Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1141 E. 2022/929 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1141
KARAR NO : 2022/929
KARAR TARİHİ : 26/05/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2019
NUMARASI : 2017/473 Esas 2019/137 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 26/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/05/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davalı şirketin, müvekkili şirketin gümrük işlemlerini 15 yıldır yürüttüğünü, şirketler arasında yıllardır süre gelen bir ticari ilişkinin olduğunu, 2012 yılından sonra davalı şirketin ödemelerini yapmamaya ve borçlanmaya başladığını, davalı şirketin ödemesi gereken borcunu ödemeğini ve müvekkiline borçlandığını, müvekkili şirket ile davalı şirketin Ağustos 2014 yılı sonu itibari ile karşılıklı yapmış oldukları mutabakat amaçlı yazışmalarda da 2014 yılı sonu itibari ile mevcut borç tutarı üzerinden mutabık olduklarını, davalı tarafından 2014 yılından bu yana sadece 27.05.2015 tarihli 70.000,00-TL tutarlı bir ödeme yapıldığını, bu ödeme ile birlikte davalı şirketin toplamda 47.121,87-TL tutarında müvekkili şirkete borcunun olduğunu, alacağın tahsili amacıyla davalı şirket hakkında İzmir 26. İcra Müdürlüğünün 2017/2574 Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz etmesi ile, takibin durduğunu belirterek, icra dosyasına davalı şirket tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece;”…davalı tarafın 27.05.2015 tarihinde davacıya ödediği 70.000 TL nin taraflarca mutabık kalınan 110.824,40 TL den mahsubu ile davacının davalıdan 40.824,40 TL bakiye alacağının kaldığı, 6.297,47 TL lik hesap farkına ilişkin davacının iddiasını ispat edemediği kanaatine varılmakla davanın 40.824,40 TL üzerinden kısmen kabulü ile, alacak likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine…” karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre 47.121,87 TL davalının borcu bulunduğu sabit olmasına rağmen, davanın kısmen kabulünün hatalı olduğunu, 110.824,40 TL mail üzerinden yapılan mutabakatın yanlış olması nedeni ile müvekkili tarafından yeni mutabakatın gönderildiği ve bunun itiraza uğramadığı, hizmeti almadığını ispat yükünün davalı üzerinde olduğunu, bu yönde iddia ve itiraz olmadığını, davanın tam kabulü ile reddedilen kısım üzerinden davalı yararına hükmedilen vekalet ücretinin kaldırılması gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava, ticari nitelikli hizmet sözleşmesinde fazla ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı hizmet alan, davalı ise; gümrük hizmeti veren sıfatına haizdir.
Davacı taraf,17/03/2014 tarihinde gönderilen “2014 yılı sonu itibariyle 110.824,40 TL. Mutabıkız” mailinden birkaç saat sonra davalı yana yeni bir mutabakat gönderdiğin, ilk gönderilen mailde belirtilen alacak miktarının eksik ve hatalı gösterildiğini, asıl alacağının 117.121,87 TL. olduğunu, 70.000 TL ödemeden sonra bakiye alacağının 47.121,87 TL olup, bu miktar üzerinden takip başlattığını belirterek, delil olarak, mail yazışmaları, hesap dökümleri, dekontlar, takip dosyası, bilirkişi incelemesi, ticari defter ve kayıtlar ile yemin’e dayanmıştır.
Delil listesinde belirtiği mutabakat maili, ek-2 de sunulmuş olup, ”2014 yılı sonu itibariyle 110.824,40 TL” açıklamalı mail yazışmasıdır. 21/02/2019 tarihli celsede, davalı şirket yetkilisi, hesap farkı ile birlikte borcunu ödediğine, borcu kalmadığına dair yemin etmiş, yemin beyanını imzalamıştır.
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile dayandığı ve ekinde sunduğu 17.03.2015 tarihli ve ”2014 yılı sonu itibariyle 110.824,40 TL” açıklamalı mail yazışması ve 27.05.2015 tarihinde davalının 70.000,00 TL ödeme yaptığını bildirdiği dekontu tarafların kabulündedir. Dava dilekçesinde ekli bu belgelerden başka, davacı tarafça, davalı ile aralarında kabul gören mutabakat olduğundan bahisle, davacı taraf alacaklı olduğu bakiye bedelin 47.121,87 TL olduğu iddiasıyla 47.121,87 TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlatmıştır. Ancak, dava dilekçesi ekindeki mutabakat belgesinden ayrı bir anlaşma dosyaya sunulmamıştır. Takibe itirazın iptali davasında ise, davalı taraf verilen ihtara rağmen ticari defter ve kayıtların sunmadığı, YMM bilirkişisinin yaptığı davacı tarafın incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre alacağının 47.121,87 TL olarak görüldüğü,110.824,40 TL-70.000,00 TL= 40.824,40 TL olan (mutabakat belgesi ve ödemeye göre bakiye) alacak ile, davacı ticari defterlerine göre hesaplanan 47.121,87 TL. bakiye alacak arasındaki 6.297,47 TL farkın davacı tarafından dayanağının ispatlanamadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, yerel mahkeme kararı yerindedir.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu ve dayandığı 17/03/2014 tarihli mutabakat mailinden başka mutabık kaldıkları bedel ve belge olduğunu ispatlayamamasına göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/02/2019 tarih ve 2017/473 Esas 2019/137 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 26/05/2022