Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2329 E. 2021/748 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2329
KARAR NO : 2021/748
KARAR TARİHİ : 29/04/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/06/2018
NUMARASI : 2016/703 Esas-2018/751 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/05/2021

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22/06/2018 tarih ve 2016/703 Esas-2018/751 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin “….” markalı peynir üreticisi olduğunu, müvekkili tarafından üretilen 14.112 teneke beyaz peynirin saklanmak üzere davalı şirketin soğuk hava deposuna konduğunu, ürünlerin teslim edildiği tarihte müvekkili şirketin ortaklarından olan dava dışı ….’nin aynı zamanda davalı şirketin de ortağı ve yetkilisi olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin deposunda bulunan ürünlerinin müvekkiline geri teslim edilmediğini, Torbalı 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/14 D. İş sayılı dosyasında yapılan tespit sonucunda “Torbalı Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/86 D. İş sayılı dosyasında tespit yapılan ürünlerin depoda bulunmadığının” belirlendiğini, bu raporda “11.000 teneke beyaz peynirin 2016 yılı Mayıs ayı itibariyle değerinin 2.613.600,00 TL olarak” hesaplandığını, davalı şirket ile müvekkili arasında ürünün depoya teslimi tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 19. maddesinde düzenlenen “vedia” ilişkisinin bulunduğunu, davalı şirketin kendisine saklanmak üzere bırakılan malları özenle saklamak ve önlem almak ve iade istendiğinde geri vermek yükümlülüğünün bulunduğunu ancak bunun yerine getirilmediğini, müvekkilinin 254.016 kg beyaz peynir bedeli kadar zararının bulunduğunu, davalı şirket ortağı ve yetkilisi olan ….’nin vefat ettiğini, geride mirasçıları olarak diğer davalıların kaldıklarını, murisin şirket yetkilisi olarak 3. kişi ve şirketlere kusur veya kastı ile verdiği zararlardan kişisel olarak sorumluluğunun bulunduğunu, bu konunun 6762 sayılı TTK’nın 336. maddesinde düzenlendiğini, 342. madde uyarınca da sorumluluğunun bulunduğunu, ayrıca anonim şirket yetkilisinin sorumluluğunun 369 ve 371 maddelerde de düzenlendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 254.016 kg peynir bedelinden kaynaklanan zarara karşılık 2.613.600,00 TL’nin davalı mirasçılar yönünden 198.000 kg ile sınırlı ve miras payları oranında olmak üzere 06/05/2016 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davada husumetin …. murislerine yöneltilmesinin kesin hükmün önleyici etkisi nedeniyle yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, davanın daha önce İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/169 Esas ve 2015/56 Karar sayılı dosyasında görüldüğünü, bu davanın “aktif ve pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine” karar verildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/10153 Esas ve 2013/416 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiğini, bu kararda “davanın o dönemde hayatta olan ….’ye karşı ikame edilemeyeceği, davaya konu peynirlerin …. A.Ş depolarında muhafaza edildiği, bu itibarla davanın pasif husumet nedeniyle reddinin gerektiği” hususlarının yazıldığını, dolayısıyla …. mirasçıları olan müvekkillerine karşı davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davanın TBK’nın 147/4. maddesi gereğince 5 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu, davaya konu maddi vakaların 2010 yılında gerçekleştiğini, diğer yandan ….’nin haksız fiili nedeniyle açılan davanın da TBK’nın 72. maddesi gereği 2 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, bu sürenin de dolduğunu, davaya dayanak tutulan tespitlerde taraf şirketler arasındaki ticari ilişkilerin tümünün dikkate alınmadığını, sadece peynir tenekeleri üzerindeki ibarelere göre tasnif ve sayım yapıldığını, kaldı ki daha önce aynı konuda görülen davada yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda alınan raporun davacı iddialarını bertaraf eder nitelikte olduğunu, müvekkili şirket ile davacı şirketin defter ve belgeleri üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile konunun ortaya çıkacağını, taraf şirketler arasındaki ticari ilişkide davaya konu peynirlerin “ne amaçla müvekkili şirketin soğuk hava depolarına konulduğu ve ne sebeple oradan alındığı”na ilişkin bir kayıt ve tespitin bulunmadığını, bu hususun davacı tarafça ispatının gerektiğini, bir kısım peynirlerin müvekkili şirketin depolarına konulduğunu ve daha sonra oradan alındığını, zararın tazmini için 6 yıl beklenmesinin manidar olduğunu belirterek, davanın …. mirasçıları yönünden öncelikle husumet yokluğundan, tüm müvekkilleri yönünden zaman aşımı nedeniyle ve olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEMESİNCE :
Toplanan deliller, bilirkişi raporu, tespit raporları ve tüm dosya içeriğine göre; dava konusu 11.000 teneke peynirin davalı şirketin zilyetliğinde olduğu, taraf şirketler arasında dava konusu bu peynirlerin davalının soğuk hava deposunda saklanması şeklinde bir ticari ilişkinin bulunduğu, nitekim; soğuk hava depo ücretinin faturalara yansıtıldığı, davalı vekili 11.000 teneke peynirin davacıdan satın alındığını savunmuş ise bu konuda üzerine düşen ispat yükünü yerine getiremediği, itiraz edilmeyen tespit raporunda da belirlendiği şekilde davacının, davalı şirket zilyetliğindeki dava konusu peynirlerin bedeli olan 2.613.600,00 TL’nin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Diğer davalılar hakkında açılan davaya gelince; gerçek kişi davalılar yönünden şirket yöneticisinin sorumluluğuna ilişkin koşulların oluşmadığı, gerçek kişi olan davalıların murisinin davalı şirketi zararlandırıcı işleminin bulunduğu konusunda bir iddianın da bulunmadığı, bu davada gerçek kişi davalılara davacı … davalı şirketler arasındaki vedia sözleşmesi kapsamında gidildiği, dava konusu sözleşme ilişkisi davacı şirket ile davalı şirket arasında kurulmuş olup, gerçek kişi olan bu davalıların ise aradaki bu sözleşmede (vedia) taraf olmadıkları anlaşıldığından, bu davalılar hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
bu davalılar hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ise de , müvekkil şirkete ait davalı şirket deposuna bırakılan emtianın davalı şirket tarafından satılmadığını ve bedelinin davalı şirketin hesabına geçmediğini,
davalı şirket deposunda kendi tarihi geçmiş ürünleri imha edilmemişken müvekkiline ait ürünlerin imha edildiği düşünülemeyeceğini, vedia sözleşmesine konu emtianın davalıların murisince kendi nam ve hesabına elden çıkartıldığı sonucunun ortaya çıktığını, bu iddialarının dava dilekçesinde ve sonraki beyanlarında yer aldığını bu hususta tanık deliline dayandıklarını ,
gerçek kişi davalıların hukuki sorumluluğunun sadece vedia sözleşmesi ile sınırlı tutmak hatalı olduğunu,
davalı şirket yetkilisi olan murisin sorumluluğunun , 6762 sayılı TTK 336 mad. , 321.mad ve 342 mad. den kaynaklandığını,
İlk Derece Mahkemesince gerçek kişiler yönünden ret kararı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/169 E. sayılı dosyasından verilen karara dayandırılmış ise de; kesin hüküm şartları bulunmadığından anılan dosyaya istinaden hüküm tesis edilemeyeceği bu kararın istinafa konu karar yönünden emsal de teşkil etmeyeceğini ,anılan dosyada ise bu sözleşmeye taraf şirketler, davada taraf olarak yer almadığını vedia sözleşmesine taraf şirketlerin yer almadığı davada verilen kararın istinafa konu karar yönünden emsal teşkil etmesinin de mümkün olmadığını, beyanla gerçek kişi davalılar yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine ilişkin kararın kaldırılarak bu davalılar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; haksız fiile dayalı tazminat davasıdır.
mahkemece şirket aleyhine açılan davanın haksız fiil nedeniyle kabulüne davalı gerçek kişiler aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili davanın gerçek kişi davalılar yönüyle de kabulü gerektiğinden bahisle kararı istinaf etmiştir.
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/169 Esas ve 2015/56 Karar sayılı kararı incelendiğinde; …. , …. ve …. tarafından, …. hakkında 25/04/2013 tarihinde açılan maddi tazminat davası olduğu, davacı tarafça “…. A.Ş.’nin depolarında 11.000 adet teneke peynir olduğunun belirlendiği, bedelinin kendilerine verilmediği, bunların toplam değerinin 1.980.000,00 TL olduğu” iddialarının ileri sürülerek 3.112 tenekenin karşılığı olan 420.120,00 TL’nin davalıdan tahsilinin istendiği, davalı tarafın cevaplarında “taraflar arasında alım-satım ve kiralama ilişkisinin 2005-2010 tarihleri arasında devam ettiği, … ibaresi bulunan peynirlerin bir bölümünün …. A.Ş. tarafından …. ve ….Şirketi’nden satın alındığı, ayrıca bu peynirlerin bir kısmının …. A.Ş.’nin kiralaması sonucunda soğuk hava deposunda istif edildiği aylık kira bedellerinin ödenmemesi üzerine hapis hakkının kullanıldığı, davacıların dava konusu tespitte alacaklarının değil …. markalı tüm ürünlerin tespit edildiği, kendisinin 2012 dönemine kadar …. ve ….Şirketi’nden kar payı alacağının bulunduğu” hususlarını savunduğu, mahkemece “davacıların, …. ve ….Şirketi’nin ortakları oldukları, şirketi temsil etme yetkileri olmasına rağmen şirket adına değil doğrudan kendi adlarına dava açtıkları, oysa …. ve ….Şirketi’nin, ….A.Ş.’de muhafaza amacıyla teslim edilen peynirlerin miktarının tespitinin istendiği, buradan anlaşılacağı üzere hak sahibi olan tarafın şirket olduğu, buna rağmen davacıların şirket adına değil şirkete ödenmesi gereken payın kendi hesaplarına ilişkin olarak dava açtıkları, bu halde ticari ilişkinin tarafı olan ….’nin ortak olduğu … A.Ş.’nin ve gerekse davacıların ortağı olduğu …. ve …. Şirketi’nin davada taraf olması gerektiği” gerekçesiyle “davacıların davasının aktif ve davalının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine” ilişkin 28/01/2015 tarihli kararın verildiği, bu kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14/12/2015 tarihli, 2015/10153 Esas ve 2015/13416 Karar sayılı kararı ile onandığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamına, mahkememnin yerinde görülen gerekçesine İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/169 Esas ve 2015/56 Karar sayılı ilamına göre davaya konu peynirlerin davalı şirket deposuna vedia sözleşmesi gereğince bırakıldığı, haksız fiil sorumluluğunun da davalı şirkete ait olduğu , şirket ortağının şirketi zararlandırıcı işlemi bulunduğu hususunun ileri sürülmediği , davalı gerçek kişiler yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir usülsüzlük bulunmadığı kanaatine varıldığından istinaf isteminin reddine karar verilmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22/06/2018 tarih ve 2016/703 Esas-2018/751 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından, karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince oy birliği ile temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.05/05/2021