Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2387 E. 2021/763 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2387
KARAR NO : 2021/763
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/06/2018
NUMARASI : 2015/720 Esas 2018/807 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
KARAR YAZIM
TARİHİ : 20/05/2021
İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/06//2018 tarih, 2015/720 Esas 2018/807 Karar sayılı kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya HMK’nın 353. maddesi uyarınca incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle;yurt dışına ihraç edeceği 5 konteyner ham maddenin gümrük işlemlerini halletmesi için davalı ile anlaşıldığını, tam tasdik işlemleri için davalıya 24.12.2012 tarihinde 7.000.-TL gönderildiğini, ancak ihraç edilecek mallara el konulması nedeni ile ihraç işlemlerinin gerçekleştirilemediğini, tam tasdik işlemi için yatırılan 7.000.-TL nin … GÜmrük Müdürlüğü tarafından kendilerine iade edilmek üzere davalı şirket hesabına yatırıldığını, davalının bu paradan 1.500.TL sini iade edip kalan 5.500.-TL yi iade etmediğini, davalıya … Noterliğinin 3748 yevmiyesi ile 08.07.2013 tarihinde ihtar çekilmesine rağmen kalan 5.500.-TL nin iade edilmemesi üzerine İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2013/11544 Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, itirazın iptaline, takibin devamına, % 20 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili savunmalarında özetle;davacının yurt dışına solvent isimli eşyayı çıkarmak istediğini, kendilerinin transit beyannamesi düzenleyerek ilgili birime teslim ettiklerini, transit işlemleri gerçekleştirilmeden gümrük muhafaza müdürlüğünce malların yurt dışı edilerek tekrar yurda sokulacağı ihtimali bulunduğundan bahisle yasal işlemlere başlayıp davacı ve davalı hakkında ceza ve disiplin soruşturması yapıldığını, defter kayıtlarına göre davacıya 1.820,00.-TL borç kaldığını, bu borcunda 28.07.2015 tarihinde icra dosyasına ödendiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
Davacı tarafından davalıya yurtdışına gönderilecek malların tam tespit işlemlerinin yapılması için 7.000,00 TL ödendiği, fakat tam tespit işlemleri, gümrük işlemleri tamamlanmadan mallara savcılık tarafından el konulduğu anlaşılmış, nitekim …. tarafından davalıdan davacı adına 4.661,85 TL tahsilat yapıldığı, tam tespit yapılmadığından bu bedelin davalıya iade edildiği görülmüş, ayrıca davalı tarafından kendisine yapılan ödemenin dava öncesinde 1.500,00 TL’sinin ve dava açıldıktan sonra ise 1.820,00 TL’sinin davacıya geri ödendiği anlaşılmış, davalının davacı için 1.180,00 TL transit işlem beyannamesi düzenlemesi nedeniyle fatura tanzim ettiği, bu ücrete hak kazandığı, bunun dışında davalının 2.500,00 TL masraf dekontu düzenlediği ve fakat tam tespit işlemleri yapılmadığından başkaca masraf olmayacağı, nitekim masraf dekontunun dayanağının olmadığı, buna ilişkin davalı tarafından bir belge ibraz edilmediği görülmekle davalının bu ücrete hak kazanmadığı kanaatine varılarak yapılan hesaplamada davacının en başta ödediği 7.000,00 TLden davalının geri iade ettiği 1.500,00 TL’nin ve davalının yaptığı hizmetin karşılığı olan 1.180,00 TL’nin mahsubundan sonra davacının davalıya 4.320,00 TL fazladan ödemede bulunduğu, bu miktar davacının davalıdan alacaklı olduğu anlaşılmış, takibin bu miktar üzerinden devamı ile takibe 4.320,00 TL yönünden yapılan itirazın kısmen iptaline, davalının dava açıldıktan sonra yapmış olduğu 1.820,00 TL ödemenin İcra Müdürlüğü tarafından dikkate alınmasına, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiş, davalının kötüniyeti ispatlanmadığından davalı lehine tazminata hükmedilmemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili 03.08.2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
-Dava da ikisi kök rapor olmak üzere üç adet rapor alındığını,raporlar arasında çelişkiler olup çelişkilerin giderilmediğini,
-Mahkeme kararında 2.500 TL masraf dekontunun dayanağının bulunmadığı belirtilmiş olup,ekte sunulu faturadan anlaşılacağı üzere,bu masrafın,davacının işlerini takip eden müvekkil şirket çalışanının davacının elamanları ile birlikte asliye ceza mahkemesinde yargılandığını,yapılan bu yargılamalar nedeniyle müvekkil şirket tarafından, çalışanı …’e hukuki yardımda bulunması için avukat … ile anlaşmaya varılmış ve varılan anlaşma doğrultusunda …’ya 2.500,00 TL ödeme yapıldığını (EK-1 23.07.2013 tarihli Serbest Meslek Makbuzu),
Bu nedenlerle mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı taraf, yurtdışına ihraç edeceği hammaddelerin gümrük işlemlerinin yapılması için davalı ile anlaştığı, bu işlemler için davalıya 7.000,00-TL ücret ödendiği, ancak dava konusu mallara Savcılık tarafından el konulması nedeniyle ihraç işlemlerinin yapılamadığından ödenen bedelin iadesini talep etmiştir.
Davalı taraf, davanın reddini savunmuştur.
İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2013/11544 E sayılı icra takip dosyasında; alacaklının-Davacı, borçlunun-Davalı, takibin 5.500,00-TL asıl alacak, 83,00.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.583,00.-TL üzerinden yapılan ilamsız icra takibi olduğu, takibin dayanağının 24/12/2014 tarih ve 7.000,00-TL 1 adet çeşitli alacak olarak gösterildiği, ödeme emrinin davalı-borçluya 01/11/2013 tarihinde tebliğ edildiği, takibe davalı-borçlu tarafından 07/11/2013 tarihinde borcu bulunmadığından bahisle borca, faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz edildiği, takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davanın İİK’nun 67/1 maddesinde öngörülen 1 yıllık yasal sürede açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, bilirkişi Gümrük Müşaviri …’tan dosya üzerinden rapor aldırılmış olup, alınan 11.04.2016 havale tarihli raporda; davalı yanın gümrük işlemlerini usulüne ve mevzuata uygun olarak başlattığını, 4458 sayılı Yasanın gümrük müşavirine yüklemiş olduğu sorumluluklar kapsamında beyannameyi doldurduğu ve bu beyannameyi … Gümrük Müdürlüğüne verdiğini, daha sonra tam tespit yani, ayrıntılı muayene ve inceleme için gerekli hazırlıkları yaptığını, ancak davacı yanın dava dilekçesinde ” yurt dışı edilerek tekrar yurda sokulması ihtimali” şeklinde belirttiği gerekçe ile savcılık tarafından eşyalara el konulması nedeniyle gümrük işlemlerini tamamlayamadığını bununla birlikte bu aşamaya kadar Gümrük hizmetlerinin ifası yönünde herhangi bir kusurunun bulunmadığının düşünüldüğünü, diğer taraftan ise 4458 sayılı Gümrük Kanununa bağlı olarak çıkarılmış olan Gümrük Yönetmeliğinin 563/5 maddesi ” şirketler gördükleri hizmet karşılığında elde edecekleri gelirleri için gümrük beyannamesinde hesabına beyanda bulundukları kişi veya kuruluşlara şirketleri adına fatura kesmek ve bunu muhasebe kayıtlarında göstermek zorundadırlar..” hükmüne amir olduğunu, dolayısıyla davalı yanın ifa ettiği gümrük işlemine konu eşyalara savcılık tarafından el konulması nedeniyle sonuçlandıramadığı, hem davalı yanın hem de davacı yanın Aliağa 1. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığını, davalı yanın gümrük müşaviri …’in beraat ettiğini ancak dosyanın halen Yargıtayda olduğu, verilmiş olan hizmetler karşılığında bir bedel almasının ticari hayatın olağan akışına uygun olduğunu ve tanzim edilmiş olan faturalarında dava dosyasında bulunduğunun anlaşıldığını bildirdiği görülmüştür.
Davalının yaptığı işin karşılığı ne kadar ücrete hak kazandığı, davacı ve davalının birbirlerinden alacaklı olup olmadıkları, miktarı, tarafların defter ve kayıtları da incelenmediği için ücret hususunda herhangi bir anlaşma olup olmadığı, ücretlendirmenin nasıl olduğu şeklinde rapor düzenlenmediği görülmekle, öncelikle tarafların delil listelerinde defter ve kayıtlarına da dayandıkları göz önüne alınarak davalının kayıtları üzerinde inceleme yapılarak, önceki bilirkişiye hesap ve hukukçu bilirkişinin de eklenerek rapor düzenlenmesinin istendiği görülmüştür. Alınan 24.10.2017 havale tarihli raporda; davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 4.320,00.-TL talep edebileceğini, davalının eldeki dava tarihinden sonra icra dosyasına 28.07.2015 tarihinde ödediği 1.820,00.-TL nin icra müdürlüğünce hesaplama yapılırken dikkate alınmasının gerektiğini, ihtarnameye ilişkin makbuz ibraz edilmediği için hesaplamaya dahil edilmediğini, ibraz edilmesi halinde hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğini bildirdikleri görülmüştür.
Davalı tarafın, alınan bilirkişi raporuna itiraz ettiği, itiraz doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor alındığı görülmüştür. Alınan 10.05.2018 tarihli ek raporda; kök raporu değiştirecek bir hususun bulunmadığını bildirdikleri anlaşılmıştır.
Alınan kök raporlar ve ek raporlarda, sonuca etkili olacak herhangi bir çelişki bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf sebepleri yerinde değildir.
Ancak, davacı tarafından davalıya yurtdışına gönderilecek malların tam tespit işlemlerinin yapılması için 7.000,00 TL ödendiği, fakat tam tespit işlemleri, gümrük işlemleri tamamlanmadan mallara savcılık tarafından el konulduğu anlaşılmış, nitekim …. tarafından davalıdan davacı adına 4.661,85 TL tahsilat yapıldığı, tam tespit yapılmadığından bu bedelin davalıya iade edildiği anlaşılmıştır. Ayrıca davalı tarafından kendisine yapılan ödemenin dava öncesinde 1.500,00 TL’sinin ve dava açıldıktan sonra ise 1.820,00 TL’sinin davacıya geri ödendiği görülmüş olup, davalının davacı için 1.180,00 TL transit işlem beyannamesi düzenlemesi nedeniyle fatura tanzim ettiği, bu ücrete hak kazandığı, bunun dışında davalının 2.500,00 TL masraf dekontu düzenlediği ve fakat tam tespit işlemleri yapılmadığından başkaca masraf olmayacağı, nitekim masraf dekontunun dayanağının olmadığı, buna ilişkin davalı tarafından bir belge ibraz edilmediği görülmekle davalının bu ücrete hak kazanmadığı, davalının yaptığı hizmetin karşılığı olan 1.180,00 TL’nin mahsubundan sonra davacının davalıya 4.320,00 TL fazladan ödemede bulunduğu, bu miktar davacının davalıdan alacaklı olduğu belirtilmiş olup, bu yönde hüküm kurulmuştur. Ancak, davalı tarafından sunulan 2.500 TL bedelli ödeme dekontunda, dava ücreti ödemesi açıklamasının bulunduğu, istinaf eden davalı vekilinin istinaf dilekçesi ekinde bu ödemeye ilişkin avukatlık serbest meslek makbuzunu eklediği, bu ödemenin, dava konusu, davacıya ait mallara savcılık soruşturması kapsamında el konulması ve davalı çalışanının bu nedenle ceza mahkemesinde yargılanması nedeniyle hukuki yardım ücreti olarak bu ödemenin yapıldığı, arada illiyet bağı bulunması nedeniyle, bu masrafında mahsup edilmesi gerektiğinden; bu ödeme de mahsup edildiğinde;davacının (4320-2500)=1.820 TL bakiye alacağı kalmaktadır. Bu miktarın da dava açıldıktan sonra davalı tarafından ödendiği görülmüştür.
Bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılarak, davanın 1820-TL yönünden kabulüne ve yasal sonuçlarına hükmedilerek aşağıdaki karar oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-1-Davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/06//2018 tarih, 2015/720 Esas 2018/807 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-İstinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcı ile artan yargılama giderinin istinaf edene iadesine,
4-İstinaf aşamasında yapılan 98,10-TL istinaf başvuru harcı olan yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B-1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2013/11544 Esas sayılı dosyasında davalının takibe yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 1.820,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, davalının dava tarihinden sonra yapmış olduğu 1.820,00 TL ödemenin icra Müdürlüğü tarafından dikkate alınmasına,
2-Alacağın %20 sine tekabül eden 364,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 124,32-TL harçtan peşin alınan 93,93-TL ‘den mahsubu ile bakiye 30,39-TL ‘nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ‘nin 13/2.maddesi gereğince kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 1.820,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı vekiline verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ‘nin 13/2.maddesi gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 3.680,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı vekiline verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan ilk dava gideri harcı 125,73.- TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, müzekkere ve tebligat gideri, 690,60.-TL, bilirkişi ücreti;900,00.-TL olmak üzere toplam 1.590,60.-TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre hesaplanan 526,32.-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/04/2021