Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/477 E. 2023/514 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/477
KARAR NO : 2023/514

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/763
KARAR NO : 2022/806
DAVA TARİHİ : 17.11.2015
KARAR TARİHİ : 23.11.2022
EK KARAR TARİHİ : 15.02.2023
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 30.03.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 31.03.2023

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.11.2022 tarih ve 2021/763 Esas, 2022/806 Karar sayılı kararının istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin taraf avukatları ve 15.02.2023 tarihli ek kararının istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin ise davalı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı avukatı tarafından verilen 17.11.2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında düzenlenen 15.09.2007 tarihli iş ve ücret sözleşmesinin, davalının yönetici kadrosunda idari müdür olarak çalışan, yakın akrabası ve tapudaki alım satım ve sözleşmeleri için vekalet ile yetkili kıldığı … tarafından imzalandığını, sözleşme uyarınca müvekkilinin davalıya ait … parsel sayılı taşınmazın bilimsel kazı çalışmalarını, gerekli tüm izinleri alarak KYME Antik Kenti Kazı Başkanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlı’ğı temsilcisi gözetiminde yaptırmak ve arazinin 1. derece arkeolojik sit kapsamından 3. derece arkeolojik sit kapsamına dönüştürülme ediminin 5 yıllık sözleşme süresi dolmadan, 2 yıllık bir sürede 23.11.2009 tarihinde yerine getirdiğini, sözleşmenin 8/A md. ile 1.000.000-USD + KDV + Stopaj olarak belirlenen iş bedelinin, … Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan imar durumu yazısının alınması ile işin bitiminden itibaren 1 yıl içinde ödenmesinin kararlaştırıldığını, davacıya ödenecek ücretin, şifai görüşmeler ile sürekli ötelendiğini, davalı tarafın son olarak ücret sözleşmesine konu taşınmazı sattıktan sonra parasını ödeyeceğini beyan ettiğini, taşınmazı 18.09.2014 tarihinde 32.819.850,00-TL bedelle … A.Ş.’ne satan davalının, iş bedelini ödememesi nedeniyle, alacağın tahsili için başlatılan Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2015/7984 E.s. icra takibinin, davalının icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine kötü niyetli itirazı üzerine durduğunu, İİK.’nun 50., TBK.’nun 89. ve HMK.’nun 10. md. uyarınca icra müdürlüğünün yetkisine itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, davalının icra takibine itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT :
Davalı avukatı tarafından verilen yanıt dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait …, … İlçesi, … Köyü’nde kain, 1. derecede arkeolojik sit kapsamında olan … parsel sayılı taşınmazın 3. derecede arkeolojik sit alanına dönüştürülmesi çalışmaları kapsamında, davacı tarafın ifa ettiği harita ve benzeri işler nedeniyle aradan 6 yıldan fazla sürenin geçtikten sonra bu davanın açıldığını, BK.’nun 126/4. md. uyarınca eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı dayanağı 15.09.2017 tarihli “İş ve Ücret Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin geçersiz olduğunu, sözleşmeyi davalı şirketi temsilen imzaladığı ileri sürülen …’ın, hiçbir şekilde davalı şirketin yetkili temsilcisi/vekili olmadığını, şirketin yönetici kadrosunda idari müdür olarak çalışmadığını, böyle bir sözleşmeyi şirket adına imzalama yetkisinin bulunmadığını, sözleşmenin davalı şirketi bağlamayacağını, taraflar arasında sözlü olarak yapılan eser sözleşmesi uyarınca davacı yüklenicinin, işi bitirerek … Büyükşehir Belediyesi’nin 23.11.2009 tarihli imar durumu yazısının alınmasından çok önce işi müvekkiline teslim ettiğini, davalı şirket tarafından …’a verilen Aliağa 1. Noterliği’nin 14.08.2007 tarihli vekaletnamenin davalı şirketin elektrik idareleri …, … nezdinde, o sıralar müvekkilinin işlettiği Foça Yolu 1. km. adresinde bulunan … Tesisleri ile abonelik sözleşmesi imzalanması, elektrik satış sözleşmesi, bağlantı anlaşması yapılması ve bu kapsamda diğer belgeleri düzenlemek için verildiğini, hiç bir şekilde ve özellikle iddia olunan 1.000.000-USD tutarındaki sözleşme imzalama yetkisi verilmediğini, sınırlı olarak bazı işlerin takip yetkisinin verilmiş olduğunu, diğer vekaletnamelerin ise dava ile hiç bir ilgisi bulunmayan taşınmaz alım ve satımına yetki veren, davacı elinde bulunmaması gereken vekaletnameler olduğunu, 15.09.2007 tarihli sözleşmenin büyük bir olasılıkla vekili ile iş birliği yapılarak sonradan imzalanmış olduğunu, davacı tarafın yaptığı iş karşılığında düzenlediği serbest meslek makbuzları tutarlarının ödenmiş olduğunu, hiçbir borç kalmadığı gibi, müvekkili şirketin cari hesabında 24.887,00-TL alacaklı göründüğünü, buna rağmen davacının en son fatura ödenmesinden 5 yıldan fazla süre geçtikten sonra, hiçbir belgeye faturaya dayanmaksızın icra takibine giriştiğini, hiçbir tacir veya serbest meslek sahibinin 3.405.500,00-TL tutarındaki alacak için bu kadar uzun süre beklemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesi 03.07.2019 tarih ve 2018/183 Esas, 2019/434 Karar sayılı kararında özetle; “…Sözleşmenin yetkisiz temsil hükümlerine dayanılarak imzalandığı, davalının sözleşme hükümlerinin ücret dışındaki şartlarını yerine getirdiği kabul edilecek olsa dahi, davalı şirketin usul ve yasaya uygun tutulan ticari defter kayıtları uyarınca taraflar arasında 2007 yılında başlayan ticari ilişkinin, 09.10.2008 tarihinde davalı tarafından davacının banka hesabına yapılmış olan 10.000,00-TL tutarındaki ödeme ile son bulduğu, cari hesap ekstresinde belirtili belgelerin davalı şirketin ticari defter ve dayanağı belgelerine göre kayıtlarında işlenmiş olduğu, icra takip tarihi itibari ile, davacı …’ün davalı şirketten alacağının bulunmadığı, cari hesap ekstresi uyarınca davacı …’ün davalı şirkete, yasal defter ve dayanağı karşılığı 24.887,00-TL tutarında borçlu göründüğü anlaşılmış, davacının kanıtlanamayan davasının reddine, icra takibine sırf kötü niyetle girişildiği kanıtlanamadığından, davalının haksız takip tazminatı isteminin de reddine…” dair karar verilmiş, taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuş ve dosya dairemize gönderilmiştir.
Dairemizin 25.11.2021 tarih ve 2018/183 Esas, 2019/434 Karar sayılı kararında özetle; “…1-Davacı, sözleşmenin … tarafından, …’a verilen vekaletnameye dayalı olarak imzalandığını ileri sürmüş ise de, ibraz edilen vekaletnameler, davalı şirket temsilci … tarafından şirket çalışanı …’a dava konusu işin yapımı konusunda değil, taşınmaz alım-satımı ile taşınmazların elektrik aboneliği işlemleri konusundadır. Davalı yanca ticari vekil/temsilci olduğu iddia olunan …’ın ticari vekil olarak gerek Borçlar ve Ticaret Kanunu kapsamında yapabileceği mutad (olağan) işlemler ile bunun yanında takip tarihine kadar davalı şirket adına başka şirket/şirketler veya kişi/kişilerle borçlandırıcı işlemlerde bulunup bulunmadığı, sözleşmede imzası olan ve temsilci olduğu iddia olunan …’ın borçlandırıcı sözleşmeler yapması yönünde teamül oluşup oluşmadığı, yani yetkisiz temsilci durumunda bulunan bu kişinin sözleşmede taraf olmasının davalı şirket tarafından açıkça ya da taraflar arasında oluşan bir teamül ile örtülü olarak benimsenip benimsenmediği yönünde TMK iyiniyete ilişkin hükümler de gözetilerek yeterli araştırma yapılmadan ve bu yönde davalı şirket kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmadan eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. (Yarg. 23. HD. ESAS NO: 2013/7385 KARAR NO: 2014/5415)
2-Yine yapılan yargılama sırasında Aliağa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1 hesap bilirkişi, 1 arkeoloğ ve 1 harita müh.den oluşan 3 kişilik heyetten aldıkları raporda davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 2.793,90-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği; Yargılamanın devamında Karşıyaka Asliye Ticaret mahkemesince farklı ve 1 SMMM, 1 mimar, 1 arkeoloji uzmanından oluşturulan heyetten alınan 21.09.2018 tarihli heyet raporunda davalı firmanın davacıdan icra takip tarihi itibariyle 24.887-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği; Mahkemece aynı heyetten alınan 06.05.2019 tarihli ek raporda ise, bu kez aynı bilirkişi heyetinin neticeten davalı tarafın davacı tarafa ödemesi gereken herhangi bir tutarın bulunmadığının tespit edildiği; Bu haliyle raporların kendi içinde ve her birinin de kendi arasında çeliştiği, aynı vasıf ve sayıdaki bilirkişi heyetlerinin tanzim ettiği raporlardaki çelişki giderilmeden son alınan rapora neden üstünlük tanındığı da gerekçede tartışılmaksızın hüküm oluşturulmuştur.
Eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş, iddia ve savunma çerçevesinde taraflar arasındaki alacak ilişkisi yönünden itirazları da gözetilerek önceki raporlardaki çelişkiyi giderecek şekilde yeni bir bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve istinaf denetimine elverişli rapor alınıp tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek usulüne uygun yeterli gerekçeyi de içerecek şekilde uygun sonuç dairesinde bir karar verilip, hüküm oluşturulmasından ibaret olmalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece verilen karar, usul ve yasaya uygun bulunmadığından taraf avukatlarının istinaf kanun yoluna başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına…” karar verilerek dosya ilk derece mahkemesine gönderilmiş, ilk derece mahkemesince dosyaya 2021/763 Esas numarası alınarak yargılamaya devam olunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 23.11.2022 tarih ve 2021/763 Esas, 2022/806 Karar sayılı kararında özetle; “…Mahkememizce Bölge Adliye mahkemesi kararı doğrultusunda gerekli araştırmalar yapılmış, tarafların talep ettiği ek belgeler toplanmış ilgili kurumlara müzekkereler yazılarak dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir. Toplanan bilgi ve belgeler ile gelen müzekkere cevapları incelendiğinde, her ne kadar davacı ile davalı adına sözleşme imzalayan …’ın vekaletnamesi, söz konusu sözleşmenin imzalanması yetkisini içermese dahi, sözleşme kapsamında davacının yerine getirmesi gereken tüm edimlerin yerine getirildiği, davalının ise söz konusu edimlin yerine getirilmesine ilişkin hiç bir itirazın bulunmadığı ve sözleşmede yer alan amacım gerçekleştiği tespit edilmiştir. Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları, gelen müzekkere cevapları, tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde davacı tarafça sözleşme edimlerinin yerine getirildiği, üstlenilen işlerin tamamlandığı, davacının da bedel ödeme borcunu yerine getirmediği, edimlerin büyük oranda yerine getirilmiş olması halinde sözleşmenin geçersizliğinin ileri sürülmesinin Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde belirlenen iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağı açıktır. Bu safhada sözleşmenin geçersizliğine dayanılması, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup hukuk düzeninin bu davranışı korumayacağı ortadadır (15. Hukuk Dairesi, 14.04.2009 gün, 2008/1881 esas, 2009/2175 karar sayılı ilamı ve Yargıtay 15. HD. 22.06.2006T. 2006/3112E. 2006/3819K.). Açıklanan nedenlerle, davalının sözleşme imzalayan temsilcinin söz konusu sözleşmeyi imzalama yetkisinin bulunmadığından bahisle sözleşmenin geçersizliğine ve davacının sözleşme kapsamında bedel talep hakkının bulunmadığı yönündeki savunmasına itibar edilmeyerek sözleşmeye göre bilirkişilerce hesaplanan tutar üzerinden davacının davasının kısmen kabulüne…” şeklinde karar verilmiştir.
Davacı avukatı tarafından verilen 04.01.2023 tarihli tashih talepli dilekçesinde özetle; hüküm kısmında “Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/10146 E…” şeklinde yazılarak maddi hata yapılmış olup, Hükümde yazılan bu kısmın “Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2015/7984 E. sayılı dosyası ile yapılan takibin” şeklinde düzeltilmesine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı vekili 06/01/2023 ve 10/02/2023 tarihli cevap dilekçeleri ile; mahkemenin nihai kararı ile dosyadan el çektiğini, maddi hata iddiasının kabul edilemeyeceğini, Aliağa İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/241 E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 15.02.2023 tarih ve 2021/763 Esas, 2022/806 Karar sayılı ek kararında özetle; “…I-Davalı vekilinin, bekletici mesele yapılması talebinin REDDİNE,
II-Davacı vekilinin tashih talebinin KABULÜNE,
Mahkememizin 23/11/2022 gün 2021/763 E. 2022/806 K.sayılı kararın “Hüküm” kısmının “I” nolu paragrafının ikinci ve üçüncü satırlarında yer alan “Karşıyaka 2.İcra Müdürlüğünün 2015/10146 E.sayılı dosyası ile yapılan takibin” ibaresinin “Aliağa İcra Müdürlüğünün 2015/7984 E.sayılı dosyası ile yapılan takibin” şeklinde TASHİHİNE,…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı avukatı tarafından asıl karar yönünden verilen 09.01.2023 tarihli ek karar yönünden verilen 17.03.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçelerinde özetle; “…Öncelikle karar kesinleşene kadar tehir-i icra kararı verilmesine,
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.11.2022 karar tarihli ve 2021/763 E. 2022/806 K. S. Kararının kaldırılması veya itirazın iptali davasının usulden , esastan reddine karar verilmesine,
Davacı tarafın kötü niyetli olarak müvekkil aleyhine icra takibine girişmiş olması nedeni ile İİK m.67/2 gereğince %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine,
İncelemenin duruşmalı yapılmasına,
İstinaf başvuru taleplerimizin kabulüne,
Yargılama giderlerinin ve vekalet ücretlerinin karşı taraf aleyhine yükletilmesine…” “…Öncelikle kararın kesinleşmesine kadar icranın geri bırakılması talebimizin kabulüne, istinaf başvurumuzun kabulüne,
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.11.2022 karar tarih ve 2021/763 Esas, 2022/806 Karar sayılı kararı ile, 15.02.2023 tarihli hükmün tashihine ilişkin ek kararının kaldırılarak, davanın öncelikle usulden aksi kanaatte esastan reddine,
İncelemenin duruşmalı yapılarak yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı avukatı tarafından verilen 09.01.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle; “…Öncelikle karar kesinleşene kadar tehir-i icra kararı verilmesine,
-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/763 2022/806 K., 23.11.2022 tarihli kararına yaptığımız istinaf başvurumuzun kabulüne,
Davamızın reddedilen kısmı ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi yönünden kararın kaldırılmasına, ‘‘Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2015/7984 E. sayılı dosyası ile yapılan takibin ‘’ şeklinde düzeltilmesine nihayetinde haklı davamızın kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline…” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili istemi ile, İİK’nın 67. maddesi gereğince açılan itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Davanın açıldığı Aliağa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile, davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, anılan kararın kesinleşmesi üzerine davaya Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/183 Esas sayılı dosyası ile devam olunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; 03.07.2019 tarih, 2018/183 Esas, 2019/434 Karar sayılı karar ile; davacının dayandığı 15.09.2007 tarihli sözleşmenin geçerli bir sözleşme olmadığı, davalıyı bağlamayacağı gibi, davacının iş bedelinin ödenmediği yönündeki iddiasını kanıtlayamadığı, davalının, yasal defterlerine göre davacıdan alacaklı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinafı üzerine, dairemizin kararı ile; “…Davacı, sözleşmenin … tarafından, …’a verilen vekaletnameye dayalı olarak imzalandığını ileri sürmüş ise de, ibraz edilen vekaletnameler, davalı şirket temsilci … tarafından şirket çalışanı …’a dava konusu işin yapımı konusunda değil, taşınmaz alım-satımı ile taşınmazların elektrik aboneliği işlemleri konusundadır. Davalı yanca ticari vekil/temsilci olduğu iddia olunan …’ın ticari vekil olarak gerek Borçlar ve Ticaret Kanunu kapsamında yapabileceği mutad (olağan) işlemler ile bunun yanında takip tarihine kadar davalı şirket adına başka şirket/şirketler veya kişi/kişilerle borçlandırıcı işlemlerde bulunup bulunmadığı, sözleşmede imzası olan ve temsilci olduğu iddia olunan …’ın borçlandırıcı sözleşmeler yapması yönünde teamül oluşup oluşmadığı, yani yetkisiz temsilci durumunda bulunan bu kişinin sözleşmede taraf olmasının davalı şirket tarafından açıkça ya da taraflar arasında oluşan bir teamül ile örtülü olarak benimsenip benimsenmediği yönünde TMK iyiniyete ilişkin hükümler de gözetilerek yeterli araştırma yapılmadan ve bu yönde davalı şirket kayıt ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmadan eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesi ile, kararın HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dairemizin kaldırma kararından sonra mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne; “Davalının Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğünün 2015/10146 E. Sayılı dosyası ile yapılan takibin 3.225.513,00 TL’lik kısmına yönelik haksız itirazın İPTALİNE…” fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin kararın hüküm kısmında yapılan maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin talebi mahkemece duruşmalı olarak değerlendirilmiş, 15.02.2023 tarihli ek karar ile;
“Davacı vekilinin tashih talebinin KABULÜNE, Mahkememizin 23/11/2022 gün 2021/763 E. 2022/806 K. sayılı kararın “hüküm” kısmın “I” nolu paragrafının ikinci ve üçüncü satırlarında yer alan “Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/10146 E. sayılı dosyası ile yapılan takibin” ibaresinin “Aliağa İcra Müdürlüğü’nün 2015/7984 E. sayılı dosyası ile yapılan takibin” şeklinde TASHİHİNE,…” karar verilmiş, verilen karara ve ek karara karşı davalı vekili, Davacı vekili ise karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
Davacı vekili dilekçesinde;
1-Davanın kısmen kabul edilmesinin hatalı olduğunu, tamamen kabulü gerektiğini, vekil eden şirketin üzerine düşen edimi yerine getirdiğini, 1. Derece sit alanı içerisinde bulunan taşınmazın 3. derece sit alanına dönüşen ve üzerinde inşaat yapılabilir hale gelen taşınmazın vekil edenin emeği sayesinde bu hale geldiğini, …’ın 4.000000 YTL’ye alıp, 32.819.000,00 TL’ye sattığını, tüm bakanlık, müze, anıtlar kurulu, italyan kazı başkanlığı, arkeologlar, büyükşehir belediyesi ile ilgili görüşmeler yazışmalar, sit alanının derece düşürülmesine ilişkin evrakların asılları müvekkilinde olup, işlemleri takip etmesinden olduğunu,
2-Tashih kararının maddi hatadan kaynaklandığını,
3-…’ın yetkisi olmasa da davacının edimlerini yerine getirmesinde hiçbir itirazının olmadığını, sözleşmedeki amacın gerçekleştiğini, böylece davalının yapılan işi kabul ettiğini, bu nedenle mahkemenin sözleşmenin geçersiz olduğunun tespitinin hatalı olduğunu, bu tür işlemlerin teamülle olup olmadığı araştırılması yapılmış, …’in davalı şirketin adına milyonluk işleri alıp yaptığının bildirildiğini,
4-…’ın teamül olarak bu tür sözleşmeleri yapmaya yetkili olduğunu, başka yaptığı taşınmaz alım satımları dinlenen tanık anlatımlarıyla da anlaşılmış, buna göre mahkemece karar verildiğini, ancak icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili dilekçesinde;
1-Taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığını sadece sözlü bir sözleşme olduğunu, bu sözlü sözleşmeye göre de davalının alacaklı olduğunu,
2-Zamanaşımı defleri olduğu halde 23.11.2009 tarihinde imar durumuna ilişkin yazının alınması ile birlikte davacının edimini yerine getirdiğini, yazılı sözleşmeyi kabul etmemekle birlikte 8. madde gereğince işin bitiminden itibaren 1 yıl içerisinde ücretin ödeneceğinin yazdığını, icra takibinin harcının yatırıldığı tarih ise 06.08.2015 tarihi olup, 5 yıllık zamanaşımının dolduğunu (TBK 147/6), bu hususun mahkemece gerekçede hiç değinilmediğini, alacağın zamanaşımına uğradığını,
3-Sözleşmeye dair vekaletnamenin olmadığı, icazetin de olmadığını,
4-Bilirkişi raporunu kabul etmediklerini ve tashih kararının kabul etmediklerini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili istemi ile, İİK’nın 67. maddesi gereğince açılan itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Uyuşmazlık konusu olmayan hususlar, davacı yüklenicinin davalı iş sahibi şirketin taşınmazını sit alanı içerisinde bulunan taşınmazın çeşitli çalışmalar yaparak sit alanı içinden çıkarılarak konut yapılabilecek alana çevirme işlerini yaptığı, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı,
Uyuşmazlık konusunun yapılan bu işin bedelinin ne kadar olduğuna ilişkin olduğu İş sahibi davalının çalışanı elektrik işleri ve çeşitli gayrimenkul ve alım satım işlerinden vekaleti bulunan … ile davalı yüklenicinin yazılı sözleşme akdettikleri, davacı tarafından iddia edilmiş ise de, …’e verilen vekaletnamenin sözleşmeyi yapma yetkisini kapsamadığı anlaşılmakla, ilk karar ve kaldırma kararı ile birlikte yazılı sözleşmenin geçersiz olduğu, ilk derece mahkemesince geçersiz olduğu kabul edilerek, ancak yüklenici davacının edimlerini ifa ettiği, dairemizin kaldırma kararında …’ın borçlandırıcı sözleşme yapması yönünde teamül oluşup oluşmadığı, araştırılması ile yapılan iş için alınan raporların çelişkili olduğu ve hangi rapora üstünlük tanındığının gerekçeli kararda gösterilmediği nedeniyle kaldırıldığı, ilk derece mahkemesi de kaldırma gereklerine uyarak ve yerine getirerek buna dair delilleri topladığı, …’ın vekaletnamesinin dava konusu sözleşmeyi imzalama yetkisini içermese dahi sözleşme kapsamında davacının yerine getirmesi gereken tüm edimlerin yerine getirildiği, davalının ise söz konusu edimlerin yerine getirilmesine ilişkin hiç bir itirazının bulunmadığı, sözleşmede yer alan amacın gerçekleştiğini, davacının çalışması sonucu 1. sit alanının 3. sit alanına çevrilen 4.000.000,00 YTL’ye alınan taşınmazın … tarafından 32.819.000,00 TL’ye satıldığı, mahkemece kaldırma kararından sonra 04.07.2022 tarihli üç kişilik bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınıp çelişkilerin giderildiği, buna göre …. parselin davacı tarafından 1. sit alanından 3. Derece sit alanına çevirme işlemi nedeniyle herhangi bir ödeme olmadığı, …’e verilen vekaletnamenin sıradan bir vekaletname olmayıp, şirketi büyük borç ve taahhüt altına sokabilecek taahhütname olduğunu, davacının üzerine düşen edimleri yerine getirdiği ve böylece sözleşmede belirtilen miktar kadar iş bedelini hak ettiği yönünde rapor verildiği dikkate alınarak kaldırma gereklerini yerine getirerek, mahkeme davanın kısmen kabulü yoluna giderek dosya ve kaldırma gerekçelerine uygun bir karar verdiği, her ne kadar davalının çalışanının vekaleti bu sözleşmeyi yapmayı kapsamasa da kaldırma kararı doğrultusunda deliller toplanıp teamül gereği olduğunun anlaşıldığı, davalı vekili esasa cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmuş ise de, alacağa konu taşınmazın 1. sit alanında 3. sit alanına çevirme işlemlerinin belediyeden imar durumunun yazısının alınmasıyla işin bitmiş sayılacağının kararlaştırıldığı, işin bitimi olarak 23.11.2009 tarihinde belediyeden yazı alındığı ve taraflarca iş bitimi olarak bunun kabul edildiği, bu tarihten itibaren 1 yıl sonra da alacağın muaccel hale geleceği, bu tarihin de 24.11.2010 olduğu, eser sözleşmesinden kaynaklı alacakların ise malın tesliminden itibaren 5 yıl içerisinde zamanaşımına uğrayacağı (TBK 147/6 maddesi) dikkate alındığında, davacının 06.08.2015 tarihinde icra takibine başlanıp harcın yatırıldığı tarih itibariyle de 5 yıllık zamanaşımının dolmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurusunun esastan reddine;
Ayrıca maddi hatanın düzeltilmesi nedeniyle tashih kararı verilmesi tarafları yeni bir borç ve yükümlülük altına sokmadığından, davalı vekilinin bu yönden de yaptığı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar taraf avukatları istinaf dilekçelerinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi kararını, ayrıca davalı avukatı da ek kararı istinaf etmiş iseler de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ilk derece mahkemesi kararı ve ek kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, taraf avukatlarının karar yönünden istinaf taleplerinin, davalı avukatının ise ayrıca ek karar yönünden istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-.Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.11.2022 tarih ve 2021/763 Esas, 2022/806 Karar sayılı kararı ve 15.02.2023 tarihli ek kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, taraf avukatlarının bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, ayrıca davalı avukatının ek karara karşı 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
B-ASIL KARAR YÖNÜNDEN:
1-Davacı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin olarak yatırıldığından, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davacı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 222.384,09 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 55.417,00 TL harcın mahsubu ile kalan 166.967,09 TL harç bedelinin davalıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davalı tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
C-EK KARAR YÖNÜNDEN:
1-Davalı avukatının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Ç-Kararın, dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361/(1) maddesi gereğince, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere 30.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.