Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/543 E. 2023/590 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/543
KARAR NO : 2023/590

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/880
DAVA TARİHİ : 28/10/2022
ARA KARAR TARİHİ: 25/11/2022

DAVA : Tazminat
İSTEM : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 13.04.2023
KARARIN YAZ. TARİH: 13.04.2023

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/880 Esas sayılı dosyasından verilen 25.11.2022 tarihli kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İDDİA VE İSTEK:
Davacı vekili dava dilekçelerinde özetle; “Davacının, … Firması ile yaptığı eser sözleşmesi gereğince yapılan işte, bir kısım işlerin yapılması konusunda taraflar arasında taşeronluk sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşme gereği … marka … tescil plaka nolu asfalt finişerinin davalı taşerona rehin olarak verildiğini, ancak davalının edimini yerine getirmediği gibi sözleşmeyi haksız feshettiğini” iddia ederek, rehinli malın iadesine, haksız feshin ve zararın tespit ve tazminine, ihtiyati tedbir olarak da rehinle aracın davalı elinden alınarak üçüncü kişi bir yeddiemine teslimine karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: “Davanın reddine” karar verilmesini istemiştir.
İHTİYATİ TEDBİR RED KARARI:
Mahkemece; 25/11/2022 tarihli ara karar ile; “HMK’nun 389 ve devamı maddelerindeki koşulları taşımayan ve yargılamayı gerektiren ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle: “Mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, ihtiyati tedbir yasal koşullarının oluştuğunu” ifade ederek, davalının banka hesapları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını istemiştir.
DEĞERLENDİRME:
İlk derece mahkemesince verilen “ihtiyati tedbir isteğinin reddi” kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dairemizce yapılan incelemede aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır:
Dava; eser sözleşmesinin haksız feshinin tespiti, eşya iadesi ve tazminat ile tedbiren rehinli eşyanın kullanımının önlenmesi isteğine ilişkindir.
Esasa ilişkin uyuşmazlık; “taraflar arasındaki taşeronluk sözleşmesinin davalı tarafça tek araflı olarak feshinin haklı olup olmadığı, buna göre iddia olunan zararın varlığı ve miktarı ile eşya iadesine dair yasal koşulların oluşup oluşmadığı” noktalarında toplanmaktadır.
Geçici hukuki korumaya ilişkin uyuşmazlık ise; “mahkemece verilen ihtiyati tedbir isteğinin reddi kararının, esasa ilişkin uyuşmazlık ve taraflarca sunulan deliller çerçevesinde HMK.’nın 389 ve İİK.’nın 257. maddelerinde düzenlenen yasal koşullara ve usule uygun olup olmadığı” hakkındadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. Maddesinde: “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Hükmü düzenlenmiştir.
Aynı kanunun 392/1. Maddesinde ise: “İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlananın teminat göstermesi gerekmez.” Hükmü düzenlenmiştir.
Anılan yasal düzenlemelere göre; hukuki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce ya da dava sırasında geçici hukuki koruma olarak istenen ihtiyati tedbir kararının yasal koşulları olarak; “hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle ciddi bir zarar doğması” olasılıkları belirtilmiştir.
Hak iddia eden kişinin, bu olasılıkları ifade ederek geçici hukuki koruma istemesi halinde, iddia ettiği vakıaları tam olarak kanıtlaması kendisinden beklenmez. Çünkü, adı üstünde; “geçici hukuki koruma ve olasılık” bunu gerektirir. İstek sahibinin, iddialarını yaklaşık olarak kanıtlaması, bunun için en azından iddiaya ilişkin bazı verileri mahkemeye sunması gerekir. Bu durumda mahkemece, iddiacı hak sahibinin muhtemel zararlarını önlemek adına tedbir kararı verilmelidir. Uygulamada genellikle tedbir istekleri mahkemelerce olumlu karşılanmakta olup, yerleşik yargı kararlarında da bunun için yaklaşık ispatın yeterli olduğu yaklaşımı mevcuttur.
Ancak; tedbir kararı verilirken, dava sonunda haksız olunduğu takdirde karşı tarafın veya üçüncü kişilerin uğraması olası zararların da mahkemece dikkate alınarak, istek sahibinden uygun bir teminat göstermesi istenmelidir. Kural bu olmakla birlikte, istisnaen bazı özel durumlarda hâkim takdiri ile teminat aranmayabilir. Teminatın niteliği ve miktarı da hâkim tarafından, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve hakkaniyet dengesine göre uygun ve makul bir şekilde takdir edilmesi gerekir.
Ayrıca; bir davada, uyuşmazlığın esasını çözümler nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gibi, kesinleşmiş mahkeme kararının infazını engeller şekilde de tedbire hükmolunmamalıdır.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde somut olaya gelince:
Eldeki davada; taraflar arasındaki taşeronluk sözleşmesi gereğince davalıya teminat olarak verilen iş makinesinin, sözleşmenin haksız feshedildiği ve bu nedenle zarara uğrandığı iddiası ile davalı tarafından yargılama süresince kullanılmasının önlenmesi için bir yeddiemine teslimi istenmektedir. Esas itibariyle bu eşyanın dava sonunda da davacıya iadesi istenmekle, uyuşmazlık konusu olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, sözleşme gereği taşeron alacağının teminatı olarak rehnedilen bu eşyanın davalı elinden alınması, her iki tarafın yargılama gerektiren alacak iddiaları çerçevesinde esası çözümler niteliktedir. Ayrıca; davacı vekilinin istinaf dilekçesinde istek konusu yaptığı banka hesapları da uyuşmazlık konusu değildir. Bu nedenlerle somut olayda HMK.’nın 389 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati tedbir yasal koşulları oluşmamaktadır.
İlk derece mahkemesinin “isteğin reddi” yönündeki kararı sonuç itibariyle doğru ise de, “davanın mahiyeti gereği mevcut delil durumuna göre yasal koşulların oluşmadığı” şeklinde yetersiz ve uygun olmayan bir gerekçe ile hüküm kurulması HMK.’nın 297. Madde hükmüne aykırı olup kamu düzeni gereği doğru olmamıştır.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun, kamu düzeni gereği kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, dairemizce HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince “karar gerekçesi yukarıda açıklandığı şekilde düzeltilmek suretiyle ihtiyati tedbir isteğinin reddi” yönünde yeniden hüküm kurulması gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kamu düzeni gereği KABULÜ ile;
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/880 sayılı dosyasından verilen 25/11/2022 tarihli ara kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteğinin REDDİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan toplam 80,70 TL harç bedelinin talebi halinde yatıran davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,
7-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince kurulacak nihai hükümde değerlendirmeye alınmasına,
8-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 391/3 ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca, kesin olarak 13/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.