Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2388 E. 2021/726 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/2388
KARAR NO : 2021/726
KARAR TARİHİ : 15/04/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2018
NUMARASI : 2016/1400 Esas 2018/809 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 15/04/2021
KARAR YAZIM
TARİHİ : 29/04/2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/07/2018 tarih, 2016/1400 Esas 2018/809 Karar sayılı kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya HMK’nın 353. maddesi uyarınca incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle; davalı yanın, … isimli bir uluslararası şirketin 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 102 ve devamı hükümlerince acentası konumunda olduğunu, 22/08/2016 tarihli konşimento gereğince davacının sorumluluğunda olan malların süresinde ve usulüne uygun şekilde teslim edilmemesi nedeniyle davalının sorumlu olduğunu,bu nedenle şimdilik 500,00 TL’nin 27/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalı yandan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Daha sonra davacı taraf davasını tamamen ıslah ederek,iddia ve taleplerinde özetle; müvekkilinin taşıma hizmetini bizzat davalıdan aldığını, davalıya yapılan ödeme karşılığı hizmetin alınamadığını, davalı tarafından 23 Ağustos 2016 tarihinde normallik mailinin gönderildiğini, yükün teslim süresinin en fazla 10 gün olduğunu, yük teslim edildikten sonra karşı tarafa teslimde herhangi bir sorun çıkmayacağı düşüncesinde iken davalı tarafça 31 Ağustos 2016 tarihinde dava dışı şirketin ekonomik durumuna ilişkin ve dava dilekçesine ekli maillerin gönderildiğini, sonrasında taraflar arasında yazışmalar olduğunu, davalının tahsil ettiği 2 adet fatura bedeli olan 837,26-USD’lik hizmeti sağlayamadığını, ayrıca yükün 22 gün limanda beklemesine ve 7.469-USD demuraj ve ardiye bedeli ödenmesine sebep olduğunu, yük limanda serbest süreden fazla kaldığı için daha fazla ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, davalının kusurlu davranışları nedeni ile zarara sebebiyet verildiğini, bu hususlar dikkate alınarak belirtilen bedellerin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek döviz mevduat faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden TL karşılığının davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili savunmalarında özetle;davada, hak düşürücü sürenin geçtiğini,deniz taşıma senedinin dava dışı firmaya ait olduğunu,müvekkili şirketin bu senedi kendi adına değil taşıyana izafeten imzaladığını, dava dışı taşıyıcı şirket adına acentesi sıfatı ile düzenlendiğini, söz konusu bedellerin dahi taşıyan adına tahsil edildiğini,müvekkili şirket tarafından davacıya seçenekler sunulduğunu, 27/09/2016 tarihinde taşıma sözleşmesini tadil ettiğini, tahliye limanını değiştirdiğini, buna göre taşımanın Port Sait Limanında sona ermesi ile davacı ile taşıyan arasındaki yükümlülüklerin sona erdiği, müvekkili davalı şirketin dava dışı taşıyanın acentesi sıfatı ile hareket ettiğini ve bu şekilde armatörün operasyonları durduralacağından haberdar olsa idi armatör ile çalışmayı kendisininde durduracağını, ayrıca taşıyan şirketten,müvekkilininde taşıyan şirketten alacaklı olduğunu,bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
Davaya konu edilen taşıma işlemi dava dışı … tarafından gerçekleştirilmiş olup, bu konuda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığı,davalı şirketin taşıyan adına hareket ettiği hususu dosya içindeki belge ve kayıtlardan tespit edilmiş olup,taşımanın belirtilen süre ve koşullarda gerçekleşmediği ve bu nedenle zarara uğrandığı iddiasının ancak ve ancak taşıyana karşı ileri sürülebileceği,bu haliyle TTK’nun 105/2.maddesi uyarınca davalı şirketin taşıyan adına acente sıfatı ile hareket ettiği hususu dikkate alınarak doğrudan acente aleyhine açılan davanın dinlenmesinin mümkün olmadığından, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili 21.09.2018 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
-Davalının markalaşmış olması ve tesis ettiği güven nedeniyle,davalı ile iletişime geçtiğini,davalının dava dışı … firmasına ait gemi ile taşımanın yapılacağı bilgisinin verdiğini,iki taraf arasındaki ilişkide bizzat taşıyan olmak veyahut acente olmak konusundaki karar ve yetkinin tamamen davalıya ait olduğunu,buna ilişkin mailleri dosyaya sunduklarını,
-Bizzat davalı tarafından sergilenen tutumlar neticesinde,yükün aktarma limanı olan Port Said Limanında 22 gün kaldığını,bu nedenle demuraj ve ardiye bedeli ödemek zorunda kaldıklarını,
-Bu dava da müvekkilinin mağduriyetine sebep olan tarafın davalının kendisi olduğunu,davalının acente sıfatına haiz olsada taşıyan firma ile arasında resmi ortaklık bulunduğunu,davalının müvekkilini bilgilendirmediğini,yanlış bilgilendirme yaptığını,mail yazışmaları ile bu duruumun sabit olduğunu,tüm bu kusurlu davranışların davalı tarafından yapıldığını,
-TTK md.105/2 gereğince bu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı acentenin müvekkili namına dava açabileceği gibi,kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabileceği belirtilmiş olup,taşıyıcının kusurundan kaynaklanan zararların bu madde kapsamında olduğu,ancak acentenin şahsi kusurundan kaynaklanan zararların acenteden talep edilebileceğinin Yargıtay kararları ile sabit olduğunu,
-Davalının üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirmeyerek görevini ihmal ettiğini,mail yazışmaları ile bu durumun açık olduğunu,
-06.12.2017 tarihinde davalının internet sitesinden temin ettikleri belgeyi dosyaya sunduklarını,belgeye göre “2012 senesinde … ve … ortaklığı ile kurulan…” şeklinde açıklama bulunduğunu,tüm yazışmaların … ile yapıldığını,
-Sonuç olarak davalının 2 adet taşıma bedeli olan 500+337,26=837,26 USD lik taşıma hizmetini sağlamadığını,aktarma limanında yüklerin kaldığını,geri getirme karşılığı davalının tüm haklardan feragatı içeren tahhütname imzalamayı şart koştuğunu,işi zorlaştırarak yükün 22 gün limanda beklemesine sebep olduğunu,davalının kötü niyetli davrandığını,ek masraflar çıkmasına sebebiyet verdiğini,
Bu nedenlerle,mahkeme kararının kaldırılarak yeniden inceleme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalı şirketin acentesi olduğu taşıyan şirket tarafından yapılması kararlaştırılan taşıma işinin tamamlanmadığını, davalı şirketin söz konusu taşımayı gerçekleştiren şirket ile ilgili yanıltıcı beyanlarda bulunduğunu, bu nedenlerle zarara uğrandığın, zararlarının ve yapılan masrafların davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı taraf, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davaya konu edilen taşıma işlemi dava dışı …tarafından gerçekleştirilmiştir.
Taşımaya ilişkin düzenlenen 22/08/2016 tarihli Non-Negotiable Waybill (taşıma belgesi) belgesinde belgeyi düzenleyenin … taşıyıcı olarak acente sıfatı ile taşıyıcı adına imzalandığına dair ibarenin olduğu, belgenin … … tarafından bu sıfatla imzalandığı görülmüştür.
Davalı şirketin taşıyan adına hareket ettiği hususu dosya içindeki belge ve kayıtlardan tespit edilmiş olup, düzenlenen belgenin aksine bir husus taraflarca iddia edilmemiştir.
Davacı taraf davalı şirketin yanıltıcı tavır ve beyanları nedeniyle söz konusu zararın oluştuğu yönünde iddida bulunmaktadır. Ancak dava dosyası içinde davalı şirketin, davacı şirketi yanıltmaya dönük kayıtları saklaması, iradenin tamamen değiştirilmesine dönük işlemlerde bulunduğunu gösterir herhangi bir delil tespit edilemediği gibi bu nevi bir zararın tacirler arasında talebi hususunun belli koşullara bağlandığı açıktır. Buna göre, taşımanın belirtilen süre ve koşullarda gerçekleşmediği ve bu nedenle zarara uğrandığı iddiasının ancak ve ancak taşıyana karşı ileri sürülebileceği, bu zararın taşıyanın acentesi tarafından meydana getirildiği iddiasının ise hali hazır koşullar yönünden mümkün olmadığı, taşıyan şirketin mali durumu yönünden davalı şirketin gerçeğe aykırı beyanlarda bulunarak davacı şirketi yanılttığı iddiasının ise davacının tacir olduğu ve ticari açıdan sözleşme serbestisinin bulunduğu, taşıma sözleşmesi düzenlenecek firma yönünden inceleme ve araştırma yapma yetkisinin engellenmediği, aksinin ispatına yarar şekilde herhangi bir delilin de dosyada bulunmadığı, bu haliyle TTK’nun 105/2. maddesi uyarınca davalı şirketin taşıyan adına acente sıfatı ile hareket ettiği hususu dikkate alınarak doğrudan acente aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 59,30- TL istinaf karar harcından, peşin olarak alınan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40-TL karar harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafın yapmış olduğu masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde HMK’nun 333. Maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
Dair dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/04/2021