Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1013 E. 2021/1671 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1013
KARAR NO : 2021/1671

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2018
NUMARASI : 2017/822 Esas, 2018/1112 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 25/11/2021
KARAR YZM TARİHİ : 25/11/2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01/11/2018 tarih ve 2017/822 Esas, 2018/1112 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, raportör hakim tarafından okunan rapor dinlendi, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı yana kozmetik ürünleri sattığını, davalının 01 Temmuz 2013 tarihinde ….A.Ş. yi satın aldığını, işletme devri sebebiyle borçlardan sorumlu olduğunu, ödenmeyen cari hesaptan bakiye borcun tahsili için İzmir 11. İcra Müdürlüğü’nün 2016/14367 E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, borçlu-davalının icra takibine itiraz ederek, yetki ve borca kısmi itiraz dilekçesi verdiğini belirterek, davalı-borçlunun takipteki yetkiye ve borca kısmi itirazının iptaline; ve takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; takibin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığını, yetkili icra müdürlüğünde usulüne uygun başlatılmış bir takip de olmadığını, davacının takip tarihi itibariyle müvekkili şirket nezdindeki toplam alacağının 2.816,9-TL olduğunu belirterek, davanın reddine, kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın taraflar arasındaki bakiye cari hesap alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali dava olduğu, davanın süresinde açıldığı, itirazın iptali davalarında, hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda İİK.nun 50.maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın HMK’nın 164. maddesi hükmü uyarınca ön sorun olarak incelenmesi gerekeceği, davalı borçlunun, dava konusu takip dosyasında ödeme emrine itiraz dilekçesinde ve mahkeme dosyasına verdiği cevap dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, 6100 sayılı HMK’nın 17. maddesine göre “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava, sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesine ve taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan Fason Üretim Sözleşmesinin 19/1. maddesinde “İş bu anlaşmanın yorumlanması veya yerine getirilmesi ile ilgili her türlü anlaşmazlık İstanbul İcra ve Mahkemelerinin yargı ve yetkilerine kesin olarak itaat ederler” düzenlemesine göre, İİK’nun 50. Maddesi delaletiyle HMK’nun 17. Maddesi uyarınca sözleşmedeki yetki şartı nedeniyle İzmir İcra Dairelerinin yetkisiz olduğu, İstanbul Anadolu İcra Dairesinin yetkili olduğu, yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip bulunmadığı gerekçesi ile, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle HMK nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili; taraflar arasındaki ”fason üretim sözleşmesi” nin 06/08/2008 tarihli olduğu, yeni HMK nun 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe girdiği, yetki sözleşmesinin düzenlendiği tarihte sözleşme ile belirlenen mahkemece ve icra dairesi yetkisinin genel yetkiyi ortadan kaldırmayacağı, BK 73 ve 89. Maddeleri uyarınca para borcunun alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiği, bu durumda alacaklının bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava; cari hesap ilişkisinden doğan bakiye borcun tahsili için başlatılan icra takiben vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekili, icra takibinin para alacağına ilişkin olduğundan, alacaklının ikamete yetkili olacağını belirterek, İzmir İcra Müdürlüğünde başlatmıştır. Davalı taraf ise, genel yetkili icra dairesi ve mahkemenin HMK 6. Maddesine göre davalının yerleşim yerinin yetkili olduğundan bahisle icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmiş, borcu ise kısmen kabul etmiştir.
Mahkemece açıklanan gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre, davacı ile dava dışı …. A.Ş arasında 01/06/2012 tarihinde bir protokol düzenlendiği ve bu protokole göre ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olacağı akdedilmiştir. Davacı vekili, cevaba cevap dilekçesi ile, davalı yanın 01/07/2013 tarihinde …. A.Ş satın aldığını ve borçlardan sorumlu olduğunu belirterek, davalının dava dışı …. A.Ş nin devamı olarak borçlardan sorumlu olması ve protokolü kabul ettiğini ikrar etmiştir. Mahkemece, her ne kadar HMK 17. Maddesi gereğince sözleşme ile tacir olan tarafların yetkili icra müdürlüğünün tayin ettiklerini ve buna göre eldeki dosyada icra müdürlüğünün yetkili olmadığından davanın usulden karar verilmiş olması yerinde ise de, davalı yan icra müdürlüğüne sunduğu itiraz dilekçesi ile ve mahkemeye sunduğu cevap dilekçesi ile taraflar arasındaki sözleşmeye ve HMK 17. Maddesine dayanmaksızın HMK 6. Maddesi gereğince icra müdürlüğünün yetkisiz olduğunu ileri sürmüş olmasına ve borcun bir kısmının davalı borçlu tarafından kabul edilmesine göre, sadece yetki itirazında bulunulması halinde mahkemece yetki sözleşmesi nazara alınarak, açıklanan gerekçe ile karar vermesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01/11/2018 tarih ve 2017/822 Esas, 2018/1112 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından, karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince esas yönünden ve harçlar yönünden oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 25/11/2021