Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2174 E. 2022/689 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/2174
KARAR NO : 2022/689
KARAR TARİHİ: 14/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2018
NUMARASI : 2015/514 Esas 2018/344 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 14/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/04/2022

Davacı ve Davalı vekilleri tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müflis şirketin davalıya ait alışveriş merkezlerinde unlu mamuller..satışı yaptığını, ürünlerin, alet ve aksamın kendisine ait olduğunu, müflis şirketin kendi ürünlerini davalıya ait AVM’lerde satışa sunduğunu, kazancından davalıya belirli oranlarda komisyon ödediğini, davalı tarafından cari hesap ilişkisi ve evraklarının temini ve akabinde rapor alınmasından sonra davalı tarafından 6 adet fatura toplamı 1.065.540,00 TL’lik usulsüz fatura kesildiğinin belirlendiğini, Karşıyaka 3.İcra Müdürlüğünün 2015/2496 sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı müflis şirketin müvekkili şirket ile akdettiği Çerçeve Alan Tahsis Sözleşmeleri ile müvekkili şirketin işlettiği satış mağazalarında bulunan unlu mamuller reyonlarını anahtar teslimi olarak işlettiğini, usulsüz kesildiği iddia edilen faturaların taraflar arasındaki ticari sözleşmeye uygun olarak düzenlendiğini, tüm ticari ilişki boyunca yapıldığı gibi kargo vasıtasıyla müflis şirkete tebliğ edildiğini, müvekkili şirketin çalıştığı süre boyunca mağaza katılım bedeli ile bir fatura kesilmediği iddiasının yerinde olmadığını, 01/09/2009 tarih 159.300,00 TL bedelli fatura dışında mağaza katılım adı altında 2007 ve 2009 yılında da faturalar düzenlendiğini, kaldı ki anılan sözleşmenin 4.maddesinde müflis şirketin net cironun % 20sine tekabül eden tutarda cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, işleticinin her ay net satışından belirlenen oranda reklam katkı payını …’a ödeyeceğinin düzenlendiğini bildirerek, davanın reddi ile kötü niyet tazminatı verilmesini gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, davanın, konsinye satım niteliğindeki “Çerçeve Alan Tahsis Sözleşmeleri”nden kaynaklanan alacağın tahsili konusundaki icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında Çerçeve Alan Tahsis Sözleşmeleri akdedildiği, davalı şirketin işlettiği satış mağazalarında bulunan unlu mamuller reyonlarını anahtar teslimi olarak işlettiği, Uyuşmazlığın, dava dilekçesinde belirtilen, davalı tarafından düzenlenen 27/08/2009 tarih 139.240,00 TL bedelli, 28/07/2009 tarih 236.000,00 TL bedelli, 01/09/2009 tarih 159.300,00 TL bedelli, 24/07/2009 tarih 236.000,00 TL bedelli, 24/07/2009 tarih 59.000,00 TL bedelli, 28/07/2009 tarih 236.000,00 TL bedelli 6 adet faturalar içeriği hizmet ve işlerin sözleşmeye ve hukuka uygun olup olmadığı, bu faturalar hukuka uygun ve davacı alacaklı ise takip tarihinden önce temerrüdün gerçekleşip gerçekleşmediği, temerrüt gerçekleşmiş ise, işlemiş faiz alacağının ne kadar olduğu noktalarında toplandığı, taraflar arasındaki ticari ilişki ve sözleşmeye göre, uyuşmazlığa konu olan faturaların, geçmiş yıllarda kesilen faturalar ile uyumsuz olduğu, bu itibarla, 27/08/2009 tarih 139.240,00 TL bedelli reyon katılım faturası, 28/07/2009 tarih 236.000,00 TL bedelli reklam katılım faturası, 01/09/2009 tarih 159.300,00 TL bedelli mağaza katılım bedeli faturası, 28/07/2009 tarih 236.000,00 TL bedelli mağaza katılım bedeli faturası, 24/07/2009 tarih 59.000,00 TL bedelli mağaza katılım bedeli faturası düzenlenmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğu, bu fatura içerikleri ile ilgili olarak davalı tarafından davacıya herhangi bir hizmet veya benzeri bir edim sunulmadığı, dolayısıyla davacının davalıda bulunan konsinye satış bedelinden bu fatura bedellerinin mahsup edilmesinin mümkün olmadığı, ancak, 28/07/2009 tarih 1010024 sayılı 236.000,00 TL bedelli cezai şart faturasının ise, Karşıyaka 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/403 E- 2011/371 K.sayılı dosyasında 02/03/2008 tarihinde Bostanlı …tan alınan tatlılar nedeniyle birden fazla kişinin zehirlendiğinden bahisle üretimden sorumlu gıda mühendisi ve satış yeri sorumlu müdürünün cezalandırılmasına karar verildiği, oysa taraflar arasındaki tahsis sözleşmesinin 4.4 maddesi ile işleticinin satışa sunulacak ürünlerinin insan sağlığına zarar vermeyecek kalitede ve mevzuat hükümlerine uygun nitelikte ve kalitede olması, gıda mevzuatı ve gıda kodeksi standartlarına uygun hijyen ve sağlık koşullarını sağlama edimlerini yükümlendiği, bu hususlara uyulmaması durumunda işleticinin maktuen bu mağazada en son ay yapmış olduğu net cironun %20 sine tekabül eden tutarda cezai ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, böylece anılan maddeyi ihlal eden davacı şirketin Bostanlı/İzmir satış mağazasının Şubat 2008 tarihindeki davacı cirosu 52.854,05 TL nin %20 sine tekabül eden 10.570,81 TL yi davalıya ödemek zorunda olduğu, dolayısıyla anılan 236.000,00 TL tutarlı cezai şart faturasının 10.570,81 TL yönünden haklı olduğu, davacı tarafından düzenlenen ihtarnamenin davalı şirkete 03/09/2014 tarihinde tebliğ edildiği ve 7 gün atıfet mehlinin tanındığı, davalı şirketin 11/09/2014 tarihi itibariyle mütemerrit hale geldiği ve bu tarihten itibaren ticari işlerde uygulanan avans faizinin istenmesinin mümkün olduğu, bu çerçevede, avans işlemlerinde uygulanan faiz oranı dikkate alındığında, icra takip tarihi 20/02/2015 itibariyle 162 günlük işlemiş avans faizi tutarının 1.054.969,19TL x 11,75×162/365×100= 55.017,37 TL olduğu, cezai şart tutarının davalı şirket tarafından tespit edilmesi mümkün olduğundan, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedildiği, davacı şirketin müflis olmasına ve önceki şirket yetkililerinden ticari defter kayıt ve belgeleri temin edememesine göre, davalının hak ettiği cezai şartla ilgili reddedilen talep üzerinden davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmediği, sonuç olarak, icra takip tarihi itibariyle davacı müflis şirketin davalıdan bakiye alacağının 1.065.540,00 TL-10.570,81 TL=1.054.969,19 TL olduğu, işlemiş faiz ile birlikte toplam alacağının ise 1.054.969,19+55.017,37= 1.109.986,56 TL olduğu gerekçesi ile, davalının Karşıyaka 3.İcra Müdürlüğünün 2015/2496 E.sayılı dosyası ile yapılan takibin 1.109.986,56 TL’lik kısmına yönelik haksız itirazının iptali ile ,takibin bu miktar üzerinden ve asıl alacak tutarı 1.054.969,19 TL sına takip tarihinden itibaren artan ve eksilen oranlarda avans faizi yürütülerek devamına, % 20 icra-inkar tazminatı 221.997,31 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, kötü niyet tazminatı isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı davacı vekili ve davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili, katılma yolu ile istinaf talebinde, cezai şart faturasının iflas tarihinden önce tahakkukunun hatalı olduğu, zehirlenme olayının 2009 yılında gerçekleştiğini, bu nedenle cezai şartın şirket alacağından mahsup edilmemesi ve iflas masasına alacak kaydı gerektiğini, müflis müvekkili şirket ticari defterlerinin incelenmeden karar verilmesi ile, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, davalı defterlerinin ibraz edilememesinin karşı yanın alacaklı olduğunu göstermeyeceğini ve davacı tarafından mahkemenin ihtarına rağmen düzenlenen fatura asıllarının sunulmadığını ve kararın bu nedenlerle kaldırılması gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili; taraflar arasındaki sözleşme ve davacının delil listesi gereği müvekkil şirketin defter ve kayıtlarının esas alınmasının gerektiğini, müvekkil şirket defterleri uyarınca söz konusu faturalar nedeniyle davacının sorumluluğunun bulunduğunu, müvekkil şirket tarafından müflis şirketin de ticari defterlerine delil olarak dayanılmış olduğu ve yerel mahkeme tarafından müflis şirketin ticari defterleri celp edilmeyerek müvekkil şirketin alacağını ispat etmesinin önüne geçilmiş ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, yerel mahkeme tarafından verilmiş olan kararın hukuken geçerli, somut herhangi bir değerlendirmeye tabi olmadığı, tamamen yoruma dayalı olduğunu, alacağın likit olmamasına rağmen icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacı aleyhine davanın reddilen kısmı üzerinden kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenle davanın kısmen kabulü yönündeki müvekkil şirketin aleyhine hükmedilen kararının kaldırılması ile davanın yeniden esastan görülerek reddine karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili şirket hakkında, iflas kararı verildiği, iflas idaresi tarafından, davalı şirkette alacakları olduğunu, yaptıkları araştırmadan, davalı şirketin satışı yapılan ürünlerin bedelini usulsüz faturalar nedeni ile ödemediğini tespit ettiklerini, anılan faturaların taraflarına tebliğ edilmediğini, müvekkili alacağı olan ve kesilen faturalar nedeniyle ödenmeyen 6 faturaya dayalı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiş ve davalı taraf davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Davacı şirket hakkında, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/252 E-2011/300K sayılı ilamı ile,18/10/2011 tarihinde iflas kararı verilmiştir.
Taraflar arasında 01/01/2006 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde,01/05/2006 tarihinde, “çerçeve alan tahsis sözleşmesi” imzalanmıştır. Bu sözleşmeye göre, davacı işleticinin tahsis edilen alanda ürünlerini satışa sunacağı, satış bedelinin davalı şirket … kasasından geçirilmek sureti ile tahsil edileceği, sözleşmede belirlenen komisyon, katkı payı, cezai şart…kesilmesinden sonra, satış bedelinin davacı şirkete ödeneceğinin kararlaştırıldığı, demirbaş ve davacı işleticiye ait olan ve davalı şirkete ait olan etiket, ambalaj, çalışanların sigorta primleri de ayrıca ve açıkça düzenlenmiştir.
Davacı taraf, taraflarına tebliğ edilmeyen, ancak alacaklarından mahsubu yapılan, 27/08/2009 tarih 139.240,00 TL bedelli – reyon katılım bedeli açıklamalı
28/07/2009 tarih 236.000,00 TL bedelli reklam – katılım bedeli açıklamalı
01/09/2009 tarih 159.300,00 TL bedelli – mağaza katılım bedeli açıklamalı
24/07/2009 tarih 236.000,00 TL bedelli – cezai şart faturası (davacının üretiminden zehirlenildiği iddiasına dayanılarak)
24/07/2009 tarih 59.000,00 TL bedelli – mağaza katılım faturası açıklamalı
28/07/2009 tarih 236.000,00 TL bedelli – katılım faturasının usulsüz olduğunu ve bedellerinin tahsilini talep etmektedir.
Dosya içerisinde, söz konusu faturaların aslı veya dayanak belgeleri bulunmamaktadır.
Davacı delil olarak, icra takip dosyası, iflas dosyası, davalı ticari defter ve kayıtları, bilirkişi incelemesi ve tanık beyanlarına dayanmıştır.
Davalı delil olarak, icra takip dosyası, iflas dosyası, taraflara ait ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi incelemesi, sözleşme, faturalar, faturaların tebliğine dair belgeler ve tanık beyanlarına dayanmıştır.
Karşıyaka 3.İcra Müdürlüğünün 2015/2496 sayılı takip dosyasında, davacı alacaklı vekili tarafından davalı borçlu aleyhine 20/02/2015 tarihinde 1.065.540,00 TL asıl alacak, 55.568,64 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.121.108,64 TL alacağın tahsilde tekerrür olmamak şartıyla takip tarihinden itibaren asıl alacağa % 11,75 oranında ve değişen oranlarda avans faizi yürütülerek tahsili yönünde genel haciz yoluna mahsus takip açıldığı, ödeme emrini 02/03/2015 tarihinde tebellüğ eden davalı şirketin vekili aracılığıyla verdiği 09/03/2015 havale tarihli itiraz dilekçesi ile borcun tamamına itiraz etmesi üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, alacağın varlığını ispat yükü davacı alacaklı üzerindedir. Ancak, davalı kendisinin de 6 adet faturadan dolayı davacıdan alacaklı olduğunu, bu sebeple mahsup işlemini yaptığını ileri sürdüğüne göre ispat yükü yer değiştirmiş olup, davalı tarafın itiraza konu ettiği 6 adet faturadan dolayı alacaklı olduğu ispatlaması gerekmektedir.
Davalı yan ayrıca; taraflar arasında akdedilen çerçeve, alan tahsis sözleşmesine ve bu sözleşmenin 16. Maddesinde ” delil sözleşmesi” başlıklı ihtilaf durumunda …’un ticari defter ve kayıtlarının tek tek kesin delil olarak kabul edileceği düzenlemesine dayanmaktadır.
Taraflar arasındaki ticari ilişki ve alacağın dayanağı, 01/05/2006 tarihinde, “çerçeve alan tahsis sözleşmesi”dir. Bilirkişi raporunda, 2007,2008 ve 2009 yıllarında katılım bedeli faturalarının düzenlendiği, taraflar arasındaki ilişkinin 2006-2007-2008 yılları içerisinde sürdüğü, bu sürede dava konusu faturalara benzer isimler adı altında kesilen fatura tutarlarının toplamının 1584.028,40 TL olduğu, üç yıllık dönemde her yıl için 528.009,47 TL, katkı payı faturalarının düzenlendiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2009 yılı 9. Ayına kadar sürdüğü, 9 aylık dönem içerisinde katkı payı alacağının orantılanması halinde 369.007,10 TL olması gerektiği, 2009 yılı içerisinde dava konusu 6 faturanın haricinde davalı tarafından davacıya kesilen katkı payı fatura tutar toplamının 298.847,72 TL olduğu, uyuşmazlık konusu faturalar olmasa dahi davalı şirketin katkı payı faturaları veya benzer isimler adı altında yaklaşık 300.000 TL tutarında fatura kestiği, bu durumda davalının katkı payı veya başka isimleri adı altında kestiği uyuşmazlık konusu faturaların usulsüz olduğunun ve geçmiş yıllarla orantılı olmadığının tespit edildiği, cezai şart faturası olarak ise, davalı yanın 10.570,81 TL alacak talep edebileceği, bunun mahsubu ile davacı alacağının 1.054.969,19 TL olduğu bildirilmiştir. Bilirkişi raporları dosya kapsamına uygun olup, hükme esas alınmıştır.
Tarafların istinaf dilekçelerinde belirttiği ticari defterlerinin incelenmesi hususunda ise; taraflar arasındaki sözleşmede yer alan delil sözleşmesi niteliğindeki hükme göre, davalının kendi ticari defter ve kayıtlarına göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği hususunda, HMK’nın 193. maddesinde; “(1) Taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilirler.
6100 Sayılı HMK’nın 193/1. maddesi hükmüne göre münhasır delil sözleşmesi için sadece belirli kayıtlarla uyuşmazlığın çözümleneceği açıkça kabul edilmiş olup, 01/05/2006 tarihli ” çerçeve alan tahsis sözleşmesi” nin tarafların imzasını taşıdığı, bu durumda sadece davalının ticari defter ve kayıtları incelenerek sonuca gidilmesinin yerinde olduğundan, bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/07/2018 tarih ve 2015/514 Esas 2018/344 Karar sayılı kararına karşı davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 44,80 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 72.064,94 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 18.017,00 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 54.047,94 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı ve Davalı tarafından yapılan istinaf masraflarının üzerlerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
6-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/04/2022