Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/427 E. 2023/410 K. 17.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/427
KARAR NO : 2023/410

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/222
DAVA TARİHİ : 15/02/2022
ARA KARAR TARİHİ: 11/01/2023
DAVA : Tazminat
İSTEM : İhtiyati Tedbir-İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ : 17.03.2023
KARARIN YAZ. TARİH : 17.03.2023
Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/222 Esas sayılı dosyasından verilen 11.01.2023 tarihli ara kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davacı avukatı tarafından istenilmesi üzerine, dairemize gönderilen dosya incelendi, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmasız olarak yapılması uygun görülmekle, gereği konuşulup düşünüldü.
İSTEM:
Davacı vekilinin 11/01/2023 tarihli duruşmadaki beyanı ile; Davalı tarafın, taraflarına Mahkememizin 2023/3 esas sayılı dosyasında alacak davası açtığını, dava bu aşamaya gelene kadar alacak iddiasında bulunmadıklarını, diğer dosyanın tebligat aşamasında olduğunu, o dosyanın bu dosya ile birleştirilme talebi olduğunu, tamamen süreci uzatmak için bu davanın açıldığını, o dosyanın bu dosya ile birleştirilmesine gerek olmadığını, değişik iş dosyasında rapor ve ek rapor alındığını, işbu dosyada da rapor alındığını, dosyanın tekemmül ettiğini, davalarının kabulüne karar verilmesini, mahkeme aksi kanatte ise diğer dosya ile bu dosya birleştirilecek ise karşı tarafın malları üzerine ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesinin 2022/222 Esas sayılı dosyasından verilen 11.01.2023 tarihli ara kararında özetle; “…Davacı vekili ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiş ise de, talebin mahiyet itibariyle ihtiyati haczi kapsadığı, zira davanın eser sözleşmesine dayalı tazminat davası olmakla dava konusunun bir miktar parayı içerdiği, para alacağı üzerine ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ise İİK.’nun 257/1. maddesi gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun bulunması, İİK.’nın 258. maddesine göre de alacaklının alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermesinin zorunlu olduğu, dosyada mahallinde keşif yapılarak bilirkişi raporu alındığı, ancak alınan bilirkişi raporuna itiraz edildiği, yargılamanın devam ettiği, henüz tüm delillerin toplanmadığı, alacağın yaklaşık olarak ispat edilmediği anlaşılmakla talebin reddine…” dair ara karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili tarafından verilen 27.02.2023 tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi ile; ”…Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/222 E. sayılı dosyasında verdiği 11/01/2023 tarihli geçici hukuki koruma talebinin reddine (ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz) dair karar usul ve yasaya aykırı olduğundan karara karşı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmak zorunlu olmuştur. Şöyle ki:
Dava dilekçemiz, delil dilekçemiz, tüm dosya ekleri ve yapılan bilirkişi incelemelerinde de ayrıntılı olarak görüleceği üzere; davalının tamamladığı inşaatta birçok ayıplı, hatalı ve eksik işler bulunmaktadır.
Huzurdaki davayı açmadan önce yaptırdığımız delil tespitinde (Didim Sulh Hukuk Mah. 2021/4 E. Sayılı dosyada) bu ayıplı işler tespit edilmiş ve o günkü güncel maliyetleri belirtilmiştir. Bahse konu dosyada bilirkişi raporuna karşı tarafça itiraz edilmiş ve dosya ek rapora gitmiştir. Ancak ek raporda da yine aynı tespitler yapılmış ve değişen bir husus olmamıştır.
Ayrıca dosyaya sunduğumuz fotoğraflarda da görüleceği üzere; dava konusu edilen eğitim kurumunun duvarlarında, tavan, çatı ve dış kısmında çatlaklar oluşmuştur. Ayrıca davalı tarafından yapılan inşaattaki hata ve eksiklerden dolayı tavandan, yan duvarlardan ve temelden sızan sular okulun içine damlama yaptığı için fayans/parke ve iç duvarlarda da lekeler oluşmuştur.
Ortalama bir bina ömrü düşünüldüğünde söz konusu yapı tespit yaptırdığımız tarihte daha 5 aylık bir bina olmasına rağmen bu haliyle ve ilerleyen yıllarda daha da artarak telafisi güç zararlara sebep olmaktadır. Binada meydana gelen ayıplar ve müvekkile maddi külfeti gözönüne alındığında davalı tarafın ağır kusurlu olduğu aşikardır.
Okulun tesliminden bugüne kadar geçen sürede bahse konu okul binasında ayıplı ve eksik işler nedeniyle birçok kaza atlatılmış ve öğrencilerin/öğretmenlerin/velilerin dahi hayati zarar görme ihtimali söz konusu olmuştur. Örneğin videosunu da dosyaya sunduğumuz bir olayda öğrenciler hayati tehlikeden kıl payı kurtulmuşlardır.
Ayrıca müvekkil kurumun bir eğitim kurumu olduğu düşünüldüğünde de ; bahse konu ayıplı imalatlar nedeniyle uğranılan zararları sürekli telafi etmesi ve bir an önce yaptırması gerekmektedir.
Bahse konu dosyanın sürüncemede kalması demek; olası deprem gibi bir doğal afette yüzlerce öğrenci ve öğretmenin hayati tehlike atlatması demektir.
Delil tespiti dosyasındaki kök ve ek rapor harici, Sayın mahkemece 26/04/2022 tarihinde keşif yapılarak bilirkişi raporu alınmıştır. İşbu bilirkişi raporuna davalı tarafça dava dışı çeşitli itirazlar sunulmuştur.

Sayın mahkemece ; 25/10/2022 tarihli celsede karşı tarafın itirazları değerlendirilmiş ve davalı tarafın yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
(Ancak sayın mahkemenin işbu itiraz konusu ettiğimiz 11/01/2023 Tarihli İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz Red ara kararında ”..dosyada mahallinde keşif yapılarak bilirkişi raporu alındığı, ancak alınan bilirkişi raporuna itiraz edildiği, yargılamanın devam ettiği, henüz tüm delillerin toplanmadığı, alacağın yaklaşık olarakispat edilmediği anlaşılmakla talebin reddine..” denilerek hüküm kurulmuştur. Bu hususun da değerlendirilmesini talep ediyoruz.)
Bu aşamadan sonra davamızı ıslah etmek için tarafımıza süre verilmiş ve dosya tarafımızca ıslah edilmiş ve tazminat miktarımız bilirkişi raporu doğrultusunda arttırılmıştır.
Dosyamızın karara çıkacağı celsede ; davalı tarafça ”Davacı tarafa alacak davası açmayı düşünüyoruz. Bununla ilgili arabuluculuk süreci de başlamıştır. Arabuluculuk dosya numarası 2022/136238 dir. Bu dosyada getirtilerek incelensin, arabuluculuk sürecinde anlaşma söz konusu olur ise bu dosya ile de anlaşma olacaktır. Şayet olmaz ise biz bir dava açacağız, ve açacağımız dava ile bu dosyanın birleştirilmesini talep edeceğiz, bu nedenle tarafımıza uygun süre verilmesini, varsa dosyada eksiklik giderilmesini talep ediyoruz” dendiği için
Sayın Mahkemece ;
”Davalı vekillerinin bu celseki beyanları nazara alındığında, davalı tarafın davacı tarafa alacak davası açma ihtimali bulunduğu, davalı tarafındavacı tarafa fazla yaptığını ileri sürdüğü işlerden dolayı dava açması halindeher iki davanın birlikte görülme ihtimali nazara alındığında taraf vekillerinin dosyadaki bilirkişi raporuna yaptıkları itiraz hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına,” şeklinde ara karar kurulmuştur.
Dosyada birbirini doğrular şekilde 3 adet bilirkişi raporu bulunmasına rağmen , davalının hiçbir yasal dayanağı olmayan başka bir davası nedeniyle dosyamız sürüncemede kalmakta ve müvekkil şirketin alacağı zarar görmektedir. Yukarıda da belirttiğimiz üzere; sadece alacak tehlikesi değil , bahse konu inşaatta( özel okul) birçok hayati tehlike de bulunmaktadır.
Davalı yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlerle ; kendisine tüm ödemeleri yapıldığı halde ve sırf Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/222 E. Sayılı dosyası karar aşamasında olduğundan Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/3 E. Sayılı davayı açarak süreci uzatmak istemektedir. Bu hususu da mahkeme dışında, sosyal hayatında söylemekten de çekinmemektedir.
Zaten davalı, 29.07.2020 tarihinden bir alacağı kaldığı iddia etmektedir ama bunu Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/222 E. Sayılı dosyasında bir kez bile öne sürmemiştir.
Ayrıca yine davalı Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/222 E. Sayılı dosyasında davamızı ıslah ettiğimiz halde bir kez bile ıslaha karşı beyanda bulunarak bu hususları belirtmemiştir.
Davalı biz davamızı ıslah edip de 30/11/2022 tarihli celsede karara çıkacağı sırada , birdenbire alacak iddiasında bulunmuş ve dava açacaklarını bu nedenle de birleştirilmesini istediklerini dile getirmiştir. Sırf bu hususlar bile davalının dosyayı uzatmak istediğini ve kötüniyetini göstermektedir.
Davalı taraf, Didim Sulh Hukuk Mahkemesi 2021/4 D.İş dosyasında (müvekkil şirketin yaptırdığı delil tespiti) 2 kez bilirkişi raporu görüp itirazlarda bulunmuştur, hiçbirinde böyle bir alacak iddiası yer almamaktadır.
Yine keza Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/222 E. Sayılı dosyasında 4 duruşma , 1 keşif, 3 dilekçenin hiçbirinde böyle bir alacak iddiaları bulunmamaktadır.
Salt bu hususlar bile davalının davayı uzatmak istediğini ve mal kaçırma gayesi olduğunu göstermektedir.
Davalı 2020’den beri devam eden tüm bu süreçlerde beklemiş , ne zaman ki Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/222 E. Sayılı dosya karar aşaması gelmiş ve 02/01/2023 tarihinde başka bir dava açmıştır. Davalı dava açarak ve bu davaların birleştirilmesini sağlayarak süre kazanmak istemektedir.
Davalı şirket yetkilileri, mal kaçırma hazırlığında olduklarını, şirket devri yapacaklarını ve bahse konu davayı açmakta kötü niyetli olduklarını birçok sosyal ortamda dile getirmekte , tabir-i caizse müvekkili nasıl mağdur ettiklerini her yerde anlatmakta ve müvekkil kurumla alay etmektedirler.
Hatta birçok ortamda müvekkilin köklü bir kurum olduğu için kendi alacakları çıkarsa her türlü garantide olduğunu belirtmektedirler. Ancak müvekkil kurumun alacaklarını ise asla vermeyeceklerini dile getirerek, kendi malvarlıklarını kaçırarak farklı yollar denedikleri de müvekkil kurumun sıkça kulağına gelmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md 390 ‘da da açıkça belirtildiği üzere ;
” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. ”
Yine 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu md 258’de de ;
İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı ”alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir.”
Davanın esası yönünden haklılığımızı dosyadaki delillerimizle, tespit raporumuzla, sayın mahkemece alınan bilirkişi raporuyla (dosyada toplam 3 adet bilirkişi raporu mevcuttur.) HMK ve İİK gereğince davamızı en azından yaklaşık olarak ispat ettiğimizden, davalının mal kaçırma ihtimali de gözönüne alınarak, davalı tarafın menkul ve gayrimenkullerinin üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir/ihtiyati haciz (geçici hukuki koruma) konulmasını talep ediyoruz.
Çok uzun süreçlerden beri özel okulunu ayıplı da olsa bir şekilde ayakta tutmaya çalışan müvekkil şirket, karşı tarafın mal kaçırması durumunda çok ciddi sıkıntılar yaşayacaktır. Hele ki deprem gibi bir fekalette çok daha telafisi mümkün olmayan zararlar doğabilecektir.
İşbu nedenle dosya karara çıkmasa dahi, bu süreçte Aydın Asliye Tic. Mah. 2023/3 E. Sayılı dosyasındaki işlemler bekleneceğinden en azından geçici hukuki koruma talebimizin kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Yukarıda açıkladığımız sebeplerle ihtiyati tedbir/ihtiyati haciz talebinin reddine karşı istinaf kanun yoluna başvurmak ve kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir/ihtiyati haciz (geçici hukuki koruma) talebimizin kabulüne karar verilmesini istemek zorunlu olmuştur.
Yukarıda açıklanan ve dairenizce re’sen dikkate alınacak sebeplerle;
– Aydın Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/222 E. sayılı dosyasında verilen 11/01/2023 tarihli geçici hukuki koruma talebimizin reddi kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve teminatsız olarak talebimizin kabulüne” karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili tarafından verilen 06.03.2023 tarihli istinaf kanun yolu başvuru dilekçesine yanıt dilekçesi ile; ”…Davacı tarafın tedbir talebinin reddine dair ara kararına karşı yaptığı istinaf talebini kabul etmiyoruz.Şöyle ki;
Davacı taraf duruşma esnasında teminatsız olarak tedbir/haciz talebinde bulunmuş ve bu talebi mahkemece reddedilmiştir.Bu karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur.Ancak istinaf talebinin usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle reddini talep ediyoruz.Şöyle ki;
1-) Müvekkil şirketçe bahse konu inşaat tam ve eksiksiz olarak ve projeye uygun bir şekilde yapılmış ve davacı tarafa teslim edilmiştir.Davacı tarafça projeye aykırı olarak bir çok iş ve tadilat yaptırılarak mevcut taşınmazın sorunlarının ortaya çıkmasına sebebiyet verilmiştir. Müvekkil şirketin inşaatın yapım aşamasına ilişkin olarak tüm kayıt ve belgeleri elimizde mevcuttur. İnşaat titizlikle yapılarak bitirilmiştir.İnşaatın projesi müvekkil şirkete ait değildir.Müvekkil şirket davacı tarafça uygun görülüp bir başkasına yaptırılmış projeye göre inşaatı yaptırmıştır. Proje de müvekkil şirketçe herhangi bir ekleme çıkarma yapılmamıştır.
2-) Müvekkil şirketin teslim tarihinden sonra projeye ve ruhsata aykırı olarak bir çok tadilat ve tamirat yapılmıştır.Bu nedenle müvekkil şirketin yapmış olduğu inşaata haksız olarak ve projeye aykırı olarak müdahale de bulunulmuş ve bu nedenle yapının teknik olarak zarar görmesine sebebiyet verilmiştir.Spor salonunun altında kaçak olarak giyinme soyunma odaları yapılmıştır.Ön cephedeki terasta kapalı olmasına rağmen açılmak suretiyle kullanıma açılmıştır. Üst katta yer alan piyes alanı da iptal edilerek kütüphane olarak değişim yapılmıştır.
3-) Taşınmazın terasına ruhsatta yer almamasına rağmen akıllı güneş panelleri monte etmişlerdir.Bu monte aşamasında terasa açıkça zarar verilmiş ve terastaki ısı ve su yalıtımlarına zarar verilmiştir. Bina projesinin en üst kısmına yapılan bu müdahale binanın statiğini de bozmuştur.Zira güneş panelleri teras katın tamamına kurulmak suretiyle yapılmış olup, meydana getirdiği ağırlık dolayısıyla binaya ek yük getirmiştir.Güneş panellerinin teraslara kurulması için kurulum yapılacak çatının statik olarak gelecek ağırlığa uygun olması gerekmektedir:Ancak bu konuda alınmış bir uygunluk raporu bulunmamaktadır.Bu nedenle bina statik olarak bu durumdan etkilenmiştir.Bu hususların yerinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile irdelenmesi gerekmektedir.Ancak yapılan keşif ve bilirkişi işlemleri yetersiz ve bir çok konuda eksik kalmıştır. Davacı tarafın aksi yöndeki iddialarının hukuki gerekçesi bulunmamaktadır.
Bu hususlardan ayrı bir çok uyuşmazlık konusu iş ve işlem vardır.Davacının alacağının ispat edildiğine yönelik iddiaları soyuttur.
Ayrıca müvekkil firmanın da davacı taraftan alacağı bulunmaktadır.Zira davacı şirketin ilave talep ve ihtiyaçlarından ötürü projede yer almayan ve sözleşmede yapılması kararlaştırılmayan bir çok ilave proje, inşaat ve imalatın müvekkil şirketçe yapılmış ve bunun karşılıkları ödenmemiştir.
Müvekkil şirketin mal kaçırma veya muvazaalı işlem yaptığı yönünde haksız ithamlar vardır. Müvekkil şirket inşaat işiyle meşguldur ve yapacağı işlerde referans olarak iş bitirme belgelerini kulanmaktadır.Hal böyle olunca da bu iş bitirme belgeleri üzerinden iş almaktadır.Bunların sayısı arttıkça buna bağlı olarak daha yüksek hacimli işler ve ihaleler alması söz konusudur.Bu manada şirket yetkilileri şirketin işleyişine zarar verecek her türlü eylemden sakınmaktadır. Muvazaalı mal kaçırma vb.durum söz konusu değildir. Davacının amacı tedbir talepleri ile müvekkil şirketin işleyişini engellemektir.
Yukarıda açıkladığımız nedenlerle, istinaf talebinin usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle reddine” karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkında iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinde, “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”;
258. maddesinde, “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
265. maddesinde ise; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükümleri yer almaktadır.
Somut olayda; dava, eserin ayıplı olduğu iddiasına dayalı tazminat davasında ihtiyati tedbir ve haciz istemine ilişkin olup, Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/222 Esas sayılı dosyasından verilen 11.01.2023 tarihli ara kararı ile davanın niteliği gereği davacının talebinin ihtiyati haciz olarak algılanması gerektiğinden bahisle İİK’nın 257.maddesi koşulları oluşmadığından, davacının ihtiyati tedbir ve haciz talebinin reddine karar verildiği, bu ara karara karşı davacı vekilinin istinaf talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı vekili istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle ilk derece mahkemesi ara kararını istinaf etmiş ise de, mahkeme tarafından dayanılan hukuksal ve yasal gerekçelere göre, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, ihtiyati tedbir ve haciz talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş olmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/222 Esas sayılı dosyasından verilen 11.01.2023 tarihli ara kararı, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin bu ara karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olması nedeniyle, alınması gerekli 296,40 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile kalan 116,50 TL harç bedelinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı vekili tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 2004 sayılı İİK’nın 258/(3), HMK’nın 391/(3) ve 362/(1)-f maddeleri uyarınca kesin olmak üzere 17.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.