Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/681 E. 2023/713 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/681
KARAR NO : 2023/713

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/749
İSTEM TARİHLERİ : 20/12/2022 – 27/02/2023
ARA KARAR TARİHİ : 03/03/2023
İSTEM : İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 10.05.2023
KARARIN YAZ.TARİH : 10.05.2023

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/749 Esas sayılı dosyasından verilen 03.03.2023 tarihli ara kararının istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Dairemize gönderilen dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
İDDİA VE İSTEK:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Taraflar arasındaki; … İli, … İlçesi, … Mahallesi … ada … ve… parsel, … ada … ve … parsel sayılı taşınmazlar üzerinde yapılacak bina projeleri için düzenlenen taşeron sözleşmesi gereği davacı yüklenicinin edimini yerine getirdiğini, ancak davalılara ödeme yapmadıklarını, yapılan icra takibine de itiraz ettiklerini” iddia ederek, itirazın iptaline, taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini istemiştir.

SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: “Davanın reddine” karar verilmesini istemiştir.
İHTİYATİ TEDBİR -İHTİYATİ HACİZ RED KARARI:
Mahkemece; 03/03/2023 tarihli ara karar ile; “Taleplerin yargılamayı gerektirdiği, davacı tarafın iddialarını yaklaşık ispat seviyesinde ispatlayamadığı anlaşıldığından, HMK’nun 389.maddesinde öngörülen şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin ve İİK’nun 257 vd.maddelerinde öngörülen şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle: “dava dilekçesi ekinde sunulan evraklar dikkate alındığında davacının alacağının yaklaşık ispat seviyesinde olduğunu” ifade ederek, ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
DEĞERLENDİRME:
İlk derece mahkemesince verilen “ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteklerinin reddi” kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dairemizce yapılan incelemede aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Dava; eser sözleşmesi gereğince alacak iddiasına dayalı itirazın iptali ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteklerini içermektedir.
Esasa ilişkin uyuşmazlık; eser sözleşmesindeki yüklenici ediminin yerine getirilip getirilmediği, bu iş için hakedişinin ödenip ödenmediği, buna göre iddia olunan alacağın varlığı ve miktarı hakkındadır.
İhtiyati tedbire ilişkin yasal ve ictihadi ilkeler şunlardır:
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. Maddesinde: “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Hükmü düzenlenmiştir.
Aynı kanunun 392/1. Maddesinde ise: “İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlananın teminat göstermesi gerekmez.” Hükmü düzenlenmiştir.
Anılan yasal düzenlemelere göre; hukuki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce ya da dava sırasında geçici hukuki koruma olarak istenen ihtiyati tedbir kararının yasal koşulları olarak; “hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle ciddi bir zarar doğması” olasılıkları belirtilmiştir.
Hak iddia eden kişinin, bu olasılıkları ifade ederek geçici hukuki koruma istemesi halinde, iddia ettiği vakıaları tam olarak kanıtlaması kendisinden beklenmez. Çünkü, adı üstünde; “geçici hukuki koruma ve olasılık” bunu gerektirir. İstek sahibinin, iddialarını yaklaşık olarak kanıtlaması, bunun için en azından iddiaya ilişkin bazı verileri mahkemeye sunması gerekir. Bu durumda mahkemece, iddiacı hak sahibinin muhtemel zararlarını önlemek adına tedbir kararı verilmelidir. Uygulamada genellikle tedbir istekleri mahkemelerce olumlu karşılanmakta olup, yerleşik yargı kararlarında da bunun için yaklaşık ispatın yeterli olduğu yaklaşımı mevcuttur.
Ancak; tedbir kararı verilirken, dava sonunda haksız olunduğu takdirde karşı tarafın veya üçüncü kişilerin uğraması olası zararların da mahkemece dikkate alınarak, istek sahibinden uygun bir teminat göstermesi istenmelidir. Kural bu olmakla birlikte, istisnaen bazı özel durumlarda hâkim takdiri ile teminat aranmayabilir. Teminatın niteliği ve miktarı da hâkim tarafından, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve hakkaniyet dengesine göre uygun ve makul bir şekilde takdir edilmesi gerekir.
Ayrıca; bir davada, uyuşmazlığın esasını çözümler nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gibi, kesinleşmiş mahkeme kararının infazını engeller şekilde de tedbire hükmolunmamalıdır.
İhtiyati hacze ilişkin yasal ve ictihadi ilkeler de aşağıdadır:
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinde, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”;
258. maddesinde, “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
265. maddesinde ise; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükümleri yer almaktadır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olaya gelince:
Eldeki davada; taraflar arasındaki eser sözleşmesi gereğince, yüklenicinin hakediş alacağının ödenmediği iddiası ile bu konudaki alacağın itirazın iptali ile tahsili istenmektedir. Buna göre; söz konusu alacak isteği yargılamayı gerektiren bir istek olup ortada henüz vadesi gelmiş bir alacak bulunmamaktadır. Dolayısıyla İİK.’nın 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz yasal koşulları oluşmamıştır. Ayrıca sözleşmeye konu taşınmaz da bizatihi uyuşmazlık konusu değildir. Buna göre de HMK.’nın 389 ve devamı maddelerindeki ihtiyati tedbir yasal koşulları gerçekleşmemiştir. Mahkemenin “isteklerin reddi” yönündeki kararı usul ve yasaya uygundur.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusu yerinde olmadığından, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/749 Esas sayılı dosyasından verilen 03.03.2023 tarihli ara kararının, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacı vekilinin bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurularının, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurularının reddine karar verilmiş olması nedeniyle, davacı tarafından yatırılması gereken 296,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile kalan 116,50 TL’nin bu davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 391/(3) ve 362/(1)-f. maddeleri uyarınca kesin olmak üzere 10.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.