Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2131 E. 2022/679 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2018/2131
KARAR NO : 2022/679
KARAR TARİHİ : 13/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2018
NUMARASI : 2016/1356 Esas, 2018/671 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Takibe ve davaya konu yapılan 08.08.2015 tanzim 10.11.2015 vadeli düzenleyenin … lehtarı … olan 2.200.000 TL bedelli senetten dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti)
DAVA TARİHİ : 18/11/2016
BAM KARAR TARİHİ : 13/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/04/2022

Davalı … vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, duruşmalı olarak yapılan yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekili; müvekkilinin keşide ettiği 08.08.2015 düzenleme 10.11.2015 vade tarihli alacaklısı davalı … olan 2.200.000 TL bedelli senede dayalı olarak, müvekkili hakkında İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2015/18561 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, senetteki imzaların müvekkiline ait olmadığını, bu nedenle İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesine 2015/1122 esas sayılı dosyası ile dava açtıkları gibi İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/16778 soruşturma sayılı dosyasıyla da resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan şikayette bulunduklarını, Cumhuriyet Savcılığında devam eden soruşturmalarda davalının verdiği ifadelerde müvekkiline borç verdiğini ve karşılığında senet aldığını beyan ettiğini, ispat yükünün davalı alacaklıya düştüğünü belirterek bu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; davacının ödeme gücünün bulunduğunu, davacının dava konusu yapmış olduğu senede ilişkin olarak yazılı bir delil ibraz etmediğini, asılsız iddialarda bulunduğunu, davacının senetteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiğini, ancak ceza dosyasında alınmış olan bilirkişi raporunda imzanın davacıya ait olduğunun ortaya çıktığını, söz konusu senedin doldurularak, imzalanarak, müvekkiline teslim edildiğini, senetteki imzanın davacıya ait olduğunu, davalı …’in 04/08/2017 tarihli temlikname ile alacağı temlik aldığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; ”….dava; takibe ve davaya konu yapılan 08.08.2015 tanzim 10.11.2015 vadeli düzenleyenin … lehtarı … olan 2.200.000 TL bedelli senetten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Tarafların delilleri toplanılmış ve değerlendirilmiştir.
İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2015/18561, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 2016/16778 soruşturma sayılı, İzmir 41 Asliye Ceza Mahkemesinde 2016/216 Esas – 2016/532 Karar sayılı, İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/281 Esas sayılı dosyasıyla, İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesine 2015/1122 Esas sayılı dosyası, Seferihisar 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/55 Esas – 2016/62 Karar sayılı dosyasıyla incelenmiştir.
İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesine 2015/1122 Esas sayılı dosyanın incelenmesiyle; davacı …’in davalı … aleyhine İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2015/18561 Esas sayılı dosyayla yapılan takipte takip konusu olan 10.11.2015 vade tarihli 2.200.000,00 TL bedelli senetteki imzaların müvekkiline ait olmadığını belirterek takibin tedbiren durdurulmasını ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiği, davalının cevap dilekçesinde davacının davaya konu yaptığı senedin 2.200.000,00 TL alacağından doğduğunu, bu senedin davacı tarafından düzenlendiğini ve ödenmeyince takibe konulduğunu belirterek davanın reddini talep ettiği, yapılan yargılamada Mahkemenin 19.12.2017 tarihli celsede davanın kısmen kabulü ve kısmen reddine karar verilerek İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2015/18561 Esas sayılı dosyasındaki takibin 2.195.000,00 TL alacak yönünden durdurulmasına, 5.000,00 alacak yönünden reddine ve %20 kötü niyet tazminatı ile %10 para cezasına hükmedildiği belirlenmiştir.
İzmir 9. İcra Müdürlüğünün 2015/18561 Esas sayılı dosyası incelenmekle; takip alacaklısı … ile takip borçlusu … aleyhine 18.12.2015 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla 2.200.000 TL asıl alacak ve işlemiş faiz ile birlikte 2.223.416,44 TL üzerinden takibe geçtiği, borçluya ödeme emrinin 23.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun İcra Hukuk Mahkemesinde takibin iptali yönünde dava açmadığı, alacağın kesinleştiği ve taşınmazlara haciz konulduğu belirlenmiştir.
İzmir 41. Asliye Ceza Mahkemesinde 2016/216 Esas 2016/532 Karar sayılı, dosyası incelenmesiyle; şikayetçi …’nun şikayetiyle sanık … hakkında iftira suçundan İzmir CBS nin 2016/7750 Esas sayılı dosyasıyla kamu davası açıldığı, yapılan yargılamada sanığın 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın istinafı üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin 2. Ceza Dairesince 2016/215 Esas 2017/310 Karar sayılı 14.02.2017 tarihli kararla hakkında verilen mahkumiyet kararının kaldırılarak beraat kararı verildiği belirlenmiştir.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 2016/16778 soruşturma sayılı dosyası incelendiğinde; bu dosyanın İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yetkisizlik kararıyla Seferihisar Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, Seferihisar Cumhuriyet Başsavcılığının da Seferihisar Asliye Ceza Mahkemesinin 27.11.2016 tarihinde 2016/1121 esas numarasıyla TCK m. 267/1 , 53 ve 58. maddelerine istinaden senetteki imzaların şüpheli … eli ürünü olduğu , şüpheli hakkında kamu davası açıldığı ve yeni oluşan suç nedeniyle yeniden mahkumiyet kararı verilmesi iddiasıyla açılan 2016/1279 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı belirlenmiştir.
Seferihisar Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/1279 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; müşteki …’nun şikayeti ile sanık … hakkında 27.11.2016 tarihli iddianame ile TCK m. 267/1- 53, 58 maddelerine istinaden sahte imzalı senet ile kendisine icra takibine girişildiğini belirterek şikayette bulunduğu ve iftira suçundan dolayı sanık hakkında kamu davası açıldığı, yargılamasının 22.01.2018 tarihine bırakıldığı belirlenmiştir.
İzmir 3. İcra Hukuk Mah. 2016/281 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; şikayetçi … ‘in … aleyhine İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/18561 Esas sayılı dosyası ile yapmış olduğu takibe karşı taşkın haciz nedeniyle haczin kaldırılmasını talep ettiği, bu arada taşınmazlar hakkında kıymet taktiri yapıldığından bahisle mahkemenin 31.05.2016 tarihinde 2016/341 Karar sayılı kararla şikayetin reddine karar verdiği belirlenmiştir.
Davacı tarafın senetteki imzaya itirazının olmasına rağmen gerek İcra Hukuk Mahkemesindeki (İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/1122 Esas) ve gerekse kovuşturma konusu olan ceza dosyalarında imzanın davacıya ait olduğunun tespit edildiği, ancak senet üzerinde rakam farklılıklarının bulunması nedeniyle inceleme yapılmasının gerekli olduğu, bu konuda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/69136 Esas sayılı dosyasında senet üzerinde inceleme yapıldığı, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan 01.12.2017 tarihli ve 19.02.2018 tarihli raporda senedin borçlu kısmındaki isim ve yazı bölümünde evvelce 5.000,00 TL beş bin ve … yazıları mevcut iken bunların silinerek 2.200.000,00 TL -iki milyon iki yüz bin ve … yazılarının yazıldığı böylece senette tahrifat yapıldığı belirlenmiştir.
Davacının dava dilekçesinde yer aldığı üzere dava konusu olan ve takibe konu olan İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/18561 E. sayılı dosyasında takibe konu yapılan 08.08.2015 düzenlenen ve 10.11.2015 vade tarihli 2.200.000,00 TL bedelli düzenleyeni … alacaklısı … olan senedin 5.000,00 TL olan değer bölümünün daha sonradan 2.200.000,00 TL olarak düzenlendiği yazı rakam ve ibarelerin kimyasal madde ile silindiği, bu konuda Grafoloji uzmanı … ve … 04.07.2017 tarihli bilimsel mütalaa alındığı, bunun dışında yine aynı senet üzerinde İzmir 7. İcra Hukuk Mahkemesince uzman … den alınan 17.10.2017 tarihli raporda da senetteki “5.000,00 TL – beş bin” rakam ve yazılarının silinerek “2.200.000,00 TL – iki milyon iki yüz bin” yazıldığı “…” ibaresinin de “…” olarak düzenlendiği, ayrıca aynı senetle ilgili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/69136 soruşturma numaralı dosyasında senedin İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderildiği, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan 01.12.2017 tarihli ve 19.02.2018 tarihli raporlarda senedin borçlu kısmındaki isim ve yazı bölümünde evvelce “5.000,00 TL – beş bin” ve “…” yazıları mevcut iken bunların silinerek “2.200.000,00 TL -iki milyon iki yüz bin” ve “…” yazılarının yazıldığı böylece senette tahrifat yapıldığı belirlenmiştir.
Davamızın konusu olan senetten dolayı davacı sadece tahrif edilen miktardan önceki meblağ kadar sorumludur. Bu ise; senette yer aldığı üzere 5000,00 TL’dir. Bu nedenle davacının davasının kısmen kabulü ile tahrifat yapılan senedin 2.195.000,00 TL’lik kısmından sorumlu olmadığının, geri kalan 5.000,00 TL’lik kısmından ise (tahrifattan önceki miktar) sorumlu olduğuna (TTK m. 748 ) karar vermek gerekmiştir.
Davanın devamı aşamasında davalılardan … nun alacağını diğer davalı olan …’e temlik ettiği böylece …’in davalı sıfatını kazandığı, davacının da 25.10.2017 tarihli celsede davayı HMK m. 125/1-a bendine göre alacağı temlik alan davalı yeni davalı …’e yönelttiğini, ancak yargılama giderlerinin hem temlik eden hem de temlik alan davalıdan tahsilini talep ettiği belirlenmiştir.
Davacının davalı aleyhine %20 kötüniyet tazminatı talep etmiş olduğu gözetilerek; davada davaya konu olan senedin İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/18561 Esas sayılı dosyasında takibe konu edilmesi söz konusu olduğundan; bu senetten dolayı İİK m. 72/5f gereğince yapılan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu tespit edildiğinden; %20 kötüniyet tazminatı tutarı olan 439.000,00 TL’nin temlik alan davalı davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Her ne kadar temlik alan davalı kötü niyet tazminatından sorumlu olmayacağını iddia edilir ise de, takibin mevcut durumda haksız ve kötü niyetli olduğundan İİK m. 72/5 fıkraya göre temlik alan davalı da bu takipten sorumlu olduğundan davacı lehine hükmedilen %20 kötü niyet tazminatından da sorumlu tutulmuştur. Aksinin kabulü halinde yani objektif sorumluluğu bulunan temlik alan davalıın %20 kötü niyet tazminatından sorumlu tutulmaması halinde, kötü niyetli hareket eden takip alacaklısının %20 kötü niyet tazminatına mahkum olacağını anlaması halinde, alacağı temlik ederek bu sorumluluktan kurtulması ve kanuna karşı hile yolunun açılması söz konusu olacaktır. Zaten somut olayda da bu davanın olduğunu ve çekişmenin sürdüğünü bilerek temlik alan davalıın takibin haksız ve kötü niyetli olabileceğini öngörerek alacağı temlik almaması mümkün iken aksine alacağı temlik alması nedeniyle kötü niyetli hareket ettiği tespit edildiğinden kötü niyet tazminatından sorumlu tutulması gerekmiştir.
Davacının HMK m. 125/1-a bendine göre yapmış olduğu talebi gözetilerek yargılama giderlerinden temlik eden ve temlik alan davalı birlikte sorumlu tutulmuştur….” gerekçesi ile davacının davasının kabulüne, TTK m. 748 gereği davacının bu senedin 5.000,00 TL sinden sorumlu olduğu, geri kalan 2.195.000,00 TL’sinden sorumlu olmadığı belirlendiğinden; bu senet bedeli toplamı olan 2.195.000,00 TL’den borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu senedin takip alacaklısından 12/07/2017 tarihinde temlik alındığını, temlik alırken …’nun senette tahrifat olmadığını belirttiğini, gerek icra hukuk mahkemesinde ve gerekse asliye ceza mahkemelerinde senetteki imzaların davacıya ait olduğunun tespit edildiğini, senette tahrifat iddiası ispat edilse dahi müvekkilinin cezai sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu senedin borcuna karşılık aldığını, yerel mahkeme tarafından bilirkişi raporu alınmadığını, bu durumda adi yargılanma hakkının ihlal edildiğini, senet üzerinde alacaklı tarafça tahrifat yapıldığı iddiasının dayanaksız olduğunu, mahkeme kararının eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayandığını, senette silintinin olduğu kabul edilse dahi yazının aynı kişinin eli ürünü olduğunu, temlik alan olarak müvekkilinin kötü niyet tazminatından dolayı sorumlu olmayacağını belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini ve yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava; takip konusu 1 adet bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
08/08/2015 düzenleme tarihli, 10/11/2015 vade tarihli 2.200,000 TL bedelli zorunlu unsurları bulunan kambiyo senedi vasfındaki bonoda davacı keşideci, davalı … ise, lehtar sıfatına haizdir.
Yargılama sırasında, 25/10/2017 tarihli oturumda, davalı … vekili, icra dosyasındaki alacaklarını …’e temlik ettiklerini bildirmesi ile, temlik alan …’in davalı sıfatını kazandığı, davacının da 25.10.2017 tarihli celsede davayı HMK m. 125/1-a bendine göre alacağı temlik alan yeni davalı …’e yönelttiğini, ancak yargılama giderlerinin hem temlik eden hem de temlik alan davalıdan tahsilini talep ettiği belirlenmiştir.
Davacı taraf, senetteki imzaya itirazı ederek, davasını açmış ise de, yargılama sırasında, senette imzaya itirazlarının bulunmadığını, senette yazılı miktarı kabul etmediklerini belirtmiştir.
Davacı tarafın 10/07/2017 tarihinde dosyaya sunduğu hukuki mütalaa da, senette değer ifade edilen bölüme yazı ile BEŞBİN ve rakam ile 5.000 yazılıp imzalanmasından sonra, senedin tahrifen hali hazır durumuna getirildiği ileri sürülmüştür.
Yerel mahkemece, senetteki tahrifat iddiası yönünde, İzmir 7 İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/1122 Esas- 2017/1042 Karar sayılı dosyasında yargılama sırasında, grofoloji uzmanı … ve … tarafından düzenlenen, 04/07/2017 tarihli rapor ile, İzmir C.Başsavcılığının 2017/69136 sayılı soruşturma dosyasında alınan Adli Tıp Uzmanı … tarafından senetteki tahrifat saptandığı, senette belirlenen ilk bedelin orjinal olarak yazılan 5.000TL rakamının silinerek, tahrifen 2.200.000,00TL haline dönüştürüldüğünden bahisle, bu raporlara dayanarak, davanın kabulüne karar vermiştir.
İcra mahkemelerinin istihkak ve ihalenin feshi davaları dışında verilen kararları sadece takip hukuku bakımından sonuç doğuracağı, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği, verilen kararların genel mahkemelerin hukuk hakimlerini bağlamayacağı, dolayısıyla, dar yetkili icra Hukuk Mahkemelerinde uyuşmazlığa konu senet üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinin sonunda düzenlenen rapor kabul edilerek tesis edilen kararın, temyizen onanmış olsa bile kesin hüküm teşkil etmeyeceği, iş bu davada delil olma vasfı bulunmadığı gibi, soruşturma aşamasında alınan rapor dosya arasına alınmış ise de, yerel mahkeme tarafından tahrifat iddiası yönünde rapor alınmamış olduğundan, Dairece tahrifat hususunda rapor aldırılması gerekmiştir.
Dairemizce ise, takip ve dava konusu senette tahrifat yapılıp yapılmadığı hususlarında inceleme yapılması için, İstanbul Adli Tıp Kurumu, Fizik İhtisas Dairesi’ne gönderilmiş, laboratuvar ortamında ve optik aletler ile, inceleme konusu senette miktarın rakam, yazı ile belirtildiği bölümlerde ve borçlu kısmındaki isim yazısı bölümünde evvelce “5.000”, “BEŞBİN” ve “…” yazıları mevcut iken, söz konusu yazıların kimyasal yöntemle silinerek, farklı fiziki evsafta bir kalemle halen mevcut “2.200,000”,”İKİ MİLYON İKİYÜZBİN” ve “…” yazılarının yazılmış olduğu bildirilmiştir.
6102 Sayılı TTK.nun 778/2-c maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 676/1. maddesi hükmüne göre, poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de, iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulur. Ancak bu kural, senette tahrifat olmaması koşulu ile uygulanacaktır. Takip dayanağı bonoda tahrifat yapıldığının saptanması halinde, senedin tahrifattan önceki miktar için geçerli sayılması gereklidir (HGK’nun 14.5.2003 tarih ve 2003/12-347 E., 2003/345 K. sayılı kararı).
Somut olayda dava konusu bonoda yazı ve rakamla yazılan bedel hanesinde tahrifat yapıldığı yargılamanın devamında, Dairemizce alınan 23/12/2021 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu, Fizik İhtisas Dairesi’ne raporu ile saptanması ile, bonoda tahrifat yapıldığı ispatlanmıştır.
Yargılama sırasında, davalılardan …’nun alacağını diğer davalı olan …’e temlik ettiği, davacının da aynı oturumda, davasını temlik alan/davalı …’e yönelttiği, davacının dava dilekçesi ile, davalı aleyhine %20 kötüniyet tazminatı talep ettiği, davaya konu senedin davacı …’in senedin keşide edilmesinden sonra, bedelin 5000’er TL olmasına rağmen tahrifatla bedelinin 2.200.000,00 TL’ye yükseltilerek tahrifat yapıldığı, tahrifatlı halde senedin İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/18561 sayılı dosyasında takibe konu edildiği, yapılan takibin İİK m. 72/5f gereğince haksız ve kötüniyetli olduğu, davacı tarafın talep ettiği kötüniyet tazminatının koşullarının oluştuğu, davacı keşideci/borçlu yararına İİK’nın 72/5. maddesine göre tazminata hükmedilmesi gerektiği, temlik alan davalı …’in, senet bedelinde tahrifat iddiasına dair devam eden yargılama ve takip ile, mevcut durumu bilebilecek durumda alacağı temlik alması nedeniyle, haksız ve kötü niyetli bu takipten sorumlu olduğu sonucuna varılarak, %20 kötüniyet tazminatı tutarı olan 439.000,00 TL’nin temlik alan/davalı …’den tahsili ile davacıya ödenmesine dair verilen yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır.
Sonuç olarak, davacı/takip borçlusu olan, takip ve dava konusu bonoda keşideci olarak imzası bulunmadığından, imzaya itiraz ederek, bono ve takipten dolayı borçlu bulunmadığının tespitini talep ettiği, yargılama sırasında imzaya itirazının olmadığını belirterek, tahrifat iddiasında bulunduğu, senet aslı üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinden senette tahrifat bulunduğu ve orjinal bedelin 5.000,00 TL olduğunun tespit edildiği, bu durumda senedin tahrifattan önceki miktar için geçerli sayılması gerektiği, davacı … tarafından senedin keşide edilmesinden sonra, bedelin 5000 TL olmasına rağmen tahrifatla bedelinin 2.200.000,00 TL’ye yükseltildiğine göre, TTK m. 748 gereği davacının bu senedin 5.000,00 TL sinden sorumlu olduğu, geri kalan 2.195.000,00 TL’sinden sorumlu olmadığı, senet bedelinin 2.195.000,00 TL’sinden borçlu olmadığının tespitine, uyuşmazlık konusu senetin düzenlenmesinden sonra tahrifat yapıldığı, tahrifatlı halde senedin kötüniyetli olarak takibe konu edildiği, davacının eldeki davayı açmak zorunda kaldığı, başka bir ifadeyle davacı tarafın talep ettiği kötüniyet tazminatının koşullarının oluştuğu dikkate alınarak, davacı keşideci/borçlu yararına İİK’nın 72/5. maddesine göre tazminata hükmedilmesine, kötü niyet tazminatının davalı …’den tahsiline, yargılama giderinden ise, davacı talebi ile, HMK 125. maddesine nazara alınarak, davalılardan temlik veren ve temlik alanın birlikte sorumlu tutulmasına, bu hususun da yerel mahkemenin kabulünde olduğu, ancak dairemiz tarafından duruşma açılarak rapor alındığından, temlik alan davalı … vekilinin istinaf talebinin kabulü ile kararın HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Temlik alan davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/06/2018 Tarih ve 2016/1356 Esas, 2018/671 Karar sayılı kararının HMK nun 3531/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
1-Temlik alan davalı … vekilinin yatırmış olduğu 37.485,11 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine ödenmesine,
2-Temlik alan davalı … vekilinin yatırdığı 98,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının temlik alan davalı … üzerinde bırakılmasına,
3-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, istinaf aşamasında birden fazla duruşma yapıldığından, AAÜT uyarınca hesap olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin temlik alan davalı … ‘den alınarak davacıya verilmesine,
4-Temlik alan davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, istinaf aşamasında birden fazla duruşma yapıldığından, AAÜT 13/2 maddesi uyarınca hesap olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak temlik alan davalı …’e verilmesine,
B-Davacının davasının KABULÜNE;
Davacı …’in düzenleyen, davalı olup daha sonra senedi temlik eden ve davalı sıfatını kaybeden … nun lehtar olduğu 08.08.2015 tarihinde tanzim edilen 10.11.2015- vade tarihli 2.200.000,00 TL bedelli senedin düzenleyenin imzasından sonra tahrif edilip, 5000’er TL olan bedelinin 2.200.000,00 TL’ye yükseltildiği ve bunun davacının rızası olmaksızın yapıldığı, davalının bu senedin alacaklısı olmadığı belirlendiğinden; TTK m. 748 gereği davacının bu senedin 5.000,00 TL sinden sorumlu olduğu, geri kalan 2.195.000,00 TL’sinden sorumlu olmadığı belirlendiğinden; bu senet bedeli toplamı olan 2.195.000,00 TL’den BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
Davacının davalı aleyhine %20 kötüniyet tazminatı talep etmiş olduğu gözetilerek; davada davaya konu olan senedin İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/18561 Esas sayılı dosyasında takibe konu edilmesi söz konusu olduğu ve bu senetden dolayı İİK m. 72/5f gereğince takibin haksız ve kötüniyetli olduğu tespit edildiğinden; %20 kötüniyet tazminatı tutarı olan 439.000,00 TL’nin temlik alan davalı …’den alınarak davacıya ödenmesine,
1-Alınması gereken 149.940,45 TL harçtan, başlangıçta alınan 37.570,50 TL peşin harcın mahsubu ile kalan 112.369,95 TL harcın, temlik eden davalı … ve temlik alan davalı …’den tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
2-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen bedeli üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 103.335,00 TL vekalet ücretinin temlik eden davalı … ve temlik alan davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
3-Temlik eden davalı … ve temlik alan davalı … kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden, reddedilen bedel üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak temlik eden davalı … ve temlik alan davalı …’e verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 37.570,50 TL peşin harç ve 31,40 TL başvurma harcının temlik eden davalı … ve temlik alan davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 119,58 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre hesap edilen 119,30 TL yargılama giderinin temlik eden davalı … ve temlik alan davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının, 6100 Sayılı Kanunun 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-Kararın taraf vekillerine dairemiz tarafından tebliğine,
Dair; Davacı vekili ve davalı … vekili ile … vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere esas yönünden oy birliği ile, istinaf aşamasında verilen karar ve harç iadesi yönünden Hakim …’nın muhalefeti ile, oy çokluğu ile karar verildi.13/04/2022

MUHALEFET ŞERHİ;
Dava, takibe konu bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı/temlik alan vekilinin istinaf başvurusu üzerine, Dairemizce, yerel mahkeme yargılamasında eksiklik görülerek, takip ve dava konusu bono bedelinde tahrifat bulunup bulunmadığı ve tespiti yönünde araştırma yapılarak, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınmış, Daire gerekçesinde bu delile dayanıldığından, ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu durumda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi, istinaf kanun yoluna başvurusu sırasında, istinaf edenden alınan peşin harçların ikmal ettirilmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın karar tarihinde yürürlükte olan 353/1-b-1 maddesi uyarınca yargılamada eksiklik bulunmadığının ve kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediğinin anlaşılması halinde istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekir. Başka bir anlatımla, yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması halinde ve bu hale münhasır olarak başvurunun esastan reddine karar verilmesi gereklidir. İstinaf aşamasında, yukarıda açıklandığı üzere yargılamada eksiklik görülerek dava konusu uyuşmazlık üzerinde inceleme yapılması ve gerekçe genişletilmiş olması durumunda HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince esastan yeni bir karar verilmesi gerekmektedir.
7251 sayılı Kanun ile HMK’nın 356. maddesine eklenen ve yayım tarihinde yürürlüğe giren 2. Fıkra ile Bölge Adliye Mahkemesi istinaf başvurusu sırasında, duruşma sonunda, esastan reddine karar verilebileceği de düzenlenmiştir. Nitekim, HMK’nın 354. maddesinde ve özellikle bu maddenin gerekçesinde değinildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemelerince yapılacak incelemenin biri denetim açısından, diğeri ise dava konusu uyuşmazlık bakımından olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Ayrıntıya girilmeden ifade edilecek olursa, Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu uyuşmazlık üzerinde bir inceleme yapılması halinde, 356/2. maddede değinilen ve verilmesi öngörülen gerekli karar, yeniden esas hakkında bir karardır. (Yargıtay 11. HD 2020/4546 Esas, 2022/389 Karar)
O halde, 6100 sayılı HMK 356 maddesinde,”.. (1) 353 üncü maddede belirtilen hâller dışında inceleme, duruşmalı olarak yapılır. Bu durumda duruşma günü taraflara tebliğ edilir.
(2) (Ek:22/7/2020-7251/36 md.) Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddetmek veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dâhil gerekli kararları verir.” düzenlemesine, 7251 sayılı kanunla yapılan değişiklik uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesinde, duruşma açıp ilave delil toplamasına rağmen ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf itirazlarını yerinde olmadığı ve dolayısıyla kararın isabetli olduğu kanaatine varılması ve aynı kararın verilmesine göre, HMK. 353/1-b-3 maddesi gereğince hüküm kurulması gerekmesine rağmen; istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi yönündeki görüşe katılmadığım gibi, istinaf başvurusu hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesine rağmen, istinaf isteminde bulunan davalı/temlik alan …’den, istinaf kanun yolu başvurusunda alınacak harçların iade edilmemesi gerektiği kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.