Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1144 E. 2022/846 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1144
KARAR NO : 2022/846
KARAR TARİHİ : 12/05/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2017
NUMARASI : 2016/830 Esas 2017/666 Karar
DAVANIN KONUSU : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 12/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/05/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davalı tarafından davacı aleyhine İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/12900 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinde 10/01/2015 tanzim ve 04/02/2015 vade tarihli, 30.000,00-TL tutarındaki ve 01/12/2014 tanzim ve 01/11/2014 vade tarihli 55.000,00-TL tutarındaki 2 adet bonoya dayanıldığını ve 85.000,00-TL üzerinden takibin başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, takipten sonra davacının almakta olduğu, maaşı üzerinden haciz uygulandığını ve kesintinin yapıldığını, davacının bakiye alacağının tamamını ve ferilerini haricen alacaklıya ödediğini, sadece tahsil harcını ödeme yükümlülüğünü borçlu olarak davacının üstlendiğini, dilekçeye ekli olarak sunulan “Avukatıma Talimatımdır” başlıklı, 12/12/2015 tarihli ibra belgesinin alacaklı vekilinin kendi bürosunda bizzat borçlu huzurunda düzenlendiğini, buna rağmen bu belgeyi takip dosyasına sunmadığını ve maaş haczi kesintilerine devam ettiğini, ibraname metni dikkate alındığında takip dosyasına ait alacağın haricen ferileri ile birlikte alacaklıya ödendiğinin ve alacaklının bu alacaktan dolayı borçlu davacıyı kayıtsız şartsız ibra ettiğini, açıklanan nedenlerle anlaşılacağını belirterek, İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün 2015/12900 sayılı takip dosyasındaki alacak ve ferileri yönünden borçsuzluğun tespiti sureti ile takibin ve takibe konu bonoların iptaline, tahsilata göre davalı alacaklı tarafından tahsil edilen bedellerin yasal faizi ile birlikte davacıya istirdat yolu ile iadesine, davalı alacaklının ibraye rağmen kötü niyetle alacak tahsilini devam ettirdiğinden İİK Md. 72 uyarınca en az %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, davalı kendisini vekille temsil ettirmiş, davalı vekili tarafından verilen dilekçe ile; davacı tarafından beyan edilen hususların kabul edilmediği, davacının borcunu ödediği iddiasını başka deliller ile ispatlaması gerektiği, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davacı tarafından dayanılan belgenin altındaki imzanın taraflarca inkar edilmediği tespit edilmiştir. Davacı vekilinin söz konusu belgenin davalı tarafından bu belgeyi eşine ve avukatına göstermek ve para çekip getirmek amacıyla istendiğini beyan ettiği, kaldı ki düzenlenen belgenin avukata hitaben yazıldığı, bu konuda kayıtsız şartsız ibranın icra Müdürlüğü’ne veya borçluya hitaben yazılmadığı, söz konusu talimatın İcra Müdürlüğü’ne başvuru oluncaya kadar her an davalı ve vekili tarafından geri alınabileceği yönünde beyanda bulunduğu görülmüştür. Davacı tarafça dayanılan 23/12/2015 tarihli belgenin yapılan incelemesinde, belgenin davalı tarafından avukatına hitaben düzenlendiği, bu belgenin davacı yönünden sonuç doğurabilecek birim ve makama yönelik yazılmadığı, kişinin vekiline hitaben bu şekilde yazdığı belgenin müvekkil-vekil eden arasındaki ilişki dahilinde değerlendirilmesi gerektiği, bu ilişki haricinde üçüncü kişiler yönünden bir bağlayıcılığı ve hüküm doğurmasının söz konusu olmayacağı zira vekil eden tarafından söz konusu talimatın 3. Kişiyi bağlayacak şekilde icra dosyasına beyanda bulunuluncaya kadar her an geri alınabileceği, nitekim davalı vekilinin beyanına göre, davalı asilin bu talimatını hiç işleme dahi koymadığı, bu haliyle belgenin davacı yönünden geçerli ve bağlayıcı sayılmasının mümkün olmadığının anlaşıldığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurarak, dayanak belgenin başlığında yer alan talimat, vekilin bir makbuz veya ibranameyi düzenlenmesine ilişkin talimat olmayıp, asilin imzaladığı ibranameyi icra takip dosyası ibrazına yönelik vekiline verilen talimat olduğunu, dayanak belge hakkında sahtelik iddiası bulunmadığını, belgenin kesin delil oluşturan geçerli ve kesin bir itfa ve ibra belgesi niteliği taşıdığını, belge başlığını ”avukatıma talimatımdır” ibaresinin işçi olan müvekkilinin yanıltıcı olduğunu, ödenmediği iddiası ile senede karşı senetle ispat etmesi gerektiğini, dosya alacaklısının yapılan ödemeden sonra dosya borçlusu ile kandırmasının söz konusu olduğunu, ödenen bedelin istirdadı ile kötü niyet tazminatı hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Dava, 2 adet bonoya dayalı kambiyo yolu ile takipten dolayı, borcun itfa ve ibra edildiğinden bahisle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Takip dosyasında, alacaklı/davalı bonolarda lehtar, davacı borçlu ise keşideci sıfatına haizdir. İhdas nedeni olarak ”nakden” gösterilen bonolar, zorunlu unsurları taşımakta olup kambiyo senedi vasfındadır. Takip dosyasında ödeme emri tebliğ tarihi görülmekle birlikte, 27.08.2015 tarihinde takibin başlatıldığı, 23.12.2015 tarihli ibra beyanı bulunan belgeye dayalı olarak 24.05.2016 tarihinde itfa belgesine dayalı alacaklının beyana daveti ile takibin iptali veya talikinin talep edildiği, icra müdürlüğünün talebi, icra mahkemesi yetkisinde olduğundan reddine karar verildiği görülmüştür.
Taraflar arasında bono düzenlendiği, takibin kesinleştiği sabittir. Uyuşmazlık, ”avukatıma talimatımdır” başlıklı belgenin ibra belgesi olarak kabul edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
İbra, 6098 sayılı TBK 420 maddesinde düzenlenmiştir. Borç ilişkisini değil, münferit borcu sona erdiren, yazılı yapılmasının ispat şartı olduğu, alacaklının imzasını taşımasının yeterli bulunduğu, miktar belirtme zorunluluğunun olmadığı, miktar bulunduğunda makbuz niteliğinde olan, alacaklının irade beyanıdır.
İbranın geçerliliği için tarafların anlaşması yeterlidir.İbraname, kural olarak yapılan ödemelerle sınırlı olarak bağlayıcıdır. Davalı taraf, eldeki anılan belgenin, avukatına talimat olarak verildiğini ileri sürmektedir. Ancak, davalı/borçuya verilen, dava dilekçesine ekli dosyaya sunulan ibranın, imzası inkar edilmeyen alacaklının “İzmir 19 icra müdürlüğü 2015/12900 E.sayılı dosyasında…alacağının kalmadığı” yönündeki irade açıklaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının açtığı takip konusu bonolardan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti ve tahsilatların iadesi talebinin kabulü gerekmektedir.
O halde, ”avukatıma talimatımdır.” başlıklı belge ibra vasfında olup, bu nedenle borcun sona erdiğinin kabulü gerektiğinden, ibra tarihinden sonra İzmir 19. icra müdürlüğü 2015/12900 sayılı takip dosyasına, 17/06/2016 dava tarihine kadar yapılan ödemelerin ve maaş kesintilerinin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile hesaplanarak, davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesinin gerekmesine göre, davacının istinaf isteminin kabulüne, yerel mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, yapılan açıklamalara göre, yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20/06/2017 tarih ve 2016/830 Esas 2017/666 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yoluna başvuran davacıdan alınan 31,40 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından, davacı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusu aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 12/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.