Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2457 E. 2021/728 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESi
DOSYA NO: 2018/2457
KARAR NO : 2021/728
KARAR TARİHİ: 15/04/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/03/2018
NUMARASI : 2014/465 Esas 2018/119 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 15/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/04/2021
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/03/2018 tarih, 2014/465 Esas 2018/119 Karar sayılı kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya HMK’nın 353. maddesi uyarınca incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle; müvekkili banka … şubesi ve dava dışı … arasında 27.09.2007 tarihinde ve bir milyon TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile ….ve …, … ve davalı … ve …’ın imzaladıklarını, ayrıca 27.09.2007 tanzim 18.08.2009 vade, 1 milyon TL bedelli bir adet bononun da imzalanarak bankaya verildiğinin, kullanılan krdenin ödenmemesi üzerine hesabın katedildiğini ve Karşıyaka 3.İcra Müdürlüğünün 2009/6927 esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, takip üzerine davalı …’ın Karşıyaka 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/581 esas sayılı dosyası ile açtığı davada davanın kabulüne karar verildiğini, bu karar üzerine …. yetkilisi … hakkında Karşıyaka 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/53 esas sayılı dosyası ile belgede sahtecilikten dolayı ceza davası açıldığını, ceza davasında alınan raporda genel kredi sözleşmesindeki davalı adı altına atılmış imzanın …’ın eli ürünü olduğunun belirtildiğini, keza davalının 21.06.2011 tarihli celsede bu hususu doğruladığını bildirerek davalı hakkında yapılan Karşıyaka 2.İcra Müdürlüğünün 2011/8323 esas sayılı dosyasına vaki davalı itirazının iptali ile takibin devamına % 40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili savunmalarında özetle; dava konusu genel kredi sözleşmesi ve bonodaki imzaların müvekkiline ait olmadığını, bankaya borcu bulunmadığını, öte yandan dava konusu alacağın mükerrer olarak dava edildiğini ve imzanın müvekkiline ait olmadığı yönünden Karşıyaka 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/581 esas sayılı dosyası ile kesinleştiğini bildirerek davanın reddine gerektiğini savunmuştur.
MAHKEMECE:
Dava konusu bono ve kredi sözleşmesindeki imzaların davalı …’in eli ürünü olmadığı, sahte olarak atıldığı, dava dışı sanığın bunun gibi belediyeye verilen bir kısım evraklarda da …’ın yerine imza atarak veya attırarak belediyeye ve ilgili yerlere verdiği; nitekim dava dayanağı kredi sözleşmesi ve bononun sahte düzenlenmesi nedeniyle dava dışı sanık …’in mahkumiyetine karar verildiği, kararın kesinleştiği, bu kararda davacı bankanın ve davalı …’ın katılan konumunda oldukları, bu mahkumiyet kararının eldeki davanın taraflarını da bağladığı, kesin hüküm ve kesin delil teşkil ettiği,sahtecilik eylemi konusundaki ceza mahkemesinin kararının bağlayıcı olduğundan,davalının borçlu olmadığının tespiti ile, eşdeyişle sözü edilen takip nedeniyle davacının davalıdan alacağının bulunmadığı, itirazın iptali davasının haksız olduğundan,davanın reddine,koşulları oluşmadığından kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili 24.04.2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
-Temlik eden banka tarafından, kredi borcunun kat edilmesi üzerine , teminat olarak alınan bonoya dayalı olarak Karşıyaka 3.İcra Müdürlüğünün 2009/6927 E. Sayılı dosyasından icra takibine girişilmiş olup, davalı borçlu tarafından takibe dayanak bonodaki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle itiraz edildiği, Karşıyaka 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/297 (2009/581 Eski) Esas sayılı dosyasından , alınan bilirkişi raporu üzerine bonodaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edildiğinden davanın kabulüne karar verildiğini,oysa dava konusu icra takibinin bonoya dayalı Karşıyaka 3.İcra Müdürlüğünün 2009/6927 esas sayılı kambiyo takibi değil,genel kredi sözleşmesine dayalı Karşıyaka 2.İcra Müdürlüğünün 2011/8323 Esas sayılı ilamsız takip dosyası olduğunu,senetteki sahtelik iddiasının genel kredi sözleşmesine dayalı takibi etkilemeyeceğini,
-Karşıyaka 3. Asliye Ceza Mahkemesi 29/04/2011 tarihli bilirkişi raporunda; bono altındaki … adına atılan imzanın davalıya ait olmadığı belirtilmekle birlikte, banka ile imzalanan genel kredi sözleşmesindeki davalı adına atılmış imzanın …’ın eli ürünü olduğunun belirtildiğini,kaldı ki; yapılan ceza yargılaması sırasında 21/06/2011 tarihli celsede beyanda bulunan davalının, ” son sayfadaki ismimin bulunduğu yerdeki imza bana aittir ancak 1. ve 2. sayfadakiler bana ait değildir ” şeklindeki beyanı ile kısmen genel kredi sözleşmesi altındaki imzanın kendisine ait olduğunu ikrar ettiğini,
-Yerel Mahkeme tarafından 22/03/2013 tarihli ara karar ile; inceleme konusu 27/09/2007 tanzim tarihli 1.000.000,00-TL bedelli kredi sözleşmesi aslında bulunan … adına atılmış imzaların … eli ürünü olup olmadığı için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup,15/05/2013 tarihli bilirkişi raporunda; 27/09/2007 tanzim tarihli … antetli Genel Kredi Sözleşmesi kitapçığında bulunan … adına atılmış imzanın , mevcut karşılaştırma imzalara göre …’ın eli ürünü olduğunun tespit edildiğini,Yerel Mahkeme kararında her ne kadar Ceza Mahkemesi kararının bağlayıcı olduğu belirtilse de;genel kredi sözleşmesindeki, davalının imzasının eli ürünü olmadığının şüpheye yer vermeyecek nitelikte olması gerektiğini,
Bu nedenlerle, kararının ortadan kaldırılmasına ve yeniden inceleme ve yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilinin,mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve yeniden inceleme ve yargılama yapılması istemine ilişkin yapılan istinaf başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava konusu Karşıyaka 2.İcra Müdürlüğünün 2011/8323 esas sayılı dosyasında,… tarafından … aleyhine genel kredi sözleşmesine istinaden 504.082,50-TL asıl alacak, 301,56-TL ihtiyati haciz masrafı, 200,00-TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 504.584,06-TL alacak için ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Dava, itirazın iptali davası olup, İİK’nun 67/1.maddesi gereğince 1 yıllık yasal süre içerisinde açılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,dava konusu 27.09.2007 tarihli 1 milyon TL tutarlı genel kredi sözleşmesi altında davalıya atfen atılmış imzaların davalının eli mahsulü olup olmadığı, dolayısıyla davalının davacı bankaya genel kredi sözleşmesinden dolayı icra takip tarihi itibariyle davalının borcunun bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, Karşıyaka 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/53 E., 2013/322 K.sayılı kesinleşmiş dosyasının yapılan incelemesinde;
Dava dışı sanık …’in kayınpederi …’nin hakim hissedarı olduğu ….’nin, davalı katılan … Şubesinden kredi talebinde bulunduğu, şirket yetkilisi olarak …’nin, müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak dava dışı sanık …’nın ve bu şahsın hakim hissedarı olduğu …’nin, ayrıca …’ın ve kişisel olarak …’nin sözleşme ve bonodaki kendilerine mahsus yerleri imzaladıkları, sadece davalı …’ın (….’nin %5 hissesine sahip ortak) imzasının eksik kaldığı,kredi başvurusunda bulunulduğu tarihte … Şube Müdürü olan … ile bankanın kredi işlerinden sorumlu diğer görevli …’in birlikte şirket adresine gittikleri ve dava dışı sanık … ile görüştükleri, banka görevlilerin yanında … ile görüşür gibi yaptığı, daha sonra sözleşmeyi imzalatmak üzere banka görevlilerinin yanından ayrıldığı, imzasını taklit ederek imzalatıp banka görevlilerine geri verdiği, aynı şekilde 27/09/2007 tanzim 18/08/2009 vade tarihli 1.000.000,00 TL bedelli bonoyu da … ile ilgili kısmın imzasını taklit ederek imzalayıp banka görevlilerine verdiği, bono ve kredi sözleşmesindeki imzaların davalı …’in eli ürünü olmadığı, sahte olarak atıldığı, dava dışı sanığın bunun gibi belediyeye verilen bir kısım evraklarda da …’ın yerine imza atarak veya attırarak belediyeye ve ilgili yerlere verdiği; nitekim dava dayanağı kredi sözleşmesi ve bononun sahte düzenlenmesi nedeniyle dava dışı sanık …’in mahkumiyetine karar verildiği, kararın kesinleştiği, bu kararda davacı bankanın ve davalı …’ın katılan konumunda oldukları, bu mahkumiyet kararının eldeki davanın taraflarını da bağladığı, kesin hüküm ve kesin delil teşkil ettiği, mahkemeninde de anılan sahtecilik eylemi konusundaki ceza mahkemesinin tespiti ile bağlı olduğu usul ve yasa gereğidir.
Bu durum karşısında, davalının imzasını içermemesi ve iradesini yansıtmaması hasebiyle dava dayanağı 27/09/2007 tarihli 1.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi ve 27/09/2007 tanzim 18/08/2009 vade tarihli 1.000.000,00 TL bedelli bono nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığı, dolayısıyla dava ve takip (Karşıyaka 2.İcra Müdürlüğünün 2011/8323 E.sayılı dosyasına) konusu 504.082,50 TL tutardan dolayı davacıya borcunun bulunmadığı, eşdeyişle sözü edilen takip nedeniyle, davacının, davalıdan alacağının bulunmadığı, bu nedenlerle, itirazın iptali davasının haksız olduğu anlaşılmıştır.
Davacı temlik eden bankanın bono ve kredi sözleşmelerindeki imzanın davalının eli mahsulü olup olmadığını icra takibinden önce bilebilmesi mümkün olmadığından, kaldı ki bu husus kesinleşmiş ceza yargılaması sonucunda belirlenmiş olduğundan, davacı aleyhine ve davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davacı taraf, Karşıyaka 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/53 E., 2013/322 K.sayılı kesinleşmiş dosyasının dayanağı 10.01.2013 tarihli ATK raporunda imzaların …’ın eli ürünü olmadığı tespit edilmiş ise de; mahkemece iş bu dava dosyasında aldırılan,15.05.2013 tarihli bilirkişi raporunda genel kredi sözleşmesindeki imzanın davalı …’a ait olduğunun tespit edildiğini, Mahkemece çelişkilerin giderilmesi amacıyla ATK Genel Kurulundan rapor aldırılmak üzere ATK’na müzekkere yazılmış olup, 10.12.2013 tarihli ATK raporunda, inceleme konusu “Genel Kredi Sözleşmesi”nde …’a atfen atılı imzalar ile …’ın yeni gelen mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların …’ın eli ürünü olduğunun saptandığını, bu nedenlerle çelişkilerin giderilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.10.1989 tarihli ve 1989/11-373 E., 472 K.; 27.04.2011 tarihli, 2011/17-50 E., 2011/231 K.; 03.04.2013 tarihli ve 2012/19-873 E., 2013/433 K. sayılı kararları).
Bu nedenlerle, mahkemece delillerin toplanıp değerlendirilmesinde isabetsizlik, kararda usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 59,30- TL istinaf karar harcından, peşin olarak alınan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40-TL karar harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafın yapmış olduğu masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde HMK’nun 333. Maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince oy birliği ile kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu olmak üzere olmak üzere karar verildi. 15/04/2021