Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2297 E. 2021/808 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2297
KARAR NO : 2021/808
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2018
NUMARASI : 2018/401 Esas, 2018/751 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
KARAR YZM TARİHİ : 28/05/2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/07/2018 tarih ve 2018/401 Esas, 2018/751 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Müvekkil kurumun kamu iktisadi teşebbüsü olduğunu, bina ve eklentilerinin temizlik işinin, ihale ile davalı yüklenici firmaya verildiğini, yapılan sözleşmeler gereği işçi alma ve işten çıkarma yetki ve sorumluluğunun davalı firmalara ait olduğunu, ancak dava dışı … adlı temizlik personelinin, en son çalıştığı …’den emekli olduğunu, söz konusu personelin kıdem tazminatının 25.593,32 TL müvekil kurum tarafından ödendiğini, müvekkilinin ödediği bedelin firmalarca taraflarına ödenmesi gerektiğini belirterek, müvekkil idarenin ödediği 25.593,32 TL’nin davalı şirketlerden imzaladıkları sözleşmeler gereği faizleri ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili ve Davalı …, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, Yargıtay içtihatlarına göre davacı … tacir vasfının bulunmadığı, davacının tacir olmadığı, davanın ticari dava niteliğinde bulunmadığı, mahkemenin görevsiz ve İzmir Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile, 6100 sayılı HMK nun 114/1-c, 115/2 ve 138/1 maddeleri gereğince, dava dilekçesinin dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili; 6102 sayılı TTK’nun 4’üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaların nispî ticari davalar kategorisine girdiğini, Kurumlarının 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında sermayesinin tamamı Hazineye ait iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet gösteren, özel hukuk hükümlerine tabi bir kuruluş olduğunu, Müvekkilinin ….“ticari” esaslara göre faaliyet gösterdiğini, tacir sıfatına haiz A.Ş. hükmünde bir Kamu İktisadi Teşekkülü olduğunu, ticari şekilde işletilmek üzere kurulan teşebbüslerin tacir sıfatı taşıdığını ve uyuşmazlık konusu işin ticari işletmesiyle ilgili olduğunun tartışılmaz şekilde ortada olduğunu, bu nedenlerle davanın nispi ticari dava olduğunu ve Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanına girmesi nedeni ile usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüşür.
Dava, taraflara arasında hizmet alım sözleşmesi uyarınca, davacı tarafça dava dışı işçiye ödenen tazminat ve alacakların faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 18/1. maddesinde “Ticaret şirketleriyle amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler, kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet İl Özel İdaresi, Belediye ve Köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılır” hükmüne yer verilmiştir. Bu madde hükmünde sözü edilen kurum ve kuruluşların “kamu iktisadi kuruluşu” ve “kamu iktisadi teşebbüsü” olduğu kabul edilmektedir. 233 sayılı KHK’nın 2/1. maddesinde, kamu iktisadi teşebbüsleri deyiminin, yukarıda anıldığı gibi iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşunun ortak adı olduğu ifade edilmiştir. Tüzel kişiliğe sahip olarak kurulan (KHK 233 md.4/1) bu teşebbüsler 233 sayılı KHK ile saklı tutulan konular dışında özel hukuk hükümlerine tabidir (K.H.K. 233 md. 4/2). Bunlar belli ölçüde de olsa da mali açıdan özerk kuruluşlar olup, Genel Muhasebe Kanunu, Devlet İhale Kanunu ve Sayıştay’ın denetimine bağlı değildir (K.H.K. 233 m.4/3). Kamu iktisadi teşebbüsünün tacir sıfatını kazanması için iki şarttan birinin yerine getirilmesi yeterlidir. Buna göre, 1- Kuruluş Kanunları uyarınca özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya 2- Ticari şekilde işletilmek üzere kurulmak gerekir.
233 sayılı KHK’nin 4/2. maddesine göre kamu iktisadi teşebbüsleri, 233 sayılı KHK’de belirtilen konular dışında özel hukuk hükümlerine bağlıdır. Bir kamu iktisadi teşebbüsünün tacir sayılabilmesi için ticari şekilde işletilmek üzere kurulması da yeterlidir.
Somut olayda, davalı …’nin 11.12.1984 tarih ve 18602 sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanan anastatüsünün ”Hukuki Bünye” başlıklı 3. maddesinde;
1-Bu Anastatü ile teşkil olunan …, tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir İktisadi Devlet Teşekkülü’dür.
2-Teşekkül, K.H.K. ve bu Anastatü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tâbidir.
3-Teşekkül Genel Muhasebe Kanunu ile Devlet İhale Kanunu hükümlerine ve Sayıştay’ın denetimine tabi değildir.” hükmünün yer aldığı görülmektedir.
233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2/1. maddesi uyarınca ise “teşebbüs” olarak adlandırılan Kamu İktisadi Kuruluşları, aynı Kararname’nin 4/2. maddesi uyarınca söz konusu kanun hükmünde kararname ile saklı tutulan haller dışında özel hukuk hükümlerine tabidir. Bir bağlamda, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 18/1 maddesi uyarınca, kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar tacir sayılır.
6100 sayılı HMK’nın 1. maddesinde göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Mezkur Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Bu durumda mahkemece, tarafların tacir oldukları ve TTK’nın 4. maddesi uyarınca davanın nispi ticari dava olduğu, buna göre de ticaret mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, mahkemenin verdiği görev nedeni ile dava dilekçesinin usulden reddi kararının kaldırılması ve yargılamaya devam etmek üzere, dosyanın HMK nun 353/1-a-6 maddesi gereğince mahkemesine iadesine dair aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir
HÜKÜM:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/07/2018 tarih ve 2018/401 Esas, 2018/751 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından, davacı yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin esas kararla birlikte görevli mahkemece değerlendirilmesine,
6-Gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi ve yargılamaya devam edilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.27/05/2021