Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1049 E. 2022/1038 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/1049
KARAR NO : 2022/1038
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/11/2018
NUMARASI : 2017/1425 Esas, 2018/1259 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 09/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/06/2022

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece,”… Davacı vekili; davacının mermer ticareti yaptığını ve davalı ile mermer blok alım satımı konusunda anlaştıklarını ve mermer blokların davalıya teslim edildiğini, teslimat yapılmasına rağmen faturaya borcunun ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine Kemalpaşa İcra Müdürlüğünün 2015/3074 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu, borca itirazın iptali ile yapılan takibin devamına, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini karar ve talep etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında bahsedildiği şekilde yapılmış bir sözleşme/ticari ilişki/borç ilişkisi olmadığı gerekçesi ile takibe, borca, ödeme emrine, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz edildiğini, taraflar arasında herhangi bir sözleşme/ticari ilişki/borç ilişkisi olmadığı için dosyaya sunulu faturanın müvekkilleri açısından olsa olsa icap niteliğinde bir belge olduğunu, söz konusu faturadan müvekkilinin bilgisinin olmadığını, bu sebeple de itiraz etme şansının olmadığını, dolayısıyla da söz konusu belgenin fatura olarak değerlendirilemeyeceğini, davacının iddia ettiği gibi bir mermer bloğu alım satım tesliminin olmadığını, davacıya bu hususta bir talimatın da verilmediğini, bu nedenlerle davanın reddine, davacının %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2015/3074 sayılı dosyası, fatura suretleri delil olarak değerlendirilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2015/3074 sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı tarafından davalı aleyhine 29.544,99-TL asıl alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığının tespiti için yapılan bilirkişi inelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “…davacının 2012 yılına ilişkin sunulan defterlerin noter açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, davalının 2012 yılına ilişkin sunulan defterlerin toner açılış tasdikinin yaptırılmı olduğu, noter kapanış tasdikine tabi olmadığını, davacının davalı adına düzenlediği takip ve dava konusu ettiği 12/10/2012 tarihli 44926 no.lu 29.544,99-TL bedelli faturanın davalı yasal defterlerinde kayıtlı olduğu, davacıya ödeme yaptığına dair tevsik edici bir belge sunulmadığı, tarafların yasal defter kayıtlarına göre davacının davalıdan 29.544,99-TL alacaklı olduğu…” tespit edilmiştir.
Dava, İİK’nun 67. Maddesi gereğince açılmış faturaya dayalı yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasında mermer bloku satışına ilişkin ticari satım sözleşmesi olduğu, davacının malı teslim ettiğini borcun ödenmediğini belirterek eldeki davayı açtığı, davalının davanın reddini istediği anlaşılmaktadır.
Ticari satımda, satıcının borcu malı teslim etmek, alıcının borcu bedelini ödemektir. Alınan bilirkişi raporunda davacının düzenlediği takibe konu faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu belirlenmiştir. Davalının, iade faturası düzenlediği veya faturaya yasal süresi içerisinde itiraz ettiği de ispat edilmemiştir. Buna göre davacının fatura içeriği malı davalıya teslim ettiği anlaşılmıştır. Zira basiretli bir tacir teslim almadığı mala ilişkin faturayı ticari defterine kaydetmeyecektir. Bu hale göre davacı-satıcı malı teslim ettiğini ispat etmiştir. Artık davalının malın bedelini ödediğini ispat etmesi gerekmektedir. Davalı ise yargılama süresince bedeli ödediğini usulüne uygun delillerle ispat edememiştir. Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne” karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf kanun yolu başvurusunda; davacı-alacaklı taraf ile müvekkili arasında iddia edilen şekilde yapılmış herhangi bir sözleşme/ticari ilişki/borç ilişkisi bulunmadığını, bu nedenle takibe, borca, ödeme emrine, faiz oranına ve işlemiş faize açıkça itiraz edildiğini, dosyaya sunulu fatura, müvekkil açısından olsa olsa icap niteliğinde bir belge olabileceğini, ayrıca söz konusu faturadan müvekkilin haberinin olmadığını, itiraz etme şansının da bu nedenle olmadığını, söz konusu belgenin, fatura olarak değerlendirilemeyeceğini, davada da söz konusu alacağın ispatı olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, alacaklı/davacı tarafından iddia edildiği gibi bir Mermer Bloğu alım-satım-tesliminin olmadığını, davacı tarafta bu hususta herhangi bir teslimatla alakalı yazılı belge de verilmediğini, iddia edilen mermer alım-teslimleri müvekkilinden bağımsız, davalının kendi işletmesini ilgilendiren ticari faaliyetler olduğunu, bu hususta davacıyla herhangi bir sözlü ya da yazılı anlaşma olmadığı gibi söz konusu iddialar hakkında müvekkilinin ilgisi ve davacının yapmış olduğu işlerden bilgisinin bulunmadığını belirterek, yerel mahkeme karanının kaldırılmasını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava, mermer blok satımı için düzenlenen bir adet faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı satılan ve sevk irsaliyesiyle tespit edilen mermer blok emtiası için düzenlenen fatura bedelinin ödenmediğini, bedelin tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiğini belirterek, eldeki davayı açıp davalı satın almadığı ve taraflara teslim edilmeyen emtia nedeniyle düzenlenen belgenin icap olduğunu, fatura olmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yargılama sırasında, tarafların ticari defterleri incelenmiş, davalı şirketin yevmiye defterinde, 12/10/2012 tarihli 29.500,00-TL bedelli faturanın kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekili, bilirkişi raporuna itiraz ederek muhasebecinin müvekkili adına evrak kabul yetkisi olmadığını, anılan faturadan, açılan dava ile bilgileri olduğunu, davacı tarafça teslim edildiğine dair teslimat fişi bulunmadığını bildirerek, dosyaya sunulan belgeler ile sınırlı inceleme yapılması ve ek rapor alınması talebinde bulunmuş ve talebi red edilmiştir. Dosya kapsamına göre, verilen karar da usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, alacak ve borçlara dair kayıtları tutma zorunluluğu bulunan, davalı borçlu tarafın, ticari defterlerinde kayıtlı olan belgeleri bilmediğini ileri sürmesine, basiretli bir iş insanı gibi davranması gerekmesinin, aynı zamanla TMK 2 de yer alan dürüstlük kuralının bir görüntüsünü oluşturmasına, kimsenin kendi kusuruna dayanarak kendisi lehine sonuç çıkaramayacağı ilkesine,12/01/2012 tarihli ve 29.500-TL bedelli faturanın, icap niteliğinde olmayıp, fatura niteliğinde olmasına göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/11/2018 tarih ve 2017/1425 Esas 2018/1259 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 2.018,21 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 1.973,81 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 09/06/2022