderilen ödeme ihtarnamesinin kendisine tebliğ edildiği 11.08.2016 tarihine ihtarname ile verilen 5 günlük süre sürenin ilavesiyle 17.08.2016 tarihinde temerrüde düştüğü, bilirkişi heyet raporu ile belirlendiği şekilde davalının takip tarihi itibariyle 88.500,00 TL asıl alacak (danışmanlık yönetim ücreti) 1.45116 TL takip tarihine kadar işlemiş faiz, 22.500,00 TL cezai şart alacağı, 283,14 TL ihtarname gideri olmak üzere toplam 112.734,30 TL için davacıya borçlu olduğu anlaşılmakla davacının davalı şirket hakkındaki davasının kabulü ile davalı şirketin itirazının iptali ile takibin belirlenen miktarlar üzerinden devamına, davacı alacağı likit olup davalı şirket itirazında haksız olduğundan İİK.nun 67/2.maddesi uyarınca itiraza uğrayan ve hüküm altına alınan miktar üzerinden %20 icra inkar tazmınatının davalı şirketten tahsiline….” karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili ve davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.
Davacı vekili istinafında; davalı … yönünden, davanın kabulü gerektiği halde, pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalı şirketin tek ortağı olan bu davalının müvekkilinin alacağına şahsi teminat olarak sözleşmenin imzaladığını belirterek, kararın bu nedenle kaldırılmasını ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinafında; taraflar arasında finansal kurumlar ile görüşmeler yapılmak üzere kredi temini için danışmanlık sözleşmesi imzalandığı, müvekkili şirketin ihtiyacı olan kredinin, kendi şirket personelleri tarafından temin edildiğini, dinlenen tanık beyanlarının da, davacı şirket çalışanlarının bankaya fiziken gitmediklerinin bildirildiği halde, davacı şirket adına ücret ve cezai şart verilmesinin doğru olmadığını, tanık beyanlarını değerlendirmeden alınan bilirkişi raporuna dayalı hüküm kurulmasının hatalı olduğunu ve kararın kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
Dava; hizmet sözleşmesinden kaynaklanan komisyon ve cezai şart alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi gereği istinaf incelemesi, taraf vekillerinin istinaf başvuru dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında danışmanlık sözleşmesi akdedildiği, sözleşme konusunun finansal fon ve kredi temini olduğu, temin edilen her kredinin %5+KDV üzerinden davacı hizmet verenin ücret alacağının olacağının sözleşmenin 4.1. Maddesi ile düzenlendiği, 25/07/2016 tarihinde 1.500.000 TL kredi temin edilmesine rağmen ücret ödemesinin yapılmaması nedeni ile, 01/08/2016 tarihinde sözleşmenin davacı tarafça fesih edildiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacı/alacaklının bu sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri yapıp yapmadığı, ücrete hak kazanıp kazanmadığı ve sözleşmenin altını imzalayan davalı şirketin tek yetkilisi …’ın sözleşme hükümlerinin ihlali halinde sorumluluğu bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Yargılama sırasında; dinlenen davacı tanıklarından …’un, davacı şti nin, karşı yanın muhasebe kayıtları üzerinde inceleme raporları sonunda yol haritası belirlendiğini, daha sonra bankalara kredi başvurularında bulunulduğunu, davacı tanığı …’in aynı yönde beyanları olduğu görülmüştür.
Dinlenen davalı tanıkları …, … beyanlarında, bankalarla ilk görüşmeleri davacı firma yetkilileri ile yapıldığı, bir daha bankaya gelmediklerini bildikleri, bu durumda danışmanlık hizmetinin kredi başvuru hazırlık ve belgeleri temini ile kredi başvurusunun yapıldığı olarak kabulü ile, davacı tarafça hizmetin verildiği anlaşılmıştır.
O halde;24/05/2016 tarihinde akdedilen sözleşmenin 01/08/2016 tarihinde feshinden önce alınan 25/07/2016 tarihli ve 1.500.000TL bedelli kredinin tahsis edilmesi nedeniyle, kredi bedelinin %5+KDV miktarında davacı firmanın danışmanlık ücret alacağının doğduğu sübuta ermiştir. Yine, sözleşmenin 4.3 maddesi gereğince “geciken her gün için ödeme tutarı üzerinden cezai şart ödemesi de yapılması gerekeceğinden, bu yöndeki davanın kabulü yerinde olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir.
Davalı şirket, yetkilisi/davalı …’ın hem şirket kaşesi üzerinin, hem de ayrıca sözleşmenin imzalanmasına rağmen, sözleşme içeriğine göre yükümlülük üstlenmediği, TBK 581 maddelerinde aranan şartlarda geçerli bir kefaleti bulunmadığının anlaşılmasına göre, davanın bu davalı yönünden husumetten reddi kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı ve davacı vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin reddi gerekir.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf istemlerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/12/2018 tarih ve 2016/1333 Esas 2018/1312 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 7.700,88 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 1.925,22 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 5.775,66 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı ve Davalı tarafından yapılan istinaf masraflarının üzerlerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
6-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/06/2022