Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/642 E. 2023/693 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/642
KARAR NO : 2023/693

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/339
KARAR NO : 2022/761
DAVA TARİHİ : 29.01.2016
KARAR TARİHİ : 13.10.2022

DAVA : Menfi Tespit

KARAR TARİHİ : 04.05.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 08.05.2023

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.10.2022 tarih ve 2019/339 Esas, 2022/761 Karar sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 29.01.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … İli … İlçesi … Mahallesi … parselde tapuya kayıtlı bulunan arsanın maliki olduğunu, davalılardan …’in kendisini … İnşaat adlı firmanın sahibi ve müteahhit olarak tanıttığını, tarafların anlaşarak 10.09.2015 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesini imzaladıklarını, davalı …’nın sözleşmeden farklı olarak inşaata bir daire fazlalığın ilave edileceğini söylemek suretiyle müvekkilinden bunun karşılığı olarak 41.000 TL talep ettiğini, tarafların bu hususta anlaşmaya vardıklarını ve müvekkilinin davalıya biri davaya konu olan 25.11.2015 keşide, 25.12.2015 vade tarihli 20.000 TL bedelli senet olmak üzere ayrıca henüz dava konusu olmayan 21.000 TL bedelli ikinci bir senedi de keşide ederek verdiğini, daha sonra müvekkilinin vermiş olduğu senetleri geri almak için 35.000,00 TL nakit ödeme yapmayı teklif ettiğini, bunu kabul eden davalı …’nın müvekkili iş adresine gelerek şahitlerin de huzurunda 35.000 TL aldığını ve iki adet senedi çıkartarak çöpe attığını, daha sonrasında müvekkiline İzmir 6 İcra Müdürlüğünün 2015/19176 sayılı takip dosyasından ödeme emri tebliğ edildiğini, sözkonusu icra emrine konu senedin, davacının davalı …’ya vermiş olduğu 25.11.2015 keşide, 25.12.2015 vade tarihli 20.000 TL bedelli senet olup, ikinci davalı …’nın da takip alacaklısı göründüğünü, müvekkiline karşı davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini, bu şekilde müvekkilinden haksız ve kötüniyetli olarak para tahsil etme niyetinde olan davalılar hakkında dolandırıcılık şikayetinde bulunduklarını ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/9093 nolu dosya ile soruşturmanın devam ettiğini beyan ile tüm bu nedenlerle İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün 2015/19176 sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine başlatılmış olan icra takibinin iptaline, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, davalı tarafın % 20’den aşağı olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT :
Davalı … avukatı tarafından verilen yanıt dilekçesinde özetle; Mutlak ticari dava olmasından ötürü davada ticaret mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik nedeni ile davanın reddine karar verilmesini, esas yönünden ise müvekkili ile diğer davalı arasında oto kiralama sözleşmesi akdedilmiş olup, dava konusu bonunun müvekkiline dayanak sözleşme mucibinde ciro yoluyla teslim ve temlik edildiğini, müvekkilinin kendisinden önceki cironun dayandığı temel ilişkiyi çeki ciro yoluyla temlik ve teslim alırken bilmesine imkan bulunmadığını, açılan davayı kabul etmediklerini beyan ile haksız ve kötü niyetli ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, koşulları oluşmayan, ispatlanamayan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi 21.11.2017 tarih ve 2017/78 Esas, 2017/1287 Karar sayılı kararında özetle; “…Somut olayda, davacının İzmir Cumhuriyet Başsavcılığında, dava konusu senedin davalı … ile imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca binaya fazladan yapılacak bir daire için verildiğini, ancak nakit ödeme yapılması sebebiyle senedin bedelsiz kaldığı yönünde beyanda bulunduğuna, davalı …’nın iş bu davaya cevap vermeyerek davayı inkarda bulunduğuna, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığındaki beyanında ise davacının kat karşılığı inşaat sözleşmesi için yapılan masraflara karşılık davaya konu senedi verdiğini beyan etmesine, davalı …’nın senedi diğer davalı …’den ciro yoluyla teslim almasına, çift taraflı talil durumunda ispat yükü yer değiştirmeyeceğine göre, davacı senedin bedelsiz olduğunu kanıtlamak zorundadır. Ancak davacı tarafından mahkememize bu yönde herhangi bir yazılı delil sunulmadığı nazara alınarak, yazılı delil ile ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki hükmün tesisi gerekmiş ve yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılarak, davalılardan … lehine nisbi vekalet ücreti takdir olunmuştur…” şeklindeki gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı avukatının istinafı üzerine dosya istinaf incelemesi için 17. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 24.05.2019 tarih ve 2018/243 Esas, 2019/1119 Karar sayılı kararında özetle; “…Ayrıca, davalı ‘den davalı ‘ya veriliş itibariyle davacı tanıklarının hangi konularda dinletilmek istendiği sorularak, tanık ile ispatı mümkün olması halinde, tanıkların dinlenilerek, sonuca göre karar verilmesi gerekin iken, davanın mahiyeti gereği toplanması gerekin esaslı delillerden hiç birisi toplanarak değerlendirilmeden, istinafa konu kararın verilmesi eksik araştırmaya dayalı olduğundan, kaldırılması ve yukarıda yapılan açıklamalara göre yargılamanın devamı gerektiğinden, davacının istinaf isteminin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına…” dair karar verilmiş, dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 13.10.2022 tarih ve 2019/339 Esas, 2022/761 Karar sayılı kararında özetle; “…Davacı keşideci bu senetten dolayı borçlu olmadığını, dava değeri dikkate alınarak yazılı delil ile ispat etmek zorundadır. Davalı …’e isticvap davetiyesi çıkarılmış, dava dilekçesi ekinde ek 4 olarak sunulan belgenin kendisinden sadır olup olmadığı sorulmuş, davalı … belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu ancak belgede yer alan 41.000,00 TL’lik senedin dava konusu senet olmadığını, bu belgeden sonra binanın yıkım ve söküm masrafı için davacı tarafça düzenlenip kendisine verilen senet olduğunu, davacı dava dilekçesinde dava konusu senedi davalı …’den aldığı borç para karşılığında düzenlediğini beyan ettiği, davalı … ise senedi diğer davalı …’den ciro yolu ile teslim aldığı çift taraflı talil durumunda ispat yükünün yer değiştirmeyeceği, davacının dava konusu senet nedeni ile borçlu olmadığını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiği, davacı tarafça dava konusu senet nedeni ile borçlu olmadığına yönelik yazılı delil sunulmadığı, bu nedenle davacının davasını ispat edemediği kanaatine varılmış ve davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı avukatı tarafından verilen 01.12.2022 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…1-) İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/339 E.-2022/761 K.sayılı ve 13/10/2022tarihli davanın reddine dair kararının yapılacak olan istinaf incelemesi neticesinde bozulmasına/kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda davanın KABULÜNE,
2-) Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Davacı kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince verdiği bono nedeniyle borçlu olmadığından dolayı menfi tespit davası açtığı, asliye hukuk mahkemesinin görevsizlik kararı üzerine ticaret mahkemesi davanın reddine karar verdiği, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin davalı …’nın isticvap ve ayrıca mümkünse tanık dinlenmesi gerektiği gerekçesiyle kaldırması, ilk derece mahkemesi kaldırma kararından sonra tekrar ret kararı vermesi üzerine, dosya dairemize gelmiş, dairemizin 17. Hukuk Dairesi’ni görevli olarak görmesi üzerine dosya Başkanlar Kurulu’na giderek, kurulun dairemizi görevli görmesi üzerine dosya tekrar dairemize gelmiştir.
Davacı vekili dilekçesinde;
Davalının isticvabında açıkça 33.000,00 TL aldığını ikrar ettiğini, tanıkları dinlendiği halde itibar edilmediğini, halbuki senedin bedelsiz kaldığının tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceğini, davalı …’nın, diğer davalı … ile arkadaş olduğunu açıkça beyan ettiğini, her iki davalının da davacıya bildirmiş oldukları adreslerinin aynı olduğunu, hile ile ve kötüniyetle birlikte hareket ettiklerini bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı arsa sahibi Hüseyin ile, davalı … arasında, …’nın yüklenici olduğu adi yazılı sözleşme ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıkları, davacının davalı …’ya vekaletname verdiği, davalı …’nın inşaata bir daire fazla ilave yapılacağından dolayı belediyeye başvurduğunu, 40.000,00 TL gerekli olduğunu, nakit sıkıntısında olduğunu söylemesi üzerine davacı da nakit sıkıntısı olduğunu bildirerek, biri 20.000,00 TL diğer 21.000,00 TL olmak üzere iki adet bono verdiği, daha sonra ise davacının 35.000,00 TL vererek senetlerini yırtıp çöpe attığı, adi yazılı sözleşmede yüklenici olarak imzası bulunan davalı …’in mahkemece yapılan isticvabında 40.000,00 TL’lik senedi aldığı, davacı tarafından 33.000,00 TL verilmesi üzerine senedi yırttığı, davacıya ait arsanın projede otopark olarak görünen yere daire yapılması için belediyenin kendisinden bir miktar para istediğini, bu paranın da davacının ödemesi gerektiğini, senedi bu nedenle aldığını, 33.000,00 TL alınca senetleri yanında yırttığını, daha sonra yıkım masrafları için 20.000,00 TL’lik senet verdiğini, arkadaşı …’a ciro ettiğini beyan etmiştir.
Yapılan yargılamalar, sunulan belgelerden dinlenen tanık beyanlarından sabit olan uyuşmazlık konusu olamayacak hususlar;
1-Davacı … ile davalı … arasında geçersiz adi yazılı sözleşme ile yapılmış kat karşılığı inşaat sözleşmesi vardır. Geçersizdir çünkü noterden yapılmamış, ayrıca yüklenici edimlerini ifa etmemiş ve tapuda da herhangi bir pay devri olmadığından sözleşme geçersizdir. Bu durumda taraflar sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca taraflar birbirlerine verdiklerini geri alabilirler. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2006/330 Esas, 2006/1892 Karar sayılı ilamı).
2-Taraflar geçersiz de olsa, adi sözleşmeyle yaptıkları kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanarak yaptıkları harcama ve masraflara ilişkin herhangi bir belge ibraz edememiş, buna karşılık yüklenici sıfatı bulunan … iş yeri adresleri aynı olan ve arkadaşı olan …’ya ciro ettiği bono vardır. Ayrıca davacı tarafça her ne kadar 35.000,00 TL olarak iddia edilse de, davalı … tarafından 33.000,00 TL’yi inşaat sözleşmesi nedeniyle nakdi elden aldığı açıkça mahkeme huzurunda ikrar ettiği, bu durumda dahi karşılıklı iddia ve savunmalara hiç girilmeksizin davacı arsa sahibinin 20.000,00 TL’lik bonosu ve davalı …’nın elden 33.000,00 TL aldığını kabul etmesi karşısında geçersiz inşaat sözleşmesi nedeniyle davacının davalı …’ya borcunun kalmadığı, hatta alacaklı durumda olduğu anlaşılmaktadır.
3-Geçersiz sözleşmede yüklenici sıfatı bulunan davalı …’nın ikrarına göre … ile arkadaş oldukları ve her ikisinin davacıya beyan ettikleri adresin aynı adres olması dikkate alındığında ve tanık beyanlarına ve …’nın ikrarları ile sabit olduğu üzere bono hamili …’nın TTK 687/1 maddesine göre hamilin bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğu delillerle sabit olduğu her ne kadar davacının … ve … ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na dolandırıcılık nedeniyle şikayetçi olmuş, hukuki ihtilaf nedeniyle takipsizlik kararı verilmiş ise de, …’nın kendi el yazısıyla 41.000,00 TL’lik senede karşılık, 33.000,00 TL’yi nakden aldım diyerek imzalayıp verdiği belge ve tanık beyanları …’nın isticvaptaki ikrarı ile Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 15.02.2011 tarih ve 2009/5700 Esas, 2011/823 Karar sayılı içtihadında da vurgulandığı gibi davalıların arkadaş olup bilerek ve isteyerek borçlu davacının zararına hareket ettikleri, dosyada toplanan delillerden anlaşılmakla, yukarıda izah edilen delillerle davacının davalı …’ya 33.000,00 TL nakit ödediğini, davalının ikrarı ile de sabit olduğundan, bu durumda da bono karşılıksız kaldığından, hatta davacı …’in davalı …’dan 13.000,00 TL daha alacaklı olduğundan, geçersiz kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tarafların birbirlerine verdiklerini geri alabilecekleri de dikkate alınarak yukarıda izah edildiği gibi, davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kabulü ile, bononun karşılıksız kaldığından bono nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün 2015/19176 Esas sayılı dosyasıyla davacı borçlu … aleyhine başlatılmış olan icra takibinin iptaline, borçlu olmadığının tespitine, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesinde, “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında…” duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı avukatının istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince kaldırılarak esas hakkında yeniden karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı avukatının istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.10.2022 tarih ve 2019/339 Esas, 2022/761 Karar sayılı kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/(1)-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜ İle,
4-Bononun karşılıksız kaldığından bono nedeniyle davacının BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
5-İzmir 6.İcra Müdürlüğü’nün 2015/19176 Esas sayılı dosyasıyla davacı borçlu … aleyhine başlatılmış olan icra takibinin İPTALİNE,
6-%20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen davacıya verilmesine
7-Alınması gerekli 1.366,20 TL harç bedelinin, davacı tarafından yatırılan 342,97 TL peşin harçtan mahsubu ile, kalan 1.023,23 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına, (mükerrer harç tahsilinin önlenmesi için ilk derece mahkemesi tarafından harç tahsil müzekkeresi yazılmış ise işlemsiz iadesinin istenmesine, harç tahsil edilmiş ise yatırana iadesine),
8-Davacı tarafından yatırılan 342,97 TL peşin harcın, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından ilk derece ve önceki istinaf aşamalarında yapılan toplam 798,40 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
11-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
12-Davacı avukatının istinaf isteminin kabulüne karar verilmiş olmakla, davacı tarafından yatırılan 80,70 TL maktu karar harcının talebi halinde yatıran davacıya ilk derece mahkemesince geri verilmesine,
13-Davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile, 18,00 TL tebligat ücreti, 42,00 TL dosyanın istinafa gidiş dönüş ücreti olmak üzere toplam 280,70 TL’nin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
14-HMK’nın 333/(1). maddesi gereğince talep halinde artan gider avansının davacıya, artan delil avansının davalılara geri verilmesine,
15-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.