Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1078 E. 2022/1044 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1078
KARAR NO : 2022/1044
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2018
NUMARASI : 2017/397 Esas, 2018/787 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 09/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/06/2022

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece, “…Davacı vekili; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkide davalı şirketin, müvekkili şirkete borçlandığını, taraflar arasındaki bu ticari ilişki sebebiyle davalı şirketin müvekkili şirkete olan borcunun takip dayanağı yapılan faturalar ile faturalandığını, müvekkilinin davalı şirket ile arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan tüm yükümlükleri yerine getirmiş olmasına rağmen davalının aynı özveri içinde olmadığını, dayanak faturalara ilişkin borcu ödemediğini, alacaklarının tahsili amacıyla İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2017/3263 E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattıklarını, davalının borca itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu beyanla öncelikle muaccel ve rehinle temin edilmemiş olan alacağın tahsili için açılan takibe sırf zaman kazanmak ve alacaklılarını zarara uğratacak tasarruflarda bulunmak gayesi ile kötüniyetle itiraz ederek iş bu davanın açılmasına sebebiyet veren davalı hakkında iş bu davada verilecek kararın ifa edilebilir olması ve sonuçsuz kalmaması için davalı şirketin taşınır, taşınmaz malları ile alacaklarının ihtiyaten haczine, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan borç doğurucu ilişkiden kaynaklanan, belli ve hukuka uygun olan alacağa herhangi bir sebep belirtmeden hukuka aykırı, haksız ve zaman kazanma gayesi ile itiraz eden davalı-borçlu şirketin hukuka aykırı bu itirazının iptali ile takibin devamına, haksız ve hukuka aykırı itirazı sebebiyle takibi durdurarak müvekkil şirketi zarara uğratan davalı-borçlu şirket aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, haksız ve hukuka aykırı itirazı ile iş bu davayı açmaya sebebiyet vererek kötüniyetli olduğunu açıkça ortaya koyan davalı aleyhine HMK m.329/1 uyarınca asgari ücret tarifesinden ayrı vekâlet ücretine ve HMK m.329/2 uyarınca idari para cezasına hükmedilmesine ve tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davacı vekilinin ihtiyati haciz talebi hakkında alacağın yagılamayı gerektirmesi nedeniyle reddine dair karar verilmiştir.
Davalı vekili; Davacı tarafından İzmir 13. İcra Müdürlüğü’ nün 2017/3263 sayılı icra takibi ile müvekkili şirket aleyhine 4.818,72 TL asıl alacak, 112,59 TL işlemiş faiz olmak üzere 4.931,31-TL ilamsız takiplerde ödeme emri gönderildiğini, süresi içinde borca ve takibe itirazları nedeniyle takibin durduğunu, davacı tarafından eldeki dava ile yapılan icra takibine itirazın iptali için başvuruda bulunulduğunu ancak faturaya dayalı icra takibinde ihtarname de mevcut olmadığından takibe kadar işlemiş faiz talebinde bulunamayacaklarını, müvekkiline cari hesabı gösterir bir döküman gönderilmediği için borç olan kısmı net olarak söyleyemediklerini ancak yapılan takibe konu hizmet faturalarında bahsi geçen hizmetlerin bir çoğunun iptal edilmiş olmasına rağmen iptal edilenler de dahil olmak üzere alacak kısmında yer aldığını, hizmetlerin iptal edilmiş olmasına rağmen sanki varmış gibi fatura edilip gönderildiğini, müvekkili şirketçe yapılan ödemelerin usulüne uygun olarak borçtan düşülmemiş olduğunu, yapılacak bilirkişi incelemesinde davacının alacağının takip miktarı kadar olmayacağının ortaya çıkacağını beyanla davanın reddine, haksız icra takibi nedeniyle %20 den az olmamak üzere davacının icra inkar tazminatına hükmedilmesine, hükmedilen tazminatın davacıdan alınıp davalıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, dosya ve ekleri SMMM bilirkişiye tevdi edilerek, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı, davalı borçlunun temerrüde düşürülüp düşürülmediği, işlemiş fazi isteminin yerinde olup olmadığı, yerinde ise miktar ve oranı, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilip edilemeyeceği hususlarında rapor tanzimi istenmiştir.
Bilirkişinin 24/04/2018 havale tarihli raporunda; Davacının 2016-2017 yıllarına ait yevmiye defterlerinin 6102 sayılı TTK’nun 64/3. maddesi uyarınca noter açılış onaylarının yaptırıldığı, 6100 sayılı H.M.K 222. Maddesi 2,bendine göre delil vasfına sahip olma değerlendirmesinin takdirî Sayın Mahkemenize ait olmak üzere; 2016 yılı yevmiye defterine yapılması gereken kapanış tasdikinin süresinde yaptırıldığı, 2017 yılına ait yevmiye defterine yapılması gereken noter kapanış tasdikinin 30.06.2018 tarihinine kadar yaptırılabileceği ve süresinin bulunduğu, taraflar arasında hizmet alım satımından kaynaklanan ticari bir ilişki olduğu, taraflar arasında düzenlenmiş yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, takibe konu 11 adet faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının yaptığı ödemelerin tarih sırasına göre borçlarından mahsup edilmesi ile davacının takip konusu faturalardan dolayı takip tarihi itibariyle 4.818,72-TL alacaklı olduğu, takibin asıl alacağının da bu tutar üzerinden başlatıldığı, takip talebinde işlemiş faiz talebinin olduğu ancak dava dilekçesinde takibin asıl alacak üzerinden devamının talep edildiği yönünde görüşlerini bildirmiştir.
Dava, İİK nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından, davalı şirket aleyhine 4.818.72-TL Asıl Alacak, 112.59-TL İşlemiş faiz olmak üzere toplam 4.931.31-TL üzerinden 02/03/2017 tarihinde icra takip işlemlerine başlandığı, davalıya ödeme emrinin 06/03/2017 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, başlatılan takibe davalı vekilinin süresi içinde 08/03/2017 tarihli dilekçesi ile itiraz ettiği, anılan takibin durdurulmasına karar verilerek eldeki davanın bir yıllık yasal süre içinde açıldığı, icra takibine dayanak yapılan ticari ilişkinin faturadan kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat etmekle yükümlüdür.
Yapılan yargılama toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre; serbest mali müşavir bilirkişi … tarafından incelenen, usulüne uygun tutulduğu, sahibi lehine delil özelliği taşıdığı anlaşılan davacının ticari defter ve kayıtlarında, davacı şirketin davalıdan takip tarihi itibari ile 4.818.72- asıl alacağının olduğu tespit edilmiştir. Eldeki davaya konu icra takibinin ise de 4.818.72- asıl alacak, 112.59-TL İşlemiş faiz olmak üzere toplam 4.931.31-TL üzerinden başlatıldığı, eldeki davanın 4.818.72- asıl alacak üzerinden açıldığı, davalı tarafça ticari defter ve belgelerin mahkememize sunulmadığı ancak davacının davaya konu icra takibine dayanak faturalara konu malların teslimine dair belgeleri mahkememize sunarak teslim hususunu kanıtladığı anlaşıldığından, davanın kabulüne” karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurarak, savunmalarının değerlendirilmeden davanın kabulüne karar verildiğini, hizmet faturalarında bahsi geçen hizmetlerin bir çoğunun iptal edilmiş olmasına rağmen, varmış gibi fatura edilip gönderildiğini, yargılamanın başından beri davacı yanca faturaya konu hizmetlerin verilmediğini, yalnızca ticari defter incelemesi ile kabul kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava, hizmet sözleşmesine dayalı düzenlenen 11 adet fatura bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, servis hizmeti verildiğini, düzenlenen fatura bedellerinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı vekili hizmet alınmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, açıklanan gerekçe ile, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dava değeri, asıl alacak bedeli olan 4.818,72 TL üzerinden harçlandırılmıştır.
Yargılama sırasında, 25/01/2018 tarihli oturumda taraflara ticari defterlerini sunması konusunda iki hafta kesin süre verildiği, davalı tarafın ihtarata uymadığı, SMMM bilirkişisi tarafından, davacı ticari defter ve yevmiye defteri üzerinde yaptığı icnelemede; takip konusu faturaların kayıtlı olduğu, davalı tarafın ödemelerinin mahsubundan sonra davacının bakiye alacağının 4.818,72 TL olduğu bildirilmiştir.
Sonuç olarak, dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, davalı taraf nunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/07/2018 tarih ve 2017/397 Esas 2018/787 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 329,17 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 82,30 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 246,87 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 09/06/2022