Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2345 E. 2021/641 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2345
KARAR NO : 2021/641
KARAR TARİHİ : 01/04/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2018
NUMARASI : 2015/1029 Esas 2018/240 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 01/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/04/2021

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/02/2018 tarih, 2015/1029 Esas 2018/240 Karar sayılı dosyası Dairemize gönderilmiş olmakla, istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya HMK’nın 353. maddesi uyarınca incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle; müvekkili firmanın lojistik faaliyetinde bulunduğunu,merkezinin Avusturyada bulunduğunu İstanbulda irtibat bürosunun olduğunu davalı ile ticari ilişki nedeniyle cari hesaba konu ödenmeyen faturalardan dolayı alacak tutarının talep etme gereği hasıl olduğunu, davalı firma araçlarına ait tır karnesi işlemleri ile taşıma belgesi düzenlenmesinin müvekkili şirket tarafından yerine getirildiğini, ayrıca davalı araçlarının yurt dışında seferdeyken nakit ihtiyacı olduğunda naktin temininin müvekkili şirket tarafından yerine getirildiğini, davalı firma tarafından belirli tarihlerde çek ve havale yoluyla bir kısım ödemeler yapıldığını belirterek müvekkili şirketin ticari ilişkiden kaynaklı 20.272 Euro alacağının fatura tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili savunmalarında özetle; somut olayda ilgili tüzel kişinin “…./İstanbul adresinde faaliyet gösteren Türkiye İrtibat Bürosu’nun açtığını, bu hususun dava dilekçesine göre doğrulandığını, irtibat büroları hakkındaki yasal düzenleme gereği yabancı ülke kanunlarına göre kurulmuş şirketlerin Türkiye’de pazar araştırması, ihraç ürünlerin kalite kontrolü ve benzeri faaliyetleri yerine getirmesi amacıyla ve ticari faaliyette bulunmaları koşuluyla açılarak faaliyet göstermelerine izin verildiğini, somut olaydaki işbu irtibat bürosunun fiil ehliyetinin bulunmaması nedeniyle kendiliğinden dava ve taraf ehliyetinin de bulunmaması nedeniyle evleviyette işbu davayı “davacı” taraf olarak açıp takip etmesinin hükümsüz olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
Her ne kadar davalı vekili davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığını bildirmiş ise de; davacı vekili tarafından dosyaya sunulan usulüne uygun vekaletname ve yetki belgeleri nazara alındığında davacı şirketin Avusturya’da kurulu yabancı bir şirket olduğu, tüzel kişiliğinin bulunduğu dava ehliyetinin bulunduğunun görüldüğü,yine davacı şirket Avusturya’da kurulu bulunduğundan Lahey Sözleşmesi hükümleri nazara alınarak yabancılık teminatı alınmasına yer olmadığına,taraflar arasında davalı şirketin yurt dışına yaptığı taşıma işlemleri sırasında davacının davalıya lojistik hizmeti verdiği, yine araçların nakit ihtiyaçları için araç şöförlerine nakit para verdiği, bununla ilgili faturaların düzenlendiği, şöförlere verilen nakit paralarla ilgili düzenlenen Euro cinsinden faturaların davalı defterlerine TL cinsinden kaydedildiği, bu faturaların ve belgelerin bir kısmında şöförlerin imzalarının bulunduğu, bir kısmında bulunmadığı, davacının kayıtlarına göre davalıdan dava tarihi itibariyle 20.272,00 Euro alacaklı olduğu, davalı kayıtlarına göre ise borç miktarının 65.054,33 TL olduğu, davalının kayıtlarında görülen ödemeler dışında başkaca ödeme belgesi sunmadığı, aradaki farklılığın taraf defterlerinin Euro ve TL cinsinden tutulmasından kaynaklandığı, davacının davalıya verdiği hizmetlerle ilgili sunulan belgeler ile defter kayıtlarının birbirini doğruladığı anlaşılmakla davacının davasının kabulüne ve 20.272,00 Euro alacağın davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne dair delil bulunmadığından dava tarihinden itibaren işleyecek ve talep gibi ticari faizi (3095 SK.nun 4/a maddesi uyarınca yabancı para alacakları için işleyecek faiz oranını aşmamak koşuluyla) ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili 27.08.2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; davacı taraf’ın dava açabilmesi için fiil ehliyetinin bulunmasının gerektiğini,davacı irtibat bürosunun fiil ehliyetinin bulunmadığını,İrtibat Büroları hakkındaki yasal düzenleme, 20.08.2003 tarih ve 25205 T.C.R.G sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu Uygulama Yönetmeliği olup,buna göre,yabancı ülke kanunlarına göre kurulmuş şirketlerin Türkiye’de pazar araştırması, ihraç ürünlerin kalite kontrolü ve benzeri faaliyetleri yerine getirmesi amacıyla ve ticari faaliyette bulunmaları koşuluyla açılarak faaliyet göstermelerine izin verildiğini, somut olaydaki işbu irtibat bürosunun fiil ehliyetinin bulunmaması nedeniyle kendiliğinden dava ve taraf ehliyetinin de bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini,ayrıca söz konusu dava davacı ile müvekkil şirket arasında cari hesap bakiyesinden kaynaklanan alacağın tahsili davası olup, yerel mahkeme söz konusu alacağı olup olmadığı konusunda yeterli inceleme yapmadan karar verdiğini,mahkeme kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,cari hesaptan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davalı taraf, davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığını bildirmiş ise de; davacı vekili tarafından dosyaya sunulan usulüne uygun vekaletname ve yetki belgeleri nazara alındığında davacı şirketin Avusturya’da kurulu yabancı bir şirket olduğu,tüzel kişiliğinin bulunduğu, dava ehliyetinin bulunduğu görülmüştür. Kaldı ki, davanın davacı şirket tarafından açıldığı, dava dilekçesi başlığında, davanın, davacı şirkete izafeten irtibat bürosu tarafından açıldığına ilişkin bir ibarenin bulunmadığı, dava dilekçesinde adres olarak irtibat bürosunun adresinin gösterilmesinin, davanın irtibat bürosu tarafından açıldığı anlamına gelmeyeceği açıktır. Bu nedenlerle, davalı tarafın usule ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.
Esasa ilişkin istinaf sebeplerine gelince, Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, bilirkişi raporlarına göre, taraflar arasında davalı şirketin yurt dışına yaptığı taşıma işlemleri sırasında davacının davalıya lojistik hizmeti verdiği, yine araçların nakit ihtiyaçları için araç şöförlerine nakit para verdiği, bununla ilgili faturaların düzenlendiği, şöförlere verilen nakit paralarla ilgili düzenlenen Euro cinsinden faturaların davalı defterlerine TL cinsinden kaydedildiği, bu faturaların ve belgelerin bir kısmında şöförlerin imzalarının bulunduğu, bir kısmında bulunmadığı, davacının kayıtlarına göre davalıdan dava tarihi itibariyle 20.272,00 Euro alacaklı olduğu, davalı kayıtlarına göre ise borç miktarının 65.054,33 TL olduğu, davalının kayıtlarında görülen ödemeler dışında başkaca ödeme belgesi sunmadığı, aradaki farklılığın taraf defterlerinin Euro ve TL cinsinden tutulmasından kaynaklandığı, davacının, davalıya verdiği hizmetlerle ilgili sunulan belgeler ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle, davacının davasının kabulü ile, 20.272,00 Euro alacağın davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne dair delil bulunmadığından dava tarihinden itibaren işleyecek ve talep gibi ticari faizi (3095 SK.nun 4/a maddesi uyarınca yabancı para alacakları için işleyecek faiz oranını aşmamak koşuluyla) ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Şu hale göre, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/02/2018 tarih, 2015/1029 Esas 2018/240 Karar sayılı karara karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 4.554,54-TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 1.138,63-TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 3.415,91‬-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 01/04/2021