Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2453 E. 2021/1417 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/2453
KARAR NO : 2021/1417
KARAR TARİHİ : 14/10/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2018
NUMARASI : 2017/761 Esas 2018/686 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 14/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/10/2021

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/07/2018 tarih, 2017/761 Esas 2018/686 Karar sayılı kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya HMK’nın 353. maddesi uyarınca incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili iddia ve taleplerinde özetle; davalı banka tarafından müvekkilleri hakkında Menderes İcra Müd’ nün 2017/664 E. Sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, ödeme emrine dayanak olarak 22/07/2010 tanzim ve 22/01/2017 vade tarihli 1.950.000,00-TL bedelli 1 adet bononun gösterildiğini, belirtilen senedin müvekkillerinin 15/06/2009 ve 16/06/2009 tarihlerinde davalı bankadan kullandığı krediler için teminat amacı ile verildiğini, bu kredilere ilişkin taksitlerin eksiksiz bir biçimde ödendiğini,davalı bankadan 15/04/2015 tarihinde 1.250.000,00-TL ve 350.000,00-Euro tutarında 2009 yılında kullanılan kredilerden tamamen bağımsız olarak 2 ayrı kredi kullandığını, diğer müvekkillerinin bu kredi sözleşmesinde borçlu yada kefil sıfatı bulunmadığını, 2016 yılında şirketin ekonomik zorluk içine girmesi nedeni ile kredi taksitlerinin ödenemediğini ve şirketin bankaya borçlu kaldığını,15-16/06/2009 tarihinde kullandırılan krediler için teminat amacı ile imzalatılan senedin gerçeğe aykırı bir biçimde doldurarak icra takibine dayanak gösterildiğini,bu nedenlerle dava ve takip konusu senet nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı banka vekili savunmalarında özetle; davacının senedin teminat senedi olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, senet üzerinde teminat senedi olduğuna dair düzenleme ve kayıt bulunmadığını, söz konusu kıymetli evrakın tahsil edildiğinde davacı borçlu … Şti’ ne ait borçtan mahsup edilmek üzere alındığını, senedin teminat senedi olduğuna dair davacı tarafça sunulmuş her hangi bir belgenin söz konusu olmadığını,davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
Davacı tarafın, davalı bankaya 23/06/2017 takip tarihi itibariyle 803.389,61-TL asıl alacak, 512.557,45-TL faiz ve 1.746.95-TL masraf olmak üzere toplam 1.317,694,01-TL ve ayrıca 25.440.00-TL depo talebi sorumluluğu , 03/07/2017 dava tarihi itibariyle de ; 803.389,61-TL asıl alacak 557.408,18-TL faiz, 27.870,41-TL % 5 BSMV olmak üzere 1.388,668,20-TL ve ayrıca 24.720,00-TL depo talebi sorumluluğu olduğu , dava konusu edilen senedin kapatılan kredilerin teminatı olarak verildiği iddiasının davacı tarafça usulüne uygun yazılı deliller ile kanıtlanamadığı ve davacı tarafın devam eden kredi sözleşmesi dolayısıyla davalıya bankaya borçlu olduğu, davalı bankanın tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla bonoya dayalı takip yapabileceği,davacının talebi üzerine Menderes icra Müd’ nün 2017/664 E. Sayılı dosyası ile ilgili icra veznesine girecek paranın dava sonuçlanıncaya kadar alacaklıya ödenmemesine yönelik olarak ihtiyati tedbir kararı verildiği, ancak davacı tarafça gerekli teminat yatırılmadığından verilen kararın uygulanamadığı bu sebeple alacaklının alacağının geç alınmasına sebep verilmediği ve İİK’ nin 72/4. Maddesindeki % 20 tazminatın yasal koşullarının oluştuğunun belirlenemediğinden, davanın ve yasal koşulları oluşmayan davalının kötü niyet tazminatı isteniğinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili 17.09.2018 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle; dava ve takip konusu senedin müvekkillerinin 15/06/2009 ve 16/06/2009 tarihlerinde davalı bankadan kullandığı krediler için teminat amacı ile verildiğini, bu kredilere ilişkin taksitlerin eksiksiz bir biçimde ödendiğini,davalı bankadan 15/04/2015 tarihinde 1.250.000,00-TL ve 350.000,00-Euro tutarında 2009 yılında kullanılan kredilerden tamamen bağımsız olarak 2 ayrı kredi kullandığını, diğer müvekkillerinin bu kredi sözleşmesinde borçlu yada kefil sıfatı bulunmadığını, 2016 yılında şirketin ekonomik zorluk içine girmesi nedeni ile kredi taksitlerinin ödenemediğini ve şirketin bankaya borçlu kaldığını,15-16/06/2009 tarihinde kullandırılan krediler için teminat amacı ile imzalatılan senedin gerçeğe aykırı bir biçimde doldurarak icra takibine dayanak gösterildiğini,2015 yılında kullanılan kredilere,2009 yılından farklı olarak … ve …ın kefil olmadıklarını,bilirkişinin de senedin 2009 yılındaki kredilerin düzenlendiği sırada alındığı görüşünde olduğunu,dava konusu bononun gerçeğe aykırı doldurularak takibe konulduğunu,bu nedenlerle mahkeme kararının kaldırılarak,davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı banka vekili 17.09.2018 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle; icra dosyasından alacaklı müvekkil Bankaya ödeme yapılmamasına yönelik geçerli bir tedbirin olmadığı ve alacağın tahsilinde gecikme doğmadığı belirtilmekte ise de, fiili durumun bundan ibaret olmadığı hususunun gözden kaçırıldığını,alacaklı müvekkil Bankaca dava nedeniyle icra işlemlerine ara verildiğini,sözkonusu bu dava baskısı nedeniyle icra işlemlerine devam olunması hususunda tereddüt oluşmuş ve doğabilecek aksi durumları bertaraf etmek amaçlı icra işlemlerine devam edilmediğini,bu nedenlerle, red olunan kötü niyet tazminatı yönünden yeniden incelemeye konu edilerek kötü niyet tazminatı talepleri yönünden inceleme yapılarak,kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Taraf vekillerinin istinaf dilekçeleri karşılıklı tebliğ edilmiştir.
Davalı banka vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, takip dayanağı bononun,bankadan kullanılan kredinin teminatı amacıyla verildiği, kredi borcunun ödendiği ve bononun bedelsiz kalmasına rağmen anlaşmaya ve gerçeğe aykırı doldudurulması iddialarına dayalı menfi tespite ilişkindir.
Menderes İcra Müdürlüğü’nün 2017/664 E. Sayılı dosyasında, alacaklının …, borçluların … Şti, Şti, …, …, …, …, … ve …, borç miktarının; 1.310.839,53-TL asıl alacak, 440,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 3.932,51-TL komisyon bedeli olmak üzere toplam 1.315.212,04-TL olup, takip dayanağının 22/07/2010 tanzim, 22/01/2017 vade tarihli, 1.950.000,00-TL bedelli 1 adet bono olduğu, takibin 23/06/2017 tarihinde başlatıldığı ve kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip olduğu belirlenmiştir.
Menderes İcra Müdürlüğü’nün 2017/663 E. Sayılı dosyasında ise, alacaklının …, borçlunun … Şti, rehinli taşınmaz maliklerinin …, … ve …, borç miktarının 812.395.53-TL asıl alacak, 512.557,45-TL temerrüt faizi, 1.746,95-TL masraf olmak üzere toplam 1.326.699,93-TL olup, takibin ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip olduğu belirlenmiştir.
Davacı taraf, dava konusu edilen bononun davacıların 15/06/2009 ve 16/06/2009 tarihlerinde davalı bankadan kullandığı krediler için teminat amacı ile verildiği, bu kredilere ilişkin taksitlerin eksiksiz bir biçimde ödendiği ve davacıların davalı bankaya bu krediler nedeni ile hiç bir borcunun kalmadığını,senedin gerçeğe aykırı doldurularak takip konusu yapıldığını, bu nedenlerel borçlu olmadıklarının tespitini istemişlerdir.
Davalı taraf, dava konusu senedin, davacı borçlu … Şti’ ne ait kredi borçlarına mahsup edilmek üzere alındığını,teminat senedi olmadığını,teminat senedi olduğunun yazılı delil ve belgelerle ispat edilmesi gerektiğini,davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili ve davalı banka vekili tarafından istinaf edilmiş olup, istinaf incelemesi HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarından ve dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; davacı … Şti ile davalı banka arasında 16/06/2009 tarihli 1.200.000,00 TL bedelli ve tarihsiz 1.200.000,00 TL ve 200.000,00 Euro bedelli genel kredi sözleşmeleri ile 15/04/2015 tarihli 1.250.000,00-TL bedelli ve 300.000,00-EURO bedelli genel kredi sözleşmelerinin imza altına alındığı görülmüştür.
Davacılardan … Şti, …, …, …, …, … ve …’ ın 16/06/2009 tarihli ve tarihsiz sözleşmeleri , davacılardan … Şti, …, …, … ve …’ ın da 15/04/2015 tarihli sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıkları anlaşılmıştır.
16/06/2009 tarihli 1.200.000,00 TL bedelli ve tarihsiz 1.200.000,00 TL ve 200.000,00 Euro bedelli genel kredi sözleşmeleri ile ilgili kredi borcunun kapatıldığı ancak 15/04/2015 tarihli sözleşme dolayısıyla davacı tarafın davalı bankaya 23/06/2017 takip tarihi itibariyle 803.389,61-TL asıl alacak, 512.557,45-TL faiz ve 1.746.95-TL masraf olmak üzere toplam 1.317.694,01-TL ve ayrıca 25.440.00-TL depo bedeli sorumluluğu, 03/07/2017 dava tarihi itibariyle de ; 803.389,61-TL asıl alacak, 557.408,18-TL faiz, 27.870,41-TL % 5 BSMV olmak üzere toplam 1.388.668,20-TL ve ayrıca 24.720,00-TL depo bedeli sorumluluklarının olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu edilen senedin kapatılan kredilerin teminatı olarak verildiği iddiasının davacı tarafça usulüne uygun yazılı deliller ile kanıtlanamadığı, davacı tarafın devam eden kredi sözleşmesi dolayısıyla davalı bankaya borçlu olduğu, davalı bankanın tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla bonoya dayalı takip yapabileceği anlaşılmakla; davacıların istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı saptanmıştır.
Davacının talebi üzerine Mahkemece Menderes İcra Müdürlüğü’nün 2017/664 E. Sayılı dosyası ile ilgili icra veznesine girecek paranın dava sonuçlanıncaya kadar alacaklıya ödenmemesine yönelik olarak ihtiyati tedbir kararı verildiği, ancak davacı tarafça gerekli teminat yatırılmadığından, verilen kararın uygulanamadığı, bu sebeple alacaklının, alacağının geç alınmasına sebep verilmediği ve İİK’ nin 72/4. Maddesindeki % 20 tazminatın yasal koşullarının oluşmadığından; davalının kötü niyet tazminatı isteğinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Şu hale göre, Mahkeme kararında usule ve yasaya aykırılık, delillerin toplanıp değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, davacılar vekilinin ve davalı banka vekilinin istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/07/2018 tarih, 2017/761 Esas 2018/686 Karar sayılı karşı davacı vekilinin ve davalı banka vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin ayrı ayrı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken harç peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 59,30-TL istinaf harcından yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
3-Taraflarca yapılan istinaf masraflarının üzerlerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/10/2021