Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1130 E. 2021/1672 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1130
KARAR NO : 2021/1672

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2018
NUMARASI : 2017/915 Esas, 2018/1145 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 25/11/2021
KARAR YZM TARİHİ : 25/11/2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13/11/2018 tarih ve 2017/915 Esas, 2018/1145 Karar sayılı karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemizin görevli olduğu anlaşılmakla, raportör hakim tarafından okunan rapor dinlendi, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilmesi sonucu gereği görüşüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; …. Bankası A.Ş. ile dava dışı …. Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi ve teminat sözleşmeyi davalının kefil sıfatıyla imzaladığını, sözleşme gereğince dava dışı şirketin kullandırılan kredi borcunu ödemediğinden, İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün 2017/8033 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takip konusu alacağın müvekkiline temlik edildiğini, davalının takibe itirazının haksız olduğunu belirterek, davalının itirazının iptaline, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; takibin konusu olan evraklar üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile imzaların müvekkiline ait olmadığının anlaşılacağını belirterek, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalının borca itirazının iptali istemi ile açılan davada, dava dışı …. Ltd. Şti. ile …. Bankası A.Ş. arasında 27/09/2007 tarihinde 185318987742 numaralı 64.500,00 TL tutarlı genel kredi ve teminat sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede “müteselsil kefil” bölümünde davalının ad-soyadı ile imzanın bulunduğu, icra takibi dayanağı olan 27/09/2007 tarihli, 64.500,00 TL tutarlı sözleşme ve dayanağı belgelerdeki imzaların davalının eli ürünü olmadığının, Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Kriminal Labaratuvarı Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen 26/09/2018 tarihli raporu ile bildirildiği, davacı vekilinin imza incelemesine konu sözleşmenin 2007 tarihli olduğunu, incelemeye esas emsal imza belgelerinin ise bundan sonraki tarihlere ait olduğunu belirterek, yeni bir inceleme yapılmasını ya da itirazları doğrultusunda ek rapor aldırılması talebinin, inceleme konusu belgenin karşılaştırılmasının yapıldığı belgeler arasında 17/09/2007 tarihli bankacılık hizmetleri sözleşmesinin de bulunduğu ve raporun kuşkuya yer vermeyecek şekilde kesin görüş bildirir nitelikte olması karşısında yeni bir rapor aldırılmasına gerek ve ihtiyaç duyulmadığı, davanın ve icra takibinin konusu olan 27/09/2007 tarihli, 64.500,00-TL tutarlı sözleşmede ki imzanın, davacı eli ürünü olmaması karşısında, davalının borçtan dolayı sorumlu olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili; müvekkili şirketinin, ödenecek harçlardan istisna olduğunu, davalı borçlunun; hakkında girişilen icra takibinde belirtilen borcun tamamından sorumlu olduğunu, akdi takibe dayanak sözleşme ve eklerinde bulunan imzaların davalı eli ürünü olmadığının kabulünün mümkün bulunmadığını, davalının imza örneklerinin alınarak yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda sözleşmedeki, raporda değerlendirmeye esas tutulan mukayese imzalardan, sözleşme tarihinden itibaren 5 yıl sonrasına ait olanlarının mukayeseye esas tutulamayacağını, davaya dayanak sözleşme tarihinin 27.09.2007 olduğunu, itiraz edilen imzadan önce atılmış imzalar ile 5 yıllık süre çerçevesinde atılan imzaların rapor için esas alınarak değerlendirilmesi gerektiğini, mahkemeden yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmaması ve yeni rapor alınması yönünden talepte bulunulmuş ise de, yerel mahkemece talebin reddedildiğini, yetersiz inceleme ile oluşturulan raporun hükme esas teşkil etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür. Dava, icra takibine konu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan ödenmeyen kredi borcunun tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, icra takibinde borçlunun itiraz olarak ileri sürdüğü genel kredi sözleşmesindeki “müteselsil kefil” bölümündeki imzasının davalı/borçlunun eli ürünü olup olmadığı ve borçtan sorumluluğu bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün 2017/8033 sayılı dosyasında davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu hakkında 64.500,00 TL’si asıl alacak, 7.675,50 TL’si temerrüt faizi, 383,77 TL’si BSMV ve 87,65 TL’si masraf olmak üzere toplam 72.646,92 TL’nin tahsili amacıyla …tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, 20/06/2017 tarihinde usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilen davalı-borçlu yasal süre içerisinde verdiği 23/06/2017 tarihli dilekçesi ile; 2005 yılında hırsızlık amacıyla evine girildiğini, kendisinin ve oğlunun kimliği ile bir miktar parasının çalındığını, kimliği üzerinde oynama yapılarak fotoğraf yapıştırıldığını ve bu işlemi gerçekleştiren kişilerin şirket kurduklarını, kendisinin şirketten haberinin bulunmadığını, alacaklı bankadan kredi de almadığını, bu kişiler hakkında daha öncesinde suç duyurusunda bulunduğunu ileri sürerek, borca, faize, fer’ilerine ve imzaya itirazı ile takibin durduğu ve itirazın iptal talep ile eldeki davanın açıldığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.
HMK nun 211. Maddesine göre, bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, hakimin yazı veya imzayı inkar eden tarafı isticvap edeceği, yazı ve imzaları ile eldeki belgeyi değerlendireceği, sahtelik konusunda başka bir belge incelemeye gerek duymadığından karar verebileceği, hakim de yapılan incelemeye göre sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmadığından, bilirkişi incelemesine karar vererek karşılaştırmaya esas yazı imzaları getirterek bilirkişi incelemesi yaptırabileceği düzenlenmiştir.
Dosya içerisinde bulunan ve hükme esas alınan raporun, genel kredi sözleşmesi (27/09/2007) tarihinden öncesine ait yeterli mukayese belgeleri toplanmadan düzenlenmiş ise de; alınan bilirkişi raporunun yukarıda anılan yasa maddesine uygun olarak düzenlediği, dava konusu genel kredi sözleşmesindeki imzanın davalıya ait olmadığının yöntemince belirlendiği, dolayısıyla yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13/11/2018 tarih ve 2017/915 Esas, 2018/1145 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30-TL istinaf harcından başlangıçta alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 14,90 -TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, belirlenen bakiye miktar 20,00-TL altında kaldığından Harçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca tahsili için müzekkere yazılmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 25/11/2021