Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/2157
KARAR NO : 2021/806
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2018
NUMARASI : 2017/92 Esas 2018/723 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
KARAR YAZIM
TARİHİ : 04/06/2021
İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/06/2018 tarih, 2017/92 Esas 2018/723 Karar sayılı kararına karşı istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olmakla istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen dosya HMK’nın 353. maddesi uyarınca incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle; müvekkili şirketin her türlü süt ve süt ürünleri ile gıda ürünlerinin alım, satım ve dağıtım işi ile iştigal ettiğini, bu itibarla müvekkil şirket ile davalı arasında ticari iş ilişkisi kurulduğunu, bu durumun ekli cari hesap ekstresi ve faturalardan anlaşılacağını, davalının cari hesap bakiyesini ödememesi üzerine davalı aleyhine izmir 25. İcra Müdürlüğünün 2016/9985 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak borçlu tarafça borca itiraz edildiğini, takibin durduğunu,davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, borçlu aleyhine takibin %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı savunmalarında özetle; müvekkilinin davacı şirkete olan borcunu ödediğini, bu nedenle borca itirazının haklı olduğunu, davanın reddine, davacı aleyhine %20 ‘den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE:
Davacının cari hesaba konu ettiği faturaların tamamının davalı cari hesap ekstresinde belirtildiği, dolayısıyla faturalara konu tüm malların davalıya teslim edildiği kanaatine varıldığı, davalının da davaya konu edilen fatura bedellerini ödediğine dair her hangi bir belge sunmadığı anlaşılmakla, denetime elverişli ve açık olan bu nedenle, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davacının davalıdan takibe konu asıl alacak olan 36. 036,18 TL alacaklı olduğu, davacının takipten önce davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair bir belge sunulmaması nedeni ile faiz isteminin yerinde olmadığı kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne, alacak belirlenebilir olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili 04.10.2018 tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
-19.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda; 3. Maddede davalı ticari defter kayıtlarındaki hesap işlemlerine ilişkin inceleme başlığı altında , davacı ticari defterlerinde kayıtlı olup davalı işletme defterinde kayıtlı olmayan faturalar diye tablo-1 de belirtilen faturaların, raporda da görüldüğü üzere imzasız olduğunu,imzalı olanların da … ve … isimli kişilerin imzasını taşıdığını,bahsedilen tarihlerde müvekkilinin çalışanı olmayıp, davalı şirketin sigortalı çalışanı olduğunu,müvekkilinin iş yeri sigorta kayıtları incelendiğinde de bu hususun görüleceğini,… adlı şahıs da davalı şirketin bayisi olup, aralarında ticari ilişki olduğunu,…’ın da ifadesinde bu hususun açık olduğunu,müvekkilinin, bu faturaları imzalamamış olup, fatura konusu malları da teslim almadığını,davacının ticari defterlerine dayanılarak, malların teslim edildiğinin kabulünün doğru olmadığını,malları teslim ettiğinin ispat yükü davacı yanda olduğunu,bu hususta yerleşmiş Yargıtay içtihatları doğrultusunda yorumlamak gerekirse takibe dayanak yapılan faturalarda müvekkilimin imzası bulunmamasına rağmen, sadece davacının defterlerine işlenmiş olması, müvekkillerinin malı teslim aldığını göstermediğini,
– Müvekkilinin, bu fatura konusu malları teslim almadığı için karşı tarafa böyle bir borcu olmadığını, bunun dışında kendi defterlerinde olmadığı halde sunmuş olduğu,faturaları ödediğini belirttiğini,
-Müvekkilinin, iyiniyetli davranarak, defterlerine işlenmemiş faturaları bile ibraz ederken, davacı yan teslim etmediği malların faturalarını müvekkiline kestiğini,takibe konu faturalardaki malları müvekkilinin teslim almadığını ve faturaları imzalayan kişilerin, müvekkilinin çalışanı olmadığı hususunun dinlettikleri tanıkların beyanlarıyla da sabit olduğunu,
-Müvekkilinin teslim almadığı mallardan borcu olmayacağı gibi, faizi de olmayacağı için borcun faizini de kabul etmediklerini,fakat Yerel Mahkeme faturalarda imzası bulunan … isimli şahsın SGK sorgulamasını yapmadan eksik inceleme ile davanın kabul kararı verdiğini,erel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Bu nedenlerle,Yerel mahkemenin 2017/92 e. Sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak,haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tacirler arası alım satım sözleşmesi gereğince faturalara dayalı cari hesaptan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı taraf, cari hesaptan kaynaklı davalıdan alacaklı olduğundan bahisle davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, davacının itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemiştir.
Davalı taraf ise, davacı tarafa olan borçlarını ödediklerini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının davaya konu faturalardan ve cari hesap ilişkisi nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, bu alacakların davalı tarafça ödenip ödenmediği, alacaklı ise miktarı, itirazın haklı olup olmadığı, icra inkar tazminatına hükmedilip edilemeyeceği, noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Dava konusu İzmir 25. İcra Müdürlüğü’nün 2016/9985 Esas sayılı dosyasında, alacaklının ….. Şti., borçlunun … olduğu, alacaklı tarafça 38.068,03.-TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı, borçlunun süresinde icra takibine itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Dava itirazın iptali davası olup,İİK’nun 67/1.maddesinde öngörülen yasal 1 yıllık süre içerisinde açılmıştır.
Kural olarak, davacı yan, alacağının dayanağı olarak gösterdiği faturaların ve faturalara konu malların davalıya teslim edildiğini ispat yükü altında ise de, davalının cevap dilekçesi ile, iddia edilen alacakla ilgili olarak davacı alacaklıya borcunu ödediğini savunması nedeniyle, davalı tarafın bu savunması ile, artık davalının faturaya konu malları teslim aldığı kabul edilmeli ve ispat yükünün ödeme yaptığını savunan davalıya geçtiğinin gözetilmesi gerekmektedir.(Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/4759 esas- 2015/15189 karar)
Kaldı ki, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacı defterleri usulüne uygun tutulduğundan; sahibi lehine delil vasfını taşıdığı, davacı vekilinin cari hesaba konu ettiği faturaların tamamının davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı defterlerine göre davacının davalıdan 40.684,16 TL alacaklı olduğu, ancak davacının 36.036,18 TL asıl alacak üzerinden takip başlattığı, cari hesaba konu faturalardaki malların bir kısmının davalı tarafa teslim edildiğine ilişkin irsaliyeli faturalar olmasına rağmen bir kısmına ait teslime ilişkin belge bulunmadığı, ancak davalı vekilinin 29.05.2017 tarihli beyan dilekçesi ekinde sunduğu cari hesap ekstresinde; davalı defterlerinde kayıtlı olmayan faturaların da yer aldığı, dolayısıyla davalının bu faturaları cari hesapta göstermekle faturalara konu malları teslim aldığı hususunun sabit olduğu anlaşılmıştır.
Tüm bu bilgiler ışığında; davacının cari hesaba konu ettiği faturaların tamamının davalı cari hesap ekstresinde belirtildiği, dolayısıyla faturalara konu tüm malların davalıya teslim edildiği,davalının da davaya konu edilen fatura bedellerini ödediğine dair sunmuş oldukları cari hesap ekstrelerinde ödeme savunmalarını tevsik eden her hangi bir delil ve belge sunmadıkları gibi yemin deliline dayanılmışsa da, mahkemece hatırlatılmasına rağmen yemin deliline başvurmadıkları anlaşılmakla, denetime elverişli ve açık olan bu nedenle hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; davacının davalıdan takibe konu asıl alacak miktarı olan 36.036,18-TL alacaklı olduğu, davacının takipten önce davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair bir belge sunulmaması nedeni ile faiz isteminin yerinde olmadığı, bu nedenlerle davanın kısmen kabulüne, alacak belirlenebilir olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair mahkemece karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Şu hale göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/06/2018 tarih, 2017/92 Esas 2018/723 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 2.461,63-TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 620,00- TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 1.841,63- TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 27/05/2021