Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2199 E. 2021/809 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2199
KARAR NO : 2021/809
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/06/2018
NUMARASI : 2017/780 Esas, 2018/603 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
KARAR YZM TARİHİ : 28/05/2021

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/06/2018 tarih ve 2017/780 Esas, 2018/603 Karar sayılı karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla, raportör hakim tarafından okunan rapor dinlendi, dosyada bilgi ve belgeler değerlendirilerek gereği düşünüldü:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dışı ….’den 16/02/2006 tarihinde temlik aldığı alacağa göre dava dışı … ile … arasında GKS düzenlendiğini, davalıların bu sözleşmenin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olduklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine 12/11/1997 tarihinde hesabın kat edilerek, alacağın temlik alınmasından sonra İzmir 24.İcra Müd.’nün 2013/7394 sayılı dosyası ile 26/06/2013 tarihinde ilamsız takip başlatıldığını, takibin itiraz üzerine durduğunu belirterek takibin devamına itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, takip ve dava konusu alacağın zaman aşımına uğradığını, davanın usulden reddi gerektiğini, aksi durumda ise asıl alacağı kabul ettiklerini, faizin usul ve yasaya aykırı, fahiş hesaplandığını, bu durumda davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, 24/06/2015 tarihli celsede; “5411 sayılı 141.maddesi gereğince alacağın 20 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu ve süresi dolmadığından, davalıların zaman aşımı defi ve itirazının reddine karar vermiş, yapılan yargılama sonunda ise davalıların 4.938,14 TL’lik asıl alacağı kabul ettiklerinden ana para üzerinden yapılan hesaplamaya göre 64.311,74 TL işlemiş faiz ile birlikte toplam 69.249,88 TL üzerinden takibin devamına ve icra inkar tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davalılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.
Davalılar vekili; alacağın zaman aşımına uğradığını, davanın reddi gerektiği halde kısmen kabulünün yerinde olmadığını, istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davacı vekili; mahkemenin davanın kabulü yönünde 29/11/2016 tarihinde 2015/153 Esas-2016/1127 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne dair verdiği kararın sadece davacı tarafça istinaf edildiğini, bu durumda davalılar aleyhine kazanılmış hak olduğunu ve davalı tarafın istinaf isteminin reddi gerektiğini, istinaf dilekçesine cevabı ile belirtmiştir.
Dava, GKS’nin müşterek borçlu ve müteselsil kefilleri aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Her ne kadar takibin dayanağı kredi sözleşmesi olup borcun muaccel olduğu tarih itibariyle uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi (6098 sayılı TBK’nun 598 maddesi) uyarınca 10 yıllık zamanaşımı söz konusu ise de; mahkemece,12/12/2003 günlü 5020 sayılı Kanun’un 27. maddesiyle 4389 sayılı Bankalar Kanunu’na eklenen ve 26/12/2003 tarihinde yürürlüğe giren ek 3. maddeyle fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak öngörülmüştür. Aynı kural, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 141. maddesinde de benimsenmiş olup; anılan maddede “bu kanundan kaynaklanan fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıldır” hükmüne yer verdiğinden, bu husustaki davalı borçluların itirazının reddine karar verildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı ve istinaf sebeplerine bağlı olarak yapılan incelemede; 5020 sayılı Kanun 27.maddesiyle 4389 sayılı Yasa’ya eklenen ve 26.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren ek 3. maddesiyle fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıl olarak belirlenmiştir. Aynı kural 5411 sayılı Yasa 141.maddesiyle de benimsenmiştir. 5411 sayılı Yasa geçici 16.maddesinde “zamanaşımı ve diğer konularda fon lehine getirilen hükümler makable şamildir” düzenlenmesinde yer alan “zamanaşımı” sözcüğü Anayasa Mahkemesi’nin 04.06.2014 tarih 2014/85-103 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Bu durumda Anayasa Mahkemesi’nin sözü edilen kararı ile TMSF lehine getirilen 20 yıllık zaman aşımı süresinin geçmişe etkili olacağına yönelik düzenleme iptal edilmiş bulunmaktadır.
Somut olayda, borcun muaccel hale geldiği ihtarname tarihi olan 12/11/1997 tarihi ile 26/06/2013 olan takip tarihine göre 818 sayılı Yasa 125.maddesi gereğince 10 yıllık sürenin geçmiş olduğu görülmüş ise de, daha önce mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, bu kararın davacı tarafça istinafa getirildiği, dolayısıyla davalı yönünden ilk kararın kesinleştiği, başka bir deyişle davacı yönünden muktesap hak oluştuğu anlaşıldığından, davalıların istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/06/2018 tarih ve 2017/780 Esas, 2018/603 Karar sayılı kararına karşı davalıların istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar tarafından alınması gereken 4.730,46 istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 1.182,70 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 3.547,76 TL’nin davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davalılar tarafından yapılan istinaf masrafının üzerlerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından, karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda, oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 27/05/2021