Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2553 E. 2021/894 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2553
KARAR NO : 2021/894
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/06/2018
NUMARASI : 2017/118 Esas, 2018/778 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
KARAR YZM TARİHİ : 03/06/2021
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/06/2018 tarih ve 2017/118 Esas, 2018/778 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, raportör hakim tarafından okunan rapor dinlendi, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili; müvekkili şirketin, dava dışı … ile arasında düzenlenen 25/05/2016 tarihli kira sözleşmesi ile, yıllık kira bedeline mahsuben nakit ve ayrıca … Şubesi’ne ait 31/11/2016 keşide tarihli, 129.000,00-TL bedelli bir adet çekin verildiğini, kiralanan taşınmazın … Belediyesi tarafından 25/07/2016 tarihinde kısmen mühürlenmesi ve kiraya veren …’nın FETÖ /PYD terör örgütü soruşturması kapsamında tutuklandığını, müvekkili tarafından kira sözleşmenin feshedilerek ödenen kira bedeli ve çekin iadesinin istendiğini, müvekkilinin bu çek nedeniyle ne davalıya ne de …’ya borcunun bulunmadığını, bu çekin … tarafından kaybedilmesi nedeni ile “çek iptali” davası açılarak, ödeme yasağı konulduğunu, davalının çek kendisinde olduğunu” bildirdiğini, … tarafından çekin istirdadı kapsamında dava açıldığını, ayrıca … vekili tarafından “hırsızlık” suçu nedeniyle Selçuk C.Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, çekin İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün 2017/735 sayılı dosyasında takibe konu edildiğini, çekin … elinden rızası dışında çıktığını belirterek, müvekkillerinin çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; dava konusu çekin ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığını, kambiyo senedi niteliğindeki çekin sebepten soyut olduğunu, davacı tarafın iddiasını yazılı delillerle ispat etmesi gerektiğini, ispat yükünün karşı tarafta olduğunu belirterek, davanın reddi ile tazminata hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın, bedelsizlik hukuki sebebine dayalı menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davacı şirket ile dava dışı … arasında akdedilen 25/07/2016 tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesinde dava konusu çek ile ilgili bilgi bulunmadığı, kiralanan iş yerinin ruhsatlı projesine aykırı imalat sebebiyle 25/07/2016 tarihinde mühürlendiği, dava dışı … hakkında FETÖ/PYD terör örgütü ile ilişkisi olduğu şüphesi nedeniyle işlem yapılamadığı, davacı tarafça, dava dışı …’ya Noter marifeti ile gönderilen 02/09/2016 tarihli ihtarname ile, kira sözleşmesini feshi ve dava konusu olan 129.000,00-TL bedelli çek aslını iadesinin istendiği, dava dışı … tarafından, davalı … hakkında başlatılmış bir soruşturma bulunup bulunmadığının belirlenemediği, dava konusu çekte ciro silsilesinde kopukluğun bulunmadığı, TTK’nın 687. maddesi gereğince davalının bu çeki alırken bile bile ve davacıların zararına kötü niyetli olarak hareket ettiği konusundaki ispat yükünün davacı tarafta olduğu, davalının bu çeki hırsızlık ya da yasa dışı bir yolla ele geçirdiği ve bile bile ve davacıların zararına hareket ettiği konusunda davacı tarafça dosyaya ispata yarar herhangi bir delil sunulmadığı, TTK’nın 686. maddesi gereğince davalının haklı hamil olmadığı konusunun ispatlanamadığı, yemin deliline dayanılmadığı gerekçesi ile, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacılar vekili; davalı tarafın yetkili hamil olmadığını, davacı …’ın keşide ettiği çekin …’dan sonra …’ya ciro edildiği, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunmadığını, davalı tarafça kötü niyetli ve ağır kusurla iktisap edilen çekten dolayı borçlarının bulunmadığını ve davanın kabulü gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava, dava konusu çekin hamilin rızası dışında çıktığından bahisle açılan, keşideci, lehdar ve cirantanın açtığı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacılar, dava dışı …’ya kira bedelini mahsuben verilen çekin, kira sözleşmesinin süresinden önce feshi nedeni ile iadesi gerektiği halde, hamilinin elinden rızası dışında çıktığını, dava dışı …’nın açtığı çek iptali davası sonunda çekin istirdatı davası açıldığını, çekin bedelsiz olduğunu belirterek, müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tespitini talebi ile eldeki davayı açmışlardır. Davalı taraf, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacılar, dava dilekçesinde borçlu bulunmadığını tespitini talep etmiş, takibin iptalini talep etmişlerdir. Ancak, çek asıl alacak bedeli üzerinden davayı harçlandırmışlardır.
Dava konusu … Şubesi’ne ait 31/11/2016 keşide tarihli, 129.000,00-TL bedelli, keşidecisinin davacı … olduğu, hamiline düzenlendiği, çekin arka tarafında sırasıyla davacı …’ın, davacı şirketin ve davalının cirolarının bulunduğu, dava dışı …’nın isim ve imzasının bulunmadığı, çekin davalı tarafından ibraz edildiği ancak “İzmir 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1413 Esas sayılı ödemeden men kararı nedeniyle işlem yapılamadığı” hususunun çeke şerh düşüldüğü, zorunlu unsurları ihtiva ettiğinden kambiyo senedi vasfında bulunduğu, görülmüştür.
İzmir 5. İcra Müdürlüğü’nün 2017/735 sayılı dosyasında; davalı tarafından, davacılar hakkında faiz ve fer’ileri ile birlikte toplam 144.044,40 TL alacağın tahsili istemiyle başlatılmış kambiyo takibi olduğu, takibin dayanağının … Şubesi’ne ait 31/11/2016 keşide tarihli, 129.000,00-TL bedelli bir adet çek olduğu görülmüştür. Takibin yargılama sırasında tedbiren durdurulması nedeni ile tazminata hükmedilmesinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
İzmir 2 Asliye Ticaret mahkemesinin 2016/1413 Esas ve 2017/467 Karar sayılı, dava dışı …’nın hasımsız açtığı çek iptali davasının, 3 kişiye çekin istirdadı davası açıldığından, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dairemizce, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1413 esas, 2017/467 karar sayılı dosyası, celp edilerek incelenmiştir.
TTK. 589 maddede düzenlenen, imzaların bağımsızlığı ilkesine göre, kambiyo senedi üzerinde yer alan her bir imzanın, diğer imzalardan bağımsız olduğunu ve bunlardan birinin hükümsüz olmasının, diğer imzaları hükümsüz kılmayacağını ifade eder. Bu durumda, davacılardan keşideci ve cirantaların, hamiline düzenlenen çekin, cirosu bulunmayan dava dışı …’nın elinden rızası dışında çıktığına dair iddia ile açtığı davanın dinlenme olanağı da bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/06/2018 tarih ve 2017/118 Esas, 2018/778 Karar sayılı kararına karşı davacıların istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacılar tarafından alınması gereken 59,30 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL’nin davacılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf masrafının üzerlerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/06/2021