Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/106 E. 2022/81 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/106
KARAR NO : 2022/81

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2018
NUMARASI : 2014/1484 Esas, 2018/231 Karar
DAVANIN KONUSU : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
BAM KARAR TARİHİ : 27/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/01/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkil şirket ile dava dışı … Ltd Şti arasında 30.04.2014 tarihli sözleşmeye dayalı Motorin satışı hususunda ticari ilişki bulunduğu, bu sözleşmeye istinaden davaya ve İcra takiplerine konu edilen çeklerin teslim edildiğini, teslim edilen çeklerin bir kısmının ödendiğini, ancak … Ltd.şti.nin mal teslimini yapmadığını, ihtara rağmen mal teslimi yapılmaması nedeniyle İzmir 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/296-235 E.Karar sayılı dosyası ile çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti yönünde açılan davanın kabulüne karar verildiğini, takip konusu çekten dolayı … Ltd Şti ne borcunun bulunmadığının davalı banka tarafından, çek arkasında bulunan şerhten bilinmesine ve banka yetkilileri ile görüşülmesine rağmen davalı banka tarafından müvekkili şirket aleyhine İzmir 25. İcra Müdürlüğünün 2014/14582 ve 2014/14435 sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, bu durumun müvekkil açısından telafisi mümkün olmayan zararlara yol açacağını belirterek, müvekkili şirketin izmir 25,İcra Müdürlüğünün 2014/14435 E. Ve 2014/145852 E. sayılı dosyalarından dolayı borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyetli olarak icra takibinde bulunan davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; İzmir 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/296-235 E.K sayılı menfi tespit davasının tarafları arasında muvazaalı şekilde açıldığını, davanın kabul nedeni ile, kabul edildiğini, ödemeden men kararının, çeke dayalı icra takibi başlatılmasına engel olmayacağını, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2012/24600E, 2013/312K sayılı ilamında, “Somut olayda, takibe konu çekin 30.12.2011 tarihinde ibrazında muhatap banka tarafından 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/1307 Esas no’lu dosyasındaki ödeme yasağı kararına istinaden işlem yapılmadığı şerhinin bulunduğunun görüldüğünü, alacaklı bankanın çekte ciranta olup, keşideci, lehtar olan şikayetçi ve kendisine ciro eden şirket hakkında takip yaptığını, Mahkemenin kararına esas aldığı, 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/1307 Esas sayılı menfi tespit davası ise, davacı keşideci … Ltd Şti ile lehtar … Ltd Şti arasında görüldüğünü, icra dosyasında aslı bulunan çekin incelenmesi ile, davacı şirket tarafından … Ltd. Şti’ne keşide edilen çekin, … Ltd. Şti. tarafından müvekkili bankaya ibraz edildiğini, çeki ciro yolu ile elinde bulunduran bankanın çek bedelinin tahsili için takip başlatabileceğini ileri sürerek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın, davacı keşideci tarafından, ciro sureti ile çeklere hamil olan davalı banka aleyhine açılan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, çeklerin davacı keşideci tarafından dava dışı … Ltd.Şti’ne verildiği ve bu şirketin cirosu ile davalı bankaya geçtiği, dava dışı … Ltd.Şti. tarafından yapılan cirolarda rehin, teminat veya tahsil amacıyla yapıldığı yönünde bir ibare bulunmadığı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/12558 esas ve 2017/7361 karar sayılı, 26/10/2017 tarihli emsal kararında da belirtildiği üzere, çeklerin temlik cirosu ile davalı bankaya geçtiğinin kabulü gerektiği, aksini davacı tarafın ispatlamakla yükümlü olduğu, davacı tarafın dava konusu çeklerin tahsil cirosu ile davalıya devredildiğini ispat edemediği gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili; mahkemenin, İzmir 25.İcra Müdürlüğü’nün 2014/14435 Esas ve 2014/14582 Esas sayılı icra dosyalarından müvekkilinin borçlu olmadığını ve icra takiplerinin davanın sonuna kadar tedbiren durdurulması amacıyla menfi tespit davasının ikame edildiğini, yerel mahkemece, çekler üzerinde yapılan incelemede, çeklerin davacı keşideci tarafından dava dışı … Ltd.Şti’ne verildiğini ve bu şirketin cirosu ile davalı bankaya geçtiğini, dava dışı … Ltd.Şti. tarafından yapılan cirolarda rehinin, teminat veya tahsil amacıyla yapıldığı yönünde bir ibarenin bulunmadığını, bu sebeple, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/12558 esas ve 2017/7361 karar sayılı, 26/10/2017 tarihli emsal kararında da belirtildiği üzere, çeklerin temlik cirosu ile davalı bankaya geçtiğinin kabulünün gerekeceğini, aksini davacı tarafın ispatlamakla yükümlü olduğunu, davacı tarafın dava konusu çeklerin tahsil cirosu ile davalıya devredildiğini ispat edemediğinden bahisle, davanın reddine ilişkin verdiği kararın bozulması gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile sabit olan teminat amacı ile verilen çeklerin rehin cirosu olarak değerlendirildiğini, yine yerleşik Yargıtay İçtihaları ile sabit olduğu üzere, çeki rehin cirosu ile elinde bulunduran tarafa bu çek ile ilgili hak bahşedilmediğini, bu hususta da Yargıtay kararlarının yerel mahkeme dosyasına ibraz edildiğini, çekte rehin cirosu caiz olmayıp, rehin veya bunun sonucu elde etmeye yönelik teminat amacıyla çekin ciro edilmesi halinde çeki devir alan kişi çeke dayalı hakları kullanamayacağını, tüm bu nedenlerle, davacı bankanın davaya konu çeki teminat amacıyla aldığını, çekin rehin amacıyla cirosu geçerli olmadığından davacı bankanın yetkili hamil olarak kabul edilemeyeceğini, bu nedenle takibe konu çekin teminat amacıyla verilmiş olduğu, çekte teminatın rehin cirosu niteliğinde olduğu ve çekte rehin cirosunun caiz olmayıp alacaklıya hiç bir hak bahşetmeyeceği de yerleşik yargıtay içtihatları ile sabit olduğu belirtilerek, kararın bozulmasını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava, çeke dayalı icra takibinden sonra çek keşidecisi tarafından hamile karşı açılan ve takip konusu çekden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereği istinaf incelemesi, istinaf başvuru dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilerek yapılmıştır.
Davacı taraf, dava dışı çeklerin lehdarı ile aralarındaki ticari satıma dayalı ticari ilişki kapsamında verilen çeklerden dolayı lehdara karşı açtığı menfi tespit davasının kabulüne karar verildiğini, kararın verilmesinden sonra borçlu olmadığını bilen davalının, bu çeklerden ikisine dayalı takip başlattığını, takip konusu çeklerden dolayı borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiş, davalı vekili ise öncesinde açılan çeklerden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti davasında taraf olmadığını, davanın ve çek altındaki ödeme yasağı şerhinin alacağını tahsil etmesini engellemeyeceğini, açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Dava konusu çeklerden, İzmir 25.İcra Müdürlüğü’nün 2014/14582 sayılı dosyası ile, kambiyo senedine dayalı olarak davalı hamil alacaklı tarafından keşideciye karşı başlatılan (takipte lehdar yok) icra takibi dayanağının 90.000TL.bedelli 28/08/2014 keşide tarihli ve zorunlu unsurları bulunan çek vasfında olduğu, keşideci tarafından açılan 18/11/2014 tarihli -takibe konu çekle ilgili İzmir 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/296 Esas sayılı dosyası ile, borçlu olmadığının tespiti kararı ve ödeme yasağının bulunduğu iddiasına dayalı- şikayet davasında, İzmir 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/771-2015/718 E.K.sayılı ilamı ile, davanın kabulü ile takibin iptaline karar verilmiştir, kararın davalı tarafça temyizi ile, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 19/09/2016 tarihli ilamı ile kararın bozulduğu, 2017/408 esas sayısı ile, bozma ilamına uyularak şikayetin reddine karar verildiği,
Dava konusu çeklerden, İzmir 25.İcra Müdürlüğü’nün 2014/14435 sayılı dosyası ile, kambiyo senedine dayalı olarak davalı hamil alacaklı tarafından keşideciye karşı başlatılan (takipte lehdar yok) icra takibi dayanağının 61.500 TL.bedelli 13/08/2014 keşide tarihli ve zorunlu unsurları bulunan çek vasfında olduğu, keşideci tarafından açılan 18/11/2014 tarihli -takibe konu çekle ilgili İzmir 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/296 Esas sayılı dosyası ile, borçlu olmadığının tespiti kararı ve ödeme yasağının bulunduğu iddiasına dayalı- şikayet davasında, İzmir 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/770-2015/1 E.K.sayılı ilamı ile, davanın kabulü ile takibin iptaline karar verilmiştir, kararın davalı tarafça temyizi ile, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 10/10/2016 tarihli ilamı ile kararın onandığı, karar düzeltme talebinin red edildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu çeklerde lehtar olan dava dışı … Ltd.Şti ile davalı banka arasında 23/08/2013 tarihli 1.000.000,00 TL. limitli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi sözleşmesi imzalanmıştır.
İzmir 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/296-235 EK. sayılı dosyasında; davacılar … … İnş. İth. İhr San Tic. Ltd Şti ve … tarafından, davalı…. Ürünleri Nakliyet Tic. Ltd Şti,ye karşı açılan mefi tespit davası, dava tarihinin 23/07/2014 olduğu, 01/09/2014 tarihli kararında davacının davasının davalı tarafça kabulü nedeniyle 6100 sayılı HMK nın 308.md gereğnce davacının davalının kabulü nedeniyle kabulü ile dava konusu çeklerin borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre, davacı keşideci tarafından davalı lehdara karşı açılan borçlu bulunmadığının tespiti davasının, kabul nedeni ile kabulüne karar verildiği, çeklerde ödeme yasağı şerhinin bulunduğu, bu şerhin dercinden sonra çeklerin davalı hamilin uhdesine geçmesi ile takip başlatıldığı kabul edilerek kesinleşen menfi tespit davası ile tarafı olmayan davalı bankanın alacağına halel gelmeyeceği, keşideci ile lehtar arasındaki iç ilişkinin son ciranta/hamili bağlamayacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde, davanın reddine dair verilen karar da usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı görülmüştür.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/02/2018 tarih ve 2014/1484 Esas, 2018/231 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 44,80 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/01/2022